Türkiye'de hak ihlalleri gündelik hayatın seyrine yayılmış durumda. Üstelik bu hak ihlalleri temelini çoğu zaman devletin yaptığı ihlallerden alıyor. Tam da bu noktada medyanın insan haklarına olan sorumluluğu devreye giriyor. Medyayı, sadece haklar ve hak ihlalleri konusunda vatandaşları bilgilendirmek ve hak ihlallerini takip etmekten ibaret olarak düşünmemek gerekir. Çünkü medyanın da yaptığı ve hatta sebep olduğu hak ihlalleri önemli bir sorun.
İşin buraya vardığı noktada ise bir alternatif olmanın ötesinde, yapılması gereken asıl habercilik nedir diye düşünürsek, hak haberciliği bir çıkış yolu olabilir. Medyanın özelliklerle son yıllarda içinde bulunduğu ortamda hak haberciliği daha mânâlı bir hale geliyor. Politik bir şey olarak söylenmesi ve tekrar edilmesi gerekiyor. Medyanın ataerkil bir kültürel örüntü içinden cinsiyetçi olmayan bir dil ile hak ihlali yapmayan bir habercilik anlayışı geliştirmesi ancak bunların birer sorun olarak farkına varılmasıyla mümkün olabilir.
Bunun içinde hak haberciliği üzerine yapılmış basılı çalışmaları birer velinimet olarak değerlendirirsek abartmış olmayız. Hak haberciliği konusunda kafa yormak hatta doğru ve yanlış örnekleriyle kavramı anlamak için artık elimizde üç kitaptan oluşan bir dizi var.
İnsan Hakları Haberciliği, Kadın Odaklı Habercilik ve Çocuk Odaklı Habercilik kitaplarından oluşan Hak Haberciliği dizisi IPS İletişim Vakfı Bağımsız İletişim Ağı'nın (BİA) 2003-2006 yılları arasında yapılan bir dizi eğitim etkinliğinin ürünü.
Türkiye'nin on dokuz ilinde insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları odaklı habercilik eğitimlerinde toplam yedi yüz otuz iki gazeteciye ulaşılarak ortaya çıkan dizide, habercilik nasıl daha iyi yapılabilir sorusu araştırılırken örnekler de sunuluyor. Hak haberciliği üzerine okuma yapmadan önce BİA'nın bu üç kitapla birlikte yayımlandığı Hak Savunucusunun El Kitabı Medyada Görünür Olmak ismi kitaba da göz atmakta fayda var.
Çünkü kitap hak örgütlerinin medyayla ilişkilerinde sorun ve çözüm önerilerini inceliyor. Hak Haberciliği dizisini yayına hazırlayan BİA'nın eğitim danışmanı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden Doç. Dr. Sevda Alankuş'la hak haberciliği üzerine konuştuk...
Hak haberciliğinden kastetiğiniz nedir?
Hak haberciliği denildiğinde, hak ihlallerini takip eden habercilik gibi anlaşılıyor. Çünkü hak ihlalleri haber değeri taşır. Hak haberciliği kavramının elbette ki böyle bir anlamı var. Ama bizim kastettiğimiz hak odaklı habercilik. Yani hak ihlallerini haber yapan gazetecilik ve haber yaparken de hak ihlali yapmayan gazetecilik. Böylelikle kavram biraz daha genişliyor. Yaygın medyaya bakınca en fazla eleştiriye değer yanın, medya tarafından yapılan hak ihlalleri olduğunu görüyoruz. Hatta bazen bir hak ihlalini eleştirel bir şekilde haber yaparken bile hak ihlaline sebep olunuyor. Kadına uygulanan şiddet, tecavüz ve çocuklara yönelik cinsel istismar gibi kamusal, sosyal duyarlılığın yüksek olduğu konularda haber yapıldığında belirli bir titizlikle davranılması gerekir. Oysa bu tarz haberlerde çocuk ya da kadın bedeninin teşhir edilmesi üzerinden bir başka hak ihlaline yol açılıyor.
Çocuk ve kadın odaklı habercilikte işler daha sarpa sarıyor...
