Temmuz - Eylül döneminde muhalefet partileri, medya özgürlüğü ve gazetecilik haklarına sahip çıkmak için TBMM’ye soru önergeleri sunarken, iktidar blokunun soru önergelerini yanıtlama performansları düşük çıktı. 14 Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlık Seçimleri’nden bu yana Meclis Başkanlığı’na sunulan 4 bin 318 yazılı soru önergesinden sadece 930’u yanıt buldu.
Son üç ayda, tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın cımbızlanan sözlerinden Tele1’in yedi gün süreyle kapatılması, gazeteci yazar Barış Pehlivan’ın hapsedilmesi; RTÜK talebiyle ve Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla VOA Türkçe sitesine erişim engeli getirilmesi; RTÜK Başkanı Şahin’in dijital platformlara yönelik tehdidi, ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütlerinin tepkilerine neden oldu.
TGC Basın Özgürlüğü Ödülü, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Ödülleri, Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) “2022 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödülleri son üç ayda düzenlenen törenlerle sahiplerine verildi.
Yayınlarına karartma cezası gelen, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın cezaevinde olduğu TELE1 ile İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda bir dayanışma gecesi düzenlendi. Programın organizasyonunda Evrensel, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinin oluşturduğu bir dayanışma platformu vardı. 90’lı yıllarda uğradıkları suikastlar sonucu yaşamını yitiren Musa Anter, Hüseyin Deniz ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı anıldı.
Son üç ayda en az 45 gazeteci, köşe yazarı ve medya çalışanı, işten çıkarıldı veya yayın politikası veya ekonomik küçülme gibi gerekçelerle çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kaldı. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde sekiz idi. Sputnik Türkiye Bürosu, Demirören Medya Grubu, Independent Türkçe sitesi işten çıkarmaların yaşandığı işyerleri olarak kamuoyuna yansırken TRT'nin açığa alınan savaş muhabiri Elif Akkuş ise hakları için hukuk mücadelesi veriyor.
Soru ve Araştırma Önergeleri
Temmuz - Eylül döneminde çeşitli muhalefet partileri, medya özgürlüğü ve gazetecilik haklarına sahip çıkmak için TBMM’ye çeşitli soru önergeleri sunarken, iktidar blokunun soru önergelerini yanıtlama performansları düşük çıktı. 14 Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nden bu yana Meclis Başkanlığı’na sunulan 4 bin 318 yazılı soru önergesinden sadece 930’u yanıt bulmuş.
Söz konusu dönemde Yeşil Sol Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, Mezopotamya Ajansı Muhabiri Bilal Güldem’in Batman’da tarikat çevrelerince tehdit edilmesini; Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Basın İlan Kurumu’nun “Tasarruf genelgesi”ne aykırı idare edilmesini; CHP'nin gazetecilik kökenli milletvekili Utku Çakırözer de, grev kararının alınmasının ardından işten çıkarılan Sputnik sitesi çalışanının durumunu TBMM gündemine taşıdı. Çakırözer, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç için sunduğu diğer bir soru önergesinde, “Hüküm giyen binlerce mahkum serbest kalırken, gazeteciler, hak savunucuları ve siyasetçilerin de aralarında olduğu siyasi tutukluların cezaevinde tutulacak olmasının “Büyük bir adaletsizlik ve insan hakları ihlali” olduğunu savundu.
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar ise, gazeteci haklarına ilişkin ağır sorunların ortaya çıkarılması için bir Meclis Araştırması istedi.
4 bin 318 yazılı soru önergesinden 930’una yanıt: TBMM, 1 Ekim’de açılacak 28. Dönem 1. Yasama Yılı'nı geride bırakacak. 14 Mayıs seçimlerinden bugüne geçen süre zarfında milletvekilleri denetim faaliyetleri kapsamında Meclis Başkanlığı’na 4 bin 318 yazılı soru önergesi sundu. Kabine üyeleri, soru önergelerinin 930’unu yanıtlarken, en fazla soru Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yöneltildi. Ayrıca, 362 vekil, 28. Dönem 1. Yasama Yılında hiç soru sormadı.
