BİA Medya Gözlem Raporu’nu (Nisan-Mayıs-Haziran 2025) PDF formatında okumak için tıklayın
Gazeteci Uğur Mumcu’nun aracının altına 24 Ocak 1993’te bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak tespit edilen ve Interpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’in yargılanmasına Ankara’da 22 Eylül’de devam edilecek. 32 yıl sonra hala dönemin Emniyet Genel Müdürü ve sonraki yıllarda Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar’ın tanık olarak dinlenmesi bekleniyor.
Son üç ayda en az altı gazeteci çeşitli suçlamalarla tutuklandı. Ayrıca, Bia Medya Gözlem Raporu’nun kapsadığı dönemde gözaltında olan Leman dergisinin dört temsilci ve çalışanı da, suçlanan bir karikatürün Muhammed peygamber ile hiçbir alakasının bulunmadığını vurgulasalar da sonraki günlerde “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklanacaktı. Gazeteci Fatih Altaylı, Youtube sosyal medya kanalında yaptığı yorumda “Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği” iddiasıyla tutuklanırken Furkan Karabay’ın mahpusluğu, sosyal medyada yaptığı sekiz paylaşımda ve YouTube’da sunulan yayında, “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret” şüphesine dayandırıldı. Artvin merkezli “örgüt” operasyonu kapsamında ise dört gazeteci cezaevine gönderildi. Bu dönemde, Halk TV sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında da “ihaleye fesat karıştırmak”, “suç örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldı.
Son üç ayda açılmış ceza davalarında yargılanan 153 gazeteciden en az 7’si, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu uyarınca; “soruşturmanın gizliliğini ihlal”, “kişisel verileri ifşa”, “devlet kurumlarını aşağılama”, “örgüt propagandası” ve “örgüte yardım” gibi suçlamalardan açılan ceza davalarından toplam 10 yıl 9 ay 4 gün hapse (2 yıl 4 ay 12 günü ertelemeli) mahkum edildi. Aynı dönemde görülen davalardan 6 gazeteci ve bir karikatürist de beraat etti.
Bu dönemde gazetecilerin keyfi şekilde yargılanmasına zemin hazırlayan düzenlemeler arasında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi öne çıktı. En az 13 gazeteci, özellikle iktidar yönetimi ve kamu kurumlarına yönelik eleştiriler nedeniyle “devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamasından yargılanırken bunlardan Bahadır Özgür, Merdan Yanardağ ve Özlem Gürses, ilk derece mahkemelerinde toplam 2 yıl 9 ay 22 gün hapse (1 yıl 6 ay 22 günü ertelemeli) mahkûm edildi.
Gazeteci cinayeti dosyaları
Gazeteci Uğur Mumcu’nun aracının altına 24 Ocak 1993’te bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’in yargılanmasına Ankara’da 22 Eylül’de devam edilecek. 32 yıl sonra hala dönemin Emniyet Genel Müdürü ve sonraki yıllarda Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar’ın tanık olarak dinlenmesi bekleniyor.
Uğur Mumcu cinayeti davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir 32 yıldır “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılamaya devam etti. 12 Mayıs’ta görülen yargılamanın 12. duruşmasında, öngörüldüğü gibi dönemin Emniyet Genel Müdürü ve sonraki yıllarda Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar tanık olarak dinlenemedi. Mahkeme, Ağar’ta tebligatın ulaşmadığını tespit etti. Duruşma sonunda ise, Mumcu Ailesi avukatlarından Yalçın Akbal’ın talebi doğrultusunda Ağar’a SEGBİS üzerinden ifadesinin alınması için davetiyenin Beykoz’da tespit edilen adrese gönderilmesine karar verildi. 16 Ocak’ta avukat Yalçın Akbal, sanık Oğuz Demir’in 2000 yılında örgütün dağıtıldığı dönemde Sincan’da polis kontrol noktasında arabasını durdurarak inip gittiğini ve kendisine ulaşılamadığını kaydetmişti. Durumun Demir’e önceden haber verildiğini gösterir nitelikte olduğunu vurgulayan Akbal “Oğuz Demir’in yakınlarının ülke sınırlarındaki tüm hareketliliğinin detaylıca incelenmesini istiyoruz” demişti. Avukat Turgut Kazan da, Mumcu’nun öldürüldüğü tarihte Emniyet Genel Müdürü ve sonraki yıllarda Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar’ın neden tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini anlatarak bu talebini yinelemişti. Kazan, “Susurluk raporu da Ağar’ın her şeyin başında olduğunu gösteriyor. Öte yandan hakkında yeterli araştırma ve tahkikat yürütülmeyen Demir’i yargıdan kurtarma girişimiyle karşı karşıyayız” demişti. Ağar, cinayeti izleyen yıllarda kendisine “Karşımıza sürekli engeller çıkarılıyor. Bir duvar örülüyor sanki. Çekin o tuğlayı” diyen Güldal Mumcu’ya “yapamam” demişti. Yargılamaya 22 Eylül’de devam edilecek (12 Mayıs).
Tutuklamalar
Son üç ayda en az altı gazeteci çeşitli suçlamalarla tutuklandı. Ayrıca, Bia Medya Gözlem Raporu’nun kapsadığı dönemde gözaltında olan Leman dergisinin dört temsilci ve çalışanı da, suçlanan bir karikatürün Muhammed peygamber ile hiçbir alakasının bulunmadığını vurgulasalar dahi sonraki günlerde “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklanacaktı.
Gazeteci Fatih Altaylı, Youtube sosyal medya kanalında yaptığı yorumda “Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiği” iddiasıyla tutuklanırken Furkan Karabay’ın mahpusluğu, sosyal medyada yaptığı sekiz paylaşımda ve YouTube’da sunulan yayında, “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret” şüphesine dayandırıldı.
Artvin merkezli “örgüt” operasyonu kapsamında ise dört gazeteci cezaevine gönderildi. Bu dönemde, Halk TV sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında da “ihaleye fesat karıştırmak”, “suç örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldı.
Yoksu tutuklandı: Batman Hakimliği, 13 Haziran’da evine baskın düzenlenen, evde olmadığı için gözaltına alınamayan gazeteci Metin Yoksu’yu, 26 Haziran sabahı kendiliğinden ifade vermeye gittiğinde tutukladı. MLSA’ya göre sabah saatlerinde kendi isteğiyle ifade vermeye giden Yoksu, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi (26 Haziran).
Altaylı tutuklandı: İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, “Youtube” sosyal medya kanalında 20 Haziran’da yaptığı yorum gerekçe gösterilerek 21 Haziran’da İstanbul Teşvikiye'deki evinden gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı’yı, “Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı hedef alan tehdit” iddiasıyla tutukladı. 45 yıllık gazeteci, savcılıkta ve hakimlikte, Cumhurbaşkanı’nı tanıdığını ve onu tehdit etmek gibi bir şey aklına gelmediğini ifade etse de, “Cumhurbaşkanını Tehdit” (TCK md. 310/2 delaletiyle 106/1) suçlamasıyla cezaevine gönderildi (22 Haziran).
Üç gazeteciye “Artvin” tutuklaması: Gazeteciler Semra Pelek, Ozan Cırık ve Dicle Baştürk ve Eylem Emel Yılmaz 13 Haziran sabahı, Artvin'de yürütülen bir “örgüt soruşturması” gerekçe gösterilerek, İstanbul’daki evlerine düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Ayrıca, Frankfurter Allgemeine Zeitung için tercümanlık yapan Melisa Efe de aynı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Gizlilik olduğu ifade edilen soruşturma kapsamında İstanbul’a 1500 km uzaklıktaki Artvin’e götürülen gazetecilerden Semra Pelek ve Melisa Efe adli kontrol altında serbest bırakılırken, Ozan Cırık, Dicle Baştürk ve Eylem Emel Yılmaz ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. TGS hukuk birimi, Artvin Ceza İnfaz Kurumu'nda ziyaret etmek istediği Dicle Baştürk ve Eylem Emel Yılmaz’ın Erzincan Cezaevi’ne, Yavuz Akengin ve Ozan Cırık’ın da Erzurum H tipi Cezaevi’ne nakledildiğini öğrendi (13-16 Haziran).
Halk TV sahibi için yakalama kararı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Halk TV sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında “ihaleye fesat karıştırmak”, “suç örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldığını duyurdu. Açıklamada, kararın İBB soruşturmasından ‘etkin pişmanlık’tan faydalanarak 4 Haziran'da adli kontrol şartıyla tahliye edilen şüpheli Aziz İhsan Aktaş’ın verdiği ifade üzerine alındığı duyuruldu. “Yurtdışına çıktığı tespit edilen şüpheli ile ilgili İstanbul nöbetçi sulh ceza hakimliğince yakalama emri kararı verilmiştir” denilen açıklama Mahiroğlu, X hesabı üzerinden tepki gösterdi. Paylaşımda, “Halk TV’yi aldığım günden beri hakkımda atılmadık iftira bırakmadılar. 35 yıldır yurtdışında ikamet ediyorum. Demek ki halkın televizyonu Halk TV’nin sahibi olmanın, demokrasiyi, hakkı ve hukuku savunmanın bir bedeli var. Hiç tanımadığım birinin kurgulanmış yalan beyanları ve iftiralarıyla suçlanıyorum” denildi (10 Haziran).
Karabay tutuklandı: Gazeteci Furkan Karabay, sosyal medyada yaptığı sekiz paylaşım ve YouTube’da hazırladığı bir video gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklandı. Tutuklama, “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” ve “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” şüphesine dayandırıldı (15 Mayıs).
Tahliyeler
Nisan-Haziran döneminde en az beş gazeteci tahliye edildi; iki habercinin de ev hapsi kaldırıldı. HDK soruşturması kapsamında 21 Şubat’ta tutuklanan Elif Akgül ve Yıldız Tar 100 günü aşkın süreyle mahpus kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla tahliye edilirken aynı dosyadan soruşturma geçiren gazeteci-yazar Ender İmrek’in ev hapsi 100. gününde kaldırıldı. Gezi direnişi soruşturması kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alınan araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz'ın ev hapsi de 56. gün sonra kaldırıldı.
İsveçli gazeteci Joakim Medin de, 27 Mart’ta gözaltına alındıktan sonra ertesi gün “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “terör örgütü üyeliği” iddialarıyla tutuklandı; 16 Mayıs’ta tahliye edildi. Bu dönemde Reyhan Hacıoğlu “örgüt üyeliği”, Necla Demir Arvas da “örgüte yardım” suçlamasından tutukluluk yaşayıp bırakıldı.
Reyhan Hacıoğlu’na tahliye: İstanbul’da 17 Ocak’ta birçok eve yönelik yapılan operasyonunda Necla Demir, Rahime Karvar, Welat Ekin, Ahmet Güneş ve Vedat Örüç ile birlikte gözaltına alınıp üç gün sonra tutuklanan Reyhan Hacıoğlu, “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davadan adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Avukatı Jiyan Özkaplan, “iddianamenin gazetecilikten suç üretmeye çalıştığını” belirterek tahliye talebinde bulundu. MLSA’ya göre talebi adli kontrol şartıyla kabul eden Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamayı da 9 Ekim’e bıraktı (13 Haziran).
Elif Akgül’e tahliye: HDK soruşturması kapsamında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 21 Şubat’ta tutuklanan gazeteci Elif Akgül tahliye edildi. Tahliye kararı, Akgül’ün avukatlarının mahkemeye yaptığı itirazın kabul edilmesi üzerine verildi (2 Haziran).
Yıldız Tar’a tahliye: HDK soruşturması kapsamında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 21 Şubat’ta tutuklanan KaosGL haber sitesi yayın yönetmeni ve gazeteci Yıldız Tar tahliye edildi. 18 Şubat’ta Ankara’daki evinden gözaltına alınan Tar, üç gün sonra Elif Akgül ve Ercüment Akdemiz dahil çok sayıda kişiyle birlikte tutuklanmıştı. Tar’ın iddianamesinin mahkemece n kabul edilmesinin ardından tensiple tahliye kararı verildi. Tahliye kararının ardından Yıldız Tar’ın tutuklu bulunduğu Silivri'deki Marmara Cezaevi’nden bugün serbest bırakıldı (30 Mayıs).
İmrek’in ev hapsi 100. günde kalktı: Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması kapsamında 50 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra 21 Şubat’ta ev hapsiyle serbest bırakılan gazeteci-yazar Ender İmrek’in ev hapsi 100. gününde kaldırıldı. 29 Mayıs’ta gazeteciyi arayan denetimli serbestlik bürosu, kısıtlamanın kaldırıldığını bildirdi. Operasyonu hukuksuz bir girişim olarak nitelendiren İmrek, “Gazeteci, yazarlar ve siyasetçiler hedef halindedir. İktidar tüm muhalefeti sindirmek istiyor” dedi (29 Mayıs).
İsveçli gazeteciye tahliye: İstanbul Havalimanı’nda 27 Mart’ta gözaltına alındıktan sonra ertesi gün “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “terör örgütü üyeliği” iddialarıyla tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nin itirazı üzerine tahliye edildi. 30 Nisan’da Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’nce ilk suçlamadan 11 ay 20 gün hapse mahkûm edilen Medin 16 Mayıs’ta tahliye edilir edilmez Türkiye’den ayrıldı. Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesi, 3 Nisan’da yapılan ilk MLSA itirazını reddetmişti. Kararda, “Tutuklama kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, şüpheli lehine yeni bir gelişme olmadığı, tutuklama nedenlerinin halen geçerli olduğu” ifadelerine yer verilmişti. Gazeteci 25 Eylül’de de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde “PKK üyeliği” ve “PKK propagandası” suçlamalarıyla yargılanmaya başlayacak (16 Mayıs).
Saymaz için ev hapsi kalktı, yurt dışı yasağı ve imza zorunluluğu geldi: Gezi direnişi soruşturması kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alınan araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz'ın, 56. gündür süren ev hapsi kaldırıldı. Adli kontrol şartı, karakola giderek haftada bir gün imza ve yurt dışı çıkış yasağına çevrildi. Ev hapsinin kaldırılması için avukatları Serkan Cengiz, Serdar Laçin ve Aslı Kazan’ın İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuru Nisan ortasında, “somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesi bulunduğu ve karardaki gerekçelerle usul ve yasada aykırılık bulunmadığı” iddiasıyla geri çevrilmişti. 12 yıl önce yaptığı sosyal medya paylaşımları soruşturma gerekçesi yapılan Saymaz, Radikal gazetesi muhabiri olduğu Gezi eylemleri süreyle bağlantılı olarak, “Hükümeti cebir ve şiddet kullanılarak görevini yapmasını engellemeyi amaçlayan eylemler”den sorumlu tutuluyor. Saymaz hakkında yürütülen soruşturma kapsamında neyle suçlandığını bile bilmediğini belirterek, kararın eleştirel gazeteciliğe yönelik bir gözdağı olduğunu ifade etmişti (16 Mayıs).
Arvas’a ceza ve tahliye: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Ocak’tan beri tutuklu bulunan gazeteci Necla Demir Arvas’ı “örgüte yardım etmek” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkûm edip tahliye kararı verdi. Duruşma savcısı, Güncel Prodüksiyon Şirketi adına “Politik Kadın” programı hazırladığını ifade eden Arvas’ın “örgüt üyeliği” suçlamasından cezalandırılmasını, tutuklu bırakılmasını talep ederken mahkeme “yardım”dan cezalandırma ve tahliye yoluna gitti (14 Nisan).
Gözaltılar
Son üç ayda yedisi kadın en az 16 gazeteci ve karikatürist gözaltı yaşadı: Leman dergisinin dört temsilcisi, Muhammed peygamberi tasvir ettiği iddia edilen bir karikatür gerekçe gösterilerek gözaltına alınırken araştırmacı gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, kara para suçlamasından tutuklu Flash TV’nin sahibi Erkan Kork'un şikayetiyle “şantaj” ve “tehdit” iddiasıyla özgürlüğünden alıkonuldu. Gazeteci Semra Pelek ve Frankfurter Allgemeine Zeitung için tercümanlık yapan Melisa Efe Artvin merkezli bir “örgüt” soruşturması kapsamında, dört günlük gözaltı dışında, İstanbul’dan Artvin’e 3 bin km’yi aşan bir nakil yaşadı; adli kontrolle serbest bırakıldı. bianet sitesi haber editörü Tuğçe Yılmaz da, “Ermeni Soykırımı” ifadesinin geçtiği bir habere açılan bir soruşturma kapsamında İstanbul Kadıköy İskelesi’nde gözaltına alındı. İstanbul Onur Yürüyüşünü izleyen bianet sitesinden Nur Kaya ve Evrim Gündüz ile Yusuf Çelik aynı durumla karşılaştı.
İstanbul Manşet gazetesi sahibi Engin Belli ise, aynı durumu, MHP Sultangazi İlçe Başkanı Yusuf Özel ile ilgili bir haberi nedeniyle yaşadı; adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. “Adana Bunu Konuşuyor” haber platformunun sahibi gazeteci Besime Yardım, silah kaçakçılığına yönelik bir soruşturmayı sorguladığı için gözaltına alındı. T24 sitesi muhabiri Can Öztürk İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde, BirGün gazetesi muhabiri Havva Gümüşkaya Ankara Kızılay’da eylem izlerken kısa sürelerle özgürlüğünden alıkonuldu.
Leman’dan dört gözaltı: Leman Dergisinin dört temsilcisi, 26 Haziran 2025 tarihli sayıda çıkan bir resimde Muhammed peygamber karikatürize edildiği gerekçesiyle “dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla gözaltına alındı. Soruşturmaya konu çizimi yapan D.P., grafiker C.O., yazı işleri müdürü Z.A. ve müessese müdürü A. Y., 30 Haziran akşamı gözaltına alındı. Derginin imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni Tuncay Akgün ile yazı işleri müdürü Aslan Özdemir'in yurt dışında bulunuyor (30 Haziran).
