Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencileriyle Erzurum Barosu Çocuk Hakları Komisyonu üyelerinin de katıldıkları seminer, 9 ilden 37 yerel medya temsilcisi ve akademisyeni bir araya getirdi.
Seminerde, yalnızca geleceğin büyükleri veya ailenin bir üyesi değil, toplumda belirli haklara sahip bireyler olarak çocuklarla ilgili habercilik yapılırken çocukların, toplumsal mağduriyetlerine ek olarak, ikinci bir hak ihlaline uğratılmamaları gereği üzerinde duruldu.
Çocuk haklarını gözetme güvencesi ve gazeteci Kortağ'a destek
Eğitime çalışmasına katılan Erzurum, Bingöl, Kars, Iğdır, Muş, Tunceli, Erzincan, Bayburt ve Rize il ve ilçelerinden yerel gazete, radyo ve televizyon çalışanları ve yaygın medya temsilcileri toplantı sonunda imzaladıkları bir "taahhütname"yle
"BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yer alan hakların hayata geçirilebilmesi için bir medya mensubu olarak" üzerlerine düşenleri yerine getirmek için ellerinden geleni yapmaya kararlı olduklarını bildirdiler ve "çocuklarla ve çocuklar hakkında" haber yaparken "çocukların haklarını ihlal etmemeye özen gösterme"ye, çocukların ifade özgürlüklerini ve kendileriyle ilgili konularda görüş bildirme haklarını gözetmeye çaba göstermeyi taahhüt ettiler.
Haberciler "önümüzdeki 6 ay içince çocuklarla ilgili ve kamuoyunun çocuk haklarına dikkatini çekmeye yönelik" belli sayıda "haber, röportaj gerçekleştirmeyi ve bunların çalıştıkları "medya organında yayınlanması için çaba gösterme"ye de söz verdiler.
Katılımcılar, bürosu 1 Aralık gecesi kurşunlandığı için seminere katılamayan "Çağdaş Kars Haber" gazetesi Yayın Yönetmeni Gümüşpala Kortağ için de bir dayanışma metnini de imzaladılar.
Metinde, silahlı saldırı kınanarak, halkın haber alma hakkının ve iletişim özgürlüğünün hedef alındığı vurgulandı.
Kürkçü BİA²'yi, Hosta UNİCEF'i tanıttı
Basındaki haber örnekleri üzerinde tartışmaların da yürütüldüğü Palan Otel'deki seminer, BİA² Projesi Koordinatörü Ertuğrul Kürkçü'nün, BİA projesi ve Bianet sitesini; seminerin diğer ortağı UNİCEF'in İletişim Programı Sorumlusu Sema Hosta da, UNİCEF'in Yeni Ülke Programı'nı tanıtmalarıyla başladı.
Türkiye'de okullaşma oranı itibariyle kız ve erkek çocuklar arasındaki farka işaret eden ve "Haydi Kızlar Okula" kampanyasının başarısında yerel medyanın etkisine değinen Hosta, Yeni Ülke Programı'nın amacının ihmal edilenler olacağını ifade ederek, "2006-2010 programı, cinsiyet eşitliği temelinde, ilköğretimde kayıt olma ve eğitimde devamlılığı sağlamayı amaçlıyor" dedi.
Beş yaş altı ölümlerin en aza indirilmesine yönelik bilincin medya sayesinde yaygınlaşabileceğini söyleyen UNİCEF temsilcisi Hosta, "Medya sadece haber yapmak değil, sorgulayıcı ve denetleyici rolünü daha etkin şekilde üstlenmeli" diye konuştu.
Akço: "Çocuk sadece ailede tüm toplumda gözetilmeli"
Tanıtımlarının ardından ilk çalışma, "Çocuk Hakları ve Habercilik" konusuna ayrıldı. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden Avukat Seda Akço, çocuk haberciliğinde göz önüne alınması gereken faktörleri şöyle sıraladı :
"Çocuk haklarına dair temel sözleşmeler", "çocuk hakları alanında elde edilmek istenen gelişme", "çocuğun kitle iletişim alanlarında yararlanma hakkı", "haber konusu olan çocuğun istismar ve hak ihlallerinden korunması".
Uluslararası temel standartlar olarak Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Bildirgesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Ek Protokoller, Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'ni tanıtan Avukat Akço, Türkiye'nin 27 Ocak 1995'te yürürlüğe soktuğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi'nin, ABD ve Somali tarafından imzalanmasa da, dünyada en çok ülkenin imzaladığı sözleşme olduğunu söyledi.