YSP’den Güldem için soru önergesi: Yeşil Sol Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, Batman’da Kuran Nesli Platformu’nun çocukları toplu halde namaza götürdüğü videoyu paylaştığı için Mezopotamya Ajansı Muhabiri Bilal Güldem’in tehdit edilmesini TBMM gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un cevaplaması istemiyle soru önergesi veren Doğan, çok sayıda gazeteci ve meslek örgütünün maruz kaldığı baskı, tehdit ve şiddetin her geçen gün artmakta olduğunu ifade etti; Bakana “Bakanlığınız nezdinde bu konuya dair bir inceleme başlatılmış mıdır? Başlatılmadıysa neden hâlâ beklenmektedir? Gazeteci Bilal Güldem’in can güvenliğinin sağlanması için hangi önlemler alındı? Pek çok benzer örneği daha önce de yaşanan, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yaparken tehdit edilmelerinin önlenmesi amacıyla Bakanlığınız bir girişimde bulunmuş mudur?” sorularını yöneltti (14 Eylül).
BİK’in lüks toplantısı soru önergesinde: Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat’ın “Tasarruf genelgesi Basın İlan Kurumunu bağlamıyor mu?” başlığıyla köşesine taşıdığı durumu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından yanıtlanması talebiyle verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Yazıda, BİK’in 21-24 Eylül 2023 tarihleri arasında Afyonkarahisar Akrones Thermal & Spa Hotel’de; konaklama, ulaşım ve diğer masraflarla birlikte giderleri yüzbinlerce lirayı bulan, çoğunluğu müdür ve yöneticiler olmak üzere 57 kişinin katılımıyla bir toplantı yapmayı planladığı belirtiliyordu. Bayhan’ın sorduğu sorular arasında, “Kamu kurumlarında üst düzey yöneticilerin lüks otellerde konaklamalı olarak kaldığı bu toplantıların amacı gerçekten eğitim midir? Yoksa işçi ve emekçilerin ödediği vergiler, bürokratların eğitim adı altında tatil yapması için mi harcanmaktadır?” da vardı (5 Eylül).
Çakırözer’dan Bakana Sputnik soruları: CHP'nin gazetecilik kökenli milletvekili Utku Çakırözer, grev kararının alınmasının ardından 24 gazetecinin işten çıkarıldığı Sputnik sitesi çalışanlarını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'a sordu. TGS ile Rossiya Segodnya Uluslararası Haber Ajansı (Sputnik) arasında sürdürülen toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı asılmasının ardından sendikalı 24 gazeteci işten çıkarılmıştı. Çakırözer’in Bakan Işıkhan'a yönelttiği sorular arasında, “Aralarında sendika işyeri temsilcilerinin de bulunduğu 24 gazetecinin işveren tarafından işten çıkarılmasından haberdar mısınız?”, “24 kişinin işten çıkarılmasına Bakanlık müdahil oldu mu?” ve “Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ederken toplu işten çıkarmaların yapılması kanunlara uygun mudur?” da yer alıyor (15 Ağustos).
Çakırözer’den “İnfazdan yararlanamayan gazetecileri” sordu: CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 15 Temmuz’da yürürlüğe giren torba yasada yer alan infaz düzenlemesi ile cinayet, tecavüz, hırsızlık, uyuşturucu ticareti gibi suçlardan kaç hükümlünün yaralanacağını Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlamasını istediği bir soru önergesini TBMM Başkanlığı’na sundu. Hüküm giyen binlerce mahkum serbest kalırken, gazeteciler, hak savunucuları ve siyasetçilerin de aralarında olduğu siyasi tutukluların cezaevinde tutulacak olmasının “Büyük bir adaletsizlik ve insan hakları ihlali” olduğunu söyleyen Çakırözer, “5 Temmuz’da yürürlüğe giren yeni düzenlemeden faydalanacak hükümlü sayısı kaçtır?”, “Kadına yönelik şiddet, insan öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, rüşvet ve uyuşturucu suçlarından hükümlü olan kaç kişi bu düzenlemeden faydalanacaktır?” ve “Bu düzenlemeden yararlandırılmayan gazeteci, siyasetçi, hak savunucusu, avukat gibi düşünce suçlularının sayısı nedir? Gerekçesi nedir?” şeklinde sorular yöneltti (5 Ağustos).