Üç haberciye gözaltı: İstanbul’da 23. İstanbul Onur Yürüyüşünü ve LGBTİ+'ları bianet sitesi adına takip eden Nur Kaya, bianet sitesi sosyal medya editörü Evrim Gündüz ve Özgür Gelecek gazetesinden Yusuf Çelik gözaltına alındı. Gazeteciler yurtdışına çıkış yasağı şartıyla serbest bırakıldı (29 Haziran).
İki gazeteciye gözaltı; üçüne tutuklama: Gazeteciler Semra Pelek, Ozan Cırık ve Dicle Baştürk ve Eylem Emel Yılmaz 13 Haziran sabahı, Artvin'de yürütülen bir “örgüt soruşturması” gerekçe gösterilerek, İstanbul’daki evlerine düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Ayrıca, Frankfurter Allgemeine Zeitung için tercümanlık yapan Melisa Efe de aynı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Gizlilik olduğu ifade edilen soruşturma kapsamında İstanbul’a 1500 km uzaklıktaki Artvin’e götürülen gazetecilerden Semra Pelek ve Melisa Efe adli kontrol altında serbest bırakılırken, Cırık, Baştürk ve Yılmaz ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı (13-16 Haziran).
Gazeteci Yılmaz’a 301 gözaltısı: bianet haber editörü Tuğçe Yılmaz, 3 Haziran akşam saatlerinde İstanbul Kadıköy İskelesi’nde Genel Bilgi Taraması (GBT) sırasında polislerce gözaltına alındı. İfadesi alınmak üzere Kadıköy İskele Polis Karakolu’na götürülen ve geceyi karakolda geçiren Yılmaz'ın avukatını görmesine izin verilmedi. Hakkında TCK’nın 301. maddesinden işlem yapıldığı öğrenilen Yılmaz, çıkarıldığı Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi’nden savcılıkça ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Gazeteci, “Aranıyorsun dediler, geceyi her hafta imza verdiğim karakolda geçirdim” dedi. Yılmaz hakkında "Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas" başlıklı haberi nedeniyle 18 Mart'ta soruşturma açıldığı, dosyanın da iki gün önce mahkemeye gönderilerek dava açıldığı anlaşıldı. Yılmaz'a dava ile ilgili öncesinde herhangi bir bildirim yapılmadı. IPS İletişim Vakfı Hukuk Danışmanı Aynur Tuncel Yazgan, dosyaya ilişkin bilgi verilmemesini, “Yakalama nedeni somut olarak gösterilmediği ve dosyayı inceleme olanağı sağlanmadığından, hem yakalamaya itiraz hakkı tırpanlanıyor hem de lehe delil toplama ve gözaltındayken savunma hazırlanmasına fırsat verilmiyor” sözleriyle eleştirdi. Yazgan ayrıca, “Tutuklama yasağı olan bir soruşturmada, yeri yurdu ve çalıştığı yer belli olan bir kişiye neden gözaltı kararı verildiğini” sordu (3 Haziran).
Adana’da Yardım’a gözaltı: “Adana Bunu Konuşuyor” haber platformunun sahibi gazeteci Besime Yardım, silah kaçakçılığına yönelik yapılan bir operasyonda 94 kişinin gözaltına alınıp 73 kişinin serbest bırakılmasına dikkat çekerek “Sorun Adliyede mi, Emniyette mi?” sorusunu sormasının ardından “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 14 Mayıs’ta gözaltına alındı. İfade vermeye çağrılan Yardım, haberi kaldırması yönünde yapılan telkinleri kabul etmediği gerekçesiyle adliyeye çıkarıldı ve Adana 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce haftada bir kez imza atma şartıyla adli kontrolle serbest bırakıldı. Avukatı Özlem Süslüoğlu ile birlikte adliye çıkışında açıklama yapan gazeteci Yardım, “Önce ifadeye çağırıldım. Haberi kaldırmam istendi, kabul etmeyince adliyeye sevk edildim. Şimdi de soru sorduğum için haftada bir imza vermek şartıyla serbest bırakıldım. Gazetecinin soru sorması suç değildir. Soru sormaya devam edeceğim” dedi (14-15 Mayıs).
T24 muhabirine gözaltı: Çocukların evlendirilmesini meşru gören söylemleriyle tepki çeken Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız'ın Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü'nün davetlisi olarak okulda konferans vermesine karşı yapılan protestoları takip eden T24 sitesi muhabiri Can Öztürk, basın kartı yırtılarak ve boğazı sıkılarak, sekiz saat gözaltı aracında bekletildikten sonra 14 Mayıs’ta gözaltına alındı; ertesi gün Sulh Ceza Hakimliğinden adli kontrolle serbest bırakıldı (13-14 Mayıs).
Gümüşkaya’ya gözaltı: Ankara Kızılay’da Konur Sokakta “Geleceğimiz için yürüyoruz” çağrısıyla bir araya gelen üniversitelilerin yürüyüşüne polis müdahale etti. BirGün gazetesi muhabiri Havva Gümüşkaya dahil 22 kişi gözaltına alındı. Gümüşkaya, emniyet ifadesinin ardından sabaha karşı 3.00 sıralarında serbest bırakıldı (25 Nisan).
Soykan ve Ağırel’e gözaltı ve adli kontrol: Yargıda usulsüzlük iddialarını gündeme getirdikten sonra kara para suçlamasından tutuklu Flash TV’nin sahibi Erkan Kork'un şikayetiyle 10 Nisan sabahı 6 sularında, “şantaj” ve “tehdit” iddiasıyla gözaltına alınan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel Sulh Ceza Hakimliği’nce aynı gece yurtdışı yasağı ve haftada üç kez imza zorunluluğu karşılığında serbest bırakıldı (10 Nisan).
Belli’ye gözaltı: MHP Sultangazi İlçe Başkanı Yusuf Özel ile ilgili bir haberi nedeniyle 10 Nisan’da gözaltına alınan İstanbul Manşet gazetesi sahibi Engin Belli ifadesi alındıktan sonra adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Gazetecinin avukatı Ali Acar, gözaltıyla ilgili, “Gözaltı kararı kesinlikle orantılılık ilkesi ile bağdaşmamaktadır” dedi (10 Nisan).
Saldırı, tehdit, engelleme
Son üç ayda biri mizah dergisi radikal bir grubun saldırısına uğrarken biri kadın üç gazeteci de İstanbul Güngören ve Muğla Marmaris’te saldırıya uğradı. Gazeteciler Alican Uludağ, İsmail Arı ve Fatih Altaylı çeşitli grupların tehditlerine maruz kaldı. Altaylı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın “Altaylıııı! Suyun ısınmaya başladı” mesajından sonra tutuklandı.
Leman dergisine saldırı: Radikal islamcı bir grup, bir karikatürde “dini değerleri aşağılandığı” iddiasıyla Leman dergisinin İstanbul Beyoğlu’daki işyerine taş ve sopalarla saldırdı. Saldırganlar İstiklal Caddesi yakınında “Kemalist köpekler hesap verecek”, “Kafir Leman hesap verecek” ve “Yaşasın şeriat” şeklinde sloganlar attı. Aynı saatlerde derginin Bakırköy’deki LeMan Kültür isimli eğlence mekânına da saldırı düzenlendi (30 Haziran).
Uludağ’a tehdit: Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki jandarma karakolunda işkence iddiasını 26 Haziran'da haberleştiren gazeteci Alican Uludağ, 29 Haziran’da ABD üzerinden gönderilen bir mesajla tehdit edildi. Mesajı gönderen kişi kendisini “Beyto Can Çelik” olarak tanıtırken mesajın da C31K adlı gruptan yazıldığı belirtiliyor. Uludağ’a “C31K grubunu duymamanız mümkün değil, duymadıysanız yakında belanız olacak. Jandarma karakolundaki gibi eziyet edeceğiz" mesajı gönderildi (30 Haziran).
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı tehdit etti, Altaylı tutuklandı: Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, 21 Haziran sabahı sosyal medya hesabı üzerinden Fatih Altaylı'nın programından bir kesit paylaşarak “Altaylıııı! Suyun ısınmaya başladı” açıklaması yaptı. Aynı akşam hakkında “resen” soruşturma başlatılan Altaylı, ertesi gün “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” suçlamasıyla tutuklandı (21 Haziran).
İki gazeteciye saldırı: İstanbul Güngören’deki bir büfede meydana gelen patlamayla ilgili haber takibi yaparken Haber Global muhabiri Azra Sözcü ve kameraman Alperen Ulukuş saldırıya uğradı. TGC sorumluların bulunup cezalandırılmasını talep etti. Tekme ve yumruklu saldırıya uğrayan kameraman Alperen Ulukuş’un boynundan, kolundan ve başından yaralanmasına yol açan iki kişi gözaltına alınarak ertesi gün tutuklandı.(28-29 Mayıs).
Altaylı’ya evinin önünde tehdit: Gazeteci Fatih Altaylı, 23 Mayıs gece vakti evinin önüne gelenler bir grup tarafından tehdit edildiğini duyurdu. Altaylı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bir grup haydut evimin önüne geldi. Umarım İstanbul Emniyeti gerekeni yapacaktır. Çünkü bu açık bir yaşadığın yeri biliyoruz tehdidi” dedi (23 Mayıs).
Arı ve ailesine ölüm tehdidi: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, bir mafyaya ilişkin kaleme aldığı “Yargıda rüşvet verip tutuklanmadı iddiası” haberinin yayımlanmasından sonra ölüm tehditleri aldı. Gazeteciye gönderilen bir WhatsApp mesajında “Bak yemin ederim seni evinden aldırırım. Öldürtme kendini bak çocuk. Ankara küçük bir yer evinin adresi var…” ifadeleri yer aldı. Bir başka numara üzerinden de “Misafir kabul ediyor musun? Sen devam et bakalım ne olacak? Rüyanda beni göreceksin…” şeklinde mesaj gönderildi. Ayrıca telefonla aranarak da tehdit edilen Arı’ya yakın akrabalarının kişisel verilerini yer aldığı bir liste gönderildi. Bu arada Arı’nın bazı akrabaları da telefonla aranarak tehdit edildi. Arı, Çankaya Emniyet Müdürlüğü’nde şikayetçi oldu (16 Mayıs).
Muğla’da Ersan’a saldırı: Muğla Marmaris ilçesinde 15 Nisan’da gazeteci Murat Ersan kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. İlçedeki 100’den fazla güvenlik kamerasını inceleyen polis, saldırıda görev aldıkları şüphesiyle beş zanlıyı gözaltına aldı. Bu kişilerden ikisi daha sonra hakimlikçe tutuklanırken diğerleri serbest bırakıldı (15 - 21 Nisan).
Hak arama ve cezasızlık
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi, Evrensel gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir’in basın kartını yenileme talebinin salt takdir yetkisine dayalı şekilde İletişim Başkanlığı tarafından reddedilmesini hukuka aykırı buldu; Ankara İdare Mahkemesi kararını onadı.
BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan ile birlikte 10 Nisan'da gözaltına alınan araştırmacı gazeteci ve yazar Murat Ağırel, hakkında gözaltı kararı veren ve uygulayan yargı mensupları hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulundu. Dönemin Gaziantep Güncel gazetesi yayın yönetmeni Murat Güreş’in, 13 Haziran 2016’da kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradığı olay cezasızlıkla sonuçlandı.
Akdemir’in “basın kartı” zaferi: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi, Evrensel gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir’in basın kartını yenileme talebinin salt takdir yetkisine dayalı şekilde İletişim Başkanlığı tarafından reddedilmesini hukuka aykırı buldu; Ankara 20. İdare Mahkemesi'nin hükmünü oy çokluğuyla onadı. Akdemir’in üyesi olduğu İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) Başkanı ve Basın Kartı Komisyonu üyesi olan Dilek Gappi’nin komisyonda bu durumu gündeme getirmesinin ardından dört yıldır “inceleme” adı altında bekletilen basın kartı yenilenme başvurusu 13 Aralık 2023 tarihli toplantıda ele alınırken, 14 komisyon üyesinden 11’inin başvuru evrakları ve Akdemir’in gazetecilik faaliyetleriyle ilgili hiçbir değerlendirme yapmadan “takdiren ret” oyu vermesi ile basın kartı iptal edildi (27 Haziran).
Ağırel’den HSK’ya “gözaltı” şikayeti: Kara para aklama soruşturmasından tutuklu bulunan Flash TV ve Bank Pozitif'in sahibi Erkan Kork'un şikayeti üzerine 10 Nisan'da BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan ile birlikte gözaltına alınan araştırmacı gazeteci ve yazar Murat Ağırel, hakkında gözaltı kararı veren ve uygulayan yargı mensupları hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) suç duyurusunda bulundu. Ağırel, imza şartı ve yurt dışına çıkış yasağı ile serbest bırakılmıştı (28 Nisan).
Güreş’e saldırıya “zamanaşımı”ndan takipsizlik: Dönemin Gaziantep Güncel gazetesi yayın yönetmeni Murat Güreş’in, 13 Haziran 2016’da kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradığı olay cezasızlıkla sonuçlandı. Ayağına üç bıçak darbesi alan gazeteci, Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördükten sonra taburcu edilmişti. Kimseyle bir husumetinin olmadığını bildiren Güreş, "Kim olduğunu bilmiyorum. Saldırganın ve arkasındaki güçlerin biran önce yakalanarak adalet önüne çıkarılmasını istiyorum" demişti. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Ocak 2025’te aldığı öğrenilen bir kararla, “tüm aramalara rağmen tespit edilemeyen sorumlular” hakkında 13 Haziran 2024’te yasal kovuşturma süresi dolduğu gerekçesiyle dosyada takipsizlik kararı verdi (1 Nisan).
Soruşturmalar, açılan / süren ceza davaları, kararlar
Soruşturmalar
Karikatür dergisinin dört çalışanı ve gazeteci Altan Sancar hakkında, “kin ve düşmanlığa tahrik”; BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs”; Bir süre ev hapsi altında tutulan araştırmacı gazeteci yazar İsmail Saymaz hakkında da, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı kapsamında soruşturma yürütülüyor. Gazeteci Besime Yardım ve Jin News sitesinden Rabia Önver hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” şüphesiyle yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı çıktı.
Leman’a soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Muhammed peygamberin karikatürize edildiği gerekçesiyle Leman Dergisinin altı yetkilisi hakkında “kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla soruşturma başlattı. Leman dergisi 26 Haziran tarihli sayısında, Muhammed peygamber ile Musa peygamberin, Ortadoğu'da bombalanan şehirlerin üzerinde karikatürize edilmesi nedeniyle derginin altı yetkisi hakkında soruşturma başlatıldı. Leman dergisi ise X üzerinden suçlamalar reddederek, "Burada karikatürün çizeri İsrail tarafından öldürülen bir Müslümanı konu ederek, mazlum Müslüman halkın haklılığını çizmek istemiş olup, dini değerleri aşağılama amacı asla bulunmamaktadır. Bize sürülen lekeyi kabul etmiyoruz zira Peygamber efendimizin tasviri yoktur. Karikatürü böyle yorumlamak için çok kötü niyetli olmak lazım. Beş adet Filistin Özel Sayısı ve yüzlerce Mavi Marmara dahil kapak yapmış bir dergi olarak vicdanımızı ve inancımızı yanlış ve çarpıtılmış biçimde sorgulama hakkınızın olmadığını ifade ederiz” dedi (30 Haziran).
Önver’e takipsizlik: Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakkari'de fuhuş ve uyuşturucunun yaygınlaşması üzerine yaptığı haber nedeniyle evi basılan ancak evde olmadığı için gözaltına alınamayan Jin News sitesi muhabiri Rabia Önver hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” şüphesiyle açılan soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Savcılık, haberlerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyayı kapattı (22 Haziran).
Arı’ya soruşturma: Deprem felaketinde 35 kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı davasının firari sanıkları Sami Kervancıoğlu ile Mustafa Pekel, avukatları Ali Uçkaç aracılığıyla BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı’dan şikâyetçi oldu. Yüzlerce yıl hapsi istenen ve yaklaşık 650 gündür firari olan Sami Kervancıoğlu ile Mustafa Pekel, Arı’nın haberleriyle “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, soruşturmanın gizliliğini ihlal ve iftira” suçlarını işlediğini öne sürdü. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan soruşturma kapsamında Arı’nın ifadesi Ankara’da, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde alındı (16 Haziran).
Sancar’a “İmamoğlu” soruşturması: Gazeteci Altan Sancar hakkında, 19 Mart'ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından X (Twitter) hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” şüphesiyle soruşturma açıldı. Soruşturma haberini avukatı Yeşu Beğtaş sosyal medya hesabından duyurdu. Gazeteci paylaşımında, “Ben bitmeyen devir, dönmeyen devran görmedim ve okumadım. Ama öyle, ama böyle. Mesele nerede durduğunuz olacak” demişti (28 Mayıs).
Besime Yardım’a takipsizlik: Adana'da düzenlenen silah kaçakçılığı operasyonuyla ilgili sosyal medya paylaşımı nedeniyle 14 Mayıs'ta “yanıltıcı bilgi vermek” (TCK 217/A) suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Besime Yardım hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. MLSA’ya göre Adana Savcılığı, Adana Bunu Konuşuyor haber platformunun sahibi ve Çukurova Metropol gazetesinin yayın yönetmeni Besime Yardım hakkında, eleştiri hakkına vurgu yaptığı 21 Mayıs 2025 tarihli kararında, kovuşturma yürütmeye gerek görmedi (21 Mayıs).
Saymaz’a “CHP Kurultayı” soruşturması: Ev hapsi altında tutulan araştırmacı gazeteci, TV yorumcusu ve yazar İsmail Saymaz, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Soruşturmanın, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu lehine hareket ederek onlardan menfaat temin etmek suretiyle Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıktan indirilmesinde rol almak suçlamasına dayandığını belirten Saymaz, “Eğer gerçekten böyle bir menfaat ilişkisiyle Kılıçdaroğlu'nun kurultayı kaybetmesine neden olsaydım, buna en başta kendisi inanırdı. Ancak Kılıçdaroğlu da bu iddiaya inanmamaktadır” dedi (14 Mayıs).