Medyada belirli kesimlerin temsil edilmeme sorunuyla da karşılaşıyoruz. Kadınlar ve çocuklar medyada temsil edilmiyorlar. Edildiklerinde de ya fail ya kurban oluyorlar. Bu da bir problematik ve bizatihi hak ihlali. Kadınları sadece cinayet işlediklerinde ya da tecavüze uğradıklarında haber yapıyorsanız üstelik bunu kadın bedenini teşhir nesnesi haline getirerek yapıyorsanız -ki çocuk içinde geçerli bu- burada ciddi bir sorun var demektir. Medyaya yönelik eleştirinin kalbi burada yatıyor. Bizim önerimiz burada devreye giriyor. Gündelik hayata dair bir şeyi haberleştirirken bile hak odaklı kılınması gereken bir habercilikten söz ediyoruz. Askeri harcamalara ya da savaşa dair bir haber yaparken konuyu ne kadar mermi atıldığı yönünden görürseniz bu hak odaklı habercilik olmaz. Gündelik hayatın nasıl tahrip olduğunu da anlatmak gerekir.
Hak odaklı habercilik neden yapılmıyor ya da yapılamıyor peki?
Öncelikle bu genel bir pratik değil. Medyanın sermaye yapısının ve hassasiyet noktalarının çok farklı olmasından kaynaklanıyor. Bir başka gerekçesi üstelik çok da basit bir şey. Bilmezlikten kaynaklanıyor. Özellikle çocuk odaklı habercilik kitabını hazırlarken fark ettim ki, ben de birçok şeyi bilmiyormuşum. Bir çocuğu haber yaparken ya da onunla bir röportaj yaparken hangi sözcükleri kullanacağınız, soruyu nasıl formüle edeceğiniz, yanında ebeveyni olacak mı olmayacak mı, izin alınacak mı alınmayacak mı... Bütün bunlar gazetecilerin bilmeden yaptığı hak ihlalleri. Dolayısıyla bilmemek gibi basit bir şeyin sonucu olabiliyor hak ihlali. Bu arada hak odaklı habercilik yapanlar da yok değil.
Haberin kendisi hak ihlali taşıyan bir şey değil mi?
Evet, kitaplarda da haberin bizzat hak ihlali taşıyan bir şey olduğunu söylüyoruz. Mesela geleneksel gazetecilik içerisinde haber değerinin ne olduğu, haber kaynaklarının kim olması gerektiği, haberin objektif olması gerektiği gibi bildiğimiz bir anlatı vardır. Aslında biraz daha yakından baktığınızda bu anlatının problemli olduğunu görebilirsiniz. Hal böyle olunca medya savaşın, felaketin haber değeri olduğunu söylemiş oluyor. Bu, hak ihlali yapan bir şey. Çünkü o zaman siz öldürülmeden veya cinayet işlemeden haber konusu olamıyorsunuz. Dolayısıyla haber dediğimiz şeyin değerinde bir sorun var. Kitapların genel çevresini bundan hareketle oluşturduk.
'Hak Haberciliği' dizisiyle ne sunuyorsunuz?
Bu kitaplarla bilmemeyi mazeret olmaktan çıkarmayı düşünüyoruz. Bu konuda teorik olarak düşünmek isteyenlere bir açılım sunuyoruz. Bunu biz icat etmedik tabii, başka ülkelerde de bunlar üzerine tartışılıyor. Bu kitapların arkasında çok önemli bir deneyim duruyor. Birey olarak bütün hocalarımızın katkılarının ve alandan gazetecilerin katkılarını yanı sıra BİA deneyimi var. BİA'nın kadın, çocuk ve hak odaklı habercilik olarak deneyimi. Bu kitapların en önemli özelliği BİA ve yaygın medya örneği üzerinden hak odaklı habercilik örneklerini bir araya getiriyor olması. Bu dizideki bütün kitaplar iki soru etrafında dönüyor. "Neden insan, kadın, çocuk odaklı habercilik ve bunlar nasıl yapılmalı?" Bu soru(n)lara aynı anda yaklaşılması, birlikte cevaplamaya çalışması bu kitapları farklı kılıyor. Bu diziyi oluşturan kitaplarda sadece yaygın habercilik anlayışının ve uygulamalarının neden sorunlu olduğu tartışılmıyor, yerine konulabilecek gazetecilik/habercilik anlayışının çerçevesi de çiziliyor. (BA/EZÖ)
- İnsan Hakları Haberciliği (189 sayfa),Kadın Odaklı Habercilik (235 sayfa), Çocuk Odaklı Habercilik (302 sayfa), Sevda Alankuş tarafından hazırlanan kitaplar IPS İletişim Vakfı tarafından yayımlanmıştır.
- Hak Savunucusunun Elkitabı Hak Örgütleri, Medyada Görünür Olmak, Yayına hazırlayan: Gülgün Erdoğan Tosun, IPS İletişim Vakfı, 159 sayfa.
* Ayrıntılı bilgi için 0212 251 15 03.