Mecliste Konuralp’ten medya özgürlüğü uyarısı: CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Meclis Genel Kurulu'nda basın özgürlüğü üzerine konuştu. Evrensel gazetesine yönelik reklam ambargosuna da değinen Konuralp, “Daha fazla basın özgürlüğü ve daha fazla basın özgürlüğü demeliyiz” dedi. Diyarbakır’da tutuklanan 15 gazetecinin iddianamesinin 10 ay sonra hazırlanması ve 13 ay sonra hakim karşısına çıkabilmiş olmalarına da değinen Konuralp, Türkiye’de basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının kullanılması açısından vahim bir tablo olduğunu belirtti. RTÜK uygulamalarına da değinen Konuralp, “Belli kanallara yönelik ağır yaptırımlar var ama iktidarı kayıtsız şartsız destekleyen yayıncı kuruluşlara karşı kör, sağır, dilsiz olma hâli” dedi. Konuralp, Basın İlan Kurumunun (BİK) hiçbir evrensel kritere uymayacak bir şekilde ilan ve reklam ambargosu uyguladığını da aktararak “Örneğin Evrensel, örneğin Cumhuriyet, örneğin BirGün, örneğin Yeniçağ, örneğin Millî Gazete’ye yönelik kabul edilemez bir reklam ambargosu var” ifadelerini kullandı (13 Temmuz).
Yeşil Sol gazeteciler için araştırma önergesi: Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, gazeteci haklarına ilişkin durum için Meclis Araştırması istedi; “Özgür basın, bir ‘tek sesli koro’ya dönüştürülmeye çalışılmaktadır” dedi. Türkiye’nin RSF Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 165. Sırada yer aldığını hatırlattı. Çandar, gazeteci Sinan Aygül’ün Tatvan Belediyesi’ne ilişkin yolsuzluk iddialarını gündeme getirdikten sonra belediye personelince ağır şekilde darp edilmesini de örnekler arasında saydı (6 Temmuz).
Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlıklardan
Türkiye’de hukukun işlediğini, medyanın Avrupa’dan daha özgür olduğunu ve gazetecilerin “başka suçlardan” cezaevinde bulunduğunu savunagelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği New York'ta mülakat verdiği PBS kanalından Amna Nawaz’ı tersledi. Erdoğan, kendisine Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Sedef Kabaş’ı soran sunucusu Amna Nawaz’a “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor?” diye çıkıştı.
Erdoğan’dan gazeteciye “Sana ne!”: “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir. Eğer yargı bu yönde bir karar vermişse, o zaman yargının verdiği bu karara saygı duyalım. Ben yargı adına konuşacak durumda değilim. Bahsettiğiniz bu kişi (Kavala) protestoların finansörüydü… (Sedef Kabaş'ın tutuklanmasının sorulması üzerine) Ben onlarla uğraşacak değilim…. (Sunucunun araya girerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu değerlendirmeyi paylaşmadığını hatırlatması üzerine) Kesme. Kesmeye hakkın yok. Saygı duyacaksın, yargının verdiği karara saygı duyacaksın… Amerikan yargısı yargı da Türkiye'nin yargısı yargı değil mi? Türkiye'nin yargısına da saygı duymaya mecbursunuz…” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği New York'ta PBS'e söyleşi verdi; Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Sedef Kabaş gibi isimlerin tutuklanmasını soran sunucu Amna Nawaz’ı tersledi; 19 Eylül).
Tepkiler
Son üç ayda, tutuklu Genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın cımbızlanan sözlerinden Tele1’in yedi gün süreyle kapatılması, gazeteci yazar Barış Pehlivan’ın hapsedilmesi; RTÜK talebiyle ve Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla VOA Türkçe sitesine erişim engeli getirilmesi; RTÜK Başkanı Şahin’in dijital platformlara yönelik tehdidi, ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütlerinin tepkilerine neden oldu.
Bu dönemde kınamalara neden olan gelişmeler arasında, 25 Temmuz’da T24 sitesi editörü Sibel Yükler, MA muhabirleri Delal Akyüz ve Fırat Can Arslan, Bianet sitesi editörü Evrim Kepenek ve serbest gazeteci Evrim Deniz’in bir adliye haberi nedeniyle gözaltına alınması,
Abdelen Ormanları için köylülerin eylemini izlerken gazeteci Kazım Kızıl’e yakın mesafeden gaz sıkılması ve Hale Gönültaş ve İsmail Arı gibi gazetecilere yönelik tarikat, cemaat ve dini bazlı kimi örgütlerden tehditlerin artması ve yargının duruma pasif kalması da vardı.