Barış Yarkadaş’a takipsizlik: Sinan Akay’ın 2024 yılında eşini döverek hastanelik etmekten gözaltına alınıp serbest bırakılmasını belgeleriyle TV100 sitesinde 10 Haziran 2024 tarihli köşesinde “Kadına şiddetin artık cezası yok!” başlığıyla eleştiren gazeteci Barış Yarkadaş hakkında “özel hayatın gizliliğini ihlal” şüphesiyle yürütülen soruşturma takipsizlikle sonuçlandı (14 Mayıs).
Özdil’e “aşağılama” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK’nın silah bırakma kararından sonra, sosyal medya hesabından “Türkiye Cumhuriyeti Devleti şu an itibariyle devlet olma özelliğini yitirmiş durumda” şeklindeki ifadeleri paylaştığı gerekçesiyle gazeteci Yılmaz Özdil hakkında, “devleti aşağılamak” şüphesiyle soruşturma başlattı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hedef alan ve aşağılayıcı nitelikte ifadelerin yer aldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma, TCK’nın 301. maddesine dayandırılıyor (12 Mayıs).
Açılan ve süren davalar
Üç BirGün yetkilisine “Gürlek” davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in adının geçtiği bir haber nedeniyle 8 Şubat 2025 gecesi gözaltına alınan BirGün gazetesi yetkililerini yargılamaya başladı. Yandaş Sabah gazetesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i ziyaret etmesine dair haberini haberleştirdikleri için gözaltına alınan BirGün gazetesi yönetim kurulu başkanı İbrahim Aydın, birgun.net sitesi yayın koordinatörü Uğur Koç ve birgun.net sorumlu müdürü Yaşar Gökdemir “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” ve “kamu görevlisine hakaret” ssuçlamaları yöneltiliyor; beşer yıla kadar hapisleri talep ediliyor. Duruşmada suçlamaları reddeden gazetecilerden Koç, “‘Seyyar giyotin’ kavramı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ait bir söylem. Tırnak içinde verdiğimiz bir kavram. Hakaret kastımız yoktur. Hedef gösterme söz konusu değildir" dedi. İbrahim Aydın da, yapılan polis operasyonuna tepki gösterdiği savunmasında, “Yapılan haber Sabah gazetesinde yapılmış haberin haberidir. Dolayısıyla hedef gösterme ve hakaret söz konusu değildir. Beraatımızı istiyoruz” dedi. Gökdemir de, “Eser sahibi ben değilim. Herhangi bir suç içermediğine emin olduğum dava konusu haber basın ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Avukatlar Ali Deniz Ceylan ve Tolgay Güvercin de iktidara yakın medyada Gürlek’e dair çıkmış haber örneklerine yer vererek, BirGün’ün hedef alınmasını eleştirdi. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaa hazırlanması için yargılamayı 22 Eylül’e bıraktı (30 Haziran).
Sancar’a dava: CHP kurultayına dair açılan soruşturmanın ardından sosyal medya hesabından “CHP'ye kayyuma dair duyumlar geliyor” diyen gazeteci Altan Sancar hakkında 27. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Gazeteci, dava açıldığının bilgisini paylaştığı mesajında, “Paylaştığım o bilginin arkasındayım” dedi (25 Haziran).
Gazeteci Üner’e 301 davası: İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci İsmail Saymaz’ın pasaportuna el konduğunu ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı verildiğini anlattığı X paylaşımına cevaben kullandığı “FETÖ artığı operasyon çocuklarının itibar suikastleri bıktırdı artık” şeklindeki ifadeleri nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Halk TV ana haber sunucusu Ece Üner’i yargılamaya başladı. İfadeye çıkarılan ve yurt dışına çıkış yasağı şartıyla serbest bırakılan gazetecinin “devletin yargı organlarını alenen aşağılama” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla 2 yıla kadar hapsi isteniyor. İlk duruşmanın sonunda mahkeme heyeti, Üner hakkında verilen yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrolün kaldırılmasına hükmetti. Dava 19 Eylül’de sürecek (13 Haziran).
Reyhan Hacıoğlu’na tahliye: İstanbul’da 17 Ocak’ta birçok eve yönelik yapılan operasyonunda Necla Demir, Rahime Karvar, Welat Ekin, Ahmet Güneş ve Vedat Örüç ile birlikte gözaltına alınıp üç gün sonra tutuklanan Reyhan Hacıoğlu, “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davadan adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Avukatı Jiyan Özkaplan, “iddianamenin gazetecilikten suç üretmeye çalıştığını” belirterek tahliye talebinde bulundu. MLSA’ya göre talebi adli kontrol şartıyla kabul eden Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamayı da 9 Ekim’e bıraktı (13 Haziran).
Oflaz’a “gizliliği ihlal” davası: ANKA Haber Ajansı muhabiri Mehmet Oflaz hakkında, Cumhuriyet gazetesinde çalıştığı dönemde kaleme aldığı “TMO'dan 7 bin 500 ton hububat çalınmıştı: Yargıtay'dan Konya Valisi Vahdettin Özkan hakkında karar” başlıklı haberi nedeniyle, “gizliliği ihlal” gerekçesiyle yargılanacak. Özkan’ın şikayeti üzerine açılan dava, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, dönemin Konya Valisi Vahdettin Özkan hakkındaki suç duyurusunun işleme konulmadığını aktarılan haber nedeniyle açıldı. Dava, 1 Aralık'ta Konya Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek (7 Haziran).
Elif Akgül’e dava: HDK soruşturması kapsamında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 21 Şubat’ta tutuklanan ve 2 Haziran’da adli kontrol ile İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nden tahliye edilen gazeteci Elif Akgül 30 Eylül’de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak. (5 Haziran).
Yılmaz’a 301’den dava: bianet haber editörü Tuğçe Yılmaz, hakkında bir haberi nedeniyle dava açıldığı 3 Haziran akşam saatlerinde İstanbul Kadıköy’de polislerce gözaltına alındığında öğrendi. İfadesi sonrası İstanbul Anadolu Adliyesi’nden savcılıkça serbest bırakılan gazeteci, 18 Mart'ta soruşturma açılan “Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas” başlıklı haberi nedeniyle TCK’nın 301. maddesi uyarınca iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak (3 Haziran).
Dokuz gazetecinin sanık olduğu “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere” kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin dokuz gazeteciyi yargılamaya devam etti. Dosyada ilk önce, 3 Aralık 2020’de çıkan söyleşiden Independent Türkçe sitesi yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, site muhabiri Can Bursalı ve söyleşi veren Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan “hakaret” ve iftira” iddiasıyla yargılanıyordu. Ancak dava ilerledikçe, diğer benzer dosyaların birleştirilmesi sonucu gazeteciler Doğan Akın, Gökmen Karadağ, Fatih Portakal, Can Özçelik ve Ayşenur Arslan da sanık oldu. Dosyanın birleştirilmesiyle dosyanın son sanığı olarak eklenen gazeteci Portakal, 28 Kasım’da görülen duruşmada verdiği ifadede gazeteci olduğunu, Terkoğlu ile yazdıkları “Metastaz 2: Cendere” kitabını ve Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazısını konuştuklarını açıkladı; “Eleştiri ile hakaret arasındaki farkı bildiğimi düşünüyorum” demişti. Mahkeme, Can Özçelik yeniden zorla getirme emri çıkarılmasına, bazı avukatların sunduğu mazeretlerin kabulüne ve davaya 20 Kasım’da (saat 14:30) devam edilmesine karar verdi (29 Mayıs).
Karabay’a “Esenyurt” davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yenine kayyım atanmasıyla ilgili yaptığı haber paylaşımları nedeniyle Gazete Duvar haber sitesi eski muhabiri Furkan Karabay’ı “Kamu görevlilerine hakaret”, “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla yargılamaya başladı. İddianamede, Karabay’ın paylaşımda “Esenyurt Belediyesi’ne yapılan polis baskınında kapıların kırıldığı, güvenlik görevlilerinin telefonlarına el konulduğu ve avukatların içeri alınmadığı” yönündeki ifadelerinin gerçek olmadığı savunuldu. Belediye binası ve Özer’in ofisinin kapısının güvenlik görevlileri eşliğinde çilingirle açıldığını belirtildi. Karabay’ın “Akın Gürlek'i terör örgütü mensubu olduğu kamuoyunca malum olan ve ülke dışına kaçmış eski bir savcıya benzettiğini”, “Akın Gürlek ve Şaban Yılmaz'ın şeref, onur ve haysiyetini zedelemek amacıyla rüşvet gibi yakıştırmalar isnat ettiği”, “Akın Gürlek ve Can Tuncay'ın isimlerini terör örgütlerine hedef gösterecek şekilde açıkça yazdığı, böylelikle PKK’ye hedef gösterdiği” ve de dezenformasyon yaptığı iddia edildi. Tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevinden duruşmaya getirilen Karabay ise savunmasında, “Bu isimleri yazmak neden suç olsun? Bunlar kamu görevlisi ve kamuya açık bilgiler. İddianamede bu isimleri geçirmenin neresi hedef göstermek anlamına geliyor, anlayamıyorum. Aynı isimler bazı medya organlarında özgürce yayımlanabiliyor. O halde bu çifte standart neden? Burada gazetecilik yargılanıyor. Bu tür iddianamelerden, siyasi davalardan dolayı yargıya güven yerlerde…. Bazıları gibi çetelere çalışmıyoruz, biz gazeteciler olarak halka karşı sorumluyuz” dedi. Duruşmayı DİSK Basın-İş, CPJ Türkiye temsilcisi Özgür Öğret ile Karabay'ın birçok meslektaşı da takip etti. Mahkeme, savcının üç suçlamadan da ceza istediği esas hakkındaki mütalaasına karşı Karabay ve avukatlarının savunma yapmaları için yargılamayı 2 Ekim’e bıraktı (27 Mayıs).
Şardan’a “dezenformasyon” ve “aşağılama” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Ekim 2023’te yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım 2023’ten itibaren beş gün tutuklu bırakılan T24 haber sitesi yazarı Tolga Şardan’ı yargılamayı 22 Mayıs’ta sürdürdü. İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilen, ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen 35 yıllık gazeteciyi, 6 Kasım 2023’te deliller toplandığı gerekçesiyle “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla tahliye etme kararı almıştı. Yazısı nedeniyle ne Cumhurbaşkanlığı’nın ne de MİT Başkanlığı’nın bir yalanlama yapmadığını ve gözaltı kararının günler sonra verildiğini ifade eden gazeteci, gazeteciliğe 1988 yılında başladığını belirterek, “Haberim doğru. Ben tecrübeli bir gazeteciyim ve haberimin arkasındayım. Yalan haber yazdığımı düşünmüyorum. Yalan olması için öncelikle bu haberin yalan olduğuna kendim inanmalı ve bu şekilde halka sunmam lazım. Hiçbir gazeteci yalan bilgiye imza atmaz…” demişti. 22 Mayıs’ta mahkeme, dosyaya etki edebileceği düşünülen Barış Terkoğlu ve Ahmet Zeki Üçok’un yargılandığı (2023/372 Esas) dosyanın getirtilmesine karar verdi. Karar beklenen yargılama 20 Kasım’a kaldı (22 Mayıs).
Yanardağ’ın yenilenen 301 davası: Gazeteci Merdan Yanardağ, 23 Mayıs 2021 tarihli BirGün Gazetesi’nde çıkan “Düzenin mafyalaşması” başlıklı yazısı nedeniyle 7 ay 15 gün hapis cezası aldığı davanın İstinaf’ta bozulmasının ardından İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanıyor. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Yanardağ, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla iki yıl hapisle yargılanıyor. Duruşma savcısı, yeniden yargılamaya dair 10 Aralık 2024’te görülen ilk duruşmada, gazetecinin mahkumiyetini talep etmişti. Hâkim karşısına çıkan Yanardağ, “İstinaf ilamının yerinde olduğunu düşünüyorum. Biz gazeteciyiz, yazım bir kapitalizm eleştirisidir. Düzenin mafyalaşması ifadesi siyaset literatüründe tartışılan bir kavramdır. Bir gazeteci olarak bu şekilde eleştiri yapmam benim kamu görevimdir. Hakaret yoktur dolayısıyla suç oluşmamıştır” demişti. 22 Mayıs’ta avukatı Bilgütay Hakkı Durna, devletin aşağılanmasını kapsayan TCK’nın 301. maddesinin bir siyasi parti eleştirisine uygulanamayacağını, yazının İnternet sitesinden yayımının “zincirleme suç” olarak görülemeyeceğini ve gazetecilikten alınan cezalara ilişkin sicilin “uslanmazlığı” gösteremeyeceğini vurguladı. Yargılama 25 Eylül’e kaldı (22 Mayıs).
Yedi gazeteciye “Eylem” davası: İstanbul Saraçhane'de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestoları takip ettikleri gerekçesiyle 24 Mart’ta gözaltına alınıp ertesi gün tutuklanan, yoğun tepkiler üzerine 27 Mart'ta tahliye edilen yedi gazeteci “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” iddiasıyla yargılanıyor. Medya temsilcilerinin “eyleme katılmış gibi” gösterildiği dava, 18 Nisan’da İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecekti. Ancak yoğunluk nedeniyle sanık avukat ve gazetecilerin dosyası ayrıldı. Foto-muhabirleri Kurtuluş Arı, Gökhan Kam, Bülent Kılıç, AFP Foto Muhabiri Yasin Akgül, Now TV muhabiri Ali Onur Tosun, gazeteci Zeynep Kuray ve Hayri Tunç’un da üç yıl hapis istemiyle yargılanacağı dava aynı mahkemede 24 Ekim’de görülecek (20 Mayıs).
Akdeniz ve Tar’a “örgüt” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Şubat 2025’te gözaltına alınarak tutuklanan gazeteciler Ercüment Akdeniz ve Yıldız Tar için “örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açtı. Gazetecilerin, 2023 yılında HDK tarafından düzenlenen çeşitli toplantılara katıldıkları, bu toplantılarda “PKK/KCK çizgisine paralel” ifadeler kullanıldığı ileri sürüldü. İddianamede, HDK’nin “PKK’nin şehir yapılanması” olduğu öne sürülerek, HDK’ye dair tüm faaliyetler “örgütsel” olarak değerlendirildi. Akdeniz’in davası, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 31 Temmuz’da başlayacak (20 Mayıs).
Diyarbakır’da 20 sanıklı dava: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 20 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, birleşen dosyaya karşı savunmalarının alınması için Aziz Oruç ve avukatına gelecek celseye kadar süre verilmesine, gazeteciler hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararının kaldırılması ve el konulan dijital materyallerin iadesi talebinin reddine karar verildi. Daha önce de sanıklara, Ari Prodüksiyon sahibi Berivan Karatorak ile kameraman Servet Yigen dahil edilmişti. Sanık gazetecilerden Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews haber müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 16 Haziran 2022'de tutuklanmış, 12 Temmuz 2023’te de tahliye edilmişti. Yargılama 18 Eylül’e kaldı (15 Mayıs).
Kanbal’a “Yanıltıcı bilgi” davası: Mardin Başsavcılığı, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Maraş merkezli depremler sırasında Adıyaman’dan katıldığı canlı yayın programları gerekçe göstererek Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla dava açtı. Soruşturma sonucunda ise Kanbal hakkında aynı iddiayla hazırlanan iddianame Adıyaman Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. Kanbal hakkında, 2023 yılında Mardin Başsavcılığı “örgüt propagandası” şüphesiyle ilgili dava açılmasına gerek görmezken bu kez, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasına ilişkin TCK-217/A maddesi kapsamında suç duyurusunda bulunulmuştu. İddianamede, Kanbal’ın depremin ilk günlerinde Adıyaman’da katıldığı yayındaki “Adıyaman Kriz Koordinasyon Merkezindeyim. Gönüllüler çalışıyor, dünden beri yetersiz çalışmalar var. Önce yabancı ekipler sonra AFAD geldi. İnsanlar burada üç gün ölüme terk edilmiştir. Gönüllüler enkazda çalışırken, AFAD gönüllüleri enkaz önünde fotoğraf çektiriyor” sözleri suçlamaya gerekçe olarak gösterildi. Dava 12 Eylül’de başlıyor (9 Mayıs).
Güneş’in “örgüt” davası: İstanbul’da 17 Ocak’ta, Necla Demir, Rahime Karvar, Welat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu ile birlikte gözaltına alınan, üç gün sonra tutuklandıktan sonra 4 Şubat’ta tahliye edilen gazeteci Ahmet Güneş, “örgüt üyeliği”nden yargılanmaya başladı. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Güneş ile ilgili beyan bulunup bulunmadığını Emniyete sorulmasına karar verdi. Davanın görülmesine 11 Eylül’de (9:45) devam edilecek (8 Mayıs).
Dal, Aslan ve Alayumat’ın “örgüt” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan’da çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanan ve 21 Mayıs’ta tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat’ı, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 6 Mayıs’ta süren yargılamada sanıkları avukat Şükrü Alpsoy ve MLSA Hukuk Birimi’nden avukat Hazal Sümeli temsil etti. İddianamede, örgütsel talimatla hareket ettikleri iddiasıyla suçlanan gazetecilerin Abdullah Öcalan’a ilişkin tecrit haberleri, TSK’nin kimyasal silah kullanımı haberleri ve kadınlarla ilgili 65 haberi yer alıyor. Dal’ın yaptığı haberlerle “algı yönetimi faaliyetleri”, “müzahir kitleye mesaj verme”, “talimat aktarımı ve kitlesel eylem çağrıları” yaptığı öne sürüldü. Mahkeme, haklarında farklı açık soruşturma bulunan Alayumat ve Aslan’ın dosyalarının akıbetinin sorulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılmasına karar vermişti. Alayumat ve Arslan hakkındaki soruşturma dosyalarının akıbetinin sorulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 11 Eylül’e (9:35) bıraktı (6 Mayıs).