Bu sözleşmenin, sadece toplumun geleceği veya ailenin bir ferdi olduğu için değil, çocuğu toplumda temel hakları olan bir birey olarak gördüğü için çok önemli olduğunu ifade eden Av. Akço, Anayasada ailenin bir parçası olan çocuğun korunmasının öngörülmesine karşılık söz konusu sözleşmede çocukların tüm yaşam alanlarında korunmasını kayıt altına aldığını açıkladı.
Çocuğun, yaşama-gelişme-korunma-katılım hakları ekseninde değerlendirilebileceğini söyleyen Av. Akço, sorumlulukların anne-babadan başlayarak sosyal hizmetler ve okul, basın ve polis, ulusal veya uluslar arası kuruluşlar (WHO, UNİCEF vs) olarak tüm topluma yayıldığını ifade etti.
Çocuğu koruması ve bir birey olarak toplumsal yaşama katılımının güçlendirilmesi için medyanın oynayabileceği role işaret eden Akço, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi bir mahkemesi olmayan BM'nin, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni BM Komisyonları'nın gözlem raporları ışığında işleme koyduğunu söyledi; BM'nin Binyıl Kalkınma Hedefleri projesinde medyaya referans yapılmasının da önemli olduğunu açıkladı.
Akço, ayrıca çocuklara dair yayıncılıkta Pekin Kuralları ve Basın Kanunu'nun çocuğun kimliğinin açıklanmasına yasak getiren 21. maddeyi de aktardı.
Onat, BM Kalkınma Hedefleri ve Sözleşmeyi anlattı
Akço'dan sonra söz alan ve 4 yıldır çocuk hakları konusunda çalışmalar yürüten Antalya Barosu avukatlarından Yasemin Onat, BM'nin Binyıl Kalkınma Hedefleri ile ilgili bilgi verdi.
Av. Onat, BM'nin ilk hedefinin 2015'e kadar "Mutlak yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırmak" olduğunu, ikinci hedefininse, bu süre zarfında tüm bireylerin temel eğitim almalarını sağlamak ve kız ile erkek çocuklarının ilköğretimi eksiksiz olarak tamamlamalarını sağlamak olduğunu açıkladı.
Kadının durumunun güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın da BM'nin başlıca hedefleri arasında yer aldığını belirten Onat, ortaöğretimde kız öğrencilerin erkek öğrenciye göre oranının 1990'da yüzde 64.7, 2004'te yüzde 74.4 olduğunu, 2015'te bu oranın eşitlenmesinin amaçlandığını açıkladı.
Çocuk ölümlerinin azaltılmasıyla ilgili Onat, 1993'te bin canlı doğum başına beş yaş ölüm hızının yüzde 52.1, 2003'te de yüzde 37 olduğunu hatırlatarak, 2015'te hedefin bu durumu yüzde 20.7'e geriletmek olduğunu söyledi.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde medyaya dair maddeler konusunda da açıklamalar yapan Av. Onat, 13, 14, 15 ve 17. maddelerine değindi.
Buna göre "Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir; bu hak ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir" (Madde 13)
"Taraf devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler (...)" (Madde 14)
"Taraf devletler, çocuğun dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüklerine ilişkin haklarını kabul ederler" (Madde 15)
"Taraf devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar (...)" (Madde 17)
Değirmencioğlu: "Çocuğun katılımı demokratik bir mesele"
Seminerde, çağdaş toplumların kendilerine çocuksuz alanlar yarattıklarını ancak çocuklu ortamlarda toplumların yumuşadığını ve iktidar ilişkilerinin azaldığını söyleyen Çocuk Hakları Koalisyonu Koordinatörü Doç Dr. Serdar Değirmencioğlu ise, "Çocukların Medyada Temsili" ile ilgili sunumunda, çocukların hem ailede hem de toplumda karar süreçlerine katılmalarının ve etkinliklerde yer almalarının önemine işaret etti.
Doç. Dr. Değirmencioğlu, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12. maddesinin "görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmesi"ne dair taraf devletleri sevk ettiği yükümlüğe vurgu yaptı.
Çocuğun yetkin ve özerk olmasının aile ve toplumu da olumlu etkilediğini açıklayan Değirmencioğlu, "Çocuk daha doğmadan haklara sahiptir; doğmadan bireydir, varlığını hissettirir ve dünyaya müdahale eder. Çocuğun kararlara ve etkinliklere katılımı sadece bir hak değil, demokratik bir meseledir" diye konuştu.