RSF: Yargı tehditleri görmüyor: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, tarikat, cemaat ve dini bazlı kimi örgütlere dair gelişmeleri duyuran gazetecilere yönelik ölüm tehditlerinin yargıyı endişelendirmemesinden “derin rahatsızlık” duyduklarını bildirdi. Takipsizlik kararlarına Hale Gönültaş ve İsmail Arı’ya yönelik ölüm tehditlerine dair dosyalarını örnek gösteren Önderoğlu, “Birçok haberci en temel yargı korumasından yoksun” dedi (21 Eylül).
TGS’den gözaltılara kınama: TGS ve RSF gibi gazetecilik meslek örgütleri, Agrobay Seracılık'ta 23 Ağustos'ta işten çıkarılan işçilerin eylemi sırasında foto Muhabiri Berkcan Zengin, gazeteci Zeynep Kuray’ın gözaltına alınmasını kınadı. TGS açıklamasında, “Gazetecilerle ilgili süreci takip ediyoruz. Agrobay işçisi de gazeteciler de hakkını alacak!” ifadesi kullanıldı (16 Eylül).
Gök ve tutuklu gazeteciler için özgürlük talepleri: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Başkanı Faruk Eren, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ün yargılanacağı dava öncesi yaptıkları açıklamada, tutuklu gazetecilerin özgür bırakılmasını talep etti (13 Eylül).
Güldem’in hedef yapılmasına kınama: Birçok gazeteci ve meslek örgütü, Batman’da çocukların namaz yolunda çekilmiş videosuna sosyal medya hesabında paylaştığı gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Bilal Güldem’in hedef gösterilmesini kınadı. RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, RSF sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Batman’da çocukların namaz için yola çıkarılmasına dair bir videonun, onu yayımlayan gazetecinin can güvenliğini tehlikeye sokulması için araçsallaştırılmasını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Gazeteciyi hedef yapan bir avukatsa bu daha da vahimdir. Kınıyoruz” dedi. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) de “Tek görevi ülkede olup bitenleri yalın bir şekilde kamuoyunun gündemine taşımak olan gazeteci arkadaşlarımız hedef gösterilerek, sesleri kısılmak istenmektedir” şeklinde açıklama yaptı (12 Eylül).
Karakeçili ve Gönültaş’a CPJ desteği: Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, yaptığı açıklamada, Türk yetkililerin gazeteciler Mehmet Karakeçili ve Hale Gönültaş'ın güvenliğini sağlaması ve gazetecilerin yaşadıklarından sonra sorumlulardan hesap sorulması gerektiğini söyledi. Urfa’nın Viranşehir ilçesinde yayın yapan ViranTV'nin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Karakeçili, 29 Ağustos akşamı belediye başkanının koruması ve yeğeni İsmail Ekinci tarafından saldırıya uğradığını ve tehdit edildiğini belirtmiş, yaşananlardan sonra da darp raporu almıştı. Artı Gerçek Muhabiri Hale Gönültaş ise yaptığı haberler nedeniyle İslami Tevhid grubu tarafından ölüm tehditleri almış ve suç duyurusunda bulunmuştu. Mehmet Karakeçili ile Hale Gönültaş'a yönelik eylemler bu sorunun yaygın örnekleridir. Türk makamları her iki olayı da etraflıca araştırmalı, sorumlulardan hesap sormalı ve gazetecilerin güvenliğini sağlamalıdır” dedi (12 Eylül).
ATGB’ten gazetecilik için eylem: Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), 12 Eylül askeri darbesinin 43. yılı nedeniyle Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde bir basın açıklaması yaptı. ATGB Genel Başkanı Recai Aksu ve gazetecileri katıldığı eylemde, Türkiye'de basına yönelik baskılara tepki içeren dövizler taşındı. ATGB Başkanı Aksu tarafından okunan açıklamada, “ATGB olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir!” diye haykırıyor, Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını tüm dünyanın bilmesini istiyoruz” denildi (11 Eylül).