Kamış’ın “darbe” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesinde bir dönem genel yayın yönetmen yardımcılığı yapan ve İzmir’in Çeşme İlçesi’nde gözaltına alınıp 13 Kasım 2023’te tutuklanan Mehmet Kamış’ı adli kontrol altında yargılamaya devam etti. Kamış, “Meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs,” “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs,” “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılanmaya 25. duruşmayla devam etti. 12 Kasım 2024’te SEGBİS üzerinden tanıklığına başvurulan Nurettin Memur, Mehmet Kamış’ı üniversiteden beri tanıdığını açıklamış; hakkında “O zamandan beri FETÖ yapısının içerisinde olduğunu biliyorum. Çünkü Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenliği yardımcılığına kadar yükselmişti” demişti. Kamış ise, Memur’un beyanlarına katılmadığını ifade ederek “Bir yapının içerisinde olduğum için değil gazetecilikte başarılı olduğum için mesleğimde ilerledim” diyerek karşılık vermişti. Mahkeme, 6 Mayıs’ta görülen duruşmada Kamış’ın iki haftada bir imza atma zorunluluğuna dair adli kontrolünü ayda bir imza şeklinde gevşetilmesine karar verdi. Dosya, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına nakledildi. Yargılamaya 23 Eylül’de devam edilecek (6 Mayıs).
İsveçli gazeteciye “PKK” davası: İstanbul Havalimanı’nda 27 Mart’ta gözaltına alındıktan sonra ertesi gün tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin, 30 Nisan’da “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasından mahkûm edilip tahliye edildikten sonra 25 Eylül’de de “PKK üyeliği” ve “PKK propagandası” suçlamalarıyla yargılanmaya başlayacak. 30 Nisan’da Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ilk suçlamadan ertelemeli 11 ay 20 gün hapis cezası verdiği Medin, ikinci dosyasının gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hapisle yargılanacak (30 Nisan).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin dokuz yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i beş yıldır yeniden yargılıyor. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu 13. duruşmasında, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesine karar verildi. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve avukatı Abbas Yalçın'ın hazır bulunduğu duruşma salonunda Fransa Konsolosluğu'ndan bir temsilsi de vardı. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Yargılamanın 25. duruşması 9 Eylül’e kaldı (29 Nisan).
İki gazeteciye “Saraçhane” davası: İstanbul Saraçhane’de 19 Mart’ta başlayan eylemleri haberleştirirken gözaltına alınan gazeteciler İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. 2911 Sayılı Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten yargılanan Evrensel gazetesi muhabiri Nisa Sude Demirel, ifadesinde, “Dosyadaki fotoğrafı ben alanda haber yaparken sivil polis çekti. Benzer delillerle yargılamak gazetecileri korkutma amaçlıdır” dedi. Etkin Haber Ajansı muhabiri Elif Bayburt da, savunmasında fotoğrafta basın kartının açıkça görüldüğünü ifade ederek mevcut yargılamanın eylemleri haberleştiren gazeteciler için bir gözdağı verme amacı olduğunu söyledi. Dava 10 Ekim’e kaldı (25 Nisan).
Gök’ün “üyelik ve propaganda” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök'ü açık tanık Ümit Akbıyık'ın beyanları üzerinden “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Ortadoğu’daki çatışmalı ortama dikkat çekerek, yurt dışı yasağından dolayı mesleğini yapamaz durumda olduğunu söyleyen Gök’e yönelik adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına yönelik avukatı Resul Tamur’un ısrarla dile getirdiği talebi bir kez daha reddetti. 30 Ocak’ta mahkeme, Gök hakkında ‘örgüt adına basın yayın faaliyetleri sürdürdüğü’ iddiasını ortaya atan ‘CV23TY45UP78’ adlı gizli tanığın dinlenilmesinden “dosyanın sürüncemede kalmaması” gerekçesiyle vazgeçmişti. Bir soruşturmanın süreciyle ilgili bilgi bekleyen mahkeme, yargılamayı da 11 Eylül’e bıraktı (22 Nisan).
Yedi gazeteciye “Saraçhane” davası: CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dahil çok sayıda yöneticinin gözaltına alınmasının ardından, 19 Mart’ta başlayan Saraçhane eylemlerinde izledikleri için 25 Mart’ta tutuklanan ve 27’sinde de tahliye edilen yedi gazeteci dahil 99 sanık, İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Derhal beraat yönünde talepleri reddeden mahkeme, dosyanın diğer sanıklardan ayrılmasını kabul ederek, yedi gazeteci ve 4 avukatın dosyasını ayırdı. Söz konusu 12 kişi için daha sonradan duruşma günü verilecek. Dosyadan gazeteciler Ali Onur Tosun, Bülent Kılıç, Gökhan Kam, Zeyneb Ceren Kuray, Emre Orman, Yasin Akgül, Hayri Tunç ve Kurtuluş Arı 2911 Sayılı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet iddiasıyla yargılanıyor (18 Nisan).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” dosyasının 1 Mart 2017 tarihinde “Özgürüz” sitesinde yayınlanması nedeniyle yeniden Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı “casusluk” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Daha önce dosyasının “Cumhuriyet” gazetesinde yargılanması nedeniyle Dündar’ın “casusluk” iddiasıyla 23 Aralık 2020’de 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmesiyle ilgili dosya Yargıtay’da. “MİT TIR’ları” dosyasına ilişkin Nisan 2018’de açılan bu dosya, Dündar’ın ifadesinin alınmasını bekliyor. Dündar bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 16 Ocak’ta süren yargılama, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesi için 9 Eylül’e bırakıldı (15 Nisan).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 16 Ocak’taki duruşmada MLSA avukatı Muhammet Ünsal, içeriklerle ilgili AİHM’in verdiği mahkûmiyeti ve konuya ilişkin gazetecinin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması sonucu Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının birer örneğini mahkeme sundu. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. Duruşma sonunda mahkeme, müştekinin katılma talebi veya şikayeti olup olmadığını Cumhurbaşkanlık İdari İşler Başkanlığı’na sorulmasına ve gazetecinin yakalanmasının infazını beklemeye karar verdi. Yargılama, 1 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Aranca’nın “Sinan Ateş” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Sinan Ateş cinayeti dosyasındaki bilirkişi raporuna T24 ulaştı: Ateş'in adresini Ülkü Ocakları Başkanı istemiş!” başlıklı haberi nedeniyle T24 haber sitesi muhabiri Asuman Aranca'yı “gizliliği ihlal” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Davanın ikinci duruşmasına Ankara'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan Aranca, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmayı avukatıyla yapmak istediğini ifade ederek süre talep etti. Mahkeme de, gazetecinin talebini kabul ederek, yargılamayı 16 Eylül’e bıraktı (1 Nisan).
Ağca’nın “kişisel veri” davası: Elazığ 8. Asliye Ceza Mahkemesi, yaşamını yitiren gazetecilik öğrencisi Yeldana Kahraman’ın otopsi raporunu yayımladığı gerekçesiyle gazeteci Baransel Ağca’yı “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. P24’e göre, ilgililerin katılmadığı yargılama 10 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 33. duruşmayla devam etti. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti. 23 Ocak’ta görülen son duruşmada mahkeme, sanık birleştirilen İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyadan Yüksel Genç’in savunmasının alınmasına ve İsmet Kayhan hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 17 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Batum’un “301” davası: İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İMC TV’de 10 Eylül 2015’te yayınlanan “Ayşegül Doğan ile Gündem Müzakere” adlı programdaki sözleri nedeniyle gazeteci Rüstem Batum’u, “devletin kurumlarını aşağılama” suçlamasıyla yargılamaya 24. duruşmayla devam etti. P24, tarafların katılmadığı yargılamanın 2 Ekim’e bırakıldığını duyurdu. Mahkeme, Batum hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi (1 Nisan).
Yurttapan, Ergül ve üç yazarın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisinde yayımlanan yazılarda “Türk milletinin alenen aşağılandığı” iddiasıyla derginin sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve editörü Haydar Ergül ile üç yazarı yargılıyor. Avukatları Özcan Kılıç, dosyanın beraatlarını da talep ettiği Ergül ve Yurttapan için tefrik edilmesini talep etmişti. Eksik hususların giderilmesi için ertelenen dava, sanıklardan Cihan Doğan ve Nazan Üstündağ hakkında verilen yakalama kararının infazını bekleyecek. Yurttapan ve Ergül ile derginin suçlama konusu yapılan 37. sayısında yazıları bulunan Cihan Doğan, Musa Şanak ve Zülal Nazan Üstündağ, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamasıyla iki yıl hapisle yargılanıyor. Yakalama kararlarının infazını bekleyen dava 1 Temmuz’a bırakıldı ( 1 Nisan).
Kararlar
Son üç ayda açılmış ceza davalarında yargılanan 153 gazeteciden en az 7’si, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu uyarınca açılan ceza davalarından toplam 10 yıl 9 ay 4 gün hapse (2 yıl 4 ay 12 günü ertelemeli) mahkûm edildi. Aynı dönemde görülen davalardan 6 gazeteci ve bir karikatürist de beraat etti.
Bu dönemde gazetecilerin keyfi şekilde yargılanmasına zemin hazırlayan düzenlemeler arasında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi öne çıktı. En az 13 gazeteci, özellikle iktidar yönetimi ve kamu kurumlarına yönelik eleştiriler nedeniyle “devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamasından yargılanırken bunlardan Bahadır Özgür, Merdan Yanardağ ve Özlem Gürses, ilk derece mahkemelerinde toplam 2 yıl 9 ay 22 gün hapse (1 yıl 6 ay 22 günü ertelemeli) mahkûm edildi.
Çizer Ömeroğlu’nun “müstehcenlik” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 25 Kasım 2020’de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu’nu, “müstehcenlik” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. RSF ve sanatsal özgürlüğü savunan FreeMuse temsilcilerinin de izlediği yargılamanın 13. duruşmasında mahkeme, duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaasında cezalandırma talep etmesine karşın Ömeroğlu’nu akladı. Karar öncesi, Ömeroğlu’nun avukatları da, dosyaya dahil edilen bilirkişi raporunda karikatürün Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu bakımından korunduğunu ve suç teşkil etmediğinin belirtildiğini vurguladı. Karar, savcı iki hafta içinde temyiz yoluna başvurmazsa kesinleşmiş olacak. devam etti. Daha önce mahkemenin aynı talebi üzerine Muzır Neşriyat Kurulu’ndan “müstehcendir” tespitine yer verilen bir rapor gönderilmiş, çizerin avukatları bu rapora itiraz etmişti. Ömeroğlu, üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargılanıyordu (26 Haziran).
Mert’e “örgüt” beraatı: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “PKK üyeliği” bahanesiyle hakkında dava açılan gazeteci ve akademisyen Nuray Mert’i ilk duruşmada beraat ettirdi. Avukatı Aslı Kazan soruşturma aşamasında geziyle ilgili açık kaynak araştırması yapılmadı halinde söz konusu davanın açılmayacağını ifade ederek, avukat Erselan Aktan da “örgüt üyeliği”ne ilişkin Yargıtay ve AİHM içtihatlarına atıf yaparak müvekkillerinin beraatını talep etti. Mert, bir grup kadın gazeteciyle birlikte 2014'te Suriye'nin Kürt bölgesinde çekilen bir fotoğraf nedeniyle yargılanıyordu. Mahkemece aklanan Mert’e yönelik yurtdışı yasağı da kaldırıldı (29 Mayıs).
Kepenek’e ertelemeli 10 ay hapis: İstanbul Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Beylikdüzü’nde iki yaşındaki bir çocuğun, “cinsel istismar nedeniyle öldüğü” iddiasını haberleştiren bianet sitesi kadın haberleri editörü Evrim Kepenek’i “soruşturmanın gizliliğini ihlal” (TCK 285) iddiasıyla yargılandığı davada ertelemeli 10 ay hapis cezası verdi. Duruşmaya avukatı Deniz Yazgan ile birlikte katılan Kepenek, 20 yıldır gazetecilik yaptığını, gazetecilik etiği bakımından da kadın ve çocukların üstün yararlarını daima gözettiğini, haberi yaptığı sırada dosya üzerinde bir gizlilik kararı olmadığını vurgulayarak, “Haberim, kamuoyunun dikkatini önemli bir iddiaya çekmeyi ve soruşturmanın etkinliğini artırmayı amaçlayan bir haberdi. İddiaların ihbarı niteliğindeydi. Aynı konuda, üstelik çocuğun adını da içeren ilk haberler, başka bir ajans tarafından hem de ismiyle kamuoyuna sunulmuştu. Müteveffa çocuğun isminin paylaşılması süreciyle hiçbir dahlim yoktur” dedi. Avukatı Yazgan da, “Müvekkilim haberinde isim kullanmamıştır. Çocuğun dedesiyle ilgili yapılan haberlerde müvekkilim ne isim kullanmıştır, ne de hedef göstermiştir. Kast unsuru yoktur. Beraatına karar verilmesini talep ediyoruz" şeklinde savunma yaptı. Ancak mahkeme ceza yönünde hüküm kurdu (14 Mayıs).
Kuray’a “propaganda” beraatı: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014 ile 2023 arasındaki sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Zeynep Kuray'ı beraat ettirdi. Kuray’ın katılmadığı duruşmada Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi avukatlarından Batıkan Erkoç, duruşma savcısının cezalandırma istediği esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmak için süre istedi. Ancak mahkeme, verdiği kısa aranın ardından, Kuray’ı beraat ettiren kararını açıkladı. Mahkeme, “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” gerekçesini sundu (8 Mayıs).
Pehlivan’a savcıdan “Kişisel veri” dava ve ceza: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, Kilis Adliyesi’nde görevli bir savcının şikayetiyle açılan davada Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan’ı “kişisel verileri ifşa” iddiasıyla 1 yıl 3 ay hapse mahkum etti. Yanıt hakkına saygı gereği aradığı savcının ifade ettiklerini aktarmakla yetindiğini açıklayan Pehlivan, “İkametim İstanbul olmasına rağmen dava Kilis’te açıldı. İtiraz ettik, kabul edilmedi. Sözün özünde; hiçbir kelimesi yalanlanamayan yukarıdaki yazımı, yazının aktörü savcının mesai arkadaşları yargıladı. Arkadaşlar' arasında gerçekleşen bu davada da bugün karar çıktı” dedi (7 Mayıs).
Gazeteci Arslan’a “propaganda” beraatı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Ekim 2023’te Halk TV’deki programda, Meclis'in açılacağı gün İçişleri Bakanlığına yapılan bombalı saldırıya ilişkin ifadeleri gerekçe gösterilen gazeteci Ayşenur Arslan’ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 6 Mayıs’ta görülen duruşmada, duruşma savcısının cezalandırma yönünde sunduğu mütalaaya karşın gazetecinin beraatına karar verdi. Arslan hakkındaki “suçu ve suçluyu övme” suçlamasıyla ilgili ise dava açılmasına gerek görülmemişti. Mahkemenin duruşma öncesi hazırladığı tensip zaptını gündeme getiren gazeteci Barış Pehlivan, belgede geçen “Sanık hakkında HTŞ, FEC, ENC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK silahlı terör örgütleriyle ilgili olarak işlem kaydının bulunup bulunmadığı hususunda arşiv sorgusunun yapılarak düzenlenecek evrak ve eklerinin mahkememize gönderilmesi için İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına oybirliği ile karar verildi” ifadeleri Suriye’de Esad iktidarının yıkılmasından sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam'da HTŞ lideri el-Culani ile birlikte Emevi Camii'nde namaz kılarken Aslan’ın hapis istemiyle yargılanmasını ağır çelişki olarak işlemişti (6 Mayıs).
Yurtsever’e “gizli tanık” davasından beraat: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı dönemde yapılan haberlerde, Kobanî Davası tanığının şikâyeti üzerine “muhbirlerin kimliğini açıklandığı ve yayınlandığı” iddiasıyla hakkında dava açılan gazeteci Diren Yurtsever’i ilk duruşmada beraat ettirdi. Avukatları ile duruşmada hazır bulunan Yurtsever, “Kobanî Davası Türkiye'deki birçok gazetecinin, uluslararası heyetlerin takip ettiği bir davaydı. Söz konusu kişi gizli tanık değildi, şüpheli olarak bulunan daha sonra da tanık olarak açık kimliği ile ifade vermiş biridir” dedi. Savcının ceza istediği duruşmada, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Yurtsever’in beraatına karar verildi. Ancak savcı, kararı İstinafa taşıdı (6 - 22 Mayıs).
Gürses’e ertelemeli “301” cezası: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, YouTube kanalında Kuzey Suriye'deki gelişmeleri değerlendirildiği için gözaltına alınıp 52 gün süreyle ev hapsinde tutulan gazeteci Özlem Gürses’i, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak" iddiasıyla 1 yıl 3 ay hapse mahkûm etti; hükmün açıklanmasını da geriye bıraktı. 52 gün ev hapsinde tutulan gazeteciye yönelik yurtdışı yasağı da kararla birlikte kaldırıldı. Gazeteci, “Ellerime kelepçeler takıldı, itibar suikastı için cep telefonu ile kaydedilen bu görüntüler servis edildi, kararlar daha biz görmeden basına sızdırıldı. 52 gün ayağımda bir elektronik kelepçe ile asla kabul etmediğim, söylemediğim, imha dahi etmediğim bir kelime için evimde hapsedildim” dedi (24 Nisan).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası düştü: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargıladığı davaya dair dosyayı, sekiz yıllık yargılama süresi itibariyle düşürdü. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesinden 6 Ocak’ta görülen son duruşmada vazgeçmişti. Düşme kararı duruşma savcısının talebi yönünde oldu (21 Nisan).
6 yıl sonra Bülent Şık’a beraat: Sağlık Bakanlığına ait verileri yazılarında yayımladığı için 26 Eylül 2019’da İstanbul 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nce mahkûm edilen Bülent Şık ile ilgili karar kaldırılarak beraatına karar verildi. 26 Eylül 2019’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sağlık Bakanlığı’nca gizlenen araştırmanın sonuçlarını bianet ve Cumhuriyet gazetesine yazdığı için 12 yıl hapis istemiyle yargıladığı Şık'ı “yasaklanan bilgilerin temini suçlamasından beraatına; “göreve ilişkin bilgilerin açıklanması” suçlamasından (TCK 258) ise 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Ancak Yargıtay, cezayı bozarak Şık’ın yeniden yargılanmasına hükmetmişti (17 Nisan).
Aygül’e “tehdit” beraatı: Tatvan 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin kendisine saldıran korumalarını tehdit ettiği iddiasıyla Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ü yargıladığı davada beraat kararı verdi. MLSA’ya göre Tatvan 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 17 Nisan 2025’te görülen karar duruşmasında savcılık, Sinan Aygül’ün tehdit suçundan cezalandırılmasını talep etti. Ancak mahkeme, Aygül’ün “birden fazla kişiyle birlikte tehdit” suçunu işlediğine dair kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak bir delil bulunmadığına hükmederek beraatına karar verdi (17 Nisan).
Bahadır Özgür’e 301’den ertelemeli hapis: Mudanya Kitap Fuarı’nda 2 Ekim 2022'de yaptığı konuşma nedeniyle “Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini, TBMM ve yargı organlarını aşağılamak” suçlamasıyla hakkında dava açılan gazeteci Bahadır Özgür’e 3 ay 22 gün hapis cezası verildi. Yargılamayı 22 Mayıs 2024’te başlatan Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesi gazeteciye ceza verdi, hükmün açıklanmasını da erteledi. Avukatlarından Kerem Altıparmak, mahkumiyet kararına itiraz ettiklerini, davanın duruşmalı görülmesini beklediklerini ifade etti. Gazeteci fuarda, Timur Soykan, Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ile beraber kaleme alınan “Duvar: Sedat Peker’in İtiraf, İfşa ve İddiaları” başlıklı kitabını değerlendirmişti. Özgür, fuardaki konuşmasında, Uğur Mumcu’nun “Papa-Mafya-Ağca” araştırmasından başlayarak bugüne kadar süreklilik arz eden mafya-siyaset-devlet ilişkilerini ve bu süreçte açılan davaların neden sonuçlandırılamadığını da anlatmıştı (15 Nisan).
Arvas’a ceza ve tahliye: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Ocak’tan beri tutuklu bulunan gazeteci Necla Demir Arvas’ı “örgüte yardım etmek” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkum edip tahliye kararı verdi. Güncel Prodüksiyon Şirketi adına “Politik Kadın” programı hazırladığını ifade eden Necla Demir Arvas ve avukatları duruşmada suçlamaları reddetti. “Kürdistan kelimesinin geçtiği bir yerde 'örgüt ideolojisini sahiplendiğim' söylenmiş. Oysa bugün her yerde Kürdistan bir coğrafi terim olarak kullanılıyor. Bunun delil olarak gösterilmesini anlayamadık. Bu durumu kabul etmiyoruz. 'Türkiye Cumhuriyeti'ni aşağılama ve devlet kurumlarını aşağılama' denilmiş sürekli ancak nasıl yaptığım yok. Cezaevlerindeki hak ihlalleri, tecrit suçlama konusu yapılmış. Ama bugün bütün mecralarda bunlar haber konusu olacak şeylerdir” diyen Arvas, savunmasında, tutukluluk şartlarının düzenli ilaç kullanımına engel oluşturduğunu ifade etti. Duruşma savcısı Arvas’ın “örgüt üyeliği” suçlamasından cezalandırılmasını, tutuklu bırakılmasını talep ederken mahkeme “yardım”dan cezalandırma ve tahliye yoluna gitti (14 Nisan).
Demir’e “propaganda” cezası: Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Hayri Demir’i “örgüt üyeliği” ve “basın yoluyla örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargıladığı davada sekiz yıl sonra kararını açıkladı. MLSA’ya göre Demir, sekizinci duruşmada, “örgüt üyeliği” suçlamasından beraat ettirilirken, “örgüt propagandası”ndan 2 yıl 9 ay 22 gün hapse mahkûm edildi. Demir, 2017 yılında Suriye’de çektiği görüntülerin bulunduğu harici disk nedeniyle yargılanıyordu. Duruşmaya Demir ve avukatı Ercan İpekçi’nin yanı sıra DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ile MLSA gözlemcisi de katıldı. Savunmasında gazeteciliğin yargılandığını belirten Demir, “Suriye’de yalnızca mesleki faaliyet yürüttüm. Bunun dışında herhangi bir faaliyetim olmadı. Tüm duruşmalara katıldım. Bu dava gazetecilik faaliyetim nedeniyle açıldı” dediyse de mahkeme cezalandırma yoluna gitti (14 Nisan).
Yanardağ’a 301 cezası: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, kanalın YouTube hesabında 5 Şubat 2024 tarihinde yayınlanan “AKP'nin siyasal etiği Türkiye'yi hangi noktaya getirdi?” başlıklı videodaki ifadeleri gerekçe gösterilerek yargılanan gazeteci Merdan Yanardağ’ı "devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak" iddiasıyla mahkûm etti. 20 Mart’ta görülen karar duruşmasına Yanardağ katılmazken avukatı Bilgütay Hakkı Durna, duruşma savcısının ceza talep ettiği 13 Mart 2025 tarihli mütalaasını reddettiklerini bildirdi. Durna, “CHP milletvekili Mehmet Tüm ve İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez açıklamalarında seçimlerde jandarmaların broşür dağıttığını ifade etmiştir. İki milletvekilinin de tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Somut olayda sadece broşür dağıtan jandarmadan bahsediliyor. Bu ifade içeriği devletin askeri teşkilatını aşağılama içermez. Müvekkil gazetecilik faaliyeti kapsamında açıklanan bir haberi ifade etmiştir, bu ifade TCK 301/3 maddesi kapsamında, eleştiri çerçevesinde kalır. Bunun dikkate alınmasını ve beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi. Ancak mahkeme, Yanardağ'ı bu gerekçeyle 1 yıl 3 ay hapse mahkûm etti (1 Nisan).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Türkiye’de gazetecilere yönelik “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ilgili keyfi davalar, İsveç merkezli Dagens ETC gazetesi muhabiri Joakim Medin’in Türkiye’de 27 Mart’ta tutuklanıp ertelemeli de olsa 11 ay 20 gün hapse mahkum edilmesiyle bir kez daha uluslararası alana taşındı. Son üç ayda, toplam 74 yıl 8 ay hapis cezası öngören bu davalardan Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı gazeteci Barış Pehlivan ile gazetenin eski sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu beraat etti.
Son üç ayda, ayrıca, en az 16 gazeteci ve karikatüristin adı (Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Hakkı Boltan, Joakim Medin, Deniz Yücel, Sedef Kabaş, Baransel Ağca, Erk Acarer, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Furkan Karabay (2) ve Rüstem Batum (2)) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti.
Sonuçta TCK’nın 299. maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 11 yıllık görev süresinde 250’yi aşkın gazetecinin yargılanmasına, en az 79’unun da (kimisi ertelemeli olarak) hapis veya para cezalarına mahkûm edilmesine zemin oluşturdu. Ne 2016 yılına ait Venedik Komisyonu tavsiyesi, ne de AİHM’in Ekim 2021’de Türkiye aleyhine verdiği “Vedat Şorli” mahkûmiyeti, ne yazık ki, gazetecilerin aradan geçen zaman içerisinde de, keyfi davalarla taciz edilmesine engel olamadı.
Kabaş’ın “Erdoğan” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medyada yaptığı 20’yi aşkın paylaşım üzerinden gazeteci Sedef Kabaş’ı “Cumhurbaşkanı'na hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre söz konusu yedinci duruşmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel ile Sedef Kabaş’ın avukatı Selen Sınmaz katıldı. Erdoğan’ın avukatı Özel şikayetlerinin sürdüğünü beyan ederken Avukat Sınmaz ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Vedat Şorli kararına atıfta bulunarak Kabaş hakkında derhal beraat veya davanın düşürülmesi yönünde karar verilmesini talep etti. Mahkeme, Kabaş’ın yargılandığı dava dosyasının İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davalarla bağlantılı olduğunu belirterek, bu davalardaki hükümlerin kesinleşmesini beklemeye karar verdi. Yargılama 13 Kasım’a (saat 10.30) kaldı (19 Haziran).
Karabay’ın “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 74. Asliye Ceza Mahkemesi, başka bir soruşturma kapsamında 15 Mayıs’tan beri tutuklu olan gazeteci Furkan Karabay'ı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre, duruşma savcısı yargılamanın dördüncü duruşmasında Karabay’ın cezalandırılmasını talep etti. Yargılama son savunmalar için 11 Temmuz’a bırakıldı (19 Haziran).
Batum'un “Erdoğan” davası yakalamaya kaldı: İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Rüstem Batum'u sosyal medya paylaşımları üzerinden “Cumhurbaşkanına hakaret" ettiği iddiasıyla yargılamaya sekizinci duruşmayla devam etti. 10 Haziran’da mahkeme, savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği Batum hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar verdi. Yargılama 25 Kasım’a (saat 11.00) kaldı (10 Haziran).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanı” beraatı: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP'nin hazırladığı “SaBıKa Holding” broşürünü Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazan gazeteci Barış Pehlivan ile gazetenin eski sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu'yu “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddialarıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Mahkeme, duruşma savcısının 16 Ocak’ta her iki suçlamadan ceza istediği dosyada suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetti (8 Mayıs).
Boltan’ın “Cumhurbaşkanı” davası: DİSK Basın-İş Diyarbakır Bölge Temsilcisi ve Yeni Yaşam gazetesi muhabiri Hakkı Boltan’ın, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılandığı davanın altıncı duruşması Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. MLSA’ya göre mahkeme başkanı izinli olduğundan duruşmaya yeni bir hakim başkanlık etti. Gazetecinin avukatının da mazeret bildirdiği yargılama, savcının da esas hakkındaki mütaasını hazırlaması için, 6 Kasım’a bırakıldı (6 Mayıs).
İsveçli gazeteciye “Cumhurbaşkanı” cezası: Ankara 79. Asliye Ceza Mahkemesi, 7 Mart’ta İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındıktan sonra 28 Mart’ta tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin’i yargılandığı iki davasından birinde, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla ertelemeli 11 ay 7 gün hapse mahkûm etti. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi’nden katıldı. Duruşmayı Avrupa Parlamentosu’ndan Jonas Sjöstedt, İsveç Parlamentosu’ndan Ulrika Westerlund, İsveç'in Ankara Büyükelçisi Malena Mard, RSF temsilcisi Martin Roux, DEM Parti milletvekili Ceylan Akça ile DİSK Basın-İş ve Gazeteciler Cemiyeti’nden temsilciler takip etti. Medin’in müdafiliğini Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nden avukat Veysel Ok, Batıkan Erkoç ve Hazal Sümeli üstlendi. Mahkeme, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestoları takip etmek için geldiği Türkiye’de tutuklanan Dagens ETC gazetesi muhabirinin tahliyesine de karar verdi. Ancak hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasından açılan ikinci bir davasından da tutuklu olduğu için Medin tahliye edilmeyecek (30 Nisan).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etmişti (29 Nisan).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ü “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılamaya devam etti. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılamaya 23 Ekim’de devam edilecek (24 Nisan).
Karabay’a röportajdan “Cumhurbaşkanı” cezası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, 19 Ocak 2025’te Mirgün Cabas'ın Youtube kanalındaki programına konuk olan gazeteci Furkan Karabay’ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukları Bilal Erdoğan, Ahmet Burak Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın şikâyetiyle yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti. Mahkeme, “Cumhurbaşkanına hakaret”ten gazeteciyi 11 ay 20 gün hapse; “iftira” iddiasıyla 1 yıl 1 ay 10 gün hapse mahkum etti; hakaretten ise Karabay'ın beraatına karar verdi. 21 Şubat’taki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı “Cumhurbaşkanına hakaret”, “hakaret” ve “iftira” iddialarına yönelik tüm suçlamalardan ceza istemişti (18 Nisan).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 16 Ocak’taki duruşmada MLSA avukatı Muhammet Ünsal, içeriklerle ilgili AİHM’in verdiği mahkûmiyeti ve konuya ilişkin gazetecinin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması sonucu Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının birer örneğini mahkeme sundu. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysaki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. Duruşma sonunda mahkeme, müştekinin katılma talebi veya şikâyeti olup olmadığını Cumhurbaşkanlık İdari İşler Başkanlığı’na sorulmasına ve gazetecinin yakalanmasının infazını beklemeye karar verdi. Yargılama, 1 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılıyor. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dosya, Adalet Bakanlığı’ndan, ifadeleri alınması için sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısına dair dönüş bekliyor. Dava 2 Temmuz’a bırakıldı ( 1 Nisan).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: Gazeteci Baransel Ağca’nın, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davanın sekizinci duruşması bugün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Katılanın olmadığı duruşma dosya üzerinden görülerek ileri bir tarihe ertelendi (1 Nisan).
Acarer'in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin'e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya'da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Nisan).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
2025 yılının Nisan - Haziran döneminde en az 14 gazetecinin adı, “hakaret”, “iftira” veya “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla açılan davalardan sanık olarak geçti. Bu gazetecilerden Diyarbakır Tigris gazetesi haber yayın koordinatörü ve yazarı Naci Sapan, kayyum pratiğini eleştirdiği yazısından ertelemeli 9 bin 440 TL adli para cezasına mahkum edildi. Cumhuriyet gazetesi köşe yazarları Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı ve gazeteci Furkan Karabay gibi çok sayıda haberci, muktedirlerin açtığı davalardan hapis tehdidi altında görev yapıyor.
Terkoğlu’nun “Uçar” ve “Salihoğlu” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Ocak’ta Yargıtay üyeliğine seçilen İstanbul Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar’ın şikayetiyle İmamoğlu’nu “ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar” yazısından Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’yu “iftira” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 19 Haziran’da görülen beşinci duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan duruşma savcısı, gazetecinin cezalandırılmasını talep etti. Yargılama son savunmalar için 11 Aralık’a kaldı. İkinci bir dosyada gazeteci Terkoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun şikayetçi olduğu davadan “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Terkoğlu, Mart 2022’de “Arkadaş arkadaşın pelesengidir” başlıklı bir yazıyla Adnan Oktar dosyasında verilen ağır hapis cezalarının İstinafta bozulmasını gündeme getirmişti (19 Haziran).
Sapan’a “Kayyum” cezası: Diyarbakır Tigris gazetesi haber yayın koordinatörü ve yazarı Naci Sapan’ın, “Kayyumlar, kayyumcuklar!” başlıklı köşe yazısı nedeniyle “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret” iddiasıyla yeniden yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında karar çıktı. MLSA’ya göre Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesi, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Felat Bozarslan’ın da izlediği duruşma sonunda Sapan'a “hakaret” iddiasıyla 472 gün adli para cezası verdi. Hakim bu cezayı 9 bin 440 TL para cezasına çevirerek erteledi (20 Mayıs).
Arı’nın davası “KKTC soruşturması”nı bekliyor: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı ve BirGün sitesi sorumlu müdürü Yaşar Gökdemir’in “iftira” iddiasıyla, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. “Kuzey Kıbrıs’ta MHP'li vekilin talimatıyla ‘veriler silindi’ iddiası” başlıklı haber nedeniyle yargılanan gazetecilerin katılmadığı duruşma için avukatları da mazeret bildirdi. 13 Mayıs’ta görülen ikinci duruşmanın sonunda mahkeme, iddianameye konu KKTC'de devam ettiği belirtilen ve haber içeriğine kaynak teşkil ettiği iddia edilen adli soruşturma hakkında bilgi ve belge temini amacıyla istinabe evrakı düzenlenmesine karar verdi. Dava 4 Kasım’a kaldı (13 Mayıs).
Karabay’a “Bilal” davası: Gazeteci Furkan Karabay hakkında, “Adliyenin Müdavimleri” paylaşımı nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın açtığı “hakaret ve iftira” suçlamasıyla açılan davanın görülmesine İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. Mahkeme, söz konusu paylaşım nedeniyle daha önce İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararının kesinleşmesinin beklenilmesine karar verildi. 18 Aralık 2023’te açılan dava 13 Kasım’a kaldı (8 Mayıs).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “hakaret” beraatı: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP'nin hazırladığı “SaBıKa Holding” broşürünü Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazan gazeteci Barış Pehlivan ile gazetenin eski sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu'yu “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddialarıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Mahkeme, duruşma savcısının 16 Ocak’ta her iki suçlamadan ceza istediği dosyada suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetti (8 Mayıs).
Terkoğlu ve Üçok’un “Başsavcılar” davası: Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu ile emekli askeri savcı ve İyi Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Zeki Üçok’a, Nisan 2023’te yayımlanan “Hatırlı FETÖ’cüler nasıl kurtarılıyor” ve “Savcı bey geliyorum, bu yazıyı da ekleyin” başlıklı yazıları nedeniyle açılan davaya İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Terkoğlu ve Üçok, savcı Gökalp Kökçü’nün HSK’ya sunduğu dilekçeyi gündeme getirdikleri için, İstanbul C. Başsavcısı Şaban Yılmaz, Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar ve İstanbul C. Başsavcıvekili Mehmet Yılmaz’ın şikayetiyle “zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanıyor. 8 Mayıs’ta devam edilen davada mahkeme, Savcı Gökalp Kökçü’nün şikayetiyle ilgili HSK’dan da bilgi istendi. Dava 6 Kasım’a kaldı. Soruşturmanın genişletilmesini daha önce kabul eden mahkeme söz konusu iddialarla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan da soruşturma bulunup bulunmadığını sormuştu. Dava 6 Kasım’a kaldı (8 Mayıs).