17 Ağustos depreminin tüm olumsuz sonuçlarının yanında sivil toplum örgütlerini geliştirdiğini söyleyen Değirmencioğlu, gençlerin daha katılımcı hale gelmeleriyle çevrelerindeki bazı duvarları yıktıklarını, gerçekleştirdikleriyle de mutlu olup taktir gördüklerini ifade etti.
Türkiye medyasında çocuklara yönelik olumsuz uygulamalara bayram haberlerini örnek vererek eleştiren Değirmencioğlu, "Haberler ya çok seçkinci, ya çocukla ilgisiz ya da dramatik" diye konuştu.
Değirmencioğlu, çocuklara yönelik başarılı çalışmalara nüfusun çoğunluğu genç olan Güney Afrika'da Bush Radio isimli radyoda genç katılımın sağlanması, UNİCEF'in deprem bölgesinde SHÇEK ile birlikte uygulamaya koyduğu bir projede "Ağustos" gazetesinin yayımlanmasını -ki, gazete bedava dağıtıldığı için dağıtım sorunu çıktı ve yaygınlaşamadı- gösterdi.
Değirmencioğlu, toplumun da şikayet ettiği çocuk hakları ihlallerinden medyaya para cezası verilmesinin caydırıcı olamayacağını, medyanın "daha naif ve daha doğrudan ifade ettikleri için etkili de olan çocukların" seslerine kulak vermeleri gerektiğini söyledi.
Cangöz: "Medyanın çocuğu nasıl temsil ettiği önemli"
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. İncilay Cangöz ise, "Haber Kaynağı Olarak Çocuklar, Etik, Medyada Çocuk Hakları İhlalleri" başlıklı bir sunum yaptı.
Medyanın kamusal alanda temsiller ürettiğini, bu temsillerin de toplumsal birer anlama dönüştüğünü ifade eden Doç. Dr. Cangöz, temsil olarak nelerin seçildiğini ve nasıl aktarıldığını çok önemli olduğunu vurguladı.
Çocukların medyada, bayramlarda, çocuk günlerinde, eğitim döneminin başlangıcında haber olduklarını aktaran Cangöz, tüketim nesnesi olarak görülen çocukların medyada "cani" olarak gösterildiğini savunarak bunda, medyanın ekonomi-politiğinin, profesyonel gazetecilik kodlarının, medya üretiminin hiyerarşik yapılanmasının, belirli kaynaklara bağımlı kalmanın ve erkek dili kullanımının rol oynadığını belirtti.
Cangöz, "Dünyayı, kendimizi ve çevremizi kuracağımız dille algılıyoruz. Anlamları kurarken daha dikkatli olmalıyız; dilde cinsiyetçilik de unutulmamalı" dedi ve katılımcı gazetecilerle basında çıkan haberleri inceledi.
Duran, "çocukla mülakat"ı tartıştırdı
Eğitimde gazeteci Ahmet Şık ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Ragıp Duran, "Medyada Çocuk Hakları İhlallerinin Takibi, Çocuklarla İlgili Haber Yapmak, Çocuklarla Röportaj Yapmak" başlıklı bir atölye çalışması gerçekleştirdiler.
Atölye çalışmaları öncesinde yaptığı sunumda, medyanın toplumdaki çocuk algısını yeniden ürettiğini ifade eden gazeteci Duran, medyanın bu kavramı ve imajı doğru kurmasının tüm toplumda etkili olabileceğini söyledi.
"Çocuğu ötekileştirmek çok tehlikelidir. Çocuğa bakışımızı, kendi çocuğumla muhatap oluyormuşuz gibi düzenlemeliyiz" diyen Duran, genelde 0-18 yaşla sınırlandırılan çocuğa dair kavramların iyi bilinmesinin, haberleri de etkilediğini aktardı.
Bir çocukla mülakatta nelere dikkat edileceğini katılımcılarla birlikte tartışan gazeteci Duran, görüşme için izin alınması, çocuğun rahat edeceği yerin seçilmesi, kolay anlaşılır sorular yöneltilmesi, suçlayıcı tavırlardan veya yönlendirici sorulardan kaçınılması, fazla duygusal yaklaşılmaması ve mutlaka mülakatla elde edilen bilgileri doğrulama yoluna başvurulması gerektiğini ifade etti.