Gazetecilere yurtdışı yasağına tepkiler: DİSK Basın-İş ve RSF, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi İrfan Fidan’ın bir haberle ilgili şikâyeti üzerine Gerçek Gündem haber sitesi sorumlu müdürü ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren ve gazeteci Furkan Karabay’a yurt dışına çıkış yasağı konulmasına tepki gösterdi. DİSK Basın-İş sosyal medyadan, “Gazetecilikten “suç” yaratılmaya çalışılmasına karşı mesleğimizi savunacağız” şeklinde açıklama yaptı (7 Eylül).
VOA Türkçe’ye yasağa tepkiler: RSF ve IPI gibi uluslararası gazetecilik kuruluşları, RTÜK talebiyle ve Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla VOA Türkçe sitesine 2023/7237 sayılı kararla erişim engeli getirilmesine tepki gösterdi. 28 Ağustos’ta hakimlik, lisans ücretini ödemesi ya da hizmetine son vermesi için 72 saat süre tanıyan RTÜK’ün başvurusuyla voaturkce.com alan adıyla hizmet sunan siteye erişimi “lisanssız yayın yaptığı” gerekçesiyle yasaklamıştı. IPI Yardımcısı Scott Griffen, açıklamasında, “RTÜK, uluslararası medyayı sansürlemek yerine, kendi yetkisine göre hareket etmeli ve ülkede ifade özgürlüğünü ve medyada çoğulculuğu güvence altına almalı” denildi. Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener de, IPI’ya yaptığı açıklamada, “RTÜK düzenleyici kurum olmaktan çıkıp sansür kuruluna dönüştü. Uluslararası yayıncıların engellenmesi, yekpare bir medya ortamının sağlamlaştırılmasına yönelik bir adımdan başka bir şey değildir. VOA davası bir lisans meselesi değil, apaçık bir sansür meselesidir” dedi (29 – 30 Ağustos).
Pehlivan’ın hapsedilmesine tepkiler: TGC, RSF, TGS, DİSK Basın İş gibi gazetecilik örgütleri, gazeteci yazar Barış Pehlivan’ın 15 Ağustos’ta yeniden hapsedilmesini kınadı. TGC açıklamasında, “Ülkemizde her geçen yıl, gazetecilere saldırı, tehdit ve haksız tutukluluklarda demokrasiyi tehdit eden endişe verici bir artışa tanık oluyoruz. Seçim sonrasında medya kuruluşlarının yayınlarının durdurulması, gazetecilerin tutuklanması yine demokrasi açısından en ağır sorunlar arasında yer alıyor” Yargı sisteminin gazetecileri baskı altına almak ve sindirmek için kötüye kullanılması yurttaşların habere erişimini de engelliyor” dedi. TGC üyesi de olan Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın ifade özgürlüğünü kullandığı için tutuklandığı, ardından Tele1 TV’nin ekranlarının karartıldığı hatırlatılan açıklamada, “Son olarak da Barış Pehlivan’ın beşinci kez cezaevine girmesi Anayasal bir hak olan basın özgürlüğünün yok sayıldığını ortaya koyuyor” denildi (16 Ağustos).
Pehlivan için 19 kuruluştan ortak çağrı: Aralarında Uluslararası PEN Yazarlar Derneği, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Gazeteciler Cemiyeti, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonunun (EFJ) da yer aldığı 19 medya özgürlüğü, insan hakları, ifade özgürlüğü ve gazetecilik örgütü, gazeteci Barış Pehlivan'ın beşinci kez cezaevine girme riskli karşı karşıya bulunmasıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada yetkililere, “Barış Pehlivan’ın denetimli serbestlik şartlarını oluşturmadığı gerekçesiyle 15 Ağustos’ta yeniden cezaevine girmesi yönündeki karardan vazgeçilmesi ve Pehlivan ile diğer gazetecilere yönelik sistematik yargı tacizine son verilmesi yönünde çağrıda bulunuyoruz” çağrısı yapıldı (9 Ağustos).
Tele1’in karartılmasına kınamalar: Genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın yayındaki sözlerin cımbızlanarak “terör propagandası” gösterilip tutuklanmasının ardından, RTÜK’ün de “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla Tele1’i 6-12 Ağustos tarihleri için susturmasına yoğun tepki gösterildi. Basın Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü için başