Medyada çoğunlukla, sokağa itilmiş çocukların uyuşturucu madde kullandığına dair haberler "ibretlik" hikayeler olarak sunuluyor. Yard Doç. Dr. Sevilay Çelenk'e göre de "sanki bu çocukların bir hayatları ve hikayeleri yokmuş" gibi düşünülüyor.
Çelenk, sokağa itilmiş çocukların konu edildiği haberlerde bu çocukların tehlike kaynağı olarak tanımlanmasının sakıncalı buluyor, ve bu çocukların, geldikleri ya da yaşadıkları bölgeleri de belirterek uyuşturucu maddelerle bağlantılarına vurgu yapıldıkça toplumdan daha fazla dışlandıklarına işaret ediyor.
Uluoğlu'nun düzelttiği haber dünkü Hürriyet gazetesinde yayımlandı. Haberde, 12 ve 13 yaşlarındaki sokağa itilmiş iki kardeşin bir çöplükte tiner kokladıkları, uyuşturucu hap aldıkları ve komaya girerek hastaneye kaldırıldıkları, orada tedaviyi reddettikleri anlatılıyor.
Haberi okuyunca, bu çocukların tedaviyi nasıl reddettiği konusunda meraklanmamak elde değil. Çocukların çöplükte nasıl ve kim tarafından bulunduğu, komada olduklarına nasıl karar verildiği soruları da haberde yanıtsız bırakılmış.
Herşeyden önemlisi, sokağa itilmiş çocukların ne koşullarda yaşadıklarına ve nasıl bir geçmişten geldiklerine dair hiçbir kaygı belirtisine rastlanmıyor.
İşin aslının ne olduğunu anlamaya giriştiğimizde haberdeki çocukları yakından tanıyan Başkan Gülümser Uluoğlu çocukların çöplükte koma halinde bulunmadıklarını, hastaneye kaldırılmadıklarını tekrarlıyor.
Haberi her okuyan kişinin bu araştırmayı yapmaya ihtiyaç duymayacağını söylemek bile gereksiz. Acaba, bunca "ayrıntı" neden uyduruluyor?
"Uluoğlu: Çocuklar komaya girmemiş, hastaneye kaldırılmamış"
bianet' konuşan Uluoğlu sözkonusu çocuklarla görüştüğünü, çocukların çöplükte olmadıklarını ve hastaneye kaldırılmadıklarını söylediklerini aktarıyor. Uluoğlu çocukların beyanlarına inanıyor.
"Bir gençlik merkezi var ancak "problemli çocuklar" oraya alınmıyor"
"Bu çocuklar bizim dernek binasında barınıyor. Sosyal hizmet görevlileriyle 'Sevgi Köyü' isimli bir gençlik köyü açtık, ancak valilik burada 'problemli çocuk' istemeyince sokağa itilmiş çocuklar da gündüz merkeze alınmıyor. Fakat gece gelip kalmalarına izin veriliyor."
Haberde geçen "tedavi kabul etmiyorlar" bilgisi doğru ama bu hastanede yaşanmış bir olay değil. Uluoğlu, "ne yaparsak yapalım, özellikle bu iki kardeşi bağımlılık tedavisine ikna edemiyoruz. Zorunlu tedavi uygulamasını başlatmak için çalışmaya başladık" diyerek konuya açıklık getiriyor.
Çelenk: Suç eğilimi genetikmiş gibi gösteriliyor
bianet'e görüş veren Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Çelenk "gaspa, kapkaça zorlanan, sokağa itilen çocuklarla ilgili haberlerde sanki bu çocukların hikayeleri yok da ortada yalnızca bir 'suç eğilimi' var gibi gösteriliyor" dedi.
Genelde haberlerde 'babası da kapkaççılıktan içeride yatıyor' gibi cümlelerin geçtiğine değinen Çelenk, "bir tür genetik suç eğilimi varmış gibi yansıtılıyor" diye konuştu.
Çocukların durumu koşullardan yalıtılıyor
"Haberde çocukların durumu, koşullardan yalıtılmış bir biçimde ortaya koyuluyor. 'Bu çocuklar kimdir?' üzerine birşey söylenmiyor. Çocuk hak haberciliği çerçevesinde bakınca bu tekil haberin haber değeri olmuyor."
"Hürriyet'teki haberde ve genel olarak bu tür haberlerde asıl öne çıkarılması gereken nedir?" sorusunu Çelenk şöyle yanıtlıyor:
"Bu haberlerin, örneğin 'kaç çocuk bu koşullarda yaşıyor?', 'Bu nasıl toplumsal bir duruma karşılık geliyor?' gibi sorulara yanıt vermesi gerekir."
"Habercilikte toplumsal sorumluluk olmalı"
Bu haberlerin sunulma biçiminin topluma korku salma riski olup olmadığı konusunda Çelenk, "biri tiner kokluyor, öbürü kapkaç yapıyor, ortada potansiyel tehlike arzeden bir çocuk grubundan haberdar ediliyoruz. Toplumsal sorumluluk haberciliği bir kenara atılıyor" dedi.
Haberde, çocukların tedaviyi reddettiği vurgusunun, toplumda "bunlar zaten tedavi de olmak istemiyorlar" gibi bir zihniyet oluşturduğuna dikkat çekiyor ve habercileri empati kurmaya davet ediyor.(NZ)