Çelik ve Akın’ın “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Başkanvekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle Yeni Yaşam gazetesinin eski yayın yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve sorumlu müdürü Osman Akın’ı “iftira” ve “hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Yargılamanın altıncı duruşmasında Albayrak'ın avukatı hazır bulunup şikayetlerinin sürdüğünü yinelerken Akın'ın avukatı Özcan Kılıç mazeret sundu. Mahkeme, Çelik hakkındaki yakalama kararının infazının beklenilmesine karar verdi. Yargılama 14 Eylül'e bırakıldı (22 Nisan).
Karabay’a röportajdan “iftira” cezası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, 19 Ocak 2025’te Mirgün Cabas'ın Youtube kanalındaki programına konuk olan gazeteci Furkan Karabay’ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukları Bilal Erdoğan, Ahmet Burak Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın şikâyetiyle yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti. Mahkeme, “Cumhurbaşkanına hakaret”ten gazeteciyi 11 ay 20 gün hapse; “iftira” iddiasıyla 1 yıl 1 ay 10 gün hapse mahkum etti; hakaretten ise Karabay'ın beraatına karar verdi. 21 Şubat’taki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı “Cumhurbaşkanına hakaret”, “hakaret” ve “iftira” iddialarına yönelik tüm suçlamalardan ceza istemişti (18 Nisan).
Gülbaş’ın “Boğaziçi” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Turan’ın şikayeti üzerine Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş’ı, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 15 Nisan’da devam eden davada, Gülbaş’ın avukatı Sevgi Kalan, iddianameye konu haberin olgusal dayanaklarını ortaya koymak için kovuşturmanın genişletilmesini istedi. Kalan, akademisyenlerin, müşteki Mehmet Turan'ın atanmasına ilişkin idare mahkemesinde açtığı dava dosyasının celbini talep etti. P24’ün izlediği duruşma sonunda mahkeme, kovuşturmanın genişletilmesi talebini kabul ederek, Turan’ın İstanbul 3. İdare Mahkemesi’ndeki dosyasının celbini istedi. Dava 9 Ekim’e kaldı (15 Nisan).
İşkenceyi kınayan Hürtaş’a beraat: Ankara 55. Asliye Ceza Mahkemesi, görev sırasında kendisini darp ederek gözaltına alan polislere mahkemedeki savunmasında “işkenceci” dediği için yargılanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı ilk duruşmada beraat ettirdi. MLSA'ya göre, duruşmada söz alan Hürtaş, “işkenceci” ifadesini kullandığı polis memurunun kendine yönelik kötü muamelesini anlattı. Müşteki polis memurunun kendisine bu esnada “Öl zaten ölmeni istiyorum” dediğini belirtti. Savunmaların ardından, savcı, polis memuruna yönelik “işkenceci” ifadesinin kaba söz olarak nitelendirildiğini ve suçun unsurlarının oluşmadığını belirtti. Mahkeme, Hürtaş’ı ilk duruşmada akladı (7 Nisan).
Pehlivan’ın İnci ve Kocaman davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kaleme aldığı yazılar nedeniyle Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan’ı, Boğaziçi Üniversitesi’nin rektörü Naci İnci ve eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı şimdiki Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman’ın müşteki olduğu dosyalarda “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşmada Pehlivan ve avukatı Enes Hikmet Ermaner savunma yapmak için hazır bulundu. Savunmasında, YÖK disiplin kurulu raporları ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyeni Tuna Tuğcu'nun iddialarını kaleme aldığını belirten Pehlivan, “Herhangi bir şekilde hakaret ya da iftira söz konusu değildir. Akademisyen Tuna Tuğcu’nun tanık olarak dinlenilmesini istiyorum” dedi. İlk dosyada mahkeme, YÖK disiplin kurulunun soruşturma dosyasına ait bilgilerin dosyaya eklenmesi için ilgili kuruma yazı yazılmasına, Pehlivan ve avukatının tanık dinletme taleplerinin ise daha sonra değerlendirilmesine karar verdi ve duruşmayı 8 Temmuz'a erteledi. İkinci dosyadan da savunma yapan Pehlivan, köşe yazısında bahsettiği Kalegaz Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ilıcan Ankara'daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıyı Cendere adlı kitabında da yazdığını hatırlattı. Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ile ilişkili olmakla suçlanan Yüksel Kocaman’dan bahseden Pehlivan, “İddianamede, davaya konu edilen yazımda Yüksel Kocaman’ın rüşvet aldığı iddiasına yer verdiğim yazıyor ancak yazımda Kocaman’ın rüşvet aldığına dair bir iddiam ya da ifadem söz konusu değil. Madem böyle bir davayla karşı karşıyayım, cinayet dosyasında baskı altında olduğunu söylediğim Ali İhsan Akdoğan ile Burhan Tezcan’ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum” diye konuştu. Mahkeme, iddianameye konu yazı içeriğindeki olay ve yargı mensupları hakkında herhangi bir idari soruşturma yürütülüp yürütülmediği hususunun HSK Genel Sekreterliği'nden sorulmasına karar verdi. Bu dava da 8 Temmuz’a bırakıldı (2 Nisan).
İsmail Arı’nın “Uysal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı’yı MHP Mersin Milletvekili ve Nişantaşı Eğitim Vakfı kurucusu Levent Uysal’ın şikâyeti üzerine “hakaret” ve “iftira” suçlamasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. MLSA’ya göre Arı’nın avukatı Tolgay Güvercin ile katıldığı duruşmada şikâyetçi Uysal’ın avukatı Ferhat Pamuk hazır bulundu. Müşteki vekilinin davaya katılma talebini kabul eden mahkeme, duruşmayı 10 Temmuz’a bıraktı (2 Nisan).
Cihan’ın “İsrail” davası: İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi, iktidar çevrelerinin kınama ve “vicdani” mesajlarına karşın İsrail ile ticareti sürdürdüklerini gündeme getiren sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ı Cumhurbaşkanının oğlu Burak Erdoğan’ın şikayetiyle yargılamaya başladı. X hesabından dile getirilen “İsrail Gazze’yi bombalarken Cumhurbaşkanının oğlu Burak Erdoğan’ın gemisi İsrail’den sevkiyat yapıyormuş” şeklindeki ifadeler nedeniyle Cihan’a kariyerindeki 10. dava, “hakaret” ve “iftira” iddiasına dayandırıldı. Mahkeme, Metin Cihan hakkında verilmiş yakalama emrinin infazını beklerken Burak Erdoğan için sunulan katılma talebini ise kabul etti. Dava 15 Eylül’e (saat 09.30) kaldı (1 Nisan).
Hukuk Davaları
Nisan - Haziran döneminde en az beş gazeteci ve altı medya kuruluşu, yayımlanan haber, araştırma ve köşe yazarları temelinde “kişilik hakları ihlal edildiği” ve “ticari itibar zedelendiği” iddiasıyla Asliye Hukuk veya Ticaret Mahkemelerinde toplam 4 milyon 415 bin TL tazminat talebiyle yargılanıyor.
Evrensel’in “SADAT” davası: Evrensel gazetesinin Genç Hayat ekinde 9 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan, “Bir Olay: SADAT üzerine iddialar ve Bir Kavram: Paramiliter Örgüt” başlıklı yazıya Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin (SADAT) açtığı 15 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine devam edildi. SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açılan davada İstanbul Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, taraflara esas hakkında beyanda bulunmaları için duruşmanın görüleceği 23 Eylül’e kadar süre tanıdı (20 Mayıs).
Sözeri’nin “Albayrak” davası: Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak’ın Evrensel gazetesi köşe yazarı ve akademisyen Ceren Sözeri’ye açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine devam edildi. Sözeri hakkında, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak tarafından, “ticari itibarının zedelendiği” iddiasıyla tazminat talebiyle dava açılmıştı. Yargılama 24 Aralık’a bırakıldı (30 Nisan).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 17 Nisan’da görülen onuncu duruşmada, aynı habere açılan ve beraatla sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 2 Ekim’e (11.15) bırakıldı (17 Nisan).
Avukat ve Başsavcı Karabay’dan 500 bin TL’lik dava: Tutuklu gazeteci Furkan Karabay, sosyal medya paylaşımı ve “Yargıda 'Antalya' operasyonu: Rüşvetle anılıp yeniden başsavcı vekili yapılan isim ve Erdoğan’ın avukatları yine sahnede” başlıklı haberi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın açtığı iki tzminat davasından toplam 350 bin TL istemiyle yargılanıyor. Bir davadan Karabay’ı 100 bin TL ile yargılayan İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, dosyayı ele almaya 9 Eylül’de devam edecek. İkinci bir dosyadan 250 bin TL’lik talebi 15 Nisan’da görüşen İstanbul 32. Asliye Hukuk Mahkemesi de, yargılamaya 11 Eylül’de devam edecek. Karabay, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci’nin açtığı 150 bin TL'lik manevi tazminat davası çerçevesinde İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılanıyor. MLSA’ya göre, 16 Nisan’da görülen beşinci duruşma, taraf avukatlarının mazeret bildirmeleri sonucunda dosya üzerinden görüldü. Karabay, davacı Kahveci’nin şikayetiyle İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıp ceza almıştı. Mahkeme, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin Karabay hakkında verdiği kararın kesinleşmesinin beklenilmesine karar verdi. Yargılama 12 Kasım’a bırakıldı (15-16 Nisan).
Soykan ve BirGün’ün “Halkbank” davası: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, 5 Haziran 2024 tarihli ‘‘Halkbank'tan mafyaya 550 milyon kredi’’ ve ‘‘Halkbank'tan mafyaya kredi’’ başlıklı haberler nedeniyle araştırmacı gazeteci Timur Soykan ve BirGün gazetesini, 1 milyon TL’lik tazminat davası kapsamında yargılıyor. Dava dilekçesinde bankanın ticari itibarının zedelendiği öne sürülüyor. Soykan, haberde Ayhan Bora Kaplan soruşturması için hazırlanan MASAK Raporu’nda Kaplan’ın paravan şirketler aracılığıyla sadece Halkbank'tan 550 milyon TL’den fazla kredi aldığını yazmıştı. Mahkeme, duruşma sonunda MASAK raporu ve dosyanın bütünü ile ilgili rapor almak için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. 10 Nisan’da devam edilen yargılama, bilirkişi raporunun beklenmesi için 2 Ekim’e (11:10) bırakıldı (10 Nisan).
Pehlivan ve beş yayın kuruluşuna “Bayırlı” davası reddedildi: İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, ABD’de yaşayan girişimci Cengiz Bayırlı’nın, Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan ile BirGün, Tele1, Halk TV ve T24’e “kişilik hakları ihlal” edildiği” iddiasıyla açtığı ttoplam 2 milyon 500 bin TL’lik tazminat davasını 13 Mart’ta reddetti. 25 Eylül 2024 tarihli şikayet dilekçesinde, ait “Ev satın alırken nasıl dolandırıldılar” başlıklı yazıyı kaleme alan Barış Pehlivan ve haberi kendi mecralarında işleyen beş yayın kuruluşundan 500 biner TL tazminat talep edilmişti (1 Nisan).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Türkiye’de ve sürgündeki gazeteci ve medya mecralarına yönelik online sansür, Nisan - Haziran döneminde yaygınlık kazandı: Anayasa Mahkemesi’nin 10 Ekim 2024’ten itibaren iptal ettiği “kişilik hakları”na dayalı online sansürü, usulsüzlük ve yolsuzluk gibi konularla ilgili de olsa, bu kez “millî güvenlik ve kamu düzeni”ne dayandırılarak sürdürüldü.
Son üç ayda Sulh Ceza Hakimlikleri, bianet ve KaosGL haber siteleri, Altan Sancar, Ali Macit, Erk Acarer ve Furkan Karabay’ın X (eski adıyla Twitter) hesaplarıyla ilgili erişim engeli kararı aldı.
Sancar ve Macit’in X hesaplarına sansür: Gazeteciler Altan Sancar ve Sözcü gazetesi muhabiri Ali Macit'in X hesaplarına erişim engeli getirildi. İki gazeteci de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda arkadaşının tutuklu bulunduğu İBB davasını izliyor, dosyalarını değerlendiriyordu (30 Haziran).
KaosGL.org X’te yasaklandı: Kaos GL Derneği bünyesinde yayın hayatını sürdüren LGBTİ+ haber portalı KaosGL.org’un X (eski adıyla Twitter) hesabı, Türkiye’den erişime engellendi. 47 bin 500 takipçili hesaba erişimin engellenmesi, İstanbul Trans Pride ve Ankara Onur Yürüyüşü'nün hemen ardından gerçekleşti. X, engelin yasal bir talep üzerine getirildiğini belirtse de, KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, kendilerine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını söyledi. Tar, “Yasaklarınızla yok olmadık, yasa tasarılarınızla da yok olmayacağız’ diyorsa, biz de buna bir cümle ekliyoruz: Sansürünüzle de yok olmayacağız. Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz” dedi (23 Haziran).
Acarer’in hesaplarına sansür: Sürgündeki gazeteci Erk Acarer’in 253 bin aboneli YouTube kanalı, @BelgeliYorumTV X hesabı ve Instagram hesabı, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle erişime engellendi. X ve Instagram hesapları Türkiye'den görünmez kılındı (11 Haziran).
Karabay’ın X hesabına “milli güvenlik” yasağı: X'teki paylaşımları ve YouTube'da hazırladığı bir video gerekçe gösterilerek 15 Mayıs’ta tutuklanan gazeteci Furkan Karabay’ın X hesabı, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendi. X platformu hesabı Türkiye'den görünmez kıldı (16 Mayıs).
Üç online habere “diploma” yasağı: Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline ilişkin rapor hazırlayan akademisyenlerden Doçent Yasin Çetin’le ilgili Sözcü, BirGün ve soL sitelerinde çıkan haberler erişime engellendi. İBB odaklı soruşturmalarda 19 Mart’ta gözaltına alınıp 23 Mart’ta tutuklanan İmamoğlu’nun üniversite diploması gözaltına alınmadan bir gün önce iptal edilmişti. İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), erişim engeli kararının ‘milli güvenlik ve kamu düzeni” gerekçesiyle alındığını bildirdi. Haberlerde Çetin’in Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) üyesi olduğu ve AKP’li Sakarya belediye başkanının danışmanlığını yaptığı öne sürülüyordu (13 Mayıs).
Gazetecileri de hedef yapan “15 günlük eylem yasağı” hukuka aykırı: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi, Van’da valilik kararıyla her tür eylem ve etkinliğin 15 gün süreyle yasaklanmasına dair verilen kararları dayanaksız ve hukuka aykırı buldu. 9 Mayıs 2025 tarihli kararda, “Somut olayda Valiliğin ‘ve benzeri türdeki her türlü eylemlerin, etkinliklerin ve faaliyetlerin’ yasaklanması şeklinde genel nitelikte bir yasaklama kararı verdiği, bu şekildeki bir yasaklama kararının belirli bir toplantının yasaklanması için öngörülen Kanun'un 17. maddesi gereğince verilemeyeceğinin açık olduğu, Valiliğin, bu yetkisinin ötesinde ilin tamamını kapsayacak ve belirli olmayan bütün toplantılar yönünden yasaklama kararı verdiği, buna göre yasaklama kararının kanunilik şartlarını karşılamadığı anlaşılmış, kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denildi. Bu tür yasaklamalar, etkinlikleri haberleştirmek için alanda bulunan gazetecilere de yasadışı unsur muamelesi yapılmasına da yol açıyor (27 Mayıs).
İki online habere yasak: İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği, CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın “Bir devlet memurunun önlenemez yükselişi: Borsacılıktan medya imparatorluğuna” paylaşımına dayanan, ANKA ve T24 sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD, kararın Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Batuhan Mumcu’nun talebiyle alındığı ve “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesine dayandırıldığını bildirdi. Salıcı, Mumcu’nun eşinin şirket ortaklarının ‘borsa spekülatörleri’ olduğunu öne sürüyordu (23 Nisan).
İki haber ve bir yazıya “Met-Gün” sansürü: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, Met-Gün İnşaat'ın sahibi Metin Güneş ile ilgili Cumhuriyet sitesinde yer alan Barış Terkoğlu’na ait köşe yazısı, bianet ve HalkTV sitelerine ait haberlere, “kamu güvenliği” iddiasıyla erişim engeli getirdi (14 Nisan).
Üç habere sansür: Çıplak arama ve kötü muamele iddialarının yer aldığı ANKA Ajansı, Halk TV ve Onedio sitelerinde çıkan haberler, 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesi kapsamında, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendi (11 Nisan).
İki haberci hesabına yasak: X, 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolar sonrasında, birçok hesabı Türkiye’de görünmez kılmaya devam ediyor. İFÖD’e göre gazeteciler Umut Taştan ve Elif Çetiner’in hesaplarıyla birlikte, Kadın Dayanışma Ağı’nın X hesabı da 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle erişime engellendi ve platform tarafından Türkiye’den görünmez kılındı (7 Nisan).
Habercilik
Yeni Akit gazetesinin Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in evinde elektrik akımına kapılarak ağır yaralanmasını, “Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek çarpıldı” başlığı ile servis etmesi tepkilere neden oldu. Gazeteyle ilgili suç duyurusunda bulunuldu. Bir tepki de, CHP lideri Özgür Özel'e yönelik fiziksel saldırı sonrası “İnsanın bazen hak etti bunları diyesi geliyor” paylaşımını yapan Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül’e idi.
Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da, cezaevinden yaptığı açıklamada, kamu kaynaklarıyla “kamu yayıncılığını taraflı yaptığı” gerekçesiyle TRT’ye tepki gösterdi, boykot çağrısı yaptı. Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili iktidara yakın ve eleştirel medya mecralarında yapılan belirsiz yayınları yanı sıra gazetecilik etiği yönünden çeşitli uyarı yazıları kaleme aldı; SETA’nın 2019’da yayımladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” raporunun peşine de düştü.
Leman dergisi “dini aşağılama” suçlamasını reddetti: Leman dergisi, haklarında soruşturma açılmasına ve dört çalışanının gözaltına alınmasına neden olan “dini aşağılama”ya dair suçlamaları X üzerinden kesin olarak reddetti. Yapılan açıklamada, “Burada karikatürün çizeri İsrail tarafından öldürülen bir Müslümanı konu ederek, mazlum Müslüman halkın haklılığını çizmek istemiş olup, dini değerleri aşağılama amacı asla bulunmamaktadır. Bize sürülen lekeyi kabul etmiyoruz zira Peygamber efendimizin tasviri yoktur. Karikatürü böyle yorumlamak için çok kötü niyetli olmak lazım. Beş adet Filistin Özel Sayısı ve yüzlerce Mavi Marmara dahil kapak yapmış bir dergi olarak vicdanımızı ve inancımızı yanlış ve çarpıtılmış biçimde sorgulama hakkınızın olmadığını ifade ederiz” denildi (30 Haziran).
Yavaş, Sözcü haberini yalanladı: Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Sözcü gazetesinin “(Eski CHP genel başkanı Kemal) Kılıçdaroğlu’yla görüşmem” başlıklı haberini “Böyle bir sözüm yok” diyerek yalanladı (29 Haziran).
Cem Küçük’e Şahan’dan dava: “Kent uzlaşısı” operasyonu kapsamında tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın avukatları, müvekkillerine yönelik gerçeğe aykırı ifadeleri gerekçe göstererek gazeteci Cem Küçük hakkında Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 100 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. İş insanı Emrullah Turanlı'nın ardından Cem Küçük’ü dava eden avukatlar, TGRT Haber’deki 26 Nisan 2025 tarihli “Taksim Meydanı” programında Cem Küçük tarafından ortaya atılan “PKK’ye para aktarma”, “Brüksel’de terör örgütüyle görüşme”, “Teröre finansman sağlama” ve “DHKP-C ile bağlantılı kişilerle çalışma” yönündeki iddiaları dilekçelerine taşıdı; iddiaların hiçbir somut belgeye dayanmadığı, savcılık dosyasındaki MASAK raporlarında böyle bir suçlamaya yer verilmediği ve soruşturma dosyasının gizliliğinin ihlal edildiği vurgulandı (26 Haziran).
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi güncellendi: TGC’nin tüzüğünün bir parçası olan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi ikinci kez güncellendi. Bildirgenin güncellenen halinde dijital gazetecilik, adil dijital ortam, yapay zeka, unutulma hakkı gibi yeni başlıklar da yer alıyor. Vahap Munyar başkanlığındaki yönetim kurulu Ocak 2025’te bildirgenin güncellenmesi konusunda karar alınmasının ardından Başkan Vekili Doğan Şentürk ve Genel Sekreter Sibel Güneş, Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu’nu görevlendirdi. Komisyonda iletişim akademisyeni Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu Başkan, Okur Temsilcisi Faruk Bildirici Sekreter, Milliyet Gazetesi Okur Temsilcisi Belma Akçura, Cumhuriyet Kitapları Yayınevi İçerik Editörü Ümit Aslanbay ve T24 yazarı Tuğrul Eryılmaz üye olarak yer aldı. Bildirici, yazısında RSF’nin öncüsü olduğu Gazetecilik Güven Girişimi’ne (JTİ) Türkiye’den yeterince rağbet edilmemesine dönük eleştiriye de yer verdi (20 Haziran).
Ombudsmandan Karahasanoğlu’na eleştiri: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Yeni Akit gazetesi yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu’nun, T24 sitesindeki haber ve yazılara yönelik kaleme aldığı “Dünya yanarken, bizim solcuların gündemi!” başlıklı yazısına tepki gösterdi. Bildirici, tepkisini, “Üstelik haberler açısından bakılırsa T24, savaş hakkında daha çok haber vermiş, savaşla daha çok ilgilenmiş. Hâl böyleyken Karahasanoğlu’nun haberler yerine yazarlar üzerinden alay etmeye ve damgalamaya kalkması ön yargısının sonucu olsa gerek. Hatta Karahasanoğlu o kadar ön yargılı ki, T24’ün hiçbir yerden fon almadığı daha önce defalarca açıklanmasına rağmen aynı suçlamayı bir kez daha dile getirmekten geri durmuyor. Maksat gazetecilik olsa ne bu kadar ön yargılı olur ne de kanıtlayamayacağı iddialarda bulunurdu. Maksat doğrudan kara çalmak, uysa da uymasa da…” sözleriyle aktardı (18 Haziran).
Bildirici’den Halk TV uyarısı: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, yazısında, Halk TV sahibi Cafer Mahiroğlu’na yönelik yakalama kararı çıkarılmasının ardından gizlenen amaçlar konusunda uyardı. Bildirici, “Halk TV’ye kayyım atamak, salt Cafer Mahiroğlu’nu cezalandırmak olmaz; halkı aydınlatan bir pencereyi daha kapatmak, biraz daha karanlığa mahkûm etmek olur” diye yazdı. Yazıda, “Takvim gazetesinin “CHP yandaşı Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında yakalama kararı” başlığına yansıdığı gibi kişi olarak Cafer Mahiroğlu değil, “Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu” idi soruşturmaya muhatap olan. O yüzden de “Kayyım atanacak mı?”, “Kim kayyım atanacak?” diye konuşup kayyım atanmasını normalleştirmek yerine “Kayyım atanamaz, atanmamalı” diye yükseltmeliyiz sesimizi. Bir kez daha gazeteciler olarak dayanışma zamanı…” denildi (16 Haziran).
Ombudsmana göre “SETA Raporu”: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Temmuz 2019'da SETA’nın yayımladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” raporunun etkilerinin peşine düzen bir yazı kaleme aldı. Bildirici, yazısında, “Kısacası, SETA raporu fiilen uygulamada aslında. Fakat şurası da çok açık, SETA raporu, hedef aldığı uluslararası medya kuruluşlarının sadece çalışma koşullarını ve yöntemlerini etkiledi. Gazetecilik tarzlarını, yayın çizgilerini ise saptıramadı. Türkiye'ye ve özellikle iktidara ilişkin haberleri kendi ilkelerine uygun biçimde yayımlamaya devam ettiler, ediyorlar” şeklindeki gözleme de yer verdi (14 Haziran).
Akit için “kin” suçlamasıyla suç duyurusu: Manisa Büyükşehir Belediyesi, Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in vefatının ardından Yeni Akit Gazetesi ve gazetenin Haber Müdürü Zekeriya Say hakkında yapılan bazı sosyal medya paylaşımları ve internet sitesi içerikleri nedeniyle hukuki süreç başlattığını duyurdu (13 Haziran).
Akit’in “Zeyrek” insafsızlığı: Yeni Akit gazetesinin Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in evinde elektrik akımına kapılarak ağır yaralanmasını, “Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek çarpıldı” başlığı ile servis etmesi tepkilere neden oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de, bu tür yayıncılığa karşılık yargının harekete geçmemesine de tepki göstererek, “Halkımızı birbirine karşı düşmanlaştırmak için yıllardır özel çaba sarf eden bir gazete alenen suç işliyor. Sadece haber yaptıkları için tutuklanan gazeteciler, akademisyenler varken, en yüksek makamlarca ödüllendirilen bu yayın hakkında en ufak bir soruşturma bile açılmıyor. Cezasızlık uygulanacağını bilsek de adını zikretmeyi zul saydığım bu kirli yayıncılığa karşı tüm hukuki haklarımızı kullanacağız.” (7 Haziran).
Ombudsmandan “PKK” haberlerine eleştiri: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili iktidara yakın ve eleştirel medya mecralarında yapılan belirsiz yayınları “Kaç safha, kaç evre, aşama?” başlıklı yazısında eleştirdi: PKK’nın kongre kararını açıklamasıyla birlikte Sabah’ta olduğu gibi “İşte yeni aşamanın yol haritası” haberleri çıktı. Sonra Türkiye gazetesi manşetten, 2. aşamaya geçildiğini ilan etti; “Dört aşamada tasfiye edilecek” diyerek de aşama sayısını 4 olarak duyurdu… NTV iki sözcüğü de kullandı. Özel haber gibi sunulmasına rağmen beş ayrı yerdeki haberlerin tümünün içeriği aynıydı. Üstelik Hürriyet’te Hande Fırat, Sabah’ta Okan Müderrisoğlu, Yeni Şafak’ta Yahya Bostan hiç kaynak göstermezken, Habertürk’te Fevzi Çakır “güvenlik kaynakları”na, NTV’de Mustafa Berber, “istihbarat kaynakları”na dayandırdı (21 Mayıs).
Gazetecilerden “İmamoğlu Medyası” yayınına suç duyurusu: Gazeteciler Yavuz Oğhan, Nevşin Mengü ve Barış Pehlivan ile Ruşen Çakır, Akşam gazetesinde yer alan haklarındaki “İBB'yle para trafiği” iddiasına yönelik suç duyurusunda bulundu. Akşam Gazetesi’nin 18 Mayıs 2025 tarihli sayısında çıkan “İmamoğlu Medyası A.Ş.!” manşetle İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’dan düzenli olarak Emrah Bağdatlı aracılığıyla maddi destek almakla suçlanan Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır, avukatı aracılığıyla gazete yetkililerini şikayet etti. Diğer gazeteciler de avukatları Hüseyin Ersöz aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu; “yasadışı yollarla ele geçirildiği düşünülen HTS/Baz İstasyonu verileri üzerinden, gerçek dışı ve manipülatif bilgileri yayan kişilerin kimliklerinin tespit edilerek haklarında soruşturma başlatılması” talep edildi. Dilekçede, “İstanbul C. Başsavcılığı’nca yürütülen birçok soruşturmada kısıtlama kararı bulunduğu göz önüne alındığında, 'bu HTS bilgilerinin doğru olup olmadığı' ve 'gerçekse, ne şekilde ulaşıldığı' bilinmemekte, ilgili haber ve paylaşımların suç teşkil ettiğine ise şüphe bulunmamaktadır. Kaldı ki söz konusu bilgilerin nasıl ve kim tarafından temin edildiği, ne şekilde Akşam gazetesine ve sosyal medyadaki anonim hesaplara ('İstanbul Takipte - @IstTakipte' isimli X Kullanıcısı, 'Abese İrca - @Abese_irca' isimli X Kullanıcısı) ulaştırıldığı da tespit edilememiştir. Bu hususun tespiti için gerekli araştırmanın yapılması gerekmektedir" denildi (20 Mayıs).
Bakan Şimşek’ten Sözcü’nün fotoğrafına tepki: Sözcü gazetesinin 18 Mayıs 2025 tarihli sayısının ilk sayfasında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Ulaştırma Bakanlığı’ndan milyarlık yol ihalesi alan Ek -Pet şirketinin patronu Selman Reşitoğlu ile İstanbul'daki Belediye operasyonlarında suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Aziz İhsan Aktaş'ın ortağı Gürkan Dölekli'nin İngiltere’de çekildiği belirtilen fotoğrafı yer aldı. “Şimşek'in masasındaki kişi suç örgütü liderinin ortağı çıktı” başlıklı habere Bakan Şimşek’ten tepki geldi. Şimşek, “Bir gazete Bakan olmadığım döneme ilişkin tek bir fotoğraf ile bugün manşetten zorlama bir haber yapmıştır” diyerek isim vermeden Sözcü gazetesine işaret etti (18 Mayıs).
Deprem sanığı TRT’ye çıkarıldı: 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde 35 kişinin hayatını kaybettiği binanın altındaki işletmenin sahibi, 22 yıl hapisle yargılandığı halde tutuklanmayan MADO’nun ortağı olan Atilla Kanbur TRT'ye çıkarıldı (13 Mayıs).
CHP’den Karagül için şikayet: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, CHP lideri Özgür Özel'e yönelik fiziksel saldırı sonrası “İnsanın bazen hak etti bunları diyesi geliyor” paylaşımını yapan Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Özel, DEM Partili Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenden çıkışında saldırıya uğramıştı (4 Mayıs).
TRT’ye “Kanal İstanbul” tepkisi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, “Doğru zamanda doğru kredi ve finans imkanlarıyla beraber Kanal İstanbul'u yapacağız. Vazgeçmiş değiliz” diyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'na yanıt verdi. Zeybek, TRT'nin kuruluş yıldönümünü kutladığı paylaşımını alıntılayarak “Ne devlet mirası TRT ne de siz milletin yanında asla değilsiniz. Milletin menfaatinde olan hiçbir şeyin yanında olmadığınız gibi bir de rant projesi olan Kanal İstanbul propagandasının dün olduğu gibi bugün de en başat savunucularından biri TRT'dir” dedi (1 Mayıs).
TRT muhabirinin “öte taraf” aklı: TRT Haber Bayburt muhabiri Murat Söylemez, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın CHP lideri Özgür Özel'i hedef alarak yaptığı paylaşımına yaptığı yorumda, “Hakan başkan, Rusya’da Putin'e muhalif kim varsa kazara veya eceliyle öte tarafı boyladı. Putin hepsine başsağlığı da diledi. Reise diktatör diyenler ülkemizde cirit atıyor. Bilmem anlatabildim mi?” dedi. Sosyal medyada eleştirilen Söylemez, yaptığı yazılı açıklamada sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti ve şikayetçi olacağını açıkladı (28 Nisan).
Ercan’dan “deprem” haberine tepki: Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sosyal medya hesabından yazdığı mesajda, “Deprem hocaları arasında kavga” haberine tepki gösterdi. Ercan, “Bu çok ayıp! Bu habercilik değil! Biraz önce SKYPE ile bağlandığım bir kanalın ana haberlerinden öğrendim ki, İTÜ’den çalışma arkadaşlarım olan Jeolog Prof. Dr. Naci Görür ve Jeolog Prof. Celal Şengör ile IÜC’dan Jeolog Prof. Dr. Şener Üşümezsoy arasında yakışıksız sürtüşme ile atışma başlamış. Bundan benim bilgim yoktu” dedi. Ercan tepkisini şöyle ifade etti: “Haberci benim kimseyle bir tartışmam, sorunum olmamasına karşın benim de adımı bu üçlü arasına sıkıştırmış. Haberi protesto edip yayından derhal ayrıldım. Benim tek davam Türkiye ile yurttaşlarımın üstün çıkarlarıdır, JEOFİZİK Bilimidir” (25 Nisan).
Ciner medyadan çıktı: Bünyesinde Habertürk TV, Show TV, Bloomberg HT ve HT Spor gibi kanalları bulunduran Ciner Yayın Holding’in, Bilgi Üniversitesi ve Doğa Kolejleri gibi eğitim kurumlarının sahibi Can Grubu'na devir işlemleri 24 Nisan itibarıyla tamamlandı. Gerçekleşen satış, iş insanı Turgay Ciner'in medya alanından tamamen çekildiği anlamına geliyor (25 Nisan).
Ombudsmandan “CHP” yayıncılığı eleştirisi: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, son aylarda iktidar medyasının ana gündeminin, CHP ve Ekrem İmamoğlu ile İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin oluşturduğunu belirterek yayınların iktidar çıkarlarını desteklemek üzerine kurgulanmasını eleştirdi. Bildirici, son 15 günde Hürriyet, Milliyet ve Türkiye, daha az ve daha dengeli haberler kullanırken asıl kampanya unsuru olarak Akşam’ın, “Delegelere 70 daire dağıttılar”, Sabah’ın, “Küçükçiftlik’te büyük vurgun”, Yeni Akit’in, “Rüşvet Ekrem’in ayağına gelmiş” ve Yeni Şafak’ın, “İki daire aldı safını değiştirdi” manşetleriyle çıktığını ifade etti. Bildirici, “19 Mart’tan sonra daha da yoğunlaştı, iktidar gazeteleri, televizyonları, haber siteleri, daimi olarak kampanya halinde. Kampanya diyorum çünkü nesnel haberlerden ziyade yargılayan, hüküm veren, kanaat belirten metinler, yazılar, konuşmalar yayımlanıyor. Karşı görüşe asla yer vermeyen, tek yanlı, suçlu göstermeyi hedefleyen bir yayıncılık faaliyeti yürütülüyor” dedi (21 Nisan).
İmamoğlu’ndan TRT için boykot çağrısı: Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu cezaevinden yaptığı açıklamada, kamu kaynaklarıyla yayın yapan “kamu yayıncılığının geldiği nokta” olarak TRT’te tepki gösterdi. TRT-Türk kanalına denk geldiğini aktaran İmamoğlu, “Bir iftiracının ifadesinin kelime kelime okunduğunu görünce durdum. Dakikalarca bu ifade tane tane okundu, sanırsınız TRT değil, başsavcılık haber ajansı! 86 milyon insanın vergileriyle ayakta duran devletimizin kanalı, bir avuç insanın iktidar hırsının esiri olmuş” dedi (19 Nisan).
Ağırel’den “adi yalancısın”: BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan ile birlikte gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi yazarı ve gazeteci Murat Ağırel, kendisi hakkında “Erkan Kork'tan para talebinde bulundu” iddiasında bulunan iktidara yakın gazeteci Ferhat Murat'a “Bu yazdıklarının tek bir satırını belgele, kalemimi kırayım” yanıtını verdi. Ağırel, Murat için “Sen adi bir yalancısın” dedi (11 Nisan).
Nuray Mert’ten “Veda”: Siyaset Bilimci ve yazar Nuray Mert, Medyascope sitesi için kaleme aldığı “Veda Ediyorum” başlıklı yazısıyla, siyasi yorum yazısı yazmaya ve görüş bildirmeye son verme kararı aldığını duyurdu. Yazısında, Akit TV’de mart ayı başında katıldığı programda ısrarla Kürt meselesiyle ilgili görüşlerinin, zamanında "başına iş açan" eski görüntülerin ve çarpıtılmış konuların gündeme getirildiğini aktaran Mert, bir kez daha samimiyetle görüşlerini izah ettiğini belirtti. Ancak ertesi gün de Odatv'de bu programın tepki toplayacak bölümlerini kapsayan bir haber yapıldığını söyledi; “Biri İslamcı, biri ulusalcı, birbirinden uzak gibi bilinen iki mecra, bilerek veya bilmeyerek beni hedef haline getirebilecek noktada buluşmuş" dedi. Mert, bundan iki buçuk hafta sonra hakkında, 2014 yılındaki kadın gazeteciler ziyareti çerçevesinde Suriye’nin Kürt bölgesinde çekilmiş bir fotoğrafa dayanarak “silahlı örgüt üyeliği” suçlamasıyla dava açıldığını öğrendiğini belirtti (9 Nisan).
TRT ile AA için “görevi kötüye kullanma” şikayeti: Eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, Maltepe Mitingi’ni yayınlamayan TRT ile AA yöneticilerinin “görevi kötüye kullanma” suçunu işlediklerini belirterek suç duyurusunda bulundu. Eminağaoğlu, “RTÜK yöneticileri de görevlerini yerine getirmedi, suç işledi” dedi. Eminağaoğlu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunda, “29 Mart 2025 tarihinde İstanbul Maltepe’de CHP’nin açık hava toplantısına 2 milyon 200 binin üzerinde kişi katılmıştır. Bazı yayın kuruluşları bu sayıyı, gerçeğe aykırı biçimde çok aşağıda gösterse bile, etkinlik gerek konusu ve gerek içeriği itibarıyla bile, haber değeri taşıyan, dünya basınında bile geniş yer bulan bir etkinlik olmuştur. Halkın gerçekleri, Türkiye’deki basın organlarından ve tarafsızlıkla öğrenme konusundaki anayasal hakkı engellenemez” ifadelerini kullandı (6 Nisan).
Anayasa Mahkemesi kararları
Anayasa Mahkemesi, bir banka müdürünün, “Dolarla, avroyla geliri olmayan kişinin dövizle işi olmamalıdır. Ayşe teyzenin ne işi var dövizle” şeklindeki röportajına gösterdiği tepki nedeniyle adli para cezasına mahkum edilen gazeteci Hayko Bağdat’ın ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti. AYM Bağdat’a 34 bin TL manevi tazminat olmak üzere toplam 65 bin 480 TL ödenmesine hükmetti. MLSA, savunmanlığını üstlendiği İsveçli gazeteci Joakim Medin, tutukluyken, “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı” temelinde AYM’ye başvurdu.
Bağdat AYM’de kazandı: Anayasa Mahkemesi, bir banka müdürünün, “Dolarla, avroyla geliri olmayan kişinin dövizle işi olmamalıdır. Ayşe teyzenin ne işi var dövizle” şeklindeki röportajına gösterdiği tepki nedeniyle adli para cezasına mahkum edilen gazeteci Hayko Bağdat’ın ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Gazeteci, Ağustos 2018’de bir banka müdürünün sözlerine “Sana ne be manyak” şeklinde yorum yapması nedeniyle 2020’de açılan davada İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 1740 TL adli para cezasına mahkum edilmişti. MLSA Hukuk Birimi’nin başvurduğu AYM, ihlal kararı vermekle birlikte eleştirinin hak olduğu tespitiyle dosyanın beraat kararı gerektirdiğine işaret etti; Bağdat’a 34 bin TL manevi tazminat olmak üzere toplam 65 bin 480 TL ödenmesine hükmetti. 29 Nisan’da alınan karar Haziran sonunda kamuoyuna yansıdı (26 Haziran).
Tutuklu İsveçli gazeteci için AYM başvurusu: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) savunmanlığını üstlendiği İsveçli gazeteci Joakim Medin’in avukatları, Türkiye’de 28 Mart’ta tutuklanmasıyla hak ihlalleri yaşandığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, Medin’in kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü ile özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği belirtildi. MLSA avukatları Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 28 Mart’ta alınan tutuklama kararına 3 Nisan'da yaptığı itiraz, 8 Nisan’da Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesi’nce reddedilmişti. Mahkeme, tutuklamayı “usul ve yasaya uygun” bulmuştu Medin hakkında, biri “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla diğeri de “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla iki ceza davası açıldı (29 Nisan).
AİHM kararları
Son üç aylık dönemde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) basın ve ifade özgürlüğü alanında gazetecilere ilişkin herhangi bir kararı tespit edilemedi.
RTÜK’ten haberler
Eleştirel yayıncılığı söylemleriyle Başkanı üzerinden taciz eden RTÜK, “tarafısz” bulmadığı ulusal televizyon kanallarını “kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla lisansından etme aşamasına taşıdı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu lehindeki toplumsal eylemleri aktaran televizyonlara ağır cezalar verilirken RTÜK üyesi Tuncay Keser de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturmalar kapsamında aralarında TRT Haber, Haber Global ve A Haber'de yayınlanan programlarda kullanılan ifadelere ilişkin Üst Kurul'a başvuru yaptı. Keser, şikayetleri RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in “görmezden geldiğini” ve başvuruların “rafa kaldırıldığını” söyledi.
Son yılda YouTube kanalı sahibi gazetecilere yönelik baskılarını da artıran RTÜK, 22 Haziran’da “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına yayın lisans ücretini ödemesi için 72 saat süre verdi.
RTÜK cezaya doymuyor: RTÜK'ün CHP'li üyesi İlhan Taşcı, kurumun son toplantısında eleştirel kanallara verilen cezaları kamuoyuyla paylaştı. Buna göre, Halk TV’ye “Sinem Fıstıkoğlu ile Sansürsüz” adlı programda Atom Mühendisi Tolga Yarman’ın “Türkiye dincileşiyor değil mezhepleşiyor” ve “Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün adının konulmasından itibaren bakarsak İran'a karşı azmettirildik” ifadeleri "halkı kin ve düşmanlığa teşvik" olarak değerlendirilerek oy çokluğuyla 10 gün yayın durdurma cezası verildi. Benzer maddeden bir yıl içerisinde ceza alması halinde kanalın lisansı iptal edilecek. Aynı programda CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre’nin Mehmet Uçum’la ilgili eleştirileri nedeniyle “eleştiri sınırları aşıldığı” iddiasıyla yüzde 3 idari para cezası verildi. Sözcü TV’ye ise Senem Toluay llgaz’ın yaptığı “Öncesi Sonrası Gece” isimli programda konuk Türker Ertürk'ün iktidara yönelik “Emperyalizmin taşeronluğunu yapmak” ifadesi nedeniyle "eleştiri sınırları aşıldığı” gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası verildi. Tele 1, Halk TV ve Sözcü TV’nin bir yıl içerisinde “Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünden veya “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” maddesinden ceza almaları halinde lisanları iptal edilebilecek. RTÜK, TELE1’e evinde elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ile ilgili haberi “Ferdi Zeyrek Çarpıldı” başlığıyla duyuran Akit gazetesinin eleştirilmesini “küçük düşürücü” bularak yüzde 3 idari para cezası verdi. Halk TV'nin patronu Cafer Mahiroğlu hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı (26 Haziran).
RTÜK’ten Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına 72 saat süre: RTÜK 22 Haziran’da “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına yayın lisans ücretini ödemesi için 72 saatlik süre verdi. Açıklamada, “Başvuru talebini içeren dilekçesiyle birlikte taahhütnameyi sunmaz ve üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin olarak ödemez veya yayın hizmetlerine bu duyuruyu müteakiben yetmiş iki saat içerisinde son vermez ise Üst Kurul tarafından 6112 sayılı Kanunun 29/A maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Sulh Ceza Hâkimliğinden içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi talebinde bulunulacağı ve ayrıca aynı Kanunun 33’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılacağı ihbar olunur” denildi (23 Haziran).
Keser’den RTÜK Başkanına tepki: CHP üyesi Tuncay Keser, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, CHP'nin bazı televizyon kanallarının boykot edilmesine yönelik çağrılara tepki göstermesini eleştirdi. Şahin, CHP’nin TRT, ATV, A Haber, Star TV, NTV, Kral Pop, TGRT, Beyaz TV, CNN, Kanal D'yi boykot etme çağrısı yapmasına tepki göstererek, "Türkiye’nin köklü ve geniş izleyici kitlesine sahip yayın kuruluşlarını hedef alarak, kime ve neye hizmet ettiği belirsiz, en hafif tabirle aymazlık olarak adlandırılabilecek bir boykot çağrısında bulunmasını şiddetle kınıyoruz" demişti. Keser de Şahin’e, “Basın özgürlüğü/halkın haber alma hakkının asıl engeli; özel tanımlı 'yerli/milli medya' ayırımcılığı ve buna bağlı keyfi yaptırım kararlarıdır. Tarafsızlık medya kuruluşlarıyla birlikte RTÜK Başkanı için de ölçüttür, olmalıdır. Ayrıca siyasete yön çizmek RTÜK’ün işi de değildir” sözleriyle karşılık verdi (19 Haziran).
Keser’den RTÜK Başkanı’na suçlama: RTÜK üyesi Tuncay Keser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturmalar kapsamında aralarında TRT Haber, Haber Global ve A Haber'de yayınlanan programlarda kullanılan ifadelere ilişkin Üst Kurul'a başvuru yaptı. Keser, şikayetleri RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in “görmezden geldiğini” ve başvuruların “rafa kaldırıldığını” söyledi. Keser “Hukuk herkesi bağlarsa hukuk olur, aksi durum majestelerinin hukukudur, keyfiliktir. Başvurular gündeme bile alınmıyor. Bu görevi ihmaldir. Bunun adı çifte standarttır, kanala göre hukuktur. Başvuruda bulunduğum üç programda da kullanılan ifadelerin, masumiyet karinesi ve tarafsızlık ilkesini ihlal ettiği, haber verme özgürlüğü sınırlarını aştığı çok açık” dedi (16 Haziran).
Şahin “ayrıştırıcılığı” keşfetti: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından bazı medya kuruluşlarının yayınlarında artan dezenformasyon ve ayrıştırıcı söylemler konusunda uyarılarda bulundu. Şahin, “İsrail’in İran’a saldırmasının ardından, sosyal medya başta olmak üzere bazı yayın mecralarında dezenformasyon içeren ve toplumu ayrıştıran söylemlerin hız kazandığını üzülerek takip ediyoruz. Özellikle kimi yayıncıların mezhep temelli ifadelerle İslam’ın özüne aykırı, nefret dolu yorumlara yer vermesi, basın özgürlüğü değil; toplumsal huzura kasttır. Bu tür sorumsuz söylemler ne basın etiğiyle ne de yayıncılık ahlakıyla bağdaşır” dedi (14 Haziran).
RTÜK’ün Sözcü TV için verdiği ekran karartmaya durdurma: Ankara İdare Mahkemesi, İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alındığı süreçte yaşanan kitlesel protestolara ilişkin yayınları nedeniyle RTÜK’ün Sözcü TV'ye verdiği 10 günlük yayın durdurma cezasına dair kararın yürürlüğünü durdurdu. “Halkı kin ve düşmanlığı teşvik” iddiasına dayanan ekran karartmaya karşı idare mahkemesinin oybirliğiyle verdiği karara dair konuşan “Öncesi Sonrası” programının sunucusu Senem Toluay Ilgaz, kararın basın özgürlüğü lehine olduğunu vurguladı (31 Mayıs).
Halk TV ve TELE1'e RTÜK cezaları: RTÜK, Taşyapı Firması sahibi Emrullah Turanlı’nın İBB ve Şişli Belediyesi yöneticilerine yönelik kullandığı “örgüt üyeleri, çete üyeleri” ifadelerinin değerlendirildiği “Açıkça” programında; program konuklarının Taşyapı projeleri ile ilgili yorumlarını, “haberlerin doğruluğu emin olunmaksızın yayınlandığı” iddiasıyla Halk TV'ye yüzde 3 idari para cezası verdi. “Şişli'nin kalbine saplanan hançerin sahibi olan bu şirket” ifadesi ihlal gerekçelerinden biri olurken, “hançer” metaforunun eleştiri sınırını aştığı savunuldu. Ayrıca Halk TV’de İbrahim Kahveci’nin kullandığı, “Bu iktidar bilimi sevmiyor, pozitif bilimi sevmiyor”, “Üniversitede kalite kalmadı. Kadavra görmeyen doktor yetiştiriyorsun” ifadeleri “Haberler doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” ilkesine aykırılık iddiasıyla kanala yüzde 3 idari para cezası uygulandı. RTÜK, TELE 1’e ise sunucu Musa Özuğurlu’nun, RTÜK ve kamu bankalarının reklam dağıtımı ile ilgili değerlendirmelerinin, “eleştiri sınırını aştığı” gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası verdi. CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi Tuncay Keser, “RTÜK, Taşyapı’ya kalkan oldu. Taşyapı Firması sahibi Emrullah Turanlı’nın İBB ve Şişli Belediyesi yöneticilerine yönelik “örgüt üyeleri, çete üyeleri” ifadelerini görmezden gelen RTÜK, firmanın şikayeti üzerine Halk TV’ye ceza kesti. Halk TV’ye 2, Tele 1’e bir yaptırım uygulandı” dedi (29 Mayıs).
RTÜK’ten eleştirel TV’lere ceza: RTÜK, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in saldırıya uğramasıyla ilgili haberde, “Aracı otoparka alınmadı’ bilgisine doğrulatmadan yer verdikleri” gerekçesiyle Halk TV, Sözcü TV’ye yüzde 3’er idari para cezası verdi. Kararda kanalların Emniyet Müdür Yardımcısı’nın görüşünü almadığı da belirtildi. RTÜK’ün yine yüzde 3 para cezası verdiği kanallardan biri de Tele1 oldu. Gazeteciler Masası programına konuk edilen Kıbrıslı gazeteci Ayşemden Akın’ın röportaj yaptığı Halil Falyalı’nın çalışanı Cemil Önal’ın iddialarının ekrana getirilmesi gerekçe gösterildi. RTÜK, röportajda Hakan Fidan ve Binali Yıldırım’ın çocuklarının özel hayatının ihlal edildiğini değerlendirdi. CHP kontenjanından seçilen RTÜK Üyesi Tuncay Keser’in yaptığı açıklamaya göre 2025 yılında RTÜK 40 cezanın 35’ini bu dört kanala verdi (15 Mayıs).
A Haber şikayeti RTÜK’te “incelemede”: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 22 Mart 2025 tarihinde yayınlanan “Gece Ajansı” programında CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bir konuşmasının kasıtlı olarak kesilerek ekrana getirildiği gerekçesiyle RTÜK üyesi Tuncay Keser'in A Haber kanalıyla ilgili yaptığı başvurunun incelenmekte olduğunu bildirdi (28 Nisan).
RTÜK’e İmamoğlu başvurusu: Silivri’de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatları, iktidara yakın TV kanallarında İmamoğlu’nu hedef alan ve yayın ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini bildirdikleri yayınlarla ilgili kit TV, Haber Global, A Haber, TV 100, Habertürk, TGRT Haber, CNNTÜRK, TRT Haber, Kanal 7 kanallarını gündeme getiren avukatlar, başvurularında, 6112 sayılı Kanun kapsamında inceleme başlatılması ve söz konusu yayınlar hakkında gerekli yaptırım veya tedbirlerin alınması talep edildi (9 Nisan).
10 gün yayın durdurma alan SCZ TV’den RTÜK ziyareti: Sözcü TV'nin Programlar Koordinatörü gazeteci İpek Özbey, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’i ziyaret etti. Şahin, ziyarete ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yayıncılık etiği ve iletişim alanındaki sorumlulukların kapsamlı şekilde ele alındığını açıkladı. RTÜK, SZC TV’ye İstanbul, Ankara ve İzmir’den canlı yayın yapılarak, yorumlarda “halkın kin ve düşmanlığa teşvik” edildiği savıyla 10 gün yayın durdurma cezası vermişti (7 Nisan).
RTÜK Cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan, Mayıs, Haziran 2025 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 22 para cezası karşılığında toplam 26 milyon 972 bin 802 TL idari para cezası ve 26 da yayın durdurma cezası verdi. RTÜK, rapor döneminde radyo kuruluşlarına ceza vermedi.
(Reklam, diziler ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 6 Mart 2025 - 4 Haziran 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 11 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına “ayrımcılık” ilkesini ihlalden sekiz kez idari para ve 26 kez yayın durdurma cezası; insan onuru” ilkesini ihlalden altı kez; “Türkçe’nin kullanımı”na ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez”, “hukukun üstünlüğü”ne yönelik ilkenin ihlalinden üç kez ve “tarafsızlık” ilkesini ihlalden dört kez idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Halk TV’ye (Gündem Özel, Parentez)1.801.461,00 TL ve toplam sekiz kez yayın durdurma; TELE 1 TV’ye (Haber 13, 18 Dakika) toplam 391.086,00 TL ve 5 kez yayın durdurma cezası; SZC TV’ye (Nokta Atışı, Öncesi Sonrası, Para Politika, Aklın Yolu) toplam 3.004.054,00 TL ve 13 kez yayın durdurma olmak üzere, TV kanallarına toplam 5.196.601 TL idari para cezası ve 26 kez yayın durdurma cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV’ye (Haber Bülteni ve ROTA) toplam 1.351.096,00 TL; TELE 1 TV’ye (Sabah Pusulası(2), Gazeteciler Masası)) toplam 586.626 TL; SZC TV’ye (Öncesi Sonrası) 725.063 TL olmak üzere toplam 2.858.325 TL idari para cezası verdi.
Hukukun üstünlüğü: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan; "Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle NOW TV’ye (Orta Sayfa ve İlker Karagöz ile Çalar Saat) toplam 16.563.022 TL ve TELE 1 TV’ye (Habere Doğru) 195.543 TL idari para cezası olmak üzere toplam 16.758.565 TL idari para cezası verdi.
Türkçe’nin kullanımı: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesine aykırılıktan Halk TV’ye (Rota) 675.540 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz" ilkesine aykırılıktan Halk TV’ ye toplam 985.020,00 TL ve SZC TV’ye 498.751 TL olmak üzere, toplam 1.483.771 TL idari para cezası verdi.
(EO/HA)















