Yargı Reformu Birinci Paketi Ekim sonunda yürürlüğe girince cezaları İstinaf Mahkemesi'nde kesinleştiği için hepiste olan 10 gazeteci “Yargıtay’a itiraz hakkı” kapsamında tahliye oldu. 300'e yakın gazeteci ise Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde Türk Ceza Kanunu (TCK) Ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK), Sermaye Piyasası Kanunu (SPK), Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu uyarınca açılan davalarda hapis tehdidiyle karşı karşıya.
Rapor döneminde en az altı gazeteci “Yargıtay’a başvuru hakkı” getirilen suçlamalarla tutuklandı. Bu kişilerden beşi, “PKK ile işbirliği” veya “örgüt propagandası” şüphesiyle tutuklandı. Ahmet Altan ise tahliyesine İstanbul Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz sonucu 1138 günlük tutukluluğun ardından yeniden cezaevine konuldu. Gazeteci yazar Nurcan Baysal’ın Diyarbakır’daki evini, yurtdışında bulunduğu bir sırada, eli silahlı 30-40 polis bastı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Arabistan İstanbul Konsolosluğu’nda Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı sürdürürken Riyad Yönetimi, cinayetten alelacele ve basına kapalı yargıladığı 11 sanıktan beşini idama, üçüne de 24’er yıl hapse mahkum etti. Dava, İstanbul’daki soruşturmanın gölgelenmesi, Kraliyet içindeki sorumlularını koruma ve tüm gerçeğin ortaya çıkmasını gizleme amacı taşıdığı gerekçesiyle eleştiriliyor.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazetesi önünde öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerini içeren, dördü tutuklu 76 sanıklı dava 13. yılı bitirmek üzere. 2016'dan beri dördüncü başkanı da değişen mahkeme, dönemin Trabzon, Samsun ve İstanbul Emniyet ve Jandarma görevlilerini “tanık sıfatıyla” dinleyebilirken örneğin gazeteci Dink’i 2004'te İstanbul Valiliği'ndeki görüşmeye çağırıp tehdit eden MİT elemanlarını bir türlü mahkemeye getiremiyor. Davanın 76 sanığı arasında, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski müdürlerinden Ramazan Akyürek, Sabri Uzun, Engin Dinç, Trabzon İl Alay Komutanı Ali Öz de bulunuyor. Yargılama 18, 19 ve 20 Şubat 2020 günlerinde sürecek.
Kürt aydın, gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, Mahkeme ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi, ne de İsveç’te yaşayan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın dört yıldır ifadesini alabildi. Mahkeme, 27 yıl önce işlenen cinayetle ilgili halen sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım’ın yakalanmasını bekliyor. JİTEM ile ilgili bir televizyon programı yapan Latif Şimşek’in zorla getirilmesine karar verilen dava 25 Mart 2020’ye kaldı.
Gazeteci Cinayetleri / Yargılama
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Kaşıkçı soruşturması bir yıllık: İstanbul Başsavcılığı, Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'nda 2 Ekim’de öldürüldüğü anlaşılan ancak cesedine henüz ulaşılamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili soruşturmasını sürdürüyor. İnterpol Türkiye’nin başvurusu üzerine cinayette adı geçen 20 kişiyle ilgili Kırmızı Bülten çıkarmıştı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise, BM Yargısız İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard’ın BM İnsan Hakları Konseyi’ne Haziran’da sunduğu ve “Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve rejim ileri gelenleriyle ilgili uluslararası soruşturma açılsın” tavsiyesinde bulunduğu raporunu şimdiye kadar dikkate almadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın, “Bu olay benim sorumluluğum altında oldu, tüm sorumluluğu üstleniyorum” sözleriyle cinayeti üstü örtük şekilde üstlenmesi Suudi Arabistan’ın G20’ye başkanlık etmesine engel oluşturmadı. Cinayetten bugüne uluslararası toplumun Arabistan’la silah başta olmak üzere ticaretini aksatmaması yine uluslararası hak çevrelerinin ağır eleştirilerine neden oldu (31 Aralık).
Riyad’da beş idam, üçüne 24 yıl: Suudi Arabistan’ın Riyad Mahkemesi, 2 Ekim 2018’de Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülüp yok edilen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili görülen 11 sanıklı davada beş kişiye idam, üçüne de 24’er yıl hapis cezası verdi. 31 şüpheliden 21’inin tutuklandığı soruşturma sonucunda açılan davanın, İstanbul Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmayı gölgeleme, tüm Kraliyet içindeki sorumlularını koruma ve tüm gerçeğin ortaya çıkmasını gizleme amacı taşıdığından birleşiliyor (23 Aralık).
BM Kaşıkçı için “yetki” istedi: Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Washington Post gazetesi yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına ilişkin, “Genel Sekreter Antonio Guterres'in yetki almadan soruşturma başlatabilmesi için yasal dayanak yok. Üye ülkelerin bunu göz önünde bulundurması gerek” dedi. Günlük basın brifinginde BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın Genel Sekreterin adaletin yerin bulması için daha fazlasını yapabileceği sözlerine değinen Dujarric, “Genel Sekreter, Kaşıkçı'nın öldürülmesini açıkça kınadı ve sorumluların adalete teslim edilmesi gerektiğini söyledi. Yasal sorunlar devam ediyor. Genel Sekreter'in yetki almadan soruşturma başlatabilmesi için yasal bir dayanak yok. Üye ülkelerin bunu göz önünde bulundurması gerek” demişti (2 Ekim).
Hrant Dink Cinayeti
Dink Davası’nda “MİT” dinlenemiyor: Gazeteci Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerinin sorumluluğuna ilişkin 2016’dan beri İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren, dördü tutuklu 76 sanıklı davada dördüncü kez mahkeme bakanı değişti. Üç gün süren duruşmalar sırasında, dönemin Trabzon Jandarma Görevlisi Hasan Gözalan, Trabzon Jandarma Görevlisi Uğur Erdoğan, Eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar, Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan ile dönemin Samsun Jandarma Görevlileri Mustafa Kuraş ve Fuat Kömürcü ile Samsun İstihbarat Şube Müdürü Fikri Yalman ve dönemin Samsun İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Günay tanık sıfatıyla dinlendi. Yalman, Ogün Samast’ın yakalandığı andaki fotoğraf ve videoları basın için değil, arşiv için çektiklerini söyleyerek talimatı kendisinin verdiğini söyledi. Yalman, “Fotoğraflardan basında yayınlandıktan sonra bilgim oldu. Videolar ise bizim aldığımız görüntülerdir. Jandarma içeride video çekiyor dediler ben de ‘siz de çekin’ dedim. FOX TV’de yayınlanan bizim çektiğimiz görüntüdür ama basına biz vermedik. Çekimi basın için değil, arşivimizde kalsın diye istedik. Önemli bir operasyondu. Talimatı ben verdim. Bu görüntüler yaklaşık 10 gün kadar muhafaza altındaydı. Ali Fuat Yılmazer beni arayarak ‘Samast'ın yakalanmasına ilişkin elinizde ne kadar veri varsa gönderin’ dedi, biz de gönderdik” ifadelerini kullandı. Davanın 77 sanığı arasında, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski müdürlerinden Ramazan Akyürek, Sabri Uzun, Engin Dinç, Trabzon İl Alay Komutanı Ali Öz de bulunuyor. Aralarında suç örgütü lideri Kürşat Yılmaz’ın da bulunduğu dokuz kişinin tanık olarak dinlenmesine karar veren mahkeme heyeti, tahliye taleplerini reddetti; MİT görevlilerinin dinlenmesine ilişkin talebin gelecek duruşmaların görüleceği 18, 19 ve 20 Şubat’ta kararlaştırılacağını bildirdi (26-27-28 Kasım).
Musa Anter Cinayeti
Hala “Yeşil” ve Aygan bekleniyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi, ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın beş yıldır ifadesini alabildi. Son olarak görülen 23. Duruşmada, Anter'in öldürüldüğü gün olay yerine gitmek isterken kaçırılarak darp edilen gazeteci Ferit Aslan tanık olarak dinlendi. Aslan, “17 yıl sonra Mahmut Yıldırım’ın oğlu bir kitap yayımladı ve babasının daha önce bilinmeyen 10 fotoğrafını paylaştı. O fotoğraflardan birini görünce bizi kaçıranlardan birinin o olduğundan emin oldum” dedi. “Sizi kaçıranların beyaz Toros kullanmasının anlamı olabilir mi?” sorusu üzerine Aslan, “Enteresan bir şey ifade edeyim. Biz yarım saat, bir saat içinde gelmeyince gazetedekiler OHAL Valiliği'ne ihbarda bulunmuş. Bizi taşıyan taksinin plakasını da vermişler. Buna rağmen araçla Diyarbakır'dan çıkana kadar, ona yakın kontrol noktasının hiçbirisinde durdurulmadık. Beyaz Toros selektör yapıyordu, durdurulmadan devam ediyorduk” dedi. Duruşmada, 18 yıl koruculuk yapan ve daha önceden faili meçhul cinayetlerle ilgili yazdığı bir kitap da bulunan Bedran Akdağ dinlendi. Akdağ sanıkları tanımadığını söyledi. Duruşmada Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ekibinde yer aldığı iddia edilen Mesut Mehmetoğlu da hakkındaki iddiaları reddetti. Mehmetoğlu, “Ben Ayten Öztürk cinayetinin işlendiği gün Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutukluydum. Bu ve benzeri hiçbir cinayetle alakam yok. Beraatimi istiyorum” dedi. Anter Ailesi’nin avukatı Selim Okçuoğlu, Adalet Bakanlığı ve MİT’i yargı sürecinin önünü tıkamakla suçlamıştı. Okçuoğlu, Aygan’ın İsveç’ten ifadesinin istinabe yoluyla alınamamasını “işlemlerin Adalet Bakanlığında takılıp kalması”na bağlamıştı. Mahkeme heyeti, sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama emirlerinin infazını bekliyor. Mahkeme, JİTEM ile ilgili bir televizyon programı yapan Latif Şimşek’in tanık olarak davet edilmesine karşın duruşmaya katılmaması nedeniyle zorla getirilmesine karar verdi. Gelecek duruşma 25 Mart 2020’de (25 Aralık).
Hapis gazeteciler
Yargı Reformu Birinci Paketi yürürlüğe girmesiyle, “İstinaf” onamasıyla kendilerini hapishanede bulunan 10’a yakın gazeteci, düzenleme “Yargıtay’a itiraz yolu” getirdiği için rapor döneminde tahliye edilebildi.
Bu dönemde en az altı gazeteci de Yargı Reformu paketinde “Yargıtay’a başvuru hakkı” getirilen suçlamalara dair dosyalar kapsamında tutuklandı. Beş gazeteci “PKK ile işbirliği” veya “örgüt propagandası”nden hapishaneye gönderilirken, altıncı kişi Ahmet Altan, 10 yıl 6 ay hapislik mahkumiyetle tahliyesine İstanbul Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz sonucu 1138 günlük tutukluluğun ardından yeniden cezaevine konuldu.
Gazeteci yazar Nurcan Baysal yurtdışında bulunduğu bir sırada, Diyarbakır’daki evini 19 Ekim sabah beş sularında, eli silahlı 30-40 polis bastı. Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik operasyonları eleştirdiği gerekçesiyle gazetecinin evi darmadağın edildi. Baysal, sosyal medya üzerinden uygulamaya, “Yurtdışındayım şu an, o nedenle gözaltına alınmadım. Ama iki küçük çocuğuma bunları yaşatanlara döner dönmez dava açacağım!” sözleriyle tepki gösterdi.
Tutuklamalar
Topaloğlu tutuklandı: Adıyaman Sulh Ceza Hakimliği, Kahta ilçesinde 27 Kasım’da hakkında açılan bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan KHK ile kapatılan DİHA Ajansı muhabiri Hacı Yusuf Topaloğlu’nu “PKK üyeliği” iddiasıyla tutukladı. Topaloğlu’nun “gizli tanık” beyanlarına dayanılarak suçlandığı ve sorgusunda “Yurtdışına çıktın mı, ne zaman çıktın, yurtdışında ne yaptın?” şeklinde sorularla karşılaştığı belirtildi. Ankara, Antep, Urfa, Diyarbakır, Batman, Ağrı ve Adıyaman'da polisin birçok eve operasyon düzenlemesiyle gözaltına alınan Topaloğlu, dokuz günlük gözaltı sürecinin ardından Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi (5 Aralık).
Ajans'ran iki tutuklama: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, 29 Kasım'da gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı İstanbul muhabirleri Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu’nu, yurtdışı gezileri ve haklarında daha önce açılan davaları gerekçe göstererek, “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutukladı (3 Aralık).
Demir ve Aydın’a tutuklama: İzmir Konak’ta bulunan evine 12 Kasım sabahı saat 6 sularında yapılan baskınla telefonuna, bilgisayar ve diğer teknik ekipmanlara el konularak gözaltına alınan ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi'ne götürülen Mezopotamya Ajansı İzmir muhabiri Ruken Demir ve Jinnews sitesi muhabiri Melike Aydın “PKK adına faaliyet yürütmek” suçlamasıyla tutuklandı. Demir ve Aydın, İzmir 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama kararıyla Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne nakledildi (16 Kasım).
Altan’a yeniden tutuklama: Darbe girişiminden sorumlu tutularak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen, Yargıtay kararı doğrultusunda yeniden yargılandığında 6 Kasım’da “FETÖ örgütüne bilerek yardım” iddiasıyla 10 yıl 6 ay hapse mahkum edilip 1138 gün sonra 4 Kasım’da tahliye edilen gazeteci yazar Ahmet Altan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın adli kontrollü tahliyeye yaptığı itirazın üst mahkeme olan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce (ACM) kabul edilmesi üzerine yeniden tutuklandı (13-14 Kasım).
Tahliyeler
Sayılğan’a tahliye: Muş'ta 24 Ekim 2016 tarihinde tutuklanan KHK ile kapatılan DİHA muhabiri İdris Sayılğan, 3 yıl 1 ay 3 gün sonra tahliye edildi. Haber kaynakları ile yaptığı telefon görüşmeleri, haberleri ve sosyal medya paylaşımları, TV kanallarına yaptığı telefon bağlantıları suç sayılan Sayılğan’a, yargılandığı Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 8 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti (29 Kasım).
Kibriye Evren’e tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli 9 ilde “KCK/Türkiye Masası” adıyla yürütülen soruşturma kapsamında 9 Ekim 2018'de tutuklanan, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla 20 yıla kadar hapsi istenen gazeteci Kibriye Evren’i tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliye etti (12 Kasım).
Ilıcak’a tahliye: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, üç yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan, “darbe girişimine destek” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildikten sonra Yargıtay’ın “örgüte yardım”dan yargılanmalarını istediği gazeteci -yazar Nazlı Ilıcak’ı 8 yıl 9 ay hapse mahkum edip, hapishanede kaldıkları süre dikkate alınarak yurtdışına çıkış yasağı karşılığında tahliye etti. 10 yıl 6 ay hapse mahkum edilen Ahmet Altan ise tahliye edildikten birkaç gün sonra yeniden hapsedildi (4 Kasım).
Kayar’a “MLKP” tahliyesi: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi dokuz sanıkla birlikte “MLKP üyeliği” suçlamasıyla ve 15 yıl hapis istemiyle yargıladığı Etkin Haber Ajansı (ETHA) Muhabiri Ali Sönmez Kayar’ı tahliye etti (31 Ekim).
Orman’a tutuklama ve tahliye: Net Haber Ajansı muhabir Emre Orman sosyal medya paylaşımları yoluyla “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla 23 Ekim’de gözaltına alınan İstanbul Kartal’daki Anadolu Adliyesi’ne çıkarıldıktan sonra 24 Ekim’de tutuklandı. Orman avukatlarının yaptıkları itiraz sonucu tahliye edildi (31 Ekim).
Kaya’ya tahliye: Ağrı'nın Diyadin ilçesinde “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 24 Aralık 2017'de tutuklanan ve 4 yıl 2 hapis cezasına mahkum edilen DİHA muhabiri Abdullah Kaya, avukatının yeni Yargı Reformu’na dayanarak 28 Ekim’deki itirazı üzerine 22 aydır tutulduğu Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edildi (30 Ekim).
Yılmaz’a tahliye: Van’ın Erciş ilçesinde 21 Ocak 2018'de evine yapılan baskında gözaltına alındığından beri “örgüt propagandası” iddiasıyla hapis, hakkında iki dosyadan “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 1 yıl 3 ay, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla da 6 yıl, 3 ay hapis cezası verilen gazeteci İdris Yılmaz tahliye oldu (25 Ekim).
İper, Aykol ve Damar’a tahliye: Cumhuriyet gazetesi davasının tek tutuklusu Emre İper, Özgür Gündem davasından yargılanan Gazeteci Hüseyin Aykol ve DİHA Ajansı muhabiri Mehmet Sıddık Damar, "Yargıtay’a da itiraz hakkı" yoluyla tahliye edildiler (25 Ekim).
Akgül ve Oktay’a tahliye: Sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili haberleri gerekçe gösterilerek 2 yıl 6 ay hapis cezası verilen Uğur Akgül, 8 Ağustos 2018’den beri tutulduğu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye oldu. Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürecinde “terör örgütü propagandası”ndan verilen 2 yıl 4 aylık cezasının Yargıtay'ca onanmasının ardından 2017'de ikinci kez tutuklanan kapatılan DİHA ajansı muhabiri Meltem Oktay da Gebze Kadın Kapalı Cezaevinden tahliye oldular (25 Ekim).
Sancılı’ya tahliye: Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı cezasını tamamladığı için Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi. 10 Nisan’da görülen davadan tahliye edilen Sancılı, daha sonra haftalık çıkan Demokratik Ulus Gazetesi’ni çıkaran şirketin sahibi olduğu için 3 yıl hapis cezası olduğu için tekrar cezaevine gönderilmişti (12 Ekim).
Gözaltılar
Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde en az 13 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alındı. Gazetecilerden altısı “Kürt Sorunu” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı. Ayrıca, üç gazetecinin de evi arandı.
Geçen yılın aynı döneminde 12 gazeteci veya medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Bunlar içerisinde “Kürt Sorunu” bağlantılı soruşturmalar bağlamında gözaltı yaşayanların sayısı 10’du.
2018'de 47 haberci gözaltına alınmıştı; bunlardan 36’si Kürt Sorunu kapsamına giren gelişmeleri izlerken Emniyet Müdürlükleri veya Terörle Mücadele Şubeleri’nde gözetim altında tutulmuştu.
Kalkandere’ye gözaltı: Cumhuriyet gazetesinde ekoloji yazılar yazan Zülal Kalkandelen, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı. Kartal'da bulunan Anadolu Adliyesi'ne götürülen Kalkandelen ifade verdikten sonra bırakıldığını duyurdu (29 Aralık).
Yıldız’a saldırı ve gözaltı: İstanbul Büyükada’da fayton krizini izleyen gazeteci Murat Yıldız, polislerce darp edildikten sonra ağır hakaretler eşliğinde gözaltına alındı. Yıldız, serbest bırakıldıktan sonra sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu (22 Aralık).
Demirağ’a gözaltı: Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Necmettin Utuş’un açtığı hakaret davasında ifade vermediği gerekçesiyle gece yarısı Ankara’daki evinden gözaltına alındı; Ankara 46. Asliye Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliği'nden serbest bırakıldı (15 Aralık).
Işık’a gözaltı: İstanbul Beyazıt Tramvay Durağı’nda Genel Bilgi Taraması (GBT) kontrolünde gözaltına alınan Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Serdal Işık ifade verdikten sonra serbest bırakıldı (3 Aralık).
Öksüz’e gözaltı: Mersin'de Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Fırat Öksüz sosyal medya paylaşımları üzerine ifade vermek için gittiği Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltına alındı, ifadesi alınınca serbest bırakıldı (28 Kasım).
Altan’a gözaltı: Ankara'da 26 Kasım'da “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Altan, sekiz gün sonra çıkarıldığı Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliği'nce haftada bir imza şartı ve yurt dışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı (26 Kasım).
Gümüş’ün evine baskın: Adana polisi, soruşturma kapsamında KHK ile kapatılan Radyo Dünya’nın genel yayın yönetmeni Medine Gümüş'ün ailesinin ikamet ettiği Seyhan'daki eve baskın yaptı. Gümüş, yurt dışında olduğu için gözaltına alınamadı (20 Kasım).
Coşkun, Demir, Kızıl’a “Rabia Naz” gözaltısı: Gazeteci Canan Coşkun, Rabia Naz Vatan’ın ölümünü araştırmak üzere Giresun, Eynesil'de Meclis Araştırma Komisyonu'yla birlikte KHK TV muhabiri Tuğba Demir ile belgeselci Kazım Kızıl ile birlikte gözaltına alındı. Coşkun’a soruşturma tanığı Mürsel Küçükal ile görüşmeleri soruldu; “şantaj, tehdit, kasten yaralama, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamaları yöneltildi. Gazeteci, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’ye mesleğiyle ilgili danışmanlık vermek üzere orada bulunduğunu söyledi. Gözaltına alınanlar gece saatlerinde, yurtdışına çıkış yasağı ve tanığın evine yaklaşmama tedbiriyle bırakıldı. Coşkun, taşınabilir modem, cep telefonu, bilgisayar, power bank, fotoğraf makinesi gibi tüm dijital materyale ve çekilen videolara el konulduğunu söyledi (13-14 Kasım).
Kaya’ya gözaltı: Artı Gerçek sitesi yazarlarından Nurcan Kaya, Diyarbakır Büyükşehir Belediye eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın tutuklanmasını sosyal medya hesabı üzerinden eleştirdikten sonra “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” şüphesiyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla İstanbul Havalimanı’nda sabah 07.56'da gözaltına alındı. Kaya, aynı gün ifade verdikten sonra serbest bırakıldı (27 Ekim).
Keskin’in evine baskın: Polisler, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı ve Özgür Gündem gazetesi eski eş yayın yönetmeni Eren Keskin'in annesi ile birlikte yaşadığı evine baskın düzenledi. Keskin baskın sırasında evde değildi. Keskin avukatı Zeynep Ceren Toprak'la birlikte Anadolu Adliyesi'nde ifade verdi. Keskin sosyal medya aracılığıyla "örgüt propagandası" yapmakla suçlanıyor (23 Ekim).
Baysal’ın evine baskın: Gazeteci yazar Nurcan Baysal, sabaha karşı evini polisin bastığını açıkladı. Baysal, durumu yurtdışından Twitter'dan duyurdu: “Sabah 5'e doğru sosyal medya paylaşımlarımdan dolayı 30-40 eli silahlı polis evimi darmadağın etmişler. Beni sormuşlar. Yurtdışındayım şu an, o nedenle gözaltına alınmadım. Ama iki küçük çocuğuma bunları yaşatanlara döner dönmez dava açacağım! (19 Ekim).
Günaydın’a gözaltı: Gazeteci Burcu Özkaya Günaydın, sosyal medyada Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye dönük sürdürdüğü operasyona tepki gösterdiği gerekçesiyle Hatay’da gözaltına alındı; adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (12 Ekim).
Kara ve Diler adli kontrolle serbest: BirGün gazetesi internet sitesi yöneticisi Hakan Demir ve Diken sitesi sorumlu müdürü Fatih Gökhan Diler, sınır ötesi Barış Pınarı Harekatı’na dair haberlerde ve sosyal medya paylaşımlarında “kin ve düşmanlığa tahrik edildiği” şüphesiyle gözaltına alındı. İki gazeteci, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduktan sonra aynı gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (10 Ekim).
Saldırı, Tehdit ve Engellemeler
Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde, dördü askeri operasyon bölgesinde olmak üzere toplam dokuz haberci saldırıya uğradı. İstanbul Büyükada’daki fayton krizini izleyen bir gazeteci polis şiddeti görürken Ankara, Konya ve Iğdır saldırıları, yerel habercilere yönelik şiddet sarmalının sürdüğünü gösterdi.
Geçen yılın aynı döneminde Washington Post gazetesi yazarı, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı (Jamal Khashoggi), İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda öldürüldü. Gazeteciler Fatih Portakal ve Nalin Öztekin ile Cumhuriyet gazetesi ve Odatv sitesi de tehdit edildi.
2018'in tamamındaysa en az 19 gazeteci ve bir medya kuruluşu saldırıya uğramıştı. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda da Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı öldürülmüştü. Diğer yandan, 70 gazeteci ve 4 medya kuruluşu da tehdit edildi.
İde’ye saldırı: İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in basın danışmanı gazeteci ve Yeniçağ gazetesi yazarı Murat İde'ye, KRT'deki “Burası Çok Önemli” programı sonrası evine giderken sekiz kişilik bir grup saldırdı. İde'nin yumruklu, sopalı saldırıda ruhsatlı silahını çektiği ve havaya ateş ederek kurtulduğu belirtildi. İde'nin silahını çekmesinden sonra saldırganlar kaçtı. Altı şüpheliden biri savcılık, beşi mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (28-29 Aralık).
İstanbul’da Yıldız’a saldırı ve gözaltı: İstanbul Büyükada’da fayton krizini izleyen gazeteci Murat Yıldız, polislerce darp edildikten sonra ağır hakaretler eşliğinde gözaltına alındı. Serbest bırakılan Yıldız sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu (22 Aralık).
Cumhuriyet ve Kansu’ya ölümle tehdit: Akit TV sunucusu Fatih Dağıstanlı, canlı yayında manşetini beğenmediği Cumhuriyet gazetesi ve yazarı Işık Kansu’yu “Madem Cumhuriyet şeriata savaş açtı, hep birlikte gidelim Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atalım” sözleriyle tehdit etti (22 Aralık).
Konya'da Dönmez’e saldırı: Konya'da kerpiç evin çökmesiyle iki kişinin yaşamını yitirdiği olayı izleyen Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Hasan Dönmez'e canlı yayında yanına gelen bir kişi “Ne yapıyorsun ağabey sen. Hayırdır ağabey” dedi; bir diğeri tokat attı (10 Aralık).
Iğdır’da Işık’a saldırdılar: Iğdır'da, yerel gazete sahibi gazeteci Metin Işık, sokak ortasında, eli sopalı 10-15 kişinin saldırısına uğradı. Gazeteci kafasından, sırtından, el ve ayağından yaralandı,hastanedeki müdahaleden sonra suç duyurusunda bulundu. Bir MHP milletvekilini yazılarında eleştirdiği için saldırıya uğradığını söyleyen, saldırganlardan birinin ismini de kamuoyuna açıklayan Işık, “Saldırganların kimliği belli. Adalet önünde hesap vermelerini istiyorum” dedi. Valilik saldırıyla ilgili dört kişinin gözaltına alındığını, soruşturma başlatıldığını açıkladı (29 Kasım).
Ankara’da Takan’a saldırı: Korkusuz gazetesi köşe yazarı Ahmet Takan, Ankara’nın Dikmen semtindeki evinin önünde kimliği belirsiz bir kişinin beyzbol sopalı ve yumruklu saldırısına uğradı. Takan’ın telefonunu da parçalayan saldırgan olay yerinden kaçtı. Polis, beyzbol sopasını aldı, tutanak tuttu. Bir bacağı da aksayan Takan'a hastanede darp raporu verildi. Takan ifade verdi, şikayetçi oldu (20 Kasım).
Broşürde haberciler hedefte: Üniversite öğrencisi Şule Çet’ın ölümüyle ilgili yargılanan Çağatay Aksu’nun annesi çocuklarını aklamak için hazırladığı 141 sayfalık broşürde davayı izleyen avukatları ve gazetecileri hedef gösterdi. Broşürde, avukatlar Umur Yıldırım, Ferhat Gebeş, Pelin Soylu ve Onur Tatar ile gazeteciler Fevzi Kızılkoyun, Erk Acarer, Ayşe Arman, İnci Hekimoğlu, Burcu Yıldırım, Alican Uludağ, Burcu Yıldırım, Fatih Altaylı, Pınar Doğu, Işıl Özgentürk, Cengiz Semercioğlu, Nagehan Alçı, Ece Üner, Hatice Ekinci de hedef gösterildi (18 Kasım).
Nusaybin’de 4 gazeteci yaralı: Mardin Nusaybin’de Barış Pınarı Harekatı’nı izlerken ikisi Anadolu Ajansı muhabiri dört gazeteci, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da YPG’lilerin iki ayrı saldırıda açtığı ateşle yaralandı (11 Ekim).
Hak arama ve cezasızlık
İfade Özgürlüğü Derneği'nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, Anayasa Mahkemesi'nin 26 Aralık’ta Wikipedia sansürünün ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna dair kararının gereğini aradan geçen dört günde yerine getirmeyen Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak, engelin derhal kaldırmasını istedi.
İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi, 2015 yılında Hürriyet gazetesi köşe yazarıyken Ahmet Hakan Coşkun'a evinin önünde saldırdıkları gerekçesiyle beş sanığa ayrı ayrı 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verdi. İki sanık ise beraat etti. Ankara İdare Mahkemesi, Evrensel gazetesinde “Çalıştırılmayan mekanizmalar çalışsa TRT halkın televizyonu olur” başlığıyla TRT’nin yaşadığı dönüşümü anlattığı için Haber-Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu’na TRT’nin verdiği kınama cezasını bozdu.
Kırklareli Mahkemesi, cesedi 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakoca kıyılarında bulunan gazeteci Haydar Meriç dahil 70 kişiyi usulsüz şekilde dinledikleri gerekçesiyle yargılanan, meslekten ihraç edilen polis memuru Abdül Köksal'ın davasında, İstinaf’ın kararı bozmasından sonra, “Nitelikli olarak konut dokunulmazlığı ihlal” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından yeniden yargılama yapacak.
Gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın 90’lı yıllarda öldürülmesini de kapsayan Umut Davası, bombacı Oğuz Demir ile Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama istediği beş sanıkla ilgili iki ayrı dosya halinde sürüyor. Aynı dönemin karanlık olaylarından İstanbul Kadırga’daki Özgür Ülke gazetesinin bombalanması üzerinden 25 yıl geçmesine karşın cezasız bırakıldı.
Wikipedia için Sulh Ceza’ya başvuru: İfade Özgürlüğü Derneği'nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, Anayasa Mahkemesi'nin 26 Aralık’ta Wikipedia'nın erişime kapatılmasının ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetmesinden dört gün sonra, aradan geçen zamanda erişim engelini kaldırmayan Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurarak engelin derhal kaldırmasını istedi. Prof. Dr. Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, “İhlalin giderilmesi için yapılması gereken tek şey erişim engelleme uygulamasının durdurulması ve kaldırılmasıdır” dediler (31 Aralık).
Ustaoğlu haklıydı: Ankara 14. İdare Mahkemesi, 28 Mayıs 2018 tarihli Evrensel’de “Çalıştırılmayan mekanizmalar çalışsa TRT halkın televizyonu olur” başlığıyla TRT’nin dönüşümünü anlattığı için Haber-Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu’na TRT’nin verdiği kınama cezasını bozdu. Kararda, “Açıklamaların, düşünce ve kanaat hürriyetini de içine alan sendikal özgürlük kapsamında olduğu, sendika ve konfederasyon yöneticilerinin yürütmekte oldukları sendikal faaliyetler kapsamında yaptıkları basın açıklamalarının disiplin soruşturmasına konu yapılamayacağı, yapılan basın açıklamasına ilişkin davacı tarafından somut bir bilgi ve belge sunulmadığı belirtilmesine rağmen, yapılan basın açıklamasının gerçekleri yansıtmadığına ilişkin bir inceleme yapılmadığı hususlarının birlikte değerlendirilmesinden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” denildi. TRT kınama cezasını ise, “Yapılan haberle sendikal faaliyet adı altında TRT’nin itibarına ve saygınlığına zarar vermek” gerekçesine dayandırmıştı (7 Aralık).
Ahmet Hakan’a saldırıya ceza: İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi, 2015’te Hürriyet köşe yazarıyken Ahmet Hakan Coşkun'a evinin önünde saldırdıkları gerekçesiyle “kasten yaralamak”tan beş sanığa (Yahya Kemal Gezen, Uğur Adıyaman, Kamuran Ergin, Fuat Elmas, Ahmet Şengüler) ayrı ayrı 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verdi. İki sanık ise beraat etti. Mahkeme, sanıklar Yahya Kemal Gezen, Uğur Adıyaman, Kamuran Ergin, Fuat Elmas, Ahmet Şengüler hakkında “Mala zarar verme” suçundan da 3'er bin TL adli para cezası verdi. Sanık Ahmet Şengüler ise “hakaret”ten ertelemeli 3 bin 600 TL adli para cezasına çarptırıldı (6 Aralık).
Gazeteye bombalı saldırı cezasız kaldı: İstanbul Kadırga’da bulunan Özgür Ülke gazetesinin 3 Aralık 1994 gecesi bombalanmasının üzerinden 25 yıl geçti. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in daha sonra Tempo dergisinde gündeme gelen “etkili önlem alınmalıdır” şeklindeki yazılı talimatı sonrası yaşanan bombalı saldırılar, gazetenin teknik binası gibi, Cağaloğlu'da bulunan merkez bürosu ve Ankara bürosunu da hedef aldı. Olayın faillerine dair hiçbir şey yapılmazken saldırıda yaralananlar hastanede gördükleri tedavilerinin ardından gözaltına alındı. Saldırıya dair açılan soruşturmada ise hiçbir sonuç çıkmadı (3 Aralık).
Umut Davası’nda adalet yok: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Uğur Mumcu (1993) ve Ahmet Taner Kışlalı’nın (1999) öldürülmesini de kapsayan Umut Davası’ndan, Anayasa Mahkemesi kararıyla beş sanığı yeniden yargılıyor. Yargılamaya son savunmalar için 20 Mart’ta devam edilecek. Kırmızı Bülten ile arandığı ve bombacı olduğu ifade edilen Oğuz Demir’in davasına da 31 Ekim’de devam edildi (8 Kasım).
“Yasadışı dinleme”ye tahliye: Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, cesedi 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakoca kıyılarında bulunan gazeteci Haydar Meriç dahil 70 kişiyi usulsüz dinledikleri gerekçesiyle yargılanan, meslekten ihraç polis memuru Abdül Köksal'ın tahliyesine karar verdi. Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinden ihraç Köksal, “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması”, “kişisel verilerin kaydedilmesi”, “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamalarından 9 yıl 2 ay hapse mahkum edilmişti. Köksal ile ilgili dosya, ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nce bozulunca dosyası yeniden yerel mahkemeye gönderilmişti. “Nitelikli olarak konut dokunulmazlığı ihlal” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından yeniden yargılama konusu olan dosya 27 Ocak 2020'e bırakıldı (1 Ekim).
Soruşturmalar, Açılan / Süren Davalar, Kararlar
Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde dokuz gazeteci veya medya temsilcisi, gazetecilik veya politik davalar kapsamında “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla toplam dokuz kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Sekizi de “Casusluk” veya “Devlete ait gizli belgeleri temin ve yayımlamak” iddiasıyla toplam 225 yıl hapis istemiyle yargılandı.
108 gazetecinin, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 1641 yıl hapisle yargılanması gündemdeydi. Bu davalar sonunda 25’i (Cumhuriyet, Sözcü ve Zaman gazetesi davaları vs) toplam147 yıl hapse mahkum edildi. İkisine açılan davalar yeniyken üç sanık ise yargılamalar sonucunda aklandı.
Söz konusu üç ay içerisinde 50 gazeteci veya medya çalışanı “örgüt propagandası”, “örgüt açıklamalarına yer vermek” veya “terörle mücadele edenin kimliğini açıklayarak hedef göstermek” gerekçeleriyle toplam 316 yıl 6 ay hapisle yargılandı; söz konusu davalardan yedisi yeniydi. Yargılamalar sonucunda beşi aklanırken dördü toplam 8 yıl 8 ay hapse (10 aylık kısmı ertelemeli olmak üzere) mahkum edildi.
Aynı dönemde yedi gazetecinin, “devlet kurumlarını aşağılamak” suçlamasıyla 14 yıl hapisle yargılanması gündeme geldi; dördü toplam 1 yıl 8 ay hapisle (1 yıl 3 aylık cezaya ilişkin hüküm ertelenirken 5 aylık kısmı ertelendi) cezalandırılırken birine dava yeniydi. Üç gazeteci “suç işlemeye tahrik”ten toplam 15 yıl hapis istemiyle yargılandı; Üç gazeteci “Suçu övmek” suçlamasıyla toplam dokuz yıl hapis istemiyle halen yargılanıyor; bir diğerinin bir yıl hapsi Yargıtay’ca onandı. İki haberci “soruşturmanın gizliliğini ihlal”den toplam altı yıl hapisle yargılanıyor. Bir gazetecinin “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla toplam dört yıl altı ay hapisle yargılanıyordu; bir diğerinin beş ay hapislik cezası İstinaf’ta onandı.
Altı gazeteci Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet iddiasıyla toplam 30 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Dört haberci de, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ihlal ettikleri iddiasıyla toplam 12 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Tüm bu suçlamalardan hepsinde 201 gazeteci için istenen cezaların toplamı 9 ağırlaştırılmış müebbet, 2 bin 273 yıl da hapis cezası oldu. Sanık sayısı ve cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
Bu iki suçlama da eklendiğinde tüm suçlamalar dahilinde adı hapis ce tazminatla anılan gazetecilerin sayısı 251’yi, istenen cezaların toplamı da 9 ağırlaştırılmış müebbet, 2 bin 389 yıl 1 ay hapis ve 3 milyon 30 bin TL de tazminat olarak ortaya çıkıyor.
7 “Sözcü” çalışanına “FETÖ” hapsi: İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, yayımlanan haber ve köşe yazıları nedeniyle yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’yu 3 yıl 6 ay 15’er gün, gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz ve internet genel yayın yönetmeni Mustafa Çetin’i 3 yıl 4’er ay, internet haber koordinatörü Yücel Arı ve muhabir Gökmen Ulu ve muhasebe görevlisi Yonca Yücekaleli’yi 2 yıl 1’er ay hapse mahkum etti. “FETÖ’ye yardım”dan hüküm kuran mahkeme, Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay’ın dosyasını ise ayırdı. Darbe girişimi günü Erdoğan’ın nerede olduğuna ilişkin haberleri ve 17-25 Aralık soruşturmasına ilişkin haberleri nedeniyle Sözcü Gazetesi yönetici ve çalışanlarına açılan dava, 18 Ocak’ta gazetenin yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya, “FETÖ’ye yardım” suçlamasıyla açılan davayla birleştirilmişti (27 Aralık).
“Çorlu” davası: Çorlu’daki tren faciasıyla ilgili açılan davanın 3 Temmuz 2019’da görülen ilk duruşmasında yargılamayı takip eden Artı Gerçek muhabiri Rıfat Doğan hakkında duruşma salonunda fotoğraf çektiği iddiasıyla dava açıldı. Çorlu 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nce açılan davanın ilk duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatlı olarak görüldü. Duruşma salonunda fotoğraf ve video çekmediğini belirten Doğan, sadece eline geçen görüntüyü paylaştığını söyledi. Savcılık, 22 Ekim’de açılan dava kapsamında, gazeteciye 900 TL ön ödemeli adli para cezası ödemesi durumunda dava açılmayacağını söylemiş, Doğan ön ödeme teklifini reddetmişti (26 Aralık).
“Üyelik” davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi editörü Haydar Ergül ile beraber beşi tutuklu 19 sanığın “PKK üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın 10. Duruşmasında, Haydar Ergül ile beraber bazı sanıkların ses mukayesesi konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporla ilgili beyanda bulunmaları için yargılama 14 Mayıs 2020’de sürecek. Mahkeme, el konulan materyallerin imajlarının alınması için yazı yazılmasına, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına, sanıklar hakkında uygulanan yurt dışına çıkış yasağının devamına da karar verdi (26 Aralık).
“Örgüt” davası: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Evrensel yazarı Yusuf Karataş’ı “örgüt kurma ve yönetme” iddiasıyla yargıladığı davada yurt dışı yasağını kaldırmayı bir kez daha reddetti. Emek Partisi (EMEP) MYK üyesi de olan Karataş’ın 22 yıl 6 ay hapsinin istendiği yargılama 11 Mart 2020’de sürecek (25 Aralık).
“Örgüt yönetme” davası: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan IMC TV Program Koordinatörü Ayşegül Doğan’ı “PKK örgütü yöneticiliği” iddiasıyla 22 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. Mahkeme Cumhurbaşkanlığı Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğüne yazı yazılarak Doğan’ın basın kartı olup olmadığının sorulmasına kararı verdi. Bu karar, gazetecilik örgütlerinin tepkisine neden oldu. Gelecek duruşma 18 Mart’ta (25 Aralık).
Zarakolu’nun malına “KCK”den el koyma: KCK Davasından yargılanan gazeteci, yazar, yayıncı Ragıp Zarakolu, 2011’de Siyaset Akademisi’ndeki konuşması nedeniyle İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüte yardım” iddiasıyla yargılanıyor. Zarakolu hakkında İsveç’ten iadesini, Kırmızı Bülten’in sonuçlanmasını ve 7 Haziran 2018 tarihli yakalama emrinin infazını bekleyen mahkeme, “sanık Zarakolu hakkındaki kaçağın duruşmaya gelmesini sağlamak amacıyla Türkiye'de bulunan mallarına, hak ve alacaklarına el konulması talebinin kısmen kabul edilmesine, Zarakolu’na SGK tarafından yapılan ödemeler el konulmasına, Zarakolu yakalandığında veya teslim olduğunda el koymanın kaldırılmasına ilişkin karar ve bilgileri açısından SGK Başkanlığı’na gönderilmesine” karar verdi. Gelecek duruşma 14 Mayıs’ta (24 Aralık).
Cumhuriyet Davası “gerekçesi”: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik davada, Yargıtay kararına da direnerek “PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C silahlı terör örgütlerine yardım” iddiasıyla verdiği cezalara ilişkin gerekçeli kararını açıkladı: “Sanıkların suça bilerek ve isteyerek kasten iştirak ettikleri, ‘muhalif’ görüntüsüyle bu örgütler lehine yıllara yayılır şekilde haberler yaptıkları konusunda tam bir vicdani kanaat hasıl oldu.” Kanaat “bir kısım sanıkların aynı zamanda köşe yazılarının olması, tweet'ler, Abant toplantılarına katılma, FETÖ örgütünün amaçlarına hizmet eden şirketlerden reklam ücreti almaları ve ByLock kullanan FETÖ mensubu olduğu değerlendirilen şahıslarla bir çok bağlantılarının olduğu hususları”yla gerekçelendirildi (23 Aralık).
İsveç Zarakolu’nu iade etmiyor: İsveç Yüksek Mahkemesi, “Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşması kapsamında Evrensel gazetesi köşe yazarı Ragıp Zarakolu’nun "Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşması" kapsamında Türkiye’ye iade edilmesi yönünde Ekim 2018’de ilettiği talebi reddetti. Kararı İsveç hükümetinin onaması bekleniyor. Mahkeme, Zarakolu’nun savunmasının İsveç adli makamlarınca alınması talebini reddetmiş; İnterpol aracılığıyla arama kararı çıkarmıştı (21 Aralık).
Yedi haberciye TMK davası: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Şubat 2016 tarihli “Kuşatmanın adı ‘Bayrak 12’, başındaki isim Musa Çitil” haberini sosyal medya hesaplarında paylaştıkları gerekçesiyle yedi haberciyi “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdikleri” iddiasıyla yargıladığı davada beraat ettirdi. Duruşma savcısı, KHK ile kapatılan DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik, DİHA muhabirleri Çağdaş Kaplan, Hamza Gündüz, Selman Çiçek ve gazeteci A. Vahap Taş ile haberi, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin resmi sosyal medya hesabında paylaşan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ve gazetenin İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı’nın üç yıl hapisle cezalandırılmasını istemişti. İddianamede ayrıca, DİHA muhabiri Selman Çiçek hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyordu (18 Aralık).
Boğatekin’in “övgü” cezasına onama: Yargıtay, 2008’de yayımlanan “Feto ve Apo” başlıklı yazıdan daha önce 108 gün hapis yatan, aldığı” örgüt propagandası” cezası bozulan Gerger Fırat gazetesi kurucusu Hacı Boğatekin’e ilişkin en son Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “suç ve suçluyu övmek” iddiasıyla verdiği 1 yıllık hapis cezasını onadı. Daire başkanı ve bir üye karara “somut tehlike hali yaratacak koşullarda bulunmaması nedeniyle suçtan beraat kararı verilmesi kanaatine vardık” şerhi koydu. 24 Ekim’de alınan karar kamuoyuna henüz yansıdı (17 Aralık).
Kanbal’a TMK beraati: İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 2018’e ait sosyal medya paylaşımları ile Afrin ve Reyhanlı operasyonları hakkındaki haberlerden dolayı “örgüt propagandası”ndan yargılanan Ahmet Kanbal’ı beraat ettirdi. Karar, tutuksuz yargılanan Kanbal’ın duruşmaya Mardin’den Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanıp, paylaşımlarının gazetecilik faaliyeti kapsamında görüşmesini istediği savunmasından sonra geldi. Mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın “askeri kuvvetleri aşağılamak” suçlamasıyla ve Ceza Kanunu’nun 301/4. Maddesinden kovuşturma iznine olumsuz yanıt vermesi üzerine yargılama TMK’nın 7. Maddesinden sürdürülmüştü (13 Aralık).
“Din” cezası onandı: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf), Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik katliama karşı FEMEN kadın hareketinin gerçekleştirdiği eyleme ait fotoğrafta Hz Muhammed’in resmi gözüktüğü gerekçesiyle Cumhuriyet.com.tr sitesi eski yayın yönetmeni Oğuz Güven’e “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla verilen cezayı onadı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Güven, 1 Ağustos 2018’de ertelemeli beş ay hapse mahkum edilmişti. Güven, yaptığı savunmada arkadaşlarının yargılandığı sırada adliyeden haberi girmek için söz konusu fotoğrafı yayınlamak zorunda kaldığını, haberin sisteme girilmesinden yaklaşık 15 dakika sonra da kaldırıldığını söylemişti. Kararda ise, “İspat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık müdafinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla birlikte istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir” denildi (12 Aralık).
“Balyoz”/“Egemen Planı” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya 10, 11 ve 12 Aralık günlerinde devam etti. 52’şer yıl hapisleri istenen sanıklara, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “Devletin güvenliğine dair gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Mahkeme, Cemal Temizöz, Süha Tanyeri ve Ahmet Yavuz’un katılma taleplerini reddederken Dursun Çiçek ve Suat Aytın’ın dosyadaki katılan sıfatlarının korunduğunu bildirdi. Baransu’nun tutuklu bırakıldığı dosya, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet savcısına yönlendirildi. Yargılama 8, 9, 10 Nisan 2020’de sürecek (10, 11 ve 12, Aralık).
“Propaganda” beraatı: Van 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Erciş Sulh Ceza Hakimliğince hakkında erişim engeli kararı verilen Haber Erciş haber sitesinin eski genel yayın yönetmeni Sercan Akbaş’ı “örgüt propagandası”ndan yargıladığı davada ilk duruşmada akladı. MLSA’nın savunmanlığını üstlendiği Akbaş, Suriye’nin Afrin kentine yönelik yapılan askeri operasyona ilişkin sitede 21 Ocak 2018 tarihinde yayınlanan bir haber gerekçe gösterilerek yargılanıyordu (11 Aralık).
İki gazetecinin MLKP davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Semiha Şahin ve muhabiri Pınar Gayıp’ın “örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandıkları davada, ev hapsi olarak uyguladığı adli kontrolü yurtdışına çıkış yasağına dönüştürdü. Dava 27 Şubat 2020’de sürecek (11 Aralık).
“Mükerrer propaganda” davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı ile eski sorumlu müdürü İnan Kızılkaya’yı 2016’da gazetede çıkan üç haber nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılıyor. Savunma avukatı Sercan Korkmaz müvekkilleriyle ilgili İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde mükerrer bir yargılamanın söz konusu olduğunu bildirdi; yargılamada “her türlü şüpheden uzak maddi ve hukuki delil ortaya konulamadığını” savundu. Mahkeme heyeti, mükerrer yargılama oluşması nedeniyle birleştirme uyumsuzluğuna ilişkin karar verilmesi amacıyla dosyanın ve Özgür Gündem ana davaya ilişkin iddianamenin bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İstinaf) gönderilmesine karar verdi. Dosyanın değerlendirilmesine istinaf mahkemesinden gelecek karar sonrasında devam edilecek. Yargılama 26 Mart 2020’de sürecek (10 Aralık).
Hayatın Sesi TV’ye beraat: İstanbul Bölge Mahkemesi 27. Ceza Dairesi, aynı anda hem IŞİD, hem TAK, hem de PKK propagandası yapıldığı iddiasıyla Hayatın Sesi Televizyonu yetkilileri Mustafa Kara, İsmail Gökhan Bayram ve Gökhan Çetin'e Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 3'er yıl 9'ar aylık hapis cezasını bozdu; beraat kararı verdi. İstinaf Mahkemesi gerekçesinde, davaya konu olan haberlerin, “haber verme sınırlarını aştığı yönünde bir kanaat bulunmadığı”na oy birliğiyle karar verildi. Avukat Devrim Avcı Hayatın Sesi Televizyonu’na Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bu tek davadaki beraat üzerine “televizyonun kapalı olması hiçbir mantığa sığmamaktadır” dedi (6 Aralık).
Çağlar’a TMK beraatı: Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Haber Ajansı muhabiri Ergin Çağlar’ı “örgüt propagandası”ndan açılan davanın ilk duruşmasında beraat ettirdi. Halime Erden, Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla Çağlar’ı tanımadığını ve ifadeyi 14 günlük gözaltı sürecinde baskı altında verdiğini açıkladı (5 Aralık).
Kırkaya’ta TMK davası: Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya hesabından 2014 – 2015 yılları arasında paylaştığı haberlerde “örgüt propagandası yaptığı” suçlamasıyla gazeteci Kenan Kırkaya’yı yargılamaya başladı. Mahkeme, Kırkaya’nın sağlık nedeniyle gösterdiği mazereti kabul ederek yargılamayı da 23 Ocak 2020’ye bıraktı (5 Aralık).
Özgentürk’e TMK davası: Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk, Twitter hesabındaki bazı paylaşımlara ilişkin olarak “Terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasıyla açılan dava kapsamında ilk kez İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Gazeteci savunmasında, “Ben bir barışseverim. Beni tanımayan bir ihbarcının şikayetiyle karşınıza çıkmaktan utanç duyuyorum… Ceza verilecekse ülkemi sevdiğim için verilsin. Çocuk gelinlere, kadın cinayetlerine karşı olduğum için verilsin. Gelir eşitsizliğine karşı olduğum için verilsin; gazeteci ve insan olarak onur duyarım” dedi. Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, gazeteci için “zincirleme örgüt propagandası” iddiasıyla cezalandırma talep etti. Yedi yıl altı ay hapis istemiyle yargılanan Özgentürk, avukatının son savunmasını yapacağı 5 Mart’ta yargılanmaya devam edecek (5 Aralık).
Üç gazeteciye TMK davası: Berkin Elvan’ın Gezi eylemleri sürecinde öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı haberleştirirken “soruşturmasında adı geçen polislerden birinin yapılan haberlerde kimliğinin açıklandığı ve polisi ölümle tehdit eden sol örgütlere hedef gösterildiği” iddiasıyla üç gazeteciye üç yıl hapis istemiyle dava açıldı. Cumhuriyet gazetesi muhabirleri Canan Coşkun ve Ali Açar ile BirGün gazetesinden Can Uğur, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçlamasıyla İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Nisan 2020’de yargılanmaya başlayacak (5 Aralık).
“Örgüt yöneticiliği” davası: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) yönelik soruşturma kapsamında gazeteci Sertaç Kayar’ı, 2011-2012 döneminde izlediği 31 ayrı basın açıklaması, yürüyüş ve etkinliği gerekçe göstererek “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek” ile yargılıyor. Mahkeme, 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargıladığı gazeteci ile ilgili DTK binasında yapılan son aramada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılıp rastlanılmadığının bilgisini Diyarbakır Başsavcılığı’ndan bekliyor. Gelecek duruşma 1 Nisan’da (4 Aralık).
Kabakçı’ya “örgüt” cezası istendi: İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Zaman gazetesinin eski Konya temsilcisi Şirin Kabakçı’nın “FETÖ örgütü üyeliği”, “gizliliğin ihlali,” ve “sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret” iddialarıyla yargılanıyor. Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında Kabakçı’nın “örgüt üyeliği”nden cezalandırılmasını talep etti. Gelecek duruşma avukatların esas hakkında mütalaaya hazırlık için ek süre talebinin kabulü üzerine 20 Şubat 2020’d kaldı (3 Aralık).
Hürtaş ve Demir’in davası: Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Afrin Operasyonu ile yaptığı yayın nedeniyle Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle de gazeteci Hayri Demir'i “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Gazetecilerin yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması talebi reddedildi. Hürtaş dışındaki sanıklarla ilgili “askeri kuvvetleri aşağılamak” suçlamasıyla ilgili son savunmalarını yapacakları gelecek duruşma 26 Mart 2020’de (3 Aralık).
Yağan’ın TMK davası: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, İleri Haber sitesi eski yayın yönetmeni Onur Emre Yağan’ı, sitede çıkan haberler ve sosyal medya paylaşımları yoluyla “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Yağan’ın avukatının mazeret dilekçesini kabul etti, gelecek duruşma 20 Mart 2020’de (3 Aralık).
“Kin” soruşturması: İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Evrensel gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir hakkında, sosyal medya paylaşımları ile ilgili “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” şüphesiyle açtığı soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Soruşturma, Urfa, Suruç’ta 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında AKP milletvekili Halil İbrahim Yıldız’ın silahlı kişilerle birlikte okulları gezerek oy topladığı iddiasına ilişkin görüntülere dair attığı bir tweet nedeniyle açıldı. Başsavcılık kararı Akdemir'in paylaştığı twitin “bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermemesi yine ifade özgürlüğü, ihbar ve şikayet hakkını kullanma kapsamında bulunduğu" ve "suç işleme kastı ile de hareket etmediği”yle açıklandı (3 Aralık).
“Fuat Avni” davası: T24 sitesi kurucusu ve genel yayın yönetmeni Doğan Akın'a, “Mart 2014-Nisan 2016 arasında 108 adet Fuat Avni tweet’inin haberleştirildiği” gerekçesiyle İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. İddianamede, “örgütle hiyerarşik bağı olmadığının tespit edildiği, geçmişte örgüt aleyhine çok sayıda haber ve yazı yayımladığı” belirtilen Akın’ın “örgüte bilerek yardım” iddiasıyla ve 15 yıl hapis istemiyle yargılanması talep edildi (29 Kasım).
Özdilek’e TMK davası: KHK ile ihraç edilen ve cezaevinden çıkan bir öğretmenle yaptığı röportajı, “1,5 yıl sonra özgür” başlığıyla haberleştiren Cumhuriyet gazetesi muhabiri Zehra Özdilek’e, daha önce ismi defalarca basında yer alan gizli bir tanığın adını haberde açık yazdığı gerekçesiyle “terörle mücadelede yer almış kişileri hedef göstermek” suçunu işlediği iddiasıyla dava açıldı. İddianameyi yazan savcının soruşturma aşamasında, “eylemin basın özgürlüğü ve habercilik faaliyeti kapsamında kaldığı” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer yok” kararı verdiği, 20 gün sonra ise dosyada hiçbir resmi itiraz olmaksızın iddianame hazırladığı ortaya çıktı. Hedef gösterme kasti olmadığı gerekçesiyle hakkında daha önce takipsizlik kararı verilen ancak 20 gün sonra hakkında iddianame düzenlenen Özdilek hakkında TMK madde 6’dan bir yıldan üç yıla kadar hapsi istendi (29 Kasım).
“Gündem” ana davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem ana davasında gazetenin yazar ve yayın danışma kurulu üyeleri Filiz Koçali, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Ragıp Zarakolu, Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya, yazar Eren Keskin, İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı ve yayın danışma kurulu üyesi Bilge Aykut’u “Devletin birliğini bozmak” ve “örgüt üyeliği”nden yargılıyor. Dokuz sanık ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Tahir Elçi'yi anarak sözlerine başlayan sanıklardan avukat Eren Keskin ve avukatlardan Erdal Doğan, duruşma savcısının değişmesi nedeniyle mütalaa için süre talep etti. Mahkeme talebi kabul etti. Gelecek duruşma 13 Ocak 2020’de (28 Kasım).
Dört haberciye 301 cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 21 Ekim – 1 Kasım 2016 tarihleri arasında yayımlanan çeşitli haberler ve köşe yazılarda “Devletin yargı organlarını alenen aşağıladıkları” gerekçesiyle Selman Keleş, Özgür Paksoy, Kenan Kırkaya, İshak Yasul’a beşer ay hapis cezası verdi. Yasul, Kırkaya ve Paksoy’a verilen cezalara ilişkin hükmün açıklanması, Keleş’e ceza ertelendi. Haklarında yakalama kararı infaz edilemediği gerekçesiyle de Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’nun dosyaları ayrıldı (28 Kasım).
Kılıç’a TMK cezası: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014- 2015 yılları arasında sosyal medyada yaptığı haber paylaşımlar nedeniyle KHK ile kapatılan Azadiya Welat gazetesinin eski temsilcisi Deniz Kılıç'a “terör örgütü propagandası” gerekçesiyle 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi (28 Kasım).
Dündar’ın Gündem davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılarak “terör örgütlerinin yayınlarını bastığı ve yayınladığı” iddiasıyla gazeteci Can Dündar'ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Dündar’ın ifadesinin Almanya’da alınmasını bekliyor. Gelecek duruşma 21 Mayıs 2020’de (28 Kasım).
MLKP davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, ETHA muhabirleri İsminaz Temel ve Havva Cuştan’ın da aralarında bulunduğu ikisi tutuklu 23 kişiyi, “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya altıncı duruşmayla devam etti. Mahkeme, İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına, dosyadaki delil durumu dikkate alınarak diğer iki gizli tanığın dinlenmelerinden vazgeçilmesine ve sanıklar hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. Gelecek duruşma 13 Mart 2020’de (26 Kasım).
4 BirGün çalışanına “FETÖ” davası: BirGün Gazetesinden İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz hakkında Fuat Avni adlı hesaptan 2013-2014 tarihinde yapılan paylaşımların haberleştirilmesi nedeniyle “FETÖ örgütüne üye olmamakla birlikte yardım” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması Çağlayan'daki İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Tutuksuz yargılanan İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz'ın katıldığı duruşmaya ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş da katıldı. Gelecek duruşma 5 Mart 2020’de (26 Kasım).
Üç haberciye “Gösteri” davası: İstanbul Anadolu 25. Asliye Ceza Mahkemesi, bazı HDP belediyelerine kayyum atanmasının 23 Ağustos’ta Kadıköy’de protesto edildiği eylemlerde gözaltına alınan üçü gazeteci 11 kişiyi üçer yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, “Toplantı gösteri yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”ten yargıladığı sanıklardan ikisinin ifadesinin celse arasında Silivri Cezaevi’nden alınması ve bilirkişi raporunun beklenmesi için yargılamaya 16 Ocak 2020’de devam edilecek (22 Kasım).
Başkaya’ya TMK beraatı: Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Kasım 2016 tarihinde ozguruniversite.org sitesinde yayınlanan “Asıl Terör Devlet Terörüdür” başlıklı yazısı ve ev aramasında bulunan fotoğraflar ile köşe yazıları delil göstererek “terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılanan Fikret Başkaya’yı duruşma savcısının ceza verilmesi yönünden açıklanan mütalaasına rağmen beraat ettirdi. Duruşma savcısı, “devlet kurumlarını aşağıladığı” gerekçesiyle de Başkaya hakkında Ankara Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasını istemişti. Özgür Üniversite’nin bağlı olduğu Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı Başkanı ve kurucusu, yazar Fikret Başkaya’nın yedi yıl altı ay hapis istemiyle yargılanıyordu (22 Kasım).
Üç yayın yönetmeni davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eş genel yayın yönetmeni Hüseyin Aykol, gazetenin yazı işleri müdürü Reyhan Çapan ve gazeteci Hasan Başak'ı gazetede yayınlanan haber ve köşe yazıları nedeniyle yargılıyor. Duruşmada önceki celse sunulan mütalaanın hazır bulunmayan sanık ve sanık müdafilerine tebliğ edilmesine karar verildi. Gelecek duruşma 20 Şubat 2020’de. Duruşma savcısı, Başak ve Aykol’un “suç işlemeye alenen tahrik”, “suçu ve suçluyu övmek”, “örgüt propagandası yapmak”; Çapan’ın da “suç işlemeye alenen tahrik”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” suçlarından cezalandırılmasını talep etmişti. Müdafi avukatı Özcan Kılıç, mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talebinde bulunarak, “Yeni bir yasa değişikliği olmuştur. Ayrıca sanıklar hakkında 6/73 esas sayılı dosyanın akıbeti beklenilmiştir. Akıbetinin sorulmasını talep ediyoruz” dedi (21 Kasım).
Eski 12 Cumhuriyetçi: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin beş yıl üstü olan cezalarını bozduğu Cumhuriyet gazetesinin eski yetkili ve çalışanları Murat Sabuncu, Akın Atalay, Aydın Engin, Ahmet Şık, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç ve Kadri Gürsel ile istinafta onanan beş yıl altı cezalarına ilişkin infazı durdurduğu ve tahliye ettirdiği Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara ve Önder Çelik’i yeniden yargıladı; Yargıtay kararına direnerek aynı cezaları verdi. Gazeteci Kadri Gürsel’e beraat kararı veren mahkeme, “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek yardım” iddiasıyla Akın Atalay’ı yeniden yedi yıl 13 ay 15 gün, Mehmet Orhan Erinç’i altı yıl üç ay, Mehmet Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ı yedi yıl altışar ay, Bülent Utku’yu dört yıl altı ay, Aydın Engin’i yedi yıl altı ay, Hikmet Aslan Çetinkaya’yı altı yıl üç ay, Güray Tekin Öz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör ile Önder Çelik’i üç yıl dokuzar ay hapse mahkûm etti. Avukatlar karara bir kez daha itiraz edecekler. Yargıtay bozma kararında direnirse dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşınacak. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, öte yandan, gazeteci Ahmet Şık’ın “örgüte yardım”dan değil, “örgüt propagandası” suçundan cezalandırılmasını talep etmişti. Dosyanın son tutuklusu gazetenin muhasebe servisi çalışanı Emre İper, Yargıtay’ın onama kararıyla cezaevinde tutulduysa da, Ekim sonunda yürürlüğe giren Yargı Paketi uyarınca tahliye edilmişti (21 Kasım).
Güreş’e dava: Gaziantep 9. Asliye Ceza Mahkemesi, FETÖ soruşturmasından tutuklanan bir inşaat şirketi sahibinin ifadelerini yayımladığı için Ağustos 2017’de iki hafta tutuklu kalan Gaziantep Ayıntap gazetesi yazarı Murat Güreş’i “soruşturmanın gizliliğini ihlal”den yargılamaya devam edecekti. Ancak mazeret bildirildiği için yargılama 20 Şubat’a kaldı. Murat Güreş’i savunan gönüllü avukatları Av. Önder Alkurt, Av. Bülent Duran ve Av. Abdülkadir Özçelik, savunmalarında gizlilik ihlalinin soruşturma aşamasında ve usule ilişkin olduğunu bu nedenle kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haber yapan gazeteci Murat Güreş’in yargılanmasının hukuksuz olduğunu söylemişlerdi (19 Kasım).
TV10 davası: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, TV10 çalışanları Kemal Demir ile Kemal Karagöz’ü “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargıladığı davada, Karagöz üzerindeki yurtdışı yasağı ve imza yükümlülüğünün kaldırılmasını istedi. Karagöz’e ilişkin sadece imza yükümlülüğü kaldıran mahkeme, Demir’in yurt dışı yasağını da kaldırmayı bir kez daha reddetti. Mahkeme, tanıklar Mustafa Karataş ve Serkan Apaydın’ı dinledikten sonra bir sonraki duruşmada da tanık Şükrü Yıldız’ın dinlenmesine karar verdi. Avukat Bertan Öztunç’un beraat ve adli kontrolün kaldırılması yönünde ilettiği talepleri reddeden mahkeme heyeti, yurtdışı çıkış yasağının ve adli kontrol tedbirlerinin devamına ve tanık Şükrü Yıldız hakkında zorla getirtilmesine karar verdi. Gelecek duruşma 28 Ocak 2020’de (14 Kasım).
Demir’in paylaşımında “kin” yok: İstanbul Savcılığı, Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik operasyonunu sosyal medya hesabından eleştirdiği gerekçesiyle 10 Ekim’de “kin ve düşmanlığa tahrik” şüphesiyle evinden gözaltına alınan ve yurtdışına çıkış yasağı adli kontrolüyle serbest bırakılan BirGün gazetesinin internet sorumlusu Hakan Demir hakkında takipsizlik kararı verdi (14 Kasım).
Evren’in “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli 9 ilde “KCK/Türkiye Masası” adıyla yürütülen soruşturma kapsamında 9 Ekim 2018'de gazeteci ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 142 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Kibriye Evren’i yargılamaya devam etti. Mahkeme, bir yılı aşkın süredir tutuklu olan, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla 20 yıla kadar hapsi istenen Evren’i tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliye etti. Gelecek duruşma 10 Mart’ta (12 Kasım).
Sönmez’e TMK cezası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin Eski İnternet Haber Müdürü Atakan Sönmez’in Afrin’e operasyonuna ilişkin sitede yer alan haberlerde “terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla ertelemeli 10 ay hapse mahkum etti. İddianamede özellikle 20 Ocak 2018 tarihinde yayımlanan “YPG’den Zeytin Dalı Harekâtı’nda verilen kayıp hakkında açıklama” ve “David Harvey ve Noam Chomsky dahil 13 isimden dünyaya Afrin çağrısı” başlıklı haberler suç unsuru kabul edilmişti (7 Kasım).
Karlıdağ’a “direnme” davası: İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi, 2014’te Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisiyken bir eylemi görüntülerken “polise mukavemet ettiği” gerekçesiyle gazeteci Ceren Karlıdağ dahil 12 kişiyi üçer yıl hapisle yargılamaya devam etti. Yargılama eksikliklerin giderilmesi için 10 Mart’a kaldı (6 Kasım).
Yılmaz’a “örgüt” cezası: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Temmuz 2017’den beri tutuklu, Bitlis Belediyesi eski basın birimi çalışanı olarak etkinlikleri görüntüleyen gazeteci Uğur Yılmaz’ı “örgüt propagandası”ndan beraat ettirirken “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 10 ay 15 gün hapse mahkum etti. Duruşmaya SEGBİS ile katılan Yılmaz’ın tutukluluğu bu nedenle uzatıldı (6 Kasım).
Güneş’e “örgüt”ten ceza: İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Berzan Güneş’e “örgüt üyeliği” suçlamasıyla ilgili beraat, “örgüt propagandası” iddiasıyla da 3 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verdi. Avukatları karara itiraz edeceklerini açıkladı (6 Kasım).
Parlak’ın “üyelik” davası: Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 aydır tutuklu kaldıktan sonra 8 Temmuz’da yurtdışı yasağı karşılığında tahliye edilen kapatılan Silvan Mücadele gazetesinin genel yayın yönetmeni Ferhat Parlak’ı “örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Duruşmada tanık sıfatıyla dinlenenler, Parlak’ı gazeteci olarak tanıdıklarını söyledi. Bir tanık, gözaltındayken işkence gördüğünü ve “Ferhat Parlak basıncı” yazılı kâğıdı cebine polislerin koyduğunu savundu. Yargılama 17 Şubat’a kaldı (6 Kasım).
Ahmet Altan ve Ilıcak’a ceza, Mehmet Altan’a beraat: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, üç yılı aşkın bir süredir tutuklu, “darbe girişimine destek” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildikten sonra Yargıtay’ın “örgüte yardım”dan yargılanmalarını istediği gazeteci-yazarlar Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak, 10 yıl 6 ay ve 8 yıl 9 ay hapse mahkum edilip, hapishanede kaldıkları süre dikkate alınarak yurtdışına çıkış yasağı karşılığında tahliye edildi. Mahkeme, beraat kararı verdiği Mehmet Altan’a, haksız bir şekilde bir süre hapishanede tutulduğu için, tazminat davası açma hakkına sahip olduğunu bildirdi. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilip Yargıtay’ın “örgüt üyeliği”nden yargılanmalarını istediği tutuklu Zaman gazetesi görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ve gazetenin tanıtım pazarlama müdürü Yakup Şimşek “ örgütü üyeliği” gerekçesiyle 11 yıl 3'er ay hapis cezasına, Polis Akademisi öğretim üyesi ve Samanyolu TV programcısı Şükrü Tuğrul Özşengül ise aynı suçlamayla 12 yıl hapis cezasına mahkum edildi (4 Kasım).
Kayar’ın “MLKP” davası: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanıkla birlikte “MLKP üyeliği” suçlamasıyla ve 15 yıl hapis istemiyle yargıladığı Etkin Haber Ajansı (ETHA) Muhabiri Ali Sönmez Kayar’ı tahliye ettirdi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tamamı hakkında adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasağı tedbirleri uygulanarak tahliye edilmelerine karar verdi. Yargılama 19 Şubat 2020’ye kaldı (31 Ekim).
Altan’ın 9 yıllık “tekzip” davası: Gazeteci-yazar Ahmet Altan’ın Taraf’ta yayımlanan bir yazısına “Düzeltme ve cevabın yayınlanmaması” suçlamasıyla açılan davanın 3. duruşması Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 2010 yılında yayımlanan “Ölüm babanın emri” başlıklı yazısı nedeniyle Süleyman Demirel’in şikayeti üzerine “Düzeltme ve cevabın yayınlanmaması” suçlamasıyla yargılanan Altan duruşmaya, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinden SEGBİS bağlantısı ile katıldı. Altan’ın Avukatı Figen Çalıkuşu ise duruşmada hazır bulundu. Mahkeme, dosyanın yeniden açılmasına neden olan 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılarak Altan hakkındaki hükmün kesinleşip kesinleşmediğinin sorulmasına hükmetti; dosyayı yargı reformuyla ilgili mevzuat açısından değerlendirecek. Dava 4 Şubat 2020’de sürecek (30 Ekim).
Akın’a TMK cezası: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, “terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargıladığı Yeni Yaşam gazetesi eski sorumlu müdürü Osman Akın’ı 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi; hükmün açıklanmasını da geriye bıraktı. Akın’ın avukatı Sercan Korkmaz, “Müvekkil idari bir uygulamaya yönelik yapılan bir protestoyu haberleştirmiştir. ‘Sayın Abdullah Öcalan’ söylemiyle ilgili yüksek mahkemenin vermiş olduğu emsal kararlar zaten vardır” diyerek ceza isteyen savcının mütalaasına katılmadıklarını bildirdiyse de mahkeme mahkumiyet kararı verdi (22 Ekim).
Sekiz yıllık “KCK Basın” davası: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürt medyasından 46 medya çalışanını “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları gerekçesiyle “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sanık avukatları, yargılama boyunca, iddianamenin de “FETÖ firarisi” bir savcı tarafından kaleme alınmasının, “FETÖ kontrolündeki hakim ve savcıların” işleminin olduğu birçok ceza dosyası düşürülürken söz konusu yargılamaya devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu savunuyor. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Gazeteci Yüksel Genç’in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dosyanın davayla birleştirilmesine karar verdi; yargılamaya 25 Şubat 2020’de devam edilmesine karar verdi (22 Ekim).
Yücel’in “propaganda” davası: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “teröristlik” ile suçladığı, bir yıl tutuklu bırakılan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’i “PKK propagandası” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla 18 yıl hapsi istemiyle yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. Mahkeme, ifadesini 10 Mayıs’ta Berlin’den istinabe yoluyla veren, bu arada Anayasa Mahkemesi’nin de tutukluluğunu ihlal gördüğü Yücel ile ilgili dosyayı esas hakkındaki mütalaasını sunması için duruşma savcısına verilmesine karar verdi. Yargılama 13 Şubat 2020’de sürecek (17 Ekim).
Canözer’e “üyelik”ten beraat: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Beritan Canözer’i beraat ettirdi. Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında Canözer’in 15 yıl hapisle cezalandırılmasını talep etmişti (16 Ekim).
Tolu’nun MLKP davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, MLKP üyelerinin cenaze törenlerini izlediği, evinde Marksist Teori dergisi bulundurmaktan tutuklanan ve Aralık 2017’de tahliye edilen ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu’yu 27 sanıklı davada “MLKP örgütü üyeliği” ve “örgüt propagandası”ndan yargılıyor. Adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasının reddedildiği davada, avukatlara soruşturmanın genişletilmesi talepleri için 1 aylık süre verilmesine, dosyanın esas hakkında mütalaa için iddia makamına gönderilmesine karar verildi. Gelecek duruşma 25 Şubat 2020’de (11 Ekim).
Demir’e TMK beraatı: Gazete Karınca sitesi eski İmtiyaz Sahibi Necla Demir hakkında “Örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla açılan davanın duruşması, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, “Yapılan bütün şeyler gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde yapılmıştır. Bundan kaynaklı müvekkilimin beraatını talep ediyorum" diyen Demir’i beraat ettirdi (11 Ekim).
Uludağ ve Güvenç’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Mahkemesi hakimi mazeret bildirince, ABD’li Rahip Brunson’a yönelik yargı işlemini “ABD ayarlı adalet”, “Rehine diplomasisi çökerken”, “Tutan da bırakan da yargı mı devlet mi” haberleriyle gündeme getiren Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Alican Uludağ ve Duygu Güvenç’i “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılıyor. Güven, “ceza alırsam bu Anayasamızda güvence altına alınan basın özgürlüğü ile ifade hürriyetinin ihlali olur. Ceza verilmesi halinde hiçbir gazeteci siyasilerin diplomatik pazarlıklarda ele aldığı davalara yönelik bir eleştiri yapamayacak, halk da bilgilenemeyecek” dedi. Mahkeme, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Rahip Brunson'ın yargılandığı dosya ile ilgili müzekkere yazılmasına ve esasa ilişkin savunmalar için ek süre verilmesine karar verdi. Gelecek duruşma 9 Ocak 2020’de (10 Ekim).
Türfent’in ağır hapsi onandı: Yargıtay, “PKK üyeliği” iddiasıyla 8 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Nedim Türfent’e ilişkin yerel hükmü onadı (10 Ekim).
Canözer’e “kin” tahkikatı: Sosyal medyada Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye dönük sürdürüldüğü operasyona tepki göstererek “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettikleri” şüphesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma açtığı 22 kişi arasında yer alan Jinnews sitesi muhabiri Beritan Canözer’in Diyarbakır’daki evine baskın yapıldı (10 Ekim).
Akın’a 301’den dava: Yeni Yaşam gazetesinin eski sorumlu müdürü Osman Akın'ın, “Afrinli tutuklulara zulüm” başlıklı haberi sebebiyle “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla yargılanmaya başladı. TCK 301. Maddesinden iki yıl hapsi istenen Akın, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, haberi kendisinin yapmadığını söyledi; “Mezopotamya Haber Ajansı'ndan haber değeri taşıdığı için aldım. Herhangi bir suç teşkil etmiyor” dedi. Avukatı Özcan Kılıç ise suçlamaların soyut olduğunu, kurumlar sıralanırken bir bağ kurulmadığını söyledi. Gelecek duruşma 9 Ocak 2020’de (1 Ekim).
Altı haberciye Red Hack davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Red Hack tarafından ele geçirilen kişisel e-posta hesabındaki bilgileri haberleştirdikleri gerekçesiyle altı gazeteciyi yargılamaya devam etti. İddianamede Diken Haber editörü Tunca Öğreten, “FETÖ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, ETHA haber müdürü Derya Okatan, Yolculuk gazetesi sorumlu müdürü Eray Sargın, DİHA muhabiri Metin Yoksu ve DİHA haber müdürü Ömer Çelik “örgüt propagandası”, BirGün Gazetesi çalışanı Mahir Kanaat ise ‘örgüt üyeliği’yle suçlanıyor. Mahkeme, sanıkların yurtdışına çıkış yasağının devam etmesine hükmetti, dijital materyallerin “suç teşkil etmeyenlerin iadesine” karar verdi; adli kontrol taleplerini reddetti. Gelecek duruşma 6 Şubat 2020’de (1 Ekim).
“FETÖ” davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Asya gazetesi genel yayın yönetmeni Kazım Güleçyüz ve karikatürist Halil İbrahim Özdabak’ı “zincirleme şekilde FETÖ propagandası yapmak” iddiasıyla yargılıyor. Güleçyüz, ifadesinde, “Twitlerim bağlamından koparılmıştır. Hiçbir şekilde örgüt propagandası yapmadım” dedi. Gelecek duruşma 23 Ocak 2020’de (1 Ekim).
Altı gazeteciye BDDK davası: Bloomberg sitesinde 10 Ağustos 2018’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle Sermaye Piyasaları Kanunu’nu uyarınca beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanmaya başladı. İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, ekonomiyi sosyal medya hesaplarında yorumlayan Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan’ı da diğer sanıklar gibi, “bankacılık ve finans sisteminin acz içinde olduğu izlenimini vermeye çalışan gerçeğe aykırı ve maksatlı ifadeler” kullanmakla suçluyor. Gelecek duruşma 17 Ocak 2020’de (1 Ekim).
Aslan ve Keleş’in “örgüt” davası: Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Büyükşehir Belediyesi binası çevresinde çekim yaptıkları gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan gazeteciler Arif Aslan ve Selman Keleş’i tutuksuz yargılamaya devam etti. Avukat Cahit Durmaz, müvekkili Arif Aslan’ın bir kamu hizmeti olan gazetecilik yaptığını söyledi, dosyada tutuksuz yargılanan gazeteci Selman Keleş’in yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılamadığından, dosyasının ayrılmasını talep etti. Heyet, Keleş’in dosyasının ayrılmasını değerlendirileceğini açıkladı. Gelecek duruşma 16 Ocak 2020’de (1 Ekim).
Seyhan Avşar’a TMK davası: İstanbul Başsavcılığı, Sözcü gazetesi davasının ilk iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” dosyasında şüphelilerden haksız menfaat temin etmeye çalışması gerekçesi ile 10 ay hapis cezasına ve para cezasına çarptırıldığını haberleştiren Cumhuriyet gazetesi yargı muhabiri Seyhan Avşar hakkında dava açıldı. İlk iddianame Avşar’ın “hakaret” suçundan yargılanması talebiyle düzenlenirken Başsavcı vekilinin devreye girmesiyle suçlama, “Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” iddiasına dönüştürüldü. Avşar, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Gelecek duruşma 9 Ocak’ta (1 Ekim).
Hakaret, Kişilik Hakları ve Tazminat Davaları
Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde 33 gazetecinin “hakaret”, “kamu görevlisine hakaret” veya “iftira” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 78 yıl 9 ay hapsi isteniyordu. Bir gazeteci bin 740 TL adli para cezasına mahkum edilirken, ikisi beraat etti; sekizine açılan ceza davaları ise yeniydi.
Aynı dönemde “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla gündeme gelen tazminat davaları çerçevesinde dokuz gazeteci ve bir yayın kuruluşundan 3 milyon 30 bin TL talep edildi. Bu davalardan 50 bin TL’lik kısmı reddedilirken 1 milyon TL’lik dava ise yeniydi. Söz konusu davalar içerisinde Cumhuriyet gazetesi eski köşe yazarı Çiğdem Toker, Bayburt Grubuna bağlı bir şirketin açtığı 1 milyon 500 bin TL’lik davayla halen boğuşurken gazetenin muhabiri Hazal Ocak’ın bir haberine 1 milyon TL’lik tazminat dava açıldı.
Geçen yılın aynı döneminde 31 gazeteci “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 83 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılanıyordu. Biri beraat ederken ikisi toplam 2 yıl 11 ay 12 gün hapse (1 yıl 8 ay 25 günü ertelemeli) mahkum edilmişti. Davalardan 31 ikisi yeniydi. Aynı dönemde, beş gazeteci (biri çizer) ve beş medya kuruluşu da “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla toplam 3 milyon 928 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu. Bu tazminat davalarından bir çizer ve bir medya kuruluşu 18 bin TL tazminat ödemeye mahkum olurken tazminatların 1 milyon 500 TL’lik kısmı reddedildi. Talep edilen tazminatların 360 bin TL’lik bölümüyse yeniydi.
2018 yılının tamamındaysa, “hakaret” suçlamasıyla 7 gazeteci toplam 4 yıl 9 ay 17 gün hapisle (2 yıl 8 ay 15 günü ertelemeli) cezalandırılırken bir çizer ve bir medya kuruluşu toplam 18 bin TL tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
Arapkirli’ye beraat: İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Nurettin Yıldız’a Twitter hesabından gösterdiği tepkisi nedeniyle “hakaret”ten yargılanan gazeteci Zafer Arapkirli’yi beraat ettirdi. İddianamede, Arapkirli'nin Yıldız'a “Evinize gittiğinizde karınızın, kızınızın suratına nasıl bakıyorsunuz? Bunu mu savunuyorsunuz? Bu lafların altına imza atıp yayınlasın burada. Utanmıyorlarsa! Kepazeliği ahlaksızlığı nasıl savunuyorsun. Bu aşağılık pisliklere kimse dur demeyecek mi?” şeklinde tepki gösterdiği belirtiliyordu (26 Aralık).
“Akar” davası: Ankara Gölbaşı 3. Asliye Ceza Mahkemesi Eski Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın şikayetçiyle “hakaret” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Rahmi Yıldırım’ı beraat ettirdi. 12 Eylül darbesi döneminde ordudan atılan subaylardan olan Yıldırım, “Genelkurmay başkanı için çok üzülüyorum!” yazısı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyordu. Yıldırım’ın kendi blogunda 3 Şubat 2017 tarihinde yayımladığı yazı, Akar’ın daha önce “Onbaşı bile olamayacak kimselerin general olduğu memleket” dediği için davacı olduğu Hasan Karakaya hakkında “Türk gazeteciliğinde yeri doldurulmayacak bir boşluk oluştu” diye taziye mesajında bulunmasını, albayın kendisinden değil astsubaydan emir aldığını anlatarak dert yanmasını, Şeriatçı Yazar Nuri Pakdil’i ziyaret etmesini konu alıyordu (25 Aralık).
Kurtcebe’ye “hakaret” davası: Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 Ağustos 2017'deki sosyal medya paylaşımında, eski Başbakan ve TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik “kamu görevlisine hakaret” suçunu işlediği iddiasıyla Karikatürist Nuri Kurtcebe hakkında dava açtı. 9 Aralık 2019 tarihli iddianamede, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevlilerinin yaptığı açık kaynak araştırmalarında, Kurtcebe'nin kullandığı “Ha Binali, ha Bahçeli, ha da Kemal Efendi, var mı birbirlerinden farkları? ABD hepsinin patronu, hepsi Sam Amca'nın maymunu, hepsi eli kanlı BOP uşağı” sözlerinin tespit edildiği ve bu ifadelerin hakaret olduğu ileri sürüldü. Kurtcebe’nin iki yıl dört aya kadar hapsi isteniyor (19 Aralık).
“İtibar” davası: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi, 12 Şubat 2018 tarihinde manşetten çıkan, 3. havalimanı inşaatındaki işçilerin kötü çalışma koşulları ve işçi ölümlerini konu eden “3. Havalimanı Mezarlık Gibi” başlıklı haber nedeniyle Cumhuriyet gazetesi eski İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ve muhabir Mehmet Kızmaz’ı “şirketin itibarına zarar vermek” iddiasıyla 15 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Ayrıca, kararın Türkiye genelinde dağıtımı yapılan en yüksek tirajlı üç gazetede ilan olarak yayınlanmasına hükmedildi. Duruşmada savunma yapan Kızmaz “Haberimden önce onlarca haber yapılmış, soru önergeleri verilmiş. Toplumun bu konuda bilgi edinme isteği oluşmuştur. Haberimi yapmadan önce İGA yetkililerine iddiaları sormama rağmen cevap verilmemiştir. Haberi, işçilere ve sendikacılara göre en çok işçi ölümünün yaşandığı hafriyat çalışmasında kamyon şoförüyle bire bir sahada yaptım. Haberden sonra bakanlık ‘Mayıs 2015’ten itibaren’ 27 işçinin öldüğünü açıkladı. Bir yıl sonra ise 55 işçinin yaşamını yitirdiği duyuruldu...Üzerinde durulması gereken 400 ya da 55 ya da rakamlar değil, bir işçinin, canın bile ölmesidir” demişti (11 Aralık).
BirGün’den üç gazeteciye Albayrak davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesinde çıkan “Ekşi Sözlük’teki Berat Albayrak – Özge Ulusoy başlığı kaldırıldı” haberinde Berat Albayrak’a “görevinde dolayı hakaret” edildiği iddiasıyla gazete yetkililerini Uğur Koç, Mustafa Kömüş ve İbrahim Aydın’ı TCK 125. Madde uyarınca ve iki yıl 4 ay hapis istemiyle yargılamaya başladı. Gazetecilerin avukatı Ali Deniz Ceylan, buna benzer davaların “Albayrak hakkında tek satır yazılmayacak” anlamını taşıdığını ifade ederken avukat Tolgay Güvercin de, haberde Albayrak’ın adı geçmediği gibi “kamu görevi” ile ilgili bir boyut bulunmadığını söyledi. Gazeteciler de, magazinle alakası olmayan bir gazeteyi temsil ettiklerini, haberlerinin de bir mahkeme kararına ilişkin olduğunu belirttiler; beraatlarını talep ettiler. Yazılı savunmaların sunulmasının beklendiği gelecek duruşma 27 Şubat’ta (5 Aralık).
“Hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye’den Suriye’ye sarin gazı yapımında kullanılan kimyasal silah hammaddesi sevkiyatı yapıldığına ilişkin iddiaları haberleştirdiği gerekçesiyle Cumhuriyet muhabiri Hakan Dirik ve BirGün gazetesinden Erk Acarer’i, eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a “yayın yoluyla hakaret ettikleri” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. Haberin çıkmasından bir buçuk yıl sonra açılan dava, 14 Mayıs’a kaldı (28 Kasım).
“FETÖ Borsası”ndan dava: İstanbul Başsavcılığı, İstanbul Adliyesi’ndeki “FETÖ borsası” soruşturmasını 17 Mart 2019’da “FETÖ Borsası mı?” başlığıyla haberleştiren Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar hakkında, “kamu görevlisine hakaret” 2 yıl 4 ay hapis istemiyle dava açıldı. Gazeteci, savcı İsmet Bozkurt’un mağdur olarak gözüktüğü dosyada, şikayetçi savcılar Lütfü Karabacak ve İsmet Bozkurt’u “rüşvet karşılığında işlem yapan savcılar olarak lanse ettiği” iddiasıyla 16 Ocak’ta İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (20 Kasım).
Cumhuriyet’e 1 milyon TL’lik dava: Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz, Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile muhabir Hazal Ocak hakkında 1 milyon TL’lik tazminat davası açtı. Cengiz, gazetenin 6 Ekim 2019 tarihli sayısında çıkan “Boğaz manzaralı lüks müştemilat” başlıklı haber nedeniyle “kredibilite ve itibarı açısından telafisi olmayan zararlar doğurduğu” iddiasıyla avukatı Ahmet Mutlu aracılığıyla ertesi gün İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne şikayet dilekçesi sundu. Şikayeti kabul eden İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Alev Coşkun ve Hazal Ocak’ı 8 Ocak’ta yargılamaya başlayacak (18 Kasım).
Emniyetten Şardan’ı şikayet: Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) 3 Kasım'da T24 sitesinde yayımlanan “Emniyet’te neler oluyor; Menzilciler, Emniyet atamalarında birbirine mi girdi?” başlıklı yazısında, EGM içerisinde Menzil Cemaati’nden olan isimlere öncelik verildiği iddialarını dillendiren gazeteci Tolga Şardan hakkında “iftira ve hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı (15 Kasım).
Akar’dan 250 bin TL’lik dava: Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı, şimdi savunma bakanı Hulusi Akar’ın kişilik haklarının hedef alındığı iddiasıyla Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ı 250 bin TL’lik tazminat davası kapsamında yargılamaya devam etti. Mahkeme, Akar’ın Yıldız’a açtığı ceza davasının sonucunun beklenmesine karar verdi. Gelecek duruşma 2 Nisan’da (7 Kasım).
22 çalışana “hakaret” davası: İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin 16 Ağustos 2016’da kapatılmasıyla gerçekleşen polis baskınında gözaltına alınan 22 gazeteci ve medya çalışanını, “hakaret” iddiasıyla da yargılamaya devam etti. Davada, Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt sanık olarak yargılanıyor. Mahkeme, Taksim Haşim Usta Polis Merkezi'ne yeniden müzekkere yazılarak; soruşturma aşamasında tutulan tüm tutanakların gönderilmesine ve gazeteciler Amine Demirkıran, Günay Aksoy, Bayram Balcı ve Ersin Çaksu hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava, 25 Şubat 2020’ye kaldı (5 Kasım).
“Erdoğan’a hakaret” cezası: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’yi, 2014 yılında dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a “hakaret” ettiği iddiasıyla yargıladığı davada, bin 740 TL adli para cezasına çarptırdı; hükmü ertelemedi. Türköne’nin 16 Mart 2014 tarihinde kapatılan Zaman gazetesinde yayımlanan “Mecbur olmasa bu kadar kötü olur mu?” başlıklı köşe yazısında Erdoğan’a “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddia ediliyordu. Türköne bunun için 2 yıl hapis istemiyle yargılanıyordu. Mahkemece, Türköne hakkında 2016 yılında beraat karar vermişti. Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2 Temmuz 2018 tarihinde yerel mahkemenin kararını bozulmasına hükmederek, dosyayı mahkemesine yeniden göndermişti (31 Ekim).
“Tasarruf” yazısından Toker’a ağır tazminat davası: Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, “Tasarruf Arıyorsanız Metro İhalelerine Bakın” başlıklı yazısında gerçeğe aykırı ifadeler yer aldığı iddia eden Bayburt Grup şirketi Şenbay’ın şikayetiyle Cumhuriyet gazetesi eski köşe yazarı Çiğdem Toker’i 1 milyon 500 bin TL'lik manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. Mahkeme, davacı tarafın katılmadığı duruşmada, Toker’in dosyasını işlemden kaldırmaya karar verdi (17 Ekim).
Özer tazminata mahkum: Cumhuriyet gazetesi muhabiri Tuğba Özer, İstanbul Başakşehir’deki bir okulda çocuklara idam ipi verilerek fotoğraflarının çekilmesini gündeme getirdiği “Eğitim IŞİD zihniyetine emanet: İHH’cı öğretmen çocukların eline idam ipi vererek fotoğraf çektirdi” başlıklı haberi nedeniyle İHH’ye 5 bin TL tazminat ödemeye mahkum edildi. İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Aralık 2016 tarihli haber nedeniyle talep edilen tazminatı kısmen kabul ederek mahkumiyet yoluna gitti (17 Ekim).
Evrensel’den 50 bin TL isteniyor: İstanbul 20 Asliye Hukuk Mahkemesi, 10 Mart 2018 tarihli “Rüşvet Ata Sporumuzdur” başlıklı yazıda Bilal Erdoğan’ın kişilik hakları hedef alındığı iddiasıyla 50 bin TL manevi tazminat istemiyle yargıladığı Evrensel gazetesiyle ilgili davayı reddetti. Mahkeme, Evrensel gazetesi avukatlarından Mustafa Söğütlü’nün, zamanaşımına ilişkin itirazını kabul etti (15 Ekim).
Arıkan’a cezaya onama: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Nurettin Yıldız'ın “Altı aşındaki çocuk evlendirilebilir” sözlerini eleştiren Sol Haber Portalı haber müdürü Ali Ufuk Arikan'a verilen para cezasını onadı. Arikan'ın avukatı Özge Demir kararın kabul edilemez olduğunu ifade etti ve çocukların cinsel istismarı suçunun boyutu düşünüldüğünde müvekkilinin hukuki mücadeleye devam edeceğini söyledi (15 Ekim).
İmrek’e soruşturma: Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek hakkında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Hermes marka çantası ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yargılanmasını konu alan 29 Haziran 2019 tarihli “Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta…” yazısı nedeniyle soruşturma başlatıldı. Soruşturmaya tepki gösteren İmrek, “En küçük eleştiri bile soruşturmaya konu oluyor” dedi. Yazısında “Emine Hanım tüm dünyaya çantasıyla tanıttı Türkiye’yi… Canan Hanım duruşmasıyla, duruşuyla…” ifadelerini kullanan İmrek, “Tarihe ayakkabılarıyla, çantalarıyla, gardıroplarıyla geçenler, saraylarıyla, sarayın itibarıyla övünenler halklar nezdinde hiç de iyi intiba sahibi olmadılar. Tarihten ders çıkarmakta yarar yok mu?" diye soruyordu (7 Ekim).
Erinç ve Ünker’e tazminat davası: İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, Malta’daki off-shore hesaplara da değinen Paradise Papers (Cennet Belgeleri) yazı dizisinden Çalık Grubu’nun dönemin Cumhuriyet gazetesi yetkilisi Orhan Erinç ve gazeteci Pelin Ünker’e açtığı 10 bin TL’lik tazminat davasını görmeye devam etti. Mahkeme, tarafların sosyoekonomik durumlarının araştırılması için yapılmış yazışmanın yenilenmesine karar verdi. Ayrıca, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde düşme kararı verilen dosyanın bir örneği de istendi. Gelecek duruşma 30 Ocak 2020’de (1 Ekim).
Yıldırım’dan gazeteci Yılmaz’a dava: İstanbul Cumhuriyet Savcısı Tuncay Karcıoğlu, Ulaştırma Bakanlığı, TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerinin ardından AK Parti'den İstanbul Belediye Başkanlığı'na aday olan Binali Yıldırım ile çocuklarının servetindeki artışın kaynağını sorduğu “Binali Bey, sırrını ver, oyumu al” başlıklı yazıları nedeniyle T24 sitesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz'a dava açtı. Yılmaz'ın davaya konu edilen dört yazısına Yıldırım'ın başvurusu üzerine İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği'nce erişim yasağı getirilmişti. “Kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla ve 4 yıl 1 aya kadar hapis istemiyle açılan dava, İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 20 Ocak 2020'de, saat 10.55'te başlayacak (1 Ekim).
Evrensel’e 200 bin TL’lik “Ticaret” davası: Turkuaz Medya Grubu yetkilisi Serhat Albayrak, Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’nin “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle gazeteye 200 bin TL’lik dava açtı. Yargılama 4 Mart’ta İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmeye başlayacak (1 Ekim).
Yücel’e “hakaret” davası: Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel hakkında, 20 Şubat 2019’da paylaştığı bir twit yoluyla “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yücel’in katılmadığı duruşmada hazır bulunan avukatı Veysel Ok, müvekkilinin Almanya’da yaşadığını ve adresini mahkemeye bildireceklerini belirtti. Mahkeme davayı 11 Haziran 2020 tarihine erteledi (1 Ekim).
Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
TCK 299
Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle toplam sekiz gazetecinin adı davayla anıldı. Bunlardan Fatih Polat ve çizer Cihan Demirci aklanırken üçüne (Can Dündar, Abbas Yalçın ve Sezgin Kartal) kovuşturma yeniydi. Erk Acarer ve Ahmet Sever’e yönelik davaların sürdüğü bu süreçte Adnan Bilen ise 7 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. Hasan Cemal ve Haluk Kalafat ile ilgili soruşturma takipsizlikle sonuçlanırken haftalık Le Point dergisi yetkilileri Etienne Gernelle ve Romain Gubert, Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik askeri operasyonları eleştiren “Kök Kazıyan” (L’éradicateur) kapağı nedeniyle şikayet edildi.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yayınlar ve düşünceler nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, 31 Aralık 2019’a kadar en az 61 gazetecinin hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
2018 yılının tamamında 20 gazeteci bu maddeden toplam 38 yıl 5 ay 4 gün hapis (6 yıl 10 ay 12 günü ertelendi) ve 35 bin TL de adli para cezasına mahkum edilmişti.
Cumhurbaşkanına hakaret Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. |
TCK 299: Sekiz sanıktan Üçü yeni; Biri mahkum
Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle toplam sekiz gazetecinin adı davayla anıldı. Bunlardan ikisi aklanırken üçüne kovuşturma yeniydi. İkisine yönelik davanın devam ettiği bu süreçte biri ise 7 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. İki gazeteciyle ilgili soruşturma takipsizlikle sonuçlanırken haftalık Le Point dergisinden iki Fransız gazeteci, Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik askeri operasyonları eleştiren “Kök Kasıyan” (L’éradicateur) kapağı nedeniyle şikayet edildi.
Cemal’e 299’dan takipsizlik: T24 sitesi yazarı Hasan Cemal'in “Dikta/Diktatör” yazısıyla ilgili “Cumhurbaşkanı'na hakaret” şüphesiyle yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Cumhuriyet Savcılığı, Temmuz 2018’de başlatılan soruşturmada, “suçun unsurları oluşmadığı”na hükmetti. Kararda “Söz konusu paylaşım ve şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” denildi (9 Aralık).
Dündar ve Yalçın’a 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi dönemin genel yayın yönetmeni Can Dündar ve sorumlu müdürü Abbas Yalçın’ı, PKK liderlerinden Cemil Bayık’ın açıklamasına değinen “Operasyonlar durursa, savaşı durdururuz” başlıklı haberde “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla yargılamaya başladı. Dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılananlardan Yalçın, dört aylık dava açma süresinin aşıldığını savunarak davanın düşürülmesini talep etti. Mahkeme, Dündar hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine karar verirken, zamanaşımına ilişkin savunmayı 16 Ocak’ta değerlendirecek (5 Aralık).
Kalafat’a 299 takipsizliği: Gazeteci Haluk Kalafat hakkında, artan döviz kurlarına dair 10 ve 12 Ağustos 2018’de paylaştığı dört Tweet nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” şüphesiyle başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. MLSA avukatlarının savunmanlığını üstlendiği Kalafat, Erdoğan’ın ekonomiye bakışını eleştirdiği paylaşımları nedeniyle soruşturma kapsamında 19 Kasım’da İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’nda ifade vermişti (29 Kasım).
Acarer’e 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazısında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme başkanı, gazetecinin ifadesinin Almanya’dan alınması için adresinin bilgilerinin alınmasına karar verdi. Dava 9 Nisan’a kaldı (28 Kasım).
Polat’ın 299 beraatı: Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Craig Shaw'in “Erdoğan Ailesinin Gizli Off-shore Anlaşması” başlıklı haberine yer verdiği köşe yazısı nedeniyle Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat’ı “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti; duruma sonunda gazeteciyi beraat ettirdi. Mahkeme, daha önce, habere kaynaklık eden ve “Malta Files, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesi ile Sıtkı Ayan ve Azeri iş adamı Mübariz Mansimov arasındaki milyon dolarlık petrol tankeri ortaklığını ortaya çıkarıyor” ifadelerinin yer verildiği The Black Sea sitesiyle ilgili TGC ve TGS’den gelen görüşleri dosyaya dahil etmişti. Son duruşmada avukat Devrim Avcı, “Bu haberi bir İngiliz gazeteci yayımladı ve yurt dışında ödül almıştır. Aynı yazarın yazısını yayımladığımız için ödül almak yerine cezalandırılmamız için dava açıldı” dedi. 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenen Polat da savunmasında, “Bu şekilde soru soran gazeteciye dava açıp da sormayanları uçağa alıp geziye götürünce, böyle trajik bir tablo ortaya çıkıyor. Dünyanın her yerinde soru sormayı bıraktığınızda gazetecilikten geriye bir şey kalmaz. Bu nedenle soru sormaya devam edeceğiz” sözlerine yer verdi (14 Kasım).
Bilen’e “299” cezası: Van 4. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Adnan Bilen’i, “Yüz karası” ifadesi nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hapisten 7 bin TL para cezasına mahkum ederken, “Faşo Ağa” ifadesinden beraatına karar verdi. Mahkemede savunma yapan Bilen, paylaşımlarında hiçbir hakaretin olmadığını belirterek "Dünya'da 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan bu kadar ceza verilen başka bir ülke yok. Ben yaptığım tüm paylaşımların arkasındayım ve bunların suç olmadığını düşünüyorum” dedi. Mahkeme Bilen’i, Birgün gazetesinin Berkin Elvan'ın fotoğrafının altına yazılan “Kaşların Karası”, Soma'da hayatını kaybeden madencilerin fotoğraflarının bulunduğu karenin altına yazılan “Kömür Karası” ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve aile bireylerinin yer aldığı fotoğrafın altına yazılan “Yüz Karası” başlığıyla T24 yazarı Hakan Aksay'ın yazdığı ve içerisinde "Faşo Ağa" görselinin bulunduğu yazıyı paylaşımı nedeniyle yargılıyordu (8 Kasım).
Kartal’a 299 davası: Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016’da HDP’ye yönelik operasyonları protesto amacıyla Hatay’da düzenlenen basın açıklamasına katıldığı için Can TV programcısı ve KarsiMahalleOrg sitesi muhabiri Sezgin Kartal’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Kartal savunmasında, “Slogan atmadım fakat o sloganlardan yola çıkarak genel olarak Cumhurbaşkanı’na yönelik eleştirilerin artığı ortada. Eleştirilerin hakaret olarak ele alınmaması gerekiyor” dedi. Yargılama 29 Ocak 2020’ye kaldı (6 Kasım).
Le Point dergisine “299” şikayeti: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kök Kazıyan” başlıklı kapak nedeniyle, Fransa merkezli Le Point dergisinin yayın direktörü Etienne Gernelle ve yazarı Romain Gubert hakkında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın’ın Ankara Başsavcılığı’na verdiği 11 sayfalık suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu derginin 24 Ekim'deki sayısının kapağında “Erdoğan'ın fotoğrafı kullanılarak Fransızca hakaret edildiği” belirtildi (25 Ekim).
Sever’e 299’dan dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi,T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” Kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Kitabındaki, “Kitapları bombadan daha tehlikeli gören bir iktidar daha doğrusu tek adam vardı karşımızda”, “Erdoğan'ın geleceğe dönük söylemi artık kalmadı”, “Bir dediği bir dediğini tutmuyor devamlı kendisiyle çelişiyor”, “Her şey bir kişinin doymak bilmeyen güç ve yetki açlığına kurban edildi. İlk dönemde büyük emeklerle biriktirilen krediler ve sermaye tek adam tarafından adım adım hoyratça harcandı”, “Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidar kalmasını sağlamak amacıyla bir sistem kuruldu. Herkesi sindirmek, korkutma, yıldırmak ve susturmak için kurulan bu sistemin her yerde hafiyeleri zaptiyeleri var” gibi ifadeler suça gerekçe olarak gösteriliyor. Dava 13 Şubat 2020’da sürecek (10 Ekim).
Demirci’ye “299” beraatı: İstanbul Kartal 26. Asliye Ceza Mahkemesi, bir karikatüründen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla yargılanan karikatürist Cihan Demirci’yi, “hakaret kastı bulunmadığı” gerekçesiyle beraat ettirdi (10 Ekim).
Yeni baskı aracına örnek: İlan kesme
Türkiye’de özellikle iktidara yönelik eleştirel yayın yapan gazeteler, daha önce de yayınlarından dolayı Basın İlan Kurumu’ndan gelen savunma taleplerini veya ilan cezalarını, editoriyal baskının ağırlaşması nedeniyle, kamuoyu önünde şikayet konusu yaptılar. Basın İlan Kurumu, Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde, BirGün’e toplam 49 gün, Cumhuriyet’e 19 gün, Evrensel’e de 10 günlük reklam kesme cezası verildiği gündeme geldi. Yeni Asya gazetesinden savunma istendi.
Cumhuriyet’e 19 gün ilan cezası: Basın İlan Kurumu (BİK), Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk’ün Aziz Nesin’in bir öyküsünü alıntılayarak kaleme aldığı “Barış Pınarı” yazısı nedeniyle gazeteye 17 gün ilan ve reklam akışını durdurma cezası verdi. BİK Yönetim Kurulunun resen başlattığı inceleme kapsamında Işıl Özgentürk’ün “Biz bu boku neden yedik” başlıklı köşe yazısı dolayısıyla 17 günlük resmi ilan ve reklam akışının durdurulması cezası verildi. Tebliğ edilen kararda, “Köşe yazısında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barış Pınarı Operasyonuna karşı çıkılmıştır. Köşe yazısında yer alan ‘sözüm ona bir savaş pardon operasyon’ ifadeleri de bu operasyona karşı çıkıldığının hatta küçümsendiğinin kanıtı olmuştur... Ayrıca köşe yazısının başlığında ‘bok’ kelimesi yerine ‘b...’ olmadan yazıda yer alması Basın Ahlak Esasları 129 sayılı genel kurul kararının 1. maddesini ihlal ettiği görülmüştür” ifadelerine yer verildi.Ayrıca, Cumhuriyet internet sitesinde 6 Eylül 2019’da yayımlanan “TV5’te Etyen Mahçupyan’ın Pelikan çıkışına RTÜK cezası” başlıklı haber nedeniyle de iki günlük ceza kesildi. Karar, RTÜK Başkanlığı’nın şikayetiyle alındı (21 Aralık).
BİK Evrensel’den savunma istedi: Basın İlan Kurumu, GAP Bölgesi’ndeki yerel medyaın sorunlarını ele alan, BİK’i eleştiren “Bsın İlan Kurumu Kürtçe Yayıncılığı Bitirdi” başlıklı haberde eleştiri sınırları aşıldığığı iddiasıyla Evrensel gazetesinden savunma istedi. Antep Üniversitesi ile Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma Dairesinin yürüttüğü projede bölgeden dokuz kentinde görev yapan habercilerin sorunlarının tespit edilmesi amaçlanıyordu (21 Aralık).
BirGün ve Evrensel’e “ilan” cezaları: Basın İlan Kurumu (BİK), BirGün gazetesine “Bazı haberlerde yayın kaynağının kullanılmaması”, Evrensel gazetesine de “haber başlıkları” gerekçe gösterilerek toplam 49 günlük ilan kesme cezaları verdi. Evrensel gazetesi genel yayın yöneteni Fatih Polat, “Evrensel’e son yönetim değişikliğinden önce de çeşitli haberler nedeniyle ilan kesme cezaları verildi. Ancak bunlar 2-3 gün ile sınırlı oluyordu. BİK’teki son yönetim değişikliğinden sonra ise iki haberimizin başlıkları gerekçe gösterilerek bir haberimiz için 15 gün, diğer haberimiz için ise 10 gün ilan kesme cezası aldık. Evrensel’in ilan geliri 4 bin bandı üzerinden belirlenen katsayı ile oluyor. İlan yaptırımını 25 yıldır ilk kez bu ağırlığıyla yaşıyoruz. Gazetemizi ilan hakkından edecek istikrarlı bir sürece tanıklık ediyoruz” dedi. BİK’in ilk önce “Baskı ve Bayi-İade Defterleri”nin gecikmeli tutulmasını gerekçe gösterdiği, sorunun 1 Eylül 2019’da giderilmesinin ardından bu kez ilan durdurmak için, “Bazı haberlerde yayın kaynağının kullanılmaması”nın gerekçe yapıldığını hatırlatan BirGün gazetesi imtiyaz sahibi İbrahim Aydın da, üç aydır Basın İlan Kurumunun birtakım gerekçelerle kendilerine verilen ilanları kestiğini bildirdi; BİK’in “muhalif basını terbiye etme mekanizmasına” dönüştüğünü söyledi. (11 Aralık).
Yeni Asya’ya “Pelikan” ayarı: Basın İlan Kurumu (BİK), 9 Eylül 2019 tarihli “TV5’e Pelikan Cezası” başlıklı haber nedeniyle Yeni Asya gazetesinden savunma istedi. Gazete savunmasında, “Şikayetçi RTÜK’ün Başkanı Ebubekir Şahin, aynı zamanda BİK Genel Kurulu’nda hükümet temsilcisidir. Bu etik midir?” diye sordu. Ayrıca, BİK Genel Genel Kurulu’na Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atadığı üyeler arasında, uluslararası medya temsilcilerini fişleyen ve taciz eden SETA Raporu’nun hazırlayan Takvim gazetesi yazarı İsmail Çağlar da bulunuyor (5 Aralık).
Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar
İfade Özgürlüğü Derneği, BM 2020 Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması Kapsamında Hazırlanan Türkiye Raporu ve Tavsiyeler başlıklı raporunda, Türkiye’de erişimi engellenen site sayısının Ekim itibariyle 288 bin 310 olduğunun bildirdi.
Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde sekiz kitap yasağı, gazeteciye yönelik bir yurtdışı yasağı, bir akreditasyon ayrımcılığı, bir TV ekibine hareket yasağı, üç site haberine sansür, bir haber sansürü yaşandı. İki yıl sekiz aylık Wikipedia sansürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkum edildiyse de yılı tamamladı.
Geçen yılın aynı döneminde İnternet alanında çıkan 327 habere erişim engeli kararı verilmişti. Ulusal gündeme ilişkin iki yayın yasağı çıkarken bir İnternet haber sitesi de erişime kapatılmıştı. Wikipedia sitesinin kapalı kaldığı bu dönemde, Çalık Holding’den Kalyon’a, Akın İpek’ten Kıvanç Tatlıtuğ’a birçok kesim, İnternet haber mecrasına erişim yasağı getirtmişti. Türk Hava Yolları’nın eleştirel gazete yasağının bir kez daha gündeme geldiği bu dönemde, bir röportaj ve iki muhabirin çalışması engellenmiş, bir cezaevi mektubu da yasaklanmıştı.
2018 yılındaysa en az 2 bin 950 İnternet haberi, 77 Twit, 22 Facebook paylaşımı, 5 Facebook video, 10 İnternet sitesine erişim engellenmiş; üç yayın yasağı (biri geçici) çıkmıştı. Yıl içinde, 8 gazete, 2 TV, 2 mektup, 1 rapor, 1 TV dizisi, 1 röportaj sansürle karşılaşmıştı. Dünyanın en popüler İnternet ansiklopedisi Wikipedia, Türkiye’de yılboyu sansürlü kalmıştı.
Wikipedia 975 gündür sansürlü: İnternette dünyanın en büyük bilgi ansiklopedisi Wikipedia, birkaç sayfasında “Türkiye hükümeti insanlığa karşı suçtan sorumlu tutulduğu” gerekçesiyle Türkiye’de Nisan 2017’den beri, yani 975 gündür sansürlü. Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 5651 sayılı Kanuna dayanarak aldığı 29 Nisan 2017 tarihli kararını “Suriye İç Savaşı’na yabancı müdahalesi’ (Foreign involvement in the Syrian Civil War) ve ‘Devlet destekli terörizm’ (State-sponsored terrorism) başlığıyla yayınlanan yazılara dayandırmıştı. Dönemin Ulaştırma Bakanlığı, bu içerikleri “Uluslararası arenada Türkiye’ye karşı bir karalama kampanyası” olarak nitelendirmişti. AİHM’in Wikipedia yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu olduğunu kanıtlaması için Türkiye hükümetine 31 Ekim 2019 tarihine kadar süre vermesinin ardından Anayasa Mahkemesi (AYM) Birinci Bölümü de, başvuruyu 11 Eylül’de gündemine aldı; şimdi Genel Kurul’da görüşmek için bekletiyor (31 Aralık).
Üç kitaba yasak: Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu; Defne Ongun Müminoğlu'nun "Cinsellik-Cinselliği Keşfediyoruz", Mehmet Güler'in "İçim Dışım Gökkuşağı" ve Adem Özbay'ın "Kin Kanatlılar" kitaplarını 'muzır' ilan etti (29 Aralık).
T24 haberine yasak: T24 sitesinde yayınlanan “Cumhuriyet’in ‘Haberimize yasak’ haberine de yasak geldi!” haberi de Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişime kapatıldı. Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 20 Aralık 2019 tarihli kararını T24’e iletmesi sonucu söz konusu haber yayından kaldırıldı (25 Aralık).
Beş yılda 288 bin 310 site erişime engelli: İfade Özgürlüğü Derneği, BM 2020 Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması Kapsamında Hazırlanan Türkiye Raporu ve Tavsiyeler başlıklı raporunda, Türkiye’de erişimi engellenen site sayısının Ekim itibariyle 288 bin 310 olduğunun bildirdi. Raporda, 2014 yılı itibariyle 48.000’den fazla URL bazlı erişim engelleme kararı verilirken, 150 bin URL kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle erişime engellendiği belirtildi. Raporda kişilik haklarının ihlal edilmesine ilişkin URL bazlı erişim engelleme tedbiri düzenleyen 5651 sayılı Kanunun 9. maddesine yapılan ekleme ile 2014 Şubat ayında yürürlüğe girdiğinden beri, 7 bin 334 haberin URL bazlı olarak erişime engellendiği tespit edildi. Raporda, “Engellenen haber içeriklerinin çoğunun siyasi liderlere, hükümete ve devlet kurumlarına yönelik eleştirilerden oluştuğu not edilirken, bu haberlerin herhangi bir hukuk veya ceza davası da açılmayarak erişime engellenmesi koruma tedbiri yöntemi kullanıldığı ve içeriklerin süresiz bir şekilde engelli kaldığı” belirtildi. Raporda en çok sırasıyla Hürriyet, Sabah, T24, Sözcü ve Cumhuriyet’teki haberlere engel getirildiği aktarıldı (10 Aralık).
T24 haberine erişim engeli: İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği, Kadın öğrencilere, “pantolonunun paçası neden kısa” diye sorarak azarlayan ve tepkilerin ardından görevden alınan Siirt – Kurtalan Anadolu Lisesi Müdürü Fersende Karataş’la ilgili T24 haber sitesinde çıkan habere, Türkiye Gençlik Vakfı’nın başvurusuyla erişim engeli kararı aldı. TÜGVA’nın gerekçesi, T24 ve birçok haber sitesinin görsel olarak kullandığı Karataş fotoğrafının sağ üst tarafında logosu ve ismi tam gözükmeyen bir TÜGVA posterinin yer almasıydı (10 Aralık).
Tahincioğlu’nun haberine sansür: Bakırköy 4. Sulh Ceza Hâkimliği, gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun T24 haber sitesinde çıkan, Yargıtay üyesi, eski MİT mensubu ve ortak dostları hakkında çeteden suç duyurusu yapıldığı ve soruşturma açıldığı yönündekihaberine “kişilik haklarını ihlal” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Karar, daha önce Bakırköy’de savcılık yapan Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner’in talebi üzerine alındı (9 Aralık).
685 karta “güvenlik” iptali: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığının 2020 yılı bütçesi görüşülürken basın kartlarının iptaliyle ilgili soruları yanıtladı. Oktay, “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu unsuru” ile 685 basın mensubunun kartlarının iptal edildiğini açıkladı. Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün kapatılarak İletişim Başkanlığı'nın kurulması ardından “sarı basın kartlarının güncellenmesine ihtiyaç doğduğunu” ifade eden Oktay, değişimin amacını, “usulsüz ve sahte kart kullanımının önüne geçilmesi, basın kartının prestijini artırarak basın mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak” olarak açıkladı (30 Kasım).
Cemal’e yurtdışı yasağı: Sabah saatlerinde Berlin'e gitmek için İstanbul Havalimanı'na gelen gazeteci Hasan Cemal'e pasaportuna el konularak yurtdışına çıkış yasağı getirildi. 11 Kasım 2019 tarihinde alındığı bildirilen yurtdışına çıkış yasağı, avukat Fikret İlkiz’in yaptığı itiraz sonucu İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce kaldırıldı (30 Kasım, 2 Aralık).
İki kitap için “imha” kararı: Erzincan’ın Refahiye Başsavcılığı, ilçede geçen yıl jandarmanın yaptığı bir ev baskınında el konulan Kazım Gündoğan ve Nezahat Gündoğan imzalı “Dersim’in Kayıp Kızları” kitabı ile İbrahim Kaypakkaya’nın hayatının anlatıldığı Salih Aksoy imzalı “İbrahim- Ser Verip Sır Vermeyen Devrimci Önder” adlı kitapla ilgili “imha edilmesi” için talimat verdiği ortaya çıktı (11 Kasım).
İki site haberine yasak: Manisa 1. Sulh Ceza Hâkimliği, AK Parti’nin Manisa İl Başkanlığı’na iş için gelen kadınların fuhuş batağına sürüklendiği iddialarına ilişkin Manisa’nın yerel gazeteleri Manisa Son Haber ve Türkiye Havadis’in internet sitelerinde yayınlanan haberlere erişim engeli getirdi. Kararın gerekçesinde haberlerin “başvurucu parti tüzel kişiliğinin kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olduğu” savunuldu (4 Kasım).
Sancar’ın akreditasyonu iptal: Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı yedinci gününde devam ederken bölgedeki gelişmeleri yerinden takip eden, Taz, İndependent, Gazete Karınca ve Özgürüz Radyo gibi mecralara haber geçen serbest gazeteci Altan Sancar’ın akreditasyonu iptal edildi. Kararın polis ekiplerine ve kendine sözlü olarak tebliğ edildiğini söyleyen Sancar, “Bana Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın akreditasyonumu iptal ettiğini söylediler. Durumun onlara da sözlü olarak ifade edildiğini söylediler ve akredite kartıma el koydular. Daha sonra ise otelden ayrıldılar… Haber takibi yaptığım süre zarfında, bölgede uluslararası medya kuruluşu çalışanlarına yönelik farklı bir algı yaratıldığını gördüm. Biz de haber yaparken yaratılan algının zorluklarını sonuna kadar yaşadık. Orada bulunan herkesin tedirginlik içinde yaşadığını, bölgede görev yapan gazetecilerin de tedirginlik içerisinde haber yapmaya çalıştığını söyleyebilirim” dedi (15 Ekim).
Uluç’a Sabah’tan sansür: Sabah gazetesi, yazarı Hıncal Uluç’un 2 Ekim tarihli yazısındaki “Saray” kelimesini silerek yerine “Külliye” ifadesi kullandı. Uluç, gazetesinin bu müdahalesini köşesinden duyurmuş ve “Dün, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın, ilk defa Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verdiği konseri, müthiş bir keyif ve heyecanla yazmıştım. Sabah gazetemi aldım. Okurken baktım, bütün 'Saray' sözcükleri 'Külliye' olarak değiştirilmiş. Ben 'Saray' sözcüğünün nasıl başkanı ve iktidarı karalamak için yıpratıldığını iyi biliyorum. Bildiğim için de bu karalamalara yenilmek değil, inadına üstüne gitmek için 'Saray' sözcüğünü kullanıyorum” diye yazdı (13 Ekim).
BBC ekibine engel: Akçakale’nin sınırın karşısından atılan ve üç kişinin ölümüne yol açan havan mermileriyle vurulmasının ardından bir vatandaş BBC ekibine “Çekim yapma, gösterme olayları!” sözleriyle tepki gösterdi (10 Ekim).
Dink Vakfı’na Kayseri yasağı: İstanbul’da 2007’de öldürülen gazeteci Hrant Dink’ın anısı ve değerlerini yaşatmak için kurulan Hrant Dink Vakfı, 18-19 Ekim'de Kayseri'de yapmayı planladığı “Kayseri ve Çevresi: Toplumsal, Kültürel ve Ekonomik Tarihi Konferansı”nın Kayseri Valiliği'nin müdahalesi nedeniyle İstanbul'da yapılacağını açıkladı (3 Ekim).
Üç kitaba “muzır” yasağı: Elisabeth Brami’nin Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi ve Kız Çocuk Hakları Bildirgesi (Yapı Kredi Yayınları); Francesca Cavallo ile Elena Favilli’nin Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler Olağanüstü 100 Hikâye (hep kitap) ve Sünnetçi Kız (Cinius Yayınları) adlı kitaplarında yer alan bazı yazıların Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun 27 Eylül 2019 tarihli kararıyla “18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğu” ilan edildi (1 Ekim).
Habercilik
İktidara yakın gazeteci Cem Küçük, TGRT yayınında “FETÖ’nün önde gelen tutukluları”nı konuşturma teknikleri olarak işkenceyi tavsiye etti. Diğer yandan, Akit TV sunucusu Fatih Dağıstanlı, “şeriata savaş açtığı” gerekçesiyle “Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atma”yı savunabildi.
“Saray'a giden CHP'li” iddiasını ortaya atan Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan ve CHP’li bir kaynağı bulunduğunu iddia ettiği halde “haberi” yazmayı Turan’a bırakan meslektaşı Talat Atilla, haber ve haber kaynağının güvenirliğiyle ilgili tartışma konusu oldular.
Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü yaptığı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın basın danışmanlığını yaptığı dönemlere ilişkin açıklamalar yapan Gazeteci Kemal Öztürk, “Bugün çok bağımsız ve çok özgür gazetecilik yaptığını söyleyen arkadaşlarımız, o zamanlar gazete yönetiyorlardı ve ben istemeden ertesi günün gazete manşetini bana gönderiyordu, 'Uygun mudur' diye soruyor ve öyle yayınlıyordu” dedi.
A Haber’e “açlık” tepkisi: A Haber TV kanalı, asgari ücret zammının büyük tepki çektiği, işçilerin “açlığa mahkum ediliyoruz” diyerek tepki gösterdiği bugünlerde “Uzun süre aç kalmak ömrü uzatıyor” mesajını içeren bir haberi yayına sokması sosyal medyada tepki çekti. Bir mesajda, “Yakında açlıktan ölmenin de yararlarını anlatır bunlar” yazılıydı (30 Aralık).
Küçük’ten işkence taktikleri: Hükümete yakın gazeteci Cem Küçük, TGRT’de Fuat Uğur’la birlikte yaptığı Medya Kritik programında 'FETÖ' soruşturmaları kapsamında yargılananların hapishanede konuşturulamamasından şikayet ederek “Başka türlü de konuşturma teknikleri var” diyerek işkence yöntemleri tarif tavsiye etti. İsrail gizli servisi MOSSAD’ın yöntemlerinden örnekler veren Cem Küçük, tutuklu Ali Fuat Yılmazer, Alaaddin Kaya ve Mehmet Partigöç’ün konuşturulması için işkence yöntemlerini anlattı: “Ya şu adamları bir konuştursanıza. Bunlar bir sürü şey biliyor. Bizim savcı şöyle; oturuyor, ‘Fuatçığım hoş geldin. Adın, soyadın…’ mesela diyor. Nerede görev yaptın, bu işi sen mi yaptın? Hayır diyor. Böyle diyor mesela. Kardeşim başka türlü de konuşturma teknikleri var. Sallandır camdan aşağıya. Havlu tekniği var, boğuyor” (22 Aralık).
Cumhuriyet ve Kansu’ya ölümle tehdit: Akit TV sunucusu Fatih Dağıstanlı, canlı yayında manşetini beğenmediği Cumhuriyet gazetesi ve yazarı Işık Kansu’yu “Madem Cumhuriyet şeriata savaş açtı, hep birlikte gidelim Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atalım” sözleriyle tehdit etti (22 Aralık).
CNN Türk’e “Baca” eleştirisi: TBMM'de kabul edilen termik santrallerin 2,5 yıl daha baca filtresi olmadan çalışarak havayı kirletmeye devam etme kararı, CNN Türk ekranlarında savunuldu. Baca filtresi takıldığı durumda oluşacak maliyetin anlatıldığı yayına tepki gösteren TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, “İnanılmaz! CNN Türk, bir termik santrale filtre takmak için verilecek 10 günlük aranın maliyetini hesaplayarak, açıkça termik santrallerin “baca filtresi takmadan” 2,5 yıl daha çalışabilme iznini savunuyor. Soruyoruz, hangisi insan sağlığından daha değerli?” dedi (29 Kasım).
Gazetecinin “kaynağı” tartışması: “Saray'a giden CHP'li” iddiasını ortaya atan Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan'ın kaynak olarak gösterdiği, gizlice görüşen kişinin de Muharrem İnce olduğunu ileri sürdüğü ifade edilen meslektaşı Talat Atilla, “Yanıt veriyorum!” başlıklı yazısında “Rahmi Turan 'Gazeteci kaynağını açıklamaz' dediği için ve Rahmi Turan’ı korumak için 'Benim' dememeyi tercih ettim” dedi. Atilla, kendi kaynağının bir CHP'li olduğunu, görüşmenin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından doğrulandığını ve bu süreçteki “hatasının” haberi kendisinin yapmamış olması olduğunu açıkladıysa da tartışma, gazeteci ve haber kaynağının güvenirliğini ve haber kaynağının gizliliğine dair ilkeler bakımından ders oldu (23 Kasım).
“Uygun mudur diye bana sorarlardı”: Çağlar Cilara'nın YouTube hesabından yayınladığı Onuncu Köy'e konuk olan Kemal Öztürk, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ve Erdoğan'ın basın danışmanlığını yaptığı döneme ilişkin açıklamalarda bulundu. “Hiç kimsenin ekmeğiyle oynamadım” diyen Öztürk, “Suyun akışını değiştirecek kadar müdahil değildim. Çünkü benden önce bunlarla ilgili çok sıkı sorunlar yaşandığı için daha yumuşak bir basın danışmanlığı süreci geçirilmesini daha uygun gördüm. Ama şunu söyleyeyim; bugün çok bağımsız ve çok özgür gazetecilik yaptığını söyleyen arkadaşlarımız, o zamanlar gazete yönetiyorlardı ve ben istemeden ertesi günün gazete manşetini bana gönderiyordu, 'Uygun mudur' diye soruyordu ve öyle yayınlıyordu.” (17 Kasım).
Trump Kaplan’ı iğneledi: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısına ABD Başkanı Donald Trump'ın gazeteci Hilal Kaplan'a çıkışması dikkat çekti. “Sadece dostane muhabirler lütfen, sadece dostane muhabirler, burada onlardan çok yok” sözleriyle soru sorması için Kaplan'ı işaret eden Trump, ABD ve Türkiye’nin YPG’ye yönelik politikalarındaki farklılığa işaret eden sorusuna yanıt verdikten sonra, “Gazeteci olduğunuza emin misiniz, hükümet adına çalışıyor olmayasınız” dedi (14 Kasım).
Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi (AYM), Ekim-Kasım-Aralık döneminde, yedi gazeteci ve iki İnternet sitesi (Yüksekova Güncel Haber ve Diken), bir siyasetçi, bir avukat ve de bir heykeltıraşın başvurusunda, toplam 60 bin 110 TL tazminata hükmetti. Ayrıca AYM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) para cezasını ödeyemeyen radyo ve televizyonların yayınını durdurmasına ilişkin hükmü ifade özgürlüğüne aykırı buldu. Ayrıca AYM, dünyanın en büyük çevrimiçi ansiklopedisi Wikipedia'nın Türkiye'de 29 Nisan 2017’den beri Türkiye’de sansürlü oluşunu “ifade özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirdi.
Geçen yılın aynı döneminde AYM, ikisi gazeteci, biri İnternet haber sitesi, biri de polis olmak üzere üç dosyadan Anayasanın güvence altına aldığı ifade özgürlüğü hakkının hiçe sayıldığı gerekçesiyle toplam 8 bin 227 TL tutarında tazminata (mahkeme gideri dahil) hükmetmişti.
2018 yılının tamamında AYM, 10 gazeteci, bir İnternet sitesi, 1 gazete dahil 18 başvuruda Türkiye’yi giderler dahil 135 bin 881 TL tazminata mahkum etmişti. Üst Mahkeme, özellikle darbe girişiminden beri iktidar politikalarına ters düşecek dosyaları zamana yaymakla eleştiriliyordu.
Avukat Kılıç AYM’de kazandı: AYM, avukat Savaş Kılıç’ın Facebook’ta 28 bini aşkın üyesi bulunan “Avukat-Hakim-Savcı-Tüm Hukukçular Omuz Omuza!” isimli grupta yaptığı paylaşım nedeniyle Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce “hakaret” iddiasıyla adli para cezasına mahkum edilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi. Kılıç, dini değerlerin aşağılandığı gerekçesiyle bir paylaşıma tepki gösterdikten sonra, gelen yanıtlarla ilgili, “1000 yorum sınırını aşan ve Muhtar adayı [V.Ö.] nün fikirlerini s..çtığı iletisinde, grup olarak hep birlikte fikirlerimizi Muhtar adayımıza fışkırttık” şeklindeki paylaşımda bulunması nedeniyle V.Ö adlı kullanıcının şikayetiyle mahkum edilmişti (26 Aralık).
AYM Karahasanoğlu’na hak verdi: Anayasa Mahkemesi, Yeni Akit Gazetesi yazı işleri müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu’nun gazeteci Sedef Kabaş’a yayın yoluyla hakaret gerekçesiyle Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce mahkum edilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak gördü. Tazminat talebinin reddine karar veren AYM, Karahasanoğlu’na mahkeme gideri karşılığında 2 bin 733 TL ödenmesine hükmetti. AYM’nin gerekçeli kararında, “Köşe yazısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde yazının ifade ve basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı ve yazıda müştekiye yönelik bir hakaretin söz konusu olmadığı görülmektedir” dedi. Karahasanoğlu’nun mahkum edilen 2 Ocak 2015 tarihli ve “Medyamızın yeni kahramanı hortumcu Çağlar’ın işçisi Sedef!” başlıklı yazıda, Kabaş ile ilgili “Ticari hayatında, hani denir ya.. “İki koyunu güdemeyen” diye.. Öye bir gazeteci Sedef abla da..” gibi ifadeler kullanılıyordu (26 Aralık).
AYM “Wikipedia’yı açın” dedi: Anayasa Mahkemesi, iki sekiz aydır Türkiye’de erişime kapalı olan Wikipedia sitesiyle ilgili başvuruda altıya karşı 10 oyla ifade özgürlüğünün ihlaline kararı verdi; kararı veren Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nden yasağın kaldırılmasını istedi. Wikipedia’ya erişim erişim, “Türkiye’yi çeşitli terör gruplarıyla aynı düzlemde ve iş birliği halinde göstermeye çalışan içerikler” nedeniyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 29 Nisan 2017 tarihinde engellenmişti (26 Aralık).
Siteye sansüre AYM mahkumiyeti: Anayasa Mahkemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) Yüksekova Güncel Haber adlı siteye yönelik erişim engeli getirmesini “basın ve ifade özgürlüğünün ihlali” olarak değerlendirdi. Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün talebi ve kapatılan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) 20 Ağustos 2015 tarihli yazısıyla bu haber sitesi dahil 13 internet adresine erişim engeli kararı verilmişti. Ankara Gölbaşı 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulan dilekçede, “Bahse konu internet ortamında yayımlanan içeriklerin yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin ihlaline sebebiyet vermesi nedeniyle erişimlerinin engellenmesine karar verildiği belirtilmiştir” ifadesi yer almıştı. Anayasa Mahkemesi kararında, “İnternet haber sitesine tümüyle erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı ile başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulmuştur” değerlendirmesi yaptı (20 Aralık).
Demir ve Peksezer AYM’de kazandı: Anayasa Mahkemesi, 15 Ekim 2014 tarihli “Seçimler Yaklaştı 'Paralelci' Rektör Hükümete Yanaştı!” başlıklı yazıda dönemin Adıyaman Üniversitesi Rektörü’ne “hakaret” edildiği gerekçesiyle Adıyaman'da Bugün gazetesi köşe yazarı Abuzer Demir ve sorumlu müdürü Aslı Peksezer’e toplam üç kez 1.740 TL adli para cezası verilmesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) yoluyla da olsa basın ve ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi. AYM, dosyayı zararın giderilmesi için yerel Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geri gönderdi. AYM, başvuruculara toplam 9 bin 150 TL manevi tazminat ve 2 bin 715 TL de mahkeme gideri ödenmesine hükmetti. Kararda, “Yapılan haberler kamuoyunu ilgilendiren bir konuda yapılan tartışmanın bir parçasıdır. Bu bağlamda bir haber veya yazının kamuyu bilgilendirme değeri ne kadar yüksek ise kişinin haber veya makalenin yayınlanmasına o kadar boyun eğmesi gerekir” denildi. Ekim’de alınan karar 12 Aralık’ta kamuoyuna yansıdı (13 Aralık).
AYM’den Tuşalp lehinde karar: Anayasa Mahkemesi, Sol gazetesinin 26 Kasım 2013 tarihli sayısında yayımlanan “Alıntı” başlıklı yazısında, darbe girişimden sorumlu tutulan cemaat temsilcisi Fethullah Gülen’e “hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Erbil Tuşalp’a verilen ertelemeli para cezasını haksız buldu; kararı Anayasada güvence altına alınan basın ve ifade özgürlüğü hakkının bir ihlali olduğuna hükmetti. Yazıda, Gülen için “paragöz iblis, haysiyetsiz sapık, cüzzamlı sürüngen, dolara kara sevdalı, gözyaşı bezirganı, İslami terbiyeden nasipsiz, insanlarımızı morfinleyen sünepe, uyanık bir mazoşist” gibi ifadelere yer veriliyordu. AYM, Tuşalp’a bin 740 TL manevi tazminat, 2 bin 702 TL de mahkeme gideri olmak üzere toplam 4 bin 442 TL ödenmesine hükmetti. Akim ayında alınan karar 12 Aralık’ta duyuruldu (12 Aralık).
AYM yayın durdurma hükmünü bozdu: Anayasa Mahkemesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) para cezasını ödeyemeyen radyo ve televizyonların yayınını durdurmasına ilişkin hükmü Anayasa ifade özgürlüğüne aykırı buldu. Mahkeme, yayın durdurma tedbiri konusunda, “Bu çerçevede öngörülen tedbirin kuralla ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmadığı, sınırlamayla hedeflenen kamu yararı ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bulunması gereken makul dengenin kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır” denildi (5 Aralık).
AYM Erdoğan’a değil, heykeltıraşa hak verdi: Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “ucube” diyerek, dönemin Başbakanıyken 2011’de yıkılmasına neden olduğu Kars’taki İnsanlık Anıtı ile ilgili başvurudaheykeltıraş Mehmet Aksoy’un ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Aksoy’a 20 bin TL tazminat ödenmesine karar veren AYM, değerlendirmesinde, “Başvurucunun sahip olduğu eserin kamu gücünü kullanan organların aldıkları bir dizi karar neticesinde yıktırılması nedeniyle ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulmuştur. Bu müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe ifade özgürlüğünün ihlalini teşkil edecektir” dedi (25 Kasım).
AYM’den “Akit” lehine karar: Anayasa Mahkemesi, 20 Ocak 2015’te “İşte TSK'daki Paralel, KPSS Soruları Servis Edilen Subay Eşleri de 120.00 Tam Puan Almış” başlıklı bir yazı nedeniyle “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla tazminata mahkum edilen Yeni Akit gazetesinden Kenan Kıran ve Ramazan Fatih Uğurlu’nun “ifade özgürlüğü haklarının hukuka aykırı şekilde ihlal edildiğine hükmetti. Kararda, gazetenin yayınladığı haberde ismi geçen kişiyle ilgili verilen bilgilerin doğru olmadığı buna rağmen gazetede yazılanların ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığı ifade edildi; davaya konu tazminata hükmeden Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Kıran ve Uğurlu’nun ifade özgürlüğü ile tazminat ödedikleri kişinin şeref ve itibar hakkı arasında adil bir denge kurmadığı” belirtildi (19 Kasım).
AYM dosyayı düşürdü: AYM, 7 Mayıs 2014 tarihli “Savcılık Başbakan’a İnceleme Başlattı mı?” başlıklı bir haber nedeniyle RTÜK idari para cezası verdiği Samanyolu Haber TV ile ilgili başvuruya ilişkin düşme kararı verdi. Karara gerekçe olarak, “başvurunun devam ettirilmek istendiğiyle ilgili AYM’ne bir beyanda bulunulmaması” gösterildi (19 Kasım).
AYM Şenyüz’e hak verdi: Anayasa Mahkemesi, o dönem çalıştığı Yurt gazetesinin 20 Aralık 2012 tarihli sayısı için “Gazeteci mi CIA ve EL KAİDE Gülü mü” başlıklı bir yazı kaleme aldığı için İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’e hakaret edildiği gerekçesiyle mahkum ettiği gazeteci Meriç Şenyüz’ün ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Kararda, “Köşe yazısı bir basın mensubuna yönelik eleştirel bir yazıdır. Köşe yazısında eleştirilen basın mensubu, ulusal bir kanalda TV programcısı ve ulusal bir gazetede köşe yazarı olup kamuoyunca tanınan bir kişidir. Bu nedenle ilgili basın mensubunun kendisine yönelik eleştirilere diğer vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir” denildi. Karar, ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderildi. Şenyüz’e de 9 bin 150 TL manevi tazminat ödenecek (12 Kasım).
Diken’e sansürü AYM gördü: Anayasa Mahkemesi, Diken haber sitesinin “Videosu da çıktı: Birlik’in cesedi metrelerce sürüklenmiş, cansız bedenine küfredilmiş” başlıklı haberi için alınan erişim engeli kararında, "ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine" hükmetti. Şırnak’ta, HDP’li vekil Leyla Birlik’in kayınbiraderi Hacı Lokman Birlik’in cesedinin zırhlı polis aracının arkasına bağlanarak yerde sürüklendiğini gösteren fotoğrafın ardından, polis aracının içinden çekilmiş bir video kaydı da ortaya çıkmıştı. Diken söz konusu videoyu içerdiği ağır küfürlü ifadeler nedeniyle yayınlamadığı, görüntüyü ve konuşulanları tarif etmekle yetinmesine karşın Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 5 Ekim 2015 gecesi habere erişim yasağı getirmişti. AYM, 26 Eylül’de, erişim engelinin Anayasa’nın 26. ve 28. Maddelerinin ihlali anlamına geldiğine karar verdi (9 Kasım).
Önder için AYM’den örnek karar: Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, HDP eski Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkında 2013 Newroz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmalarında “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasıyla İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 7 Eylül 2018'de verdiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin de 4 Aralık 2018'de onadığı 3 yıl 6 aylık hapis cezasının ifade özgürlüğünün bir ihlali olduğuna karar verdi. Oybirliğiyle alınan kararda, “Başvuruya konu düşünce açıklamasının yapıldığı tarihlerde PKK'nın gerçekleştirdiği şiddetin ve terör olaylarının sona erdirilmesi amacıyla devlet tarafından bir dizi idari ve siyasi açılım başlatılmıştır. Çözüm süreci olarak da isimlendirilen bu süreçte şiddet ve terör olayları önemli ölçüde azalmıştır… AİHM de pek çok kararında Abdullah Öcalan’ın “Kürtlerin lideri” olarak ifade edilmesinin tek başına şiddeti teşvik etmediği kanaatine ulaşmıştır. Benzer sözlerin değerlendirilmesine ilişkin olarak Yargıtay da bir yöntem belirlemiştir. Yargıtay sanığın terör örgütünün kurucusu lehine slogan attığı olaylarda eylemin gerçekleştirildiği yer, koşullar ve muhatapları, dinleyici kitlesi ve bu kitleyi harekete geçirme potansiyeli bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir” denildi. Önder’e 9 bin 150 TL manevi tazminat, 2 bin 770 TL de mahkeme gideri ödenmesine hükmedildi (4 Ekim).
AİHM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde, Terörle Mücadele Kanunu uyarınca cezai işlem gören ikisi belediyeci biri siyasi aktivist olmak üzere üç kişinin yaptığı üç ayrı başvuruda, Türkiye’yi 16 bin 500 € (toplam 104 bin 200 TL) tazminat ödemeye mahkum etti.
AİHM, yine ifade özgürlüğü dosyaları bakımından bu dönemde gazetecilerle ilgili herhangi bir karara imza atmadı. Odatv davasından beraat etmeden önce 19 ay keyfi şekilde tutuklu bırakılan gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile KCK Basın Komitesi üyeliğinden halen yargılanan 46 medya çalışanı da AİHM’den karar bekleyenler arasında bulunuyor. Diğer yandan, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Wikipedia sansürüne ilişkin AİHM’e gönderdiği mütalaasında keyfi sansüre yol açtıkları için Türkiye’yi ve İnternet Kanunu’nu eleştirdi.
AİHM, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, OHAL ortamında gazetecilerden gelen “özgürlük ve güvenlik” ile “ifade özgürlüğü” haklarına ilişkin başvuruları bir yıl altı ay gibi uzun süre sonra kararlaştırdığı için yoğun şekilde eleştirilmişti.
Keza, geçen yılın aynı döneminde de AİHM’in, ifade özgürlüğü bakımından Türkiye ile ilgili herhangi bir kararı kamuoyuna yansımamıştı.2018 yılının tamamında ise AİHM, altı gazeteci ve 2 yayıncı dahil 12 başvuruda Türkiye’yi Sözleşmenin 10. Maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle toplam 73 bin avro (yaklaşık 365 bin TL) tazminata hükmetmişti.
Pehlivan ve Terkoğlu hakkını AİHM’de arıyor: Odatv sitesine yönelik komplo kapsamında “Ergenekon örgütüne yardım” iddiasıyla 14 Şubat 2011’de gözaltına alınıp tutuklanan, 14 Eylül 2012’de tahliye edilen Odatv sitesi yetkilileri Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, 19 aylık haksız tutukluluğu nedeniyle hakkını AİHM’de arıyor. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 13 sanıklı davadan beraat eden gazetecilerden Pehlivan, sosyal medyada yaptığı açıklamada Adalet Bakanlığı’nın AİHM’e “güvenlik ve özgürlük” ile “ifade özgürlüğü ihlali” bulunmadığını savunan ve “450 Euro verelim, bu iş bitsin” anlamına gelen bir yanıt gönderdiğini bildirdi (24 Aralık).
Mijatovic AİHM’e “Wikipedia” raporu sundu: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye aleyhinde AİHM'e yapılan Wikipedia sansürüne ilişkin başvuru için mütalaasını sundu. Mijatovic, internet kanununda kapsamlı değişiklik talep etti. Mijatovic mütalaasında Türkiye’de internet sansürü ve sitelere erişim uygulamalarının “son derece orantısız” bir şekilde sürdüğü değerlendirmesini yaptı. Mijatovic, “Anayasa Mahkemesi’nin iç hukuk yolu olarak etkinliğini sorgulatan bu gelişmeden üzüntü duyuyorum. İnternet erişim engellerinden kaynaklı ihlallere karşı mevcut durumda Anayasa Mahkemesi’ne bel bağlanamaz” dedi. AİHM, Nisan 2017’den beri Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla süren Wikipedia yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle (AİHS) uyumunu kanıtlaması için hükümete 31 Ekim 2019’a kadar süre vermişti. Türkiye’deki sansür kararına “Suriye İç Savaşı’na yabancı müdahalesi’ (Foreign involvement in the Syrian Civil War) ve ‘Devlet destekli terörizm’ (State-sponsored terrorism) başlığıyla yayınlanan yazılar dayanak oluşturmuştu (26 Kasım).
AİHM “KCK Basın”da AYM’ni adres gösterdi: AİHM, 46 gazetecinin “KCK Basın Komitesi üyeliği” iddiasından haksız tutuklandığı gerekçesiyle ilgili yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetti. Kararı duyuran Avukat Ramazan Demir, “AİHM, KCK Basın davası olarak bilinen ve 46 gazetecinin yargılandığı davanın haksız tutuklama başvurusunu, gazeteciler tutuklandığı ve AİHM’e başvuru yapıldığı tarihte var olmayan, daha sonra yürürlüğe giren AYM bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmiş” dedi (23 Kasım).
AİHM Atalay’a hak verdi: AİHM, dört PKK’linin 28 Mart 2006’daki cenazesine ve sonrasındaki eylemlere katıldığı gerekçesiyle 11 Mart 2008’de “örgüt propagandası” iddiasıyla hapse mahkum edilen eski Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay’ın başvurusunda Türkiye’nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi ve toplam 7 bin Euro (44 bin 800 TL) maddi ve manevi tazminat ödemesine hükmetti (19 Kasım).
Çoban AİHM’de kazandı: AİHM, 2007 Dünya Barış Günü’ndeki eyleme katıldığı için “örgüt propagandası”ndan mahkum edilenHatice Çoban’ın ifade özgürlüğü hakkının hukuka aykırı kısıtlandığına karar verdi. AİHM, sadece polis tutanağına dayanılarak hüküm kurulması ve medyaya ait görüntülerin değerlendirilmemesinin, orantısız bir işlemle adil yargılama hakkının ihlal edilmesine yol açtığını bildirdi. Kararda, Türkiye’nin Çoban’a 2 bin 500 avro (16 bin TL) manevi tazminat ödenmesine hükmedildi (29 Ekim).
Kalkan için AİHM’den ihlal: AİHM, Batman Belediyesi eski başkanı Hüseyin Kalkan’ın, 2007’de sarf ettiği “Dağda yaşayan insanlarımız bu ülkenin en onurlu insanlarıdır” sözleri nedeniyle 10 ay hapis cezası verilmesini ifade özgürlüğünün bir ihlali olarak gördü. AİHM, Avukat Erkan Şenses’ın yaptığı iki başvuru kapsamında Kalkan’a5 bin avro manevi tazminat, 2.000 avro da mahkeme masrafı olmak üzere toplam 43 bin 400 TL ödenmesine hükmetti (1 Ekim).
RTÜK’ten haberler:
RTÜK 2019’da “taraflı”ydı: RTÜK 2019 yılında 12 kanal, 1 radyo ve 23 yayına toplam 3 milyon 854 bin 476 TL’lik para cezası verdi. FOX TV'ye toplam 1 milyon 312 bin 515 TL para cezası kesilirken FOX Life kanalına da sekiz kez program durdurma cezası verildi. Tek seferde en fazla ceza, 1 milyon 11 bin 234 LT ile FOX TV ve SHOW TV’ye kesildi. Radyo Sputnik'e (RS FM) ise hükümet ve İstanbul depremine yönelik eleştiriler nedeniyle 4 bin 633 lira para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verildi. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, RTÜK’ün 2019 yılında kanallara kesilen cezaları açıkladı; “kurul iktidara yakın kanalları korudu” dedi (30 Aralık).
“Çukur”dan Show TV’ye ceza: RTÜK, son üç ayda RTÜK Çağrı Merkezi’ne 3 bin 382 şikayet geldiği bildirilen “Çukur” dizisi nedeniyle Show TV’ye yüzde 2 oranında idari para cezası uygulamaya karar verdi. Cezaya gerekçe olarak, 6112 sayılı Yasa’nın 8. maddesindeki “Yayın hizmetleri, şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz” ve “Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar, bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz” hükümlerinin ihlal edilmesi gösterildi (20 Aralık).
RTÜK “intihar” haberine dikkat çekti: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, siyanür kaynaklı intihar ya da ölüm haberlerine ilişkin, “Toplumumuzun, çocuk ve gençlerimizin ruhsal gelişimine olumsuz etki edebilecek haberlere karşı tavrımız katı olacaktır…“Haberci dostlarımıza tekraren bir hatırlatmayı zaruri görüyorum. İntihar vakalarını haberleştirirken, nelere sebep olabileceğimizi unutmayalım. Daha önce bu konuda uyarılarımızı yaptık. Toplum sağlığına zarar veren habercilik tarzını terk etmek zorundayız” dedi (15 Kasım).
Şahin’e CHP protestosu: CHP’li milletvekilleri, RTÜK bütçesinin görüşüleceği TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “RTÜK TBMM iradesini gasp edemez, RTÜK Başkanı kendi başkanlığını düşürsün” yazılı dövizler açtı. Eylemde, eleştirilerin odağındaki RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in istifa etmemesi ve Şahin’e yönelik “haksız çıkar” eleştirileri nedeniyle CHP kontenjanından seçilen gazeteci Faruk Bildirici’nin üyeliğinin düşürülmesi gündeme getirildi (14 Kasım).
RTÜK üyeliği Bildirici’nin davasını bekleyecek: CHP milletvekili Utku Çakırözer, RTÜK üyesi Faruk Bildirici’nin üyeliğinin düşürülmesi üzerine daha önce Meclis Başkanı Mustafa Şentop’a yönelik; Meclis Başkanlığı’na yeni üye seçimi için yazılan yazının işleme alınmaması çağrısını Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da yineledi. Çakırözer, “Yürütme durdurma talebi Danıştay’dayken Meclisin bu dilekçeyi işlemi alması hukuka aykırı olacaktır” dedi. Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç de “Bu beklenecek, üye seçimine ilişkin herhangi bir şeye gitmiyoruz” karşılığını verdi. Çakırözer, hukuka uygun olanın yapıldığını belirtti (8 Kasım).
Zorda kalan Şahin TÜRKSAT’tan ayrıldı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etti. RTÜK üyesi Faruk Bildirici, hakkında haksız çıkar sağladığı iddiasını dile getirdiği için RTÜK üyeliği düşürülmüştü. Hakkını mahkeme arayacağını açıklayan Bildirici, “Ebubekir Şahin, Türksat yönetiminden istifa ettiğini açıklamış. Bu istifa benim haklılığımı kanıtladı. Baştan beri orada hukuksuz olduğunu söylemiştim. Mecbur kalınca istifa ederek hukuki sorumluluktan kurtulamayacak. Hak ve hukuk mücadelem sürecek. Hem de daha kararlı olarak…” dedi (6 Kasım).
Bildirici’nin RTÜK üyeliği düşürüldü: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Kurul’da çoğunluğuna dayanarak, haksız çıkar sağladığı ve kurulun şiddet içeren yayınlara duyarsız kaldığı eleştirilerini yönelten CHP kontenjanından üyesi, deneyimli gazeteci Faruk Bildirici'nin üyeliğin, düşürttü. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, kendisi hakkında TÜRKSAT ve Basın İlan Kurumu yönetim kurullarına da üye olduğu için RTÜK’teki görevlerinden çekilmiş sayılması başvurusunda bulunan Faruk Bildirici'nin üyelikten çıkarılmasını teklif etti. Teklif, AKP ve MHP'li üyelerin oy çoğunluğuyla kabul edildi ve Bildirici'nin üyeliği düşürüldü. Karara tepki gösteren Bildirici, "Hukuksuzluk galip geldi. RTÜK üyeliğimi düşürme kararı verdiler. Muhalefet yapmanın bedeli üyeliğimin düşürülmesi oldu. Bu tahammülsüzlüğü, hukuksuzluğu, anti demokratik kararı yargıya götüreceğim" ifadelerini kullandı (31 Ekim).
Bildirici’den RTÜK’te yayın yasağı karşıtı girişim: RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Faruk Bildirici, Anayasa Mahkemesinin (AYM) “İfade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği” gerekçesiyle iptal kararı verdiği 17-25 Aralık süreci, MİT tırlarının durdurulması ve Musul’daki Türkiye konsolosluğunun işgal edilmesiyle ilgili dört yayın yasağı kararının RTÜK’ün internet sayfasından kaldırılması için başvuruda bulundu. Bildirici, “RTÜK’ün, Anayasaya aykırılığı açığa çıkan yayın yasaklarını uygulamaya devam etmesi hukuken tartışmalı bir durum doğmasına neden olmaktadır. Yayın yasağı kararlarını yayın kuruluşlarına duyurmakla görevli olan RTÜK’ün, söz konusu yayın yasaklarına karşı hukuki girişimlerde bulunmayı ve tıpkı kanalların reklam gelirlerinin artırılması ile sağlıksız ürünlerin tanıtımını yapan kanalların durdurulması gibi konularda yaptığı gibi- hükümet nezdinde temaslar yürütmeyi de görev kabul etmesi gerekir” dedi (26 Ekim).
Bildirici’den RTÜK açıklamasına açıklık: RTÜK’ün Suriye'de Fırat'ın doğusuna düzenlenen operasyona ilişkin basına yaptığı “hassasiyet” uyarısını eleştiren RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu’na RTÜK Üyesi Faruk Bildirici’den yanıt geldi. RTÜK açıklamasının Üst Kurul toplanmadan yapıldığına dikkat çeken Bildirici, açıklamaya katılmadığını belirterek “Bu açıklama Üst Kurul’da görüşülmeden RTÜK Başkanı tarafından yapılmıştır. Üst Kurul üyesi olarak açıklamadaki basın ve ifade özgürlüğü ile bilgi edinme hakkına aykırı ifadelere katılmıyorum. Doğru olan tehdit diliyle susturmaya çalışmak değil nesnel ve etik gazeteciliğe davetti” dedi (17 Ekim).
CHP Bildirici’nin başvurusunu TBMM’ye taşıdı: CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, RTÜK Üst Kurul üyesi Faruk Bildirici’nin RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin başvurusunun Üst Kurul’da gündeme alınmaması üzerine, kanuna aykırı davranışlarda bulunan Şahin’in görevinden çekilmiş sayılması ve yeni bir Üst Kurul üyesi seçilmesi için TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a başvurdu. Özel, Mustafa Şentop’a yaptığı başvuruda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Faruk Bildirici’nin RTÜK’e yaptığı başvurunun gündeme alınmadığını hatırlattı (15 Ekim).
RTÜK açıklamasına tepki: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yurtseverliğe vurgu yapılırken nesnel habercilik standartlarına atıf yapmayan RTÜK açıklamasına tepki gösterdi: “RTÜK açıklamasının kapsamı, ister savaş isterse terörle mücadele olsun, askeri operasyonları olgulara sadık kalarak haberleştirme veya eleştirme işlevi üzerinde yıldırıcı bir etki yaratır. Kurumdan temiz/nesnel gazeteciliğe dair daha fazla uyarı beklerdik” dedi. RTÜK’ü “hassasiyet” uyarısına tepki Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Günay, basına gözdağı verilmek istendiğini, savaş gerçeğinin üstünün örtülmek istendiğini savundular (11 Ekim).
RTÜK: Bildirici’yi İhraç Etti; Veri Paylaşmadı
CHP kontenjanından üyesi, deneyimli gazeteci Faruk Bildirici'nin üyeliğini düşüren ve bu nedenle mahkemelik olan Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK),Ekim-Kasım-Aralık 2019 döneminde, yayınlarından dolayı radyo ve televizyonlarına yönelik yaptırımlara dair sitesinde herhangi bir toplantı kaydı paylaşmadı.
Geçen yılın aynı döneminde, TV kuruluşlarına 23 program durdurma cezası ve 37 para cezası verilmişti. Kurul, TV’lere toplam 5.297.702 TL para cezası verdi. (EÖ/APA)