Duran, 1972'de Vietnam'a atılan napalm bombasından kaçan çıplak çocuklarla ilgili fotoğrafı tartışmaya açtı, Gazeteciler, "Siz olsaydınız bu fotoğrafı yayımlar mıydınız?" sorusunu birlikte tartıştılar.
Şık : "Kanıt yoksa, kesin dilden kaçınalım"
71 milyonluk Türkiye nüfusunun 26 milyonun 18 yaş altı kişilerden oluştuğunu ifade eden gazeteci Ahmet Şık ise, "Çocuk medyada nasıl haber oluyor?" sorusuna medyada çıkan haberlerle yanıt verdi.
Medyada çocuğa ilişkin en yaygın hak ihlalinin çocukların kimliklerinin açıklanarak yapıldığını açıklayan Şık, çocuğun ruhsal durumunun haber aşamasında mutlaka dikkate alınmasını istedi.
Gazeteci Şık, yerel medya temsilcilerine, mutlaka "çocuk haber oranım nedir?", "İhlale yol açtık mı?", "Hangi kaynaklardan yararlandık?" gibi temel soruları kendilerine sormalarını tavsiye etti.
Çocuklarla ilgili yaygın medya haberlerinin "Asmayalım da besleyelim mi?" anlayışını yansıttığını savunan Şık, özensiz yapılan haberin tüm toplumda tahribata yol açtığını belirterek, kanıt olmadıkça kesin dil kullanımından kaçınılmasını istedi.
Gelecek seminer, 17-18 Aralık'ta Diyarbakır'da
Çocuk Hakları Haberciliği eğitimlerine Diyarbakır, Ankara, Adana, Samsun, Muğla ve İstanbul'da devam edilecek.
Aralık 2005-Mart 2006 arasında toplam yedi bölgede düzenlenecek olan eğitimler, politik ve etik olarak sorumlu gazetecilik anlayışını temel alarak, yerel medyayı çocuk hakları haberciliği konusunda bilgilendirmeyi amaçlıyor.
BİA² 2004 Ekim ayından bu yana Diyarbakır, Trabzon, Mersin, İzmir, Bursa ve Bolu'da Hak Haberciliği, Batman, İzmir, Adana, Çanakkale, Eskişehir ve Ordu'da Kadın Hakları Haberciliği seminerleri düzenlemişti. (EÖ)
Katılımcılar :
Yasemin A. Hakimoğlu (Can Radyo-Erzincan), Yakup Gülüm (Can Radyo-Erzincan), Abdullah Çelik (Anadolu Ajansı-Bingöl), Ziyaattin Uçan (Erzurum Valiliği İl Basın Hakla İlişkiler Müdürü), Ömer Şan (Yeni Viçe ve Cumhuriyet gazeteleri-Rize), Fatih Yıldırım (Kanal 25- Erzurum), Hakan Temiztürk (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Hüseyin Köse (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Hüseyin Güleryüz (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Serpil Kırkeser (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Semih Sönmez (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Burhan Akyıldırım (TRT-Kars), Yaşar Yıldız (Yıldız gazetesi- Bayburt), Fatih Özcan (Anadolu Ajansı-Bayburt), Yasin Köz (Habercan TV-Erzincan), Selahattin Mollaoğlu (Bingöl gazetesi-Bingöl), Ahmet Balukan (Bingöl gazetesi-Bingöl), c. Bakırcı (Doğan Haber Ajansı-Erzurum), Kenan Kazancı (Atatürk Üniversitesi), Faruk Canbaba (Doğu gazetesi-Erzincan), Suat Hakimoğulları (Can Radyo-Erzincan), Cahit Altay (Bayburt Günlüğü gazetesi-Bayburt), Meliha Civelek (Zümrüt TV- Rize), Şenkaya Ören (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Necla Mora (Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi-Erzurum), Ayhan Türkez (Erzurum Gazeteciler Cemiyeti), Aydın Cilara (Yeşil Bayburt-Bayburt), Orhan Bozkurt (Palandöken gazetesi-Erzurum), Aydın Deniz (Iğdır TV-Iğdır), Emrullah Özbey (Haber 49-Muş), Serpil Karışlı (Munzur gazetesi-Tunceli), Ender Can Cevahir (Munzur gazetesi-Tunceli), Recep Kapucu (Cumhuriyet gazetesi-Erzurum), Ali Kemal Saral (Güncel FM-Erzurum), Burak Gözgeç (Güncel FM-Erzurum).