Gutenberg her ne kadar da 1440'da matbaayı bulmuşsa da, Avrupa gazeteyle 150 yıl sonra, Osmanlı İstanbul'u ise 400 yıl sonra ancak gazeteyle tanışabilmiş. 1831'de halen devlet tarafından yayımı süren Resmi Gazete o zamanlar Takvim-i Vekayi ismiyle yayınlanmış.
Bugün Türkiye sınırları dışında kaldığı için Mithat Paşanın Rusçuk'ta çıkardığı 1 Mart 1865 tarihli Tuna gazetesini saymazsak; Anadolu'nun ilk gazetesi 3 Ağustos 1869'da "Diyarbekir Gazetesi" ismiyle yayınlanarak şehre merhaba demiş.
Hem Gazete adı, hem de şehrin adı
Diyarbekir'de yayınlanan Anadolu'nun bu ilk gazetesinin yöneticileri de Diyarbakırlı. Önce Süleyman Nazif'in babası Sait Paşa sonra yine Diyarbakırlı Ziya Gökalp'in babası ve aynı zamanda Diyarbekir Salnamelerinin de hazırlayıcısı Mehmet Tevfik Efendidir.
Tam 94 yıl aralıksız sürmüş Diyarbekir Gazetesinin yayın serüveni. Yayın hayatında iki değişim yaşamış gazete. İlki 1931'de olmuş; Tahsin Cahit Çubukçu ile Zeki Arman tarafından satın alınmış ve el değiştirmiş, gazete.
Bir de 15 Kasım 1937'de Diyarbekir Halk Evinde halka hitaben konuşma yapan Mustafa Kemal değişim yaratmış. "20 yıl sonra tekrar Diyarbakır'da bulunuyorum," deyince gazete de Diyarbakır olarak isim değiştirmiş. Zaten bu vesileyle gazetenin adının değişmesi yetmemiş şehrin adı da değişmiş, Diyarbakır olmuş.
Gökalp'in ilk şiirleri
Diyarbekir gazetesi yüz yıla yakın yayın hayatıyla adeta bir okul görevi de üstlenir. 1900'lerle birlikte Diyarbakır'da zenginleşen gazete, dergi yayıncılığına soyunanların bir çoğu ilk denemelerini hep Diyarbekir gazetesinde yaparlar.
İşte önce Peyman'la, sonra da Küçük Mecmuayla gazeteciliğe başlayan Ziya Gökalp ilk yazılarını ve şiirlerini Diyarbekir Gazetesine yazar ve yayınlatır.
Diyarbekir Gazetesinin ilk sahiplerinden Sait Paşanın oğlu Süleyman Nazif gazetenin yayın hayatına başladığı 1869'da doğmuş ve tam 24 yaşına geldiğinde 1893'te gazetenin baş yazarı olmuştur.
Esin kaynağı Diyarbekir!
Peyman'ın, Küçük Mecmuanın dışında Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Süryanice ve Arapça gibi dillerde birçok yayın; mesela Kevkeb Dı Medinho (Şark Yıldızı ), Şifuro (Güzel seda ya da Borazan), Angah Dikris (Dicle sesi), Amid-i Sevda ve Gazi (Çağrı) gibi gazete ve dergilerin de esin kaynağı yine Diyarbekir Gazetesi olmuştur.
Neredeyse bundan 80 yıl önce çıkarılan bu yayınlar zaman, zaman İstanbul basını tarafından da ilgiyle izleniyor. Çoğu kez acaba Diyarbakır ne demiş? diye Diyarbakır'dan gelecek gazeteler, dergiler merakla beklenir olmuş.
Ama ya bugün. Evet ya bugün!
Anadolu basını ve yerel gazetecilik ulusal basının tahakkümü altında. Gazeteciliğin asgari ilkeleri bile uygulanmaktan çok uzak. Anadolu gazetelerinin bir çoğu, atanmış ya da seçilmiş kent yöneticilerinin baskısı altında.
Ya da arkalarındaki güçlü sermaye odaklarının işlerini takip etmede etkili araç olmaya soyunduklarından farklı! türden gazetecilik onların ilgi alanında..
134 yıl sonra
Bunu aşmaya yeltenen tek tük gazete örneklerine ise ciddi engellemeler söz konusu. Teknik sorunlar, reklam ve ilan pastasından pay alamamalar. Haber kaynaklarına ulaşamama gibi problemlerle nitelikli eleman istihdam edememeyi ise gündeme getirmek dahi istemiyorum.
Evet Diyarbakır 134 yıl sonra Ağustos sonunda Eylül'le barışa merhaba derken yeni bir gazete ile güne başlamanın heyecanını yaşadı.. Adı Gün gazetenin. Adı, Diyarbakır Gün gazetenin.
Günle gelen, güneşle gelen Güne merhabalar olsun, size de... (ŞD/NM)