"Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Erkek Katılımı" atölye çalışması için Türkiye'ye gelen Dr. Michael Kaufman, ataerkil kültürün kurguladığı "erkekliğin", toplumsal iktidarı içselleştirmenin bir yolu ve aynı zamanda büyük bir paradoks olduğunu söyledi.
Beyaz Kurdele Kampanyası'nın başlatıcılarından Kaufman, Ankara'da düzenlenen çalışmada, kadına yönelik şiddetle mücadeleye erkekleri ve oğlan çocuklar katmanın yollarını anlattı. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün yürüttüğü projeye, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve AB Komisyonu destek veriyor.
Beyaz Kurdele
90'ların başında Kanada'da üç erkeğin başlattığı, kendini "Erkeklerin kadına şiddetini sonlandırmak için çalışan erkekler" olara tanımlayan Beyaz Kurdele Kampanyası'nın sloganı "Kadına yönelik şiddet uygulamayacağım, göz yummayacağım, sessiz kalmayacağım." Üyeliği olmayan bu hareket 57 ülkeye yayılmış durumda. Kaufman, bu hareketin her yerde kendi özgül koşullarıyla büyüdüğünü ve kendi kampanyalarını yarattığını anlattı.
İçeride güçsüz oğlan çocuğu, dışarıda "erkeklik" zırhı
Kaufman, toplumsal cinsiyetin "güçlü, koruyucu, akılcı, her şeyi bilen gerçek erkek" ve "korunmaya muhtaç, kırılgan, duygusal düzgün kadın" kurgularına dayandığını, ancak bu kurgunun oğlan çocukları ve yetişkin erkekler üzerinde dayanılmaz bir baskı yarattığından söz etti. Kaufman'ın bazı saptamaları şöyle.
Ayrımcılık: Önce bu "gerçek erkek" ve "düzgün kadın" nitelikleriyle ayrılmış toplumlar yaratıyor, ardından "erkek nitelikleri daha iyi" diyoruz. "Erkeklik nitelikleri" şiddet uygulamanın gerekçeleri oluyor.
Çocuk şiddetten doğrudan etkileniyor: Annesine uygulanan şiddete tanık olan çocuk, doğrudan, en az anne kadar etkileniyor. Bu biyolojik olarak beyni değiştiriyor. Şiddet uygulayan erkekler genellikle şiddete tanık olmuş kişiler.
Doğumdan başlayan öğrenme: Daha doğumdan itibaren bebeklerle kurduğumuz ilişkiyle oğlan çocuklarına "korkusuzsun", kız çocuklarına "kırılgansın" mesajını veriyoruz. Bu beynimizi biyolojik olarak değiştiriyor. Oğlan çocuklarını "gerçek erkek" niteliklerinin gerçek olduğuna inandırıyoruz. Oysa bu niteliklere sahip olmak imkansız. Oğlan çocuklarına "Şimdi gücün yok, ama bir gün 'adam olacaksın, gücün olacak" mesajını veriyoruz.
Düdüklü tencere: "Gerçek erkek" niteliklerini dolduramayacağı için kendini güçsüz hisseden erkek şiddete yönelebilir. Şiddet güce/iktidara sahip olmamayı telafi etme mekanizmasıdır. Oğlan çocuklarına duygularını inkarı öğretiyoruz, ama bu duygular bir yere gitmiyor, onları yaşamaya devam ediyoruz. Bu "kendinden şüphe diyaloğunu" doğuruyor. Dışarıda "erkek", içeride "güçsüz oğlan çocuğu" var. Bu yüzden çoğu erkek içinde basınç biriken, patlamaya doğru giden bir "düdüklü tencere"dir.
Zırh: Bu nedenle dışarı bir "erkeklik zırhı" giyiliyor. Zırh hem yaralanmamak hem de karşı tarafı –diğer erkekleri- korkutmaya yarıyor. Ama zırh da işe yaramadığında "gerçek bir erkek olduğunu göstermenin yolu" şiddet oluyor.
Homofobi: Homofobi de zırhın arkasındakinin, "gerçek erkek olmama" halinin görülmesinden duyulan korkuya dayanıyor.
"Sahip olduğu ayrıcalık erkeğe görünmezdir"
İktidar/güç: Şiddetin kaynağında ataerkil toplumun erkeğe verdiği iktidar var. Gücü elinde tutan grup bunu sürdürmek için şiddet uyguluyor. Oysa bireysel olarak çoğumuzun iktidarı yok. Bu grupsal olarak gerçekleşiyor.
"Ayrıcalık hakkı": Yemek soğuk olduğu için kadını döven erkek, kendisine yemek yapılmasının hakkı olduğunu düşünüyor. Sahip olduğu ayrıcalık erkeğe görünmezdir. Tıpkı zenginliklerinin kendiliğinden var olduğunu düşünenler gibi.
İzin mekanizması: Kadına ve çocuğa uygulanan şiddette toplumsal kültür olarak "Bu özel, mahrem bir mesele" diyoruz. Sokağın karşısındaki dükkan soyulursa, "Bu hırsızla dükkan sahibi arasında" mı diyeceğiz?
Babanın yokluğu: Bebek bakımında baba duygusal olarak var olmayınca, oğlan çocukları olmayan bir baba figürü oluşturuyor. Bu da onları yaralıyor. Bu kuşaklar boyu sürünce bebeğe bakma becerisi kayboluyor.
Empati yoksunluğu: Şiddet uygulayan erkeğin empati eğilimi daha az. Şiddetle karşısındakinde neler yarattığını anlamıyor.
"Erkeklerin kendi deneyimlerini anlatması önemli"
Kaufman, erkeklerin "gerçek erkek olamayışlarını" anlatmalarının önemli olduğunu, bunun onları özgürleştirdiğini söyledi. "Erkeklere 'Şiddet uygulamayı, kadınları aşağılamayı siz seçiyorsunuz' demeliyiz. Erkeklerle, oğlan çocuklarıyla konuşurken suçlayıcı yerine olumlu dil kullanmak gerek. Bu noktada erkeklerin gösterdiği direncin en büyük nedeni korku. Bunu aşmak için olumlu mesaj vermek gerek. Kendi bulunduğumuz yerden değil, onların olduğu yerden başlamalıyız. Onların alanına girmenin yolu bu; girince dönüştürmeye başlayabiliriz." (TK)