*Görsel: Ece Dinç
Nişantaşı Üniversitesi doktor öğretim üyesi Merve Genç'in "Güzelliğin Politikası - YouTube Güzellik Topluluğu" isimli ilk araştırma kitabı, İletişim Yayınları aracılığıyla okurla buluştu.
"Güzelliğin demokratikleşmesi", "güzel olan politiktir", "üçüncü dalga feminizm" ve "kız gücü" gibi kavramların gündeme geldiği ve okuru güzellik ve feminizm ilişkisi üzerine düşündüren kitap, makyaj ritüelleri konusunda da okuru düşündürüyor.
“Ayrıca YouTube Güzellik Topluluğu’nda zaman zaman görünür olan, konu edilen LGBTİ+ hareket içinde önemli bir pozisyon sahip drag queen’lerin makyaj uygulamaları da yine bir ifade ve siyaset biçimi olarak kavranabilir” diyen Genç'le söyleştik.
"Sıradanın içindeki anlam"
Öncelikle bu kitap için ne kadar zaman çalıştınız?
Bu çalışma Hacettepe Üniversitesi İletişim Bilimleri Bölümü’nde Prof. Dr. Aksu Bora danışmanlığında yazdığım doktora tezimin kitaplaştırılmış hali. Biz Aksu Hoca ile çalışmaya Haziran 2016’da başladık.
Tabii ben öncesinde kişisel ilgim sebebiyle hem yurtdışındaki hem de Türkiye’deki güzellik YouTuber’larını takip ediyordum. Ama kafamda bu ilgi alanını akademik çalışma alanına dönüştürmek gibi bir düşünce yoktu.
Aslında topluluk içindeki kadınların paylaşımları bu çalışmayı imkânlı kıldı. Zaman içerisinde o kadar zengin içerikler ürettiler ki bunları görmezden gelmek olmazdı.
Aksu Hocayla bu anlamda çok heyecanlandık, çok da keyifle yol aldık.
Bence işin en ilginç kısımlarından biri de çoğu zaman önemsizleştirdiğimiz, dikkate almadığımız, sıradan bulduğumuz meselelere, olaylara, eşyalara dikkatle baktığımızda aslında oralarda ciddi anlam kümeleriyle karşılaşmamız.
Sıradanın içindeki anlam yani... Bu anlamda popüler ve ana akım bir görünüme sahip YouTube Güzellik Topluluğu feminizm içinde önemli tartışma odaklarının izlerini sürebildiğim bir alan sundu.
Dolayısıyla çalışmanın zenginleşmesini sağlayan şey de aslında topluluğun kendi dinamikleri oldu diyebilirim. Zamanla topluluğun içeriklerinin çeşitlenmesi, evrilmesi yeni tartışma başlıklarının ortaya çıkmasını sağladı.
Örneğin bu çalışmaya başladığımızda Güzellik YouTuber’ları Türkiye’de bu denli popüler değildi. YouTube’da güzellik üzerine içerik üretmek daha ziyade makyaja ve bakıma ilgi duyan kadınların hobi olarak gördüğü bir uğraştı.
Fakat zamanla topluluk hızına yetişilemeyecek ölçüde büyüdü, kadınların çekim-kurgu gibi teknik becerileri arttı, içerikler çeşitlendi- yani sadece makyaj ve bakımla sınırlı kalmadı- en nihayetinde de kadınların hobi ya da boş zaman aktivitesi olarak gördükleri bu uğraş bir tür istihdam alanına dönüştü.
YouTube Güzellik Topluluğu’nun şimdiki görümünü hem kadınlar, ve dahi LGBTİ+ bireyler, arası dayanışma örneklerinin hem de kapitalist yaşam biçimiyle örtüşen temsillerin oluşturduğu söylenebilir.
Yani YouTube Güzellik Topluluğu bir yandan alternatif bir saha, diğer yandan ise egemen ideoloji ve piyasa değerlerinin hakim olduğu bir alan olarak üzerine düşünülmeyi hak ediyor bence.
Güzellik 'göze hoş' görünme mi?
Peki sizce güzellik politikası sadece kadınlara özgü mü yoksa giderek yaygınlaşan bir “güzellik politikası mı” üretiliyor?
Kitabın ilk bölümünde bu meseleyi görmemizi kolaylaştıracak ipuçları var. Güzelliğin kadına atfedilen bir değer olması aslında kapitalist topluma özgü değil. Tarih öncesi çağlarda da güzellik daha çok kadınla ilişkilendiriliyor.
Hatta Antik Roma’nın ünlü şairi Ovidius’un eserlerinde kadınlara daha çekici olmaları için güzellik tavsiyeleri verdiğini görüyoruz.
Yani güzelliğin kadınlığa dair bir norm oluşu modern topluma mahsus değil; fakat bununla birlikte geçmişte erkeklerin de beden boyama şeklinde çeşitli makyaj uygulamaları yaptığını biliyoruz.
Bunlar ilk insana kadar uzanıyor. Günümüzde de aslında güzellik uygulamalarının erkekleri de kapsayacak şekilde geniş bir alana yayıldığından bahsetmek mümkün. Güzellik artık sadece “göze hoş” gözükme şeklinde tanımlanmıyor.
Güzellik söylemine sağlık, gençlik, içsel huzur temaları da ekleniyor. Bu aslında güzellik mitini kadın cinsiyle sınırlandırmadan her yaştan insana yönelten bir strateji. Gözlemlediğim kadarıyla son zamanlarda böyle bir politika hâkim. Neticede oyun kurucular açısından Pazar ne kadar genişleyebilirse o kadar iyi ama tabi ki en önemli hedef kitle her zaman kadınlar!
Standartların baskıcı yanını kabul etmek
Kitapta “Güzel olan politiktir” gibi çok etkilendiğim bir başlık var. Bu kavramı biraz daha açar mısınız?
Tahmin edileceği üzere bu başlık ikinci dalga feminizmin “özel olan politiktir” sloganına bir gönderme. İkinci dalganın odağını özel alanda yaşanan eşitsizlik, ayrımcılık ve mağduriyetlerin siyasetten bağımsız ele alınamayacağı argümanı oluşturuyordu.
Bugün üçüncü dalga feminizme, kız gücü feminizmine, baktığımızda hak talepleri açısından yeni bir temanın daha ortaya çıktığını görüyoruz. Bu da beden ve güzellik. Kız gücü kültürünün bedene ve güzellik olgusuna yoğun bir ilgisi var.
Güzellik konusunu “kadınların güzelliği talep etme hakkı” argümanıyla beden politikaları bağlamında ele alıyorlar. Çok basitçe ifade etmek gerekirse güzellik standartlarının baskıcı yanını inkâr etmeden güzellikten alınan keyfe vurgu yapıyorlar. Bu feminist akım içinde güzelliği mecburiyet ve ihtiyaçtan kaynaklı bir uygulama olarak görmek yetersiz bulunuyor.
Güzelliğin sahiplenildiği "feminist anlayış"
Bu bağlamda feminizmin sütyen yakma eylemlerinden, güzellik yarışmaları baskınlarından güzelliğin sahiplenildiği bir feminist anlayışa evirildiğini görüyoruz. Ben de “güzel olan politiktir” sloganıyla bu sürekliliği ve geçişi görmek istedim.
Çünkü genel kanı, bu tür bir kadınlık biçiminin feminizmle ilişkisinin zayıf olacağı yönünde. Halbuki mesele göründüğünden daha karmaşık.
Bugün aslında güzelliği talep eden bu kadınlar da elbette bir önceki kuşağın baskıcı, disipline edici beden idealleri ve güzellik mitleri konusunda duyduğu rahatsızlığı paylaşıyorlar.
Feminist bilince sahipler, kadınlığın ortak deneyimlerini ve kaygılarını paylaşıyorlar. Fakat aynı zamanda her görünüşten kadını da kapsayacak bir politika talepleri var. Aslında çok daha geniş çerçevede ırk, etnisite, cinsiyet, din vb. farkı gözetmeyen bir çeşitlilik talebi bu.
Güzelliğin demokratikleşmesi nedir?
Türkiye’de ve dünyada güzellik endüstrisi kendisini son dönemde sosyal medya kanalları üzerinden var ediyor. Ünlü isimlerin bazı ürünlerin tanıtımını yapması gibi... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Markalar artık ürün tanıtımı için model, oyuncu, şarkıcı gibi profesyonellerle televizyona, gazeteye reklam vermeyi nerdeyse tamamen bıraktı. İlgilerini YouTuber ya da influencer dediğimiz güzellik gurularına yönelttiler.
Hem dünyada hem Türkiye’de influencer marketting dediğimiz pazarlama yöntemini uyguluyorlar yani. Çünkü çoğu amatör olan güzellik guruları hedef kitle üzerinde çok daha etkili olabiliyor.
Nitekim bir zamanlar mankenlerin, modellerin sunduğu ulaşılması güç güzellik standartlarını aşındırma potansiyeline sahipler.
İnternet kullanımı yaygınlaştıkça her ölçüden, her şekilden kadın güzellik arenasında görünür oldu. Güzelliğin demokratikleşmesi de deniyor buna. Tabi bu durum ister istemez tüketimi daha davetkâr hale getiriyor.
Ayrıca YouTuber’ların, influencer’ların takipçileriyle kurduğu kız kardeş ya da arkadaş ilişkisi de oldukça önemli. Hiyerarşik olmayan, samimi bir dil kullanıyorlar. Bu da ister istemez güçlü bir etki yaratıyor, markalar için fırsata dönüşüyor. Kısacası tüketim kültürü her koşulda varlığını devam ettirmenin bir yolunu buluyor.
“Çocuklara kendilerini sevmeleri öğretilebilir”
Son dönemde gözlemlediğim bir durum var. Makyaj kullanımı ve estetik operasyonlarda yaşın giderek küçülmesi... Bunun nedeni ne?
Ergenlik döneminde kız çocuklarının annelerini, ablalarını rol model alarak bir kimliklenme sürecine girdiklerini biliyoruz. Çok daha erken yaşlarda bile çocuklar gizli gizli annelerinin makyaj eşyalarını kullanır, takılarını takar, topuklu ayakkabılarını giyer.
Bu bilindik bir durum. Sanırım şimdilerde farkı yaratan bunun meşruluk kazanması, kızların alenen bu tür heveslerini yaşamaları. Elbette ben bir psikolog ya da çocuk gelişimi uzmanı değilim o sebeple bu konuda söyleyebileceklerim ancak kişisel gözlemlerimin bir derlemesi olabilir.
Sanırım bu noktada önemli olan çok erken yaşta makyaj ya da estetik operasyonlara heves eden çocuklarımıza kendilerini olduğu gibi sevmelerini öğretmek, onlara her fırsatta oldukları gibi değerli olduklarını hatırlatmak. Aksi halde maalesef medyanın etkisiyle yeme bozuklukları, depresyon, özgüven eksiliği, cilt bozuklukları gibi ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkması daha muhtemel hale geliyor.
Medya ve güzellik algısı
Güzellik algısını direkt olarak yaratan ve yönlendiren etmenlerden birinin popüler kültür olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tabi ki. Bunu popüler kültürden bağımsız düşünmek mümkün değil. Bununla ilgili kapsamlı bir çalışma var: Dove’un Gerçek Güzellik Kampanyası için yaptığı araştırma.
Çalışmada araştırmaya dahil edilen 15-64 yaş aralığında 3300 kadının kendi görünüşlerine yönelik kaygıları değerlendiriliyor. Araştırmaya göre sadece on kadından biri görüntüsünden memnun. Güzellik idealleri kadınları ergenliğin başlarında yani ortalama on üç yaş civarında etkilemeye başlıyor.
Aynı zamanda araştırma kadınların öz imgelerini en çok etkileyen unsurların başında anne-babalar, medya ve romantik partnerler olduğu sonucunu ortaya koyuyor.
Elbette medyanın, popüler kültürün bu gibi olumsuz etkiler yarattığını uzun zamandır biliyor ve tartışıyoruz fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen kitabın temel argümanlarından biri olarak popüler kültürü politika için bir alan olarak görmek de her zaman mümkün.
Bu alan tersine bir etki yaratmak için araçsallaştırılabilir. Nitekim bugün kadınlar rahatsızlık duydukları meseleleri popüler kültürün önemli sahaları olan sosyal ağlar üzerinden paylaşıyorlar, bu konulara görünürlük kazandırıyorlar, çok da yaratıcı şekillerde.
Playful aktivizm bir eylemlilik biçimi
Buna eğlenceli/oyuncu aktivizm (playful activism) deniyor. Eğlenceyle, mizahla karışık siyaset. Özellikle üçüncü dalga feminizm içinde değer gören bir eylemlilik biçimi. Buna göre popüler kültür ve teknoloji bir tür bilinç yükseltme aracı olarak görülebilir ve bu tarz eylemlerin de pek ala politik eylemler olduğu söylenebilir.
Mesela geçen aylarda kadına yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturmak için kadınların siyah-beyaz fotoğraflarını paylaşmalarıyla başlatılan #challengeaccepted akımı buna bir örnek.
Örnekleri özellikle sosyal ağlar dolayımıyla her geçen gün artan bu eylemlilik tarzının bir diğer ilginç örneğini güzellik YouTuber’ı Ece Dinç’in paylaşımları özelinde de ele alabiliriz. Ece kendi Instagram hesabından zaman zaman kendi çizimi olan karikatürler paylaşıyor.
Karikatürlerle genellikle güzellik ideolojisinin kadınlara verdiği rahatsızlığı resmediyor. Yine bir başka örnek olarak dünya çapında ünlü YouTuber Nikkie’nin #makyajıngücü (#powerofmakeup) etiketiyle başlattığı akımı değerlendirebiliriz.
Ayrıca YouTube Güzellik Topluluğu’nda zaman zaman görünür olan, konu edilen LGBTİ+ hareket içinde önemli bir pozisyon sahip drag queen’lerinmakyaj uygulamaları da yine bir ifade ve siyaset biçimi olarak kavranabilir.
Bu tür paylaşımlar hem eğlenceli hem de kısa ve net oluşlarıyla belki de düşündüğümüzden çok daha etkili olabiliyor.
Güzellik algımızı şekillendiren, beden imgelerimiz hakkında bize nasıl hissetmemiz gerektiğini söyleyen koca bir kültürü bu kültürün araçlarını kullanarak dönüştürmek mümkün. Kadınlar, kültür-bozan kadınlar, bu potansiyelin farkında.
Ece Dinç’in Instagram’da paylaştığı karikatürlerinden...
Son olarak okurlarımıza ne söylemek istersiniz?
Kitabın temel argümanını güzellik mitlerine hem eleştirel söz üreten hem de güzelliği, sebep her ne olursa olsun, yaşamlarının bir parçası haline getiren kadınların temsil ettiği kadınlık biçiminin aslında feminist politika içinde bir karşılığı olduğu düşüncesi oluşturuyor.
Bu feminist pozisyon ise üçüncü dalga feminizm içindeki kız gücü akımına denk düşüyor. Bir yandan güzellik ideolojisinin zulmünün farkında olan fakat bir yandan da süslendiği için kendini suçlu hissetmek istemeyen kadınları içeren bir feminist bakış bu:
Güncel, popüler kültür odaklı, teknoloji yanlısı ve tabii ki feminist bilince sahip. YouTube Güzellik Topluluğu ise tüm bu feminist gündemlerin izini sürmeyi mümkün kılan bir alan.
TIKLAYIN - Kitaptan bir bölüm okuyun
Merve Genç hakkında Bilkent Üniversitesi İngilizce-Fransızca-Türkçe Mütercim Tercümanlık Bölümü'nü bitirdi. Yüksek lisans eğitimini İngiltere'de City, University of London'da Medya ve İletişim Bölümü'nde tamamladı. Doktorasını Hacettepe Üniversitesi'nde iletişim bilimleri alanında yaptı. Nişantaşı Üniversitesi Yeni Medya Bölümü'nde doktor öğretim üyesi. |
Kitabın Künyesi: Merve Genç, "Güzelliğin Politikası YouTube Güzellik Topluluğu", İletişim Yayınları, 144 Sayfa, İstanbul, Aralık 2020
(EMK/PT)