Açlık grevinin 89. gününde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile öğretmen Acun Karadağ’ın, kendileri hakkındaki bazı haberlerle ilgili “gerçeği yansıtmadığı, yargılamayı etkilediği ve hakaret içerdiği” gerekçesiyle yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Ahmet Dalgalı, 35 haber linki ve bir kişiyle ilgili suç duyurusuna 24 Mayıs’ta kovuşturmaya yer yok [takipsizlik] kararı verdi.
Savcılık, “basın mensupları söz konusu olduğunda, yalanlama, erişimin engellenmesi, cevap ve düzeltme, tazminat davasının, ceza davasından önce işletilmesi gereken öncelikli yollar olduğunu” belirtti.
“Başlıklar farklı, içerikleri aynıydı”
Özakça ve Gülmen, Mayıs ayında bazı basın kuruluşlarında kendileri hakkında yapılan haberlerle ilgili, şu suçlamalardan dava açılmasını istemişti:
“Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret, adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs, iftira, halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme.”
Şikayet dilekçesinde, “Gülmen ve Özakça’nın eylemi ile ilgili pek çok basın kuruluşunca haber yapıldığı” ifade edildi ve şikayet gerekçesi şöyle anlatıldı:
“Bu haberler arasında Gülmen ve Özakça’yı ve eylemlerinin kamuoyunda karalamaya yönelik olarak tek merkezden çıktığı açık olan bazı haberler de yayınlandı. Haber başlıkları değişse de haber içeriklerinin tamamen aynıydı.
“Bu haberler, açlık grevinin kritik safhada olması nedeniyle zorla müdahale edilmesini meşrulaştırmayı amaçlıyordu.
“Ayrıca bu haberlerle Gülmen ve Özakça’ya hakaret edildi, iftirada bulunuldu, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildi ve ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik’ suçu işlendi.”
“Kaos planında yeni Gezi hedeflendi”
Haberlerdeki şu ifadeler de suç duyurusunda yer aldı:
“Açlık grevi yapan kişilerin terör örgütü DHKP-C üyesi olduğu ortaya çıktı. Kaos planında yeni Gezi Parkı [direnişi] hedeflendiği belirlendi.”
“Gündüz açlık, akşam terör.”
“Doktordan kaçtılar.”
“Örgüt mensubu Gülmen, Karadağ ve Özakça’nın sicilleri de kabarık çıktı.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Gülmen ve Özakça’nın “örgüt bağlantılı” olduğu iddiası üzerine avukat Selçuk Kozağaçlı, iki eğitimcinin adli sicil kaydı olmadığına dair belge ile beraat kararını paylaşmıştı.
Savcılık: Yalan haber suç değildir
Savcı Dalgalı’nın takipsizlikkararında, “yalan haberin suç olmadığı” ifade edildi:
“Mevzuatımızda, başka bir suç tipine girmedikçe, mücerret olarak yalan haber yapılmasını doğrudan suç kabul eden bir düzenleme ile söz konusu değildir.
“Bireyin manevi varlığım korumayı (Anayasa 17/1) güvence altına almayı amaçlayan hakaret ve iftira gibi suçlar, az ya da çok kamuyu ilgilendiren konulara ilişkin sözlerde ifade hürriyetinin korunması (Anayasa 26/i) meselesiyle birlikte gündeme gelmektedir.
“Zira kişilik haklarının korunması gibi, demokratik süreçte, toplumun ilerlemesinde ve bireylerin çelişmesinde, ifade hürriyetinin korunması da hayatı önem taşımaktadır.”
Takipsizliğin gerekçesi: Çok seslilik ve ifade özgürlüğü
Takipsizlik kararında, ifade özgürlüğüne vurgu yapıldı:
“Anayasanın 2, 25, 26 maddelerinde belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyetinin ruhu, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğüne bağlı, demokrasi ile beslenen çok sesliliktir.
“Bunun vücut bulması ise birden çok düşüncenin varlığı ve bunların açıklanması ile mümkündür.
“Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince iç hukukumuzun bir parçası hafine gelen AİHM kararlarında, internet medyası da dahil olmak üzere yazılı ya da görsel medyanın söz konusu olduğu durumlarda ifade özgürlüğünün özel bir yerinin ve öneminin bulunduğu belirtilmektedir.
“Ceza davasına ancak istisnai halterde ve ağırlığı itibariyle diğer çözüm yollarıyla halli mümkün olmayan zorunlu durumlarda başvurulabilir.”
“Kamu yararı var, kötü niyet yok”
Savcılık, takipsizlik kararında, “haberlerin niyetini” konu edindi:
“Haberlerin, müştekilerin açlık grevi yapmalarına ilişkin olduğu, bu itibarla haberin güncel, kamu yararı ve kamu ilgisi bulunan bir konuya ilişkin olduğu açıktır.
“Şüphelilerin sorumlu olduğu yayın organında neşredilen haberlerin, kötü niyetli bir şekilde müştekileri tahkir kastıyla ya da suçsuz olduğunu bildikleri müştekiler hakkında soruşturma başlatılmasını sağlamak amacıyla yapıldığına dair en küçük bir veri bulunmamaktadır.
“Söz konusu haberlerde [örgüt ile müştekiler arasında] ortak illiyet kurulmasının ülkede yaşanan sürece uygun düştüğünden, kötü niyetle ve suç işleme kastıyla hareket edildiği iddiası soyut kalmaktadır.” (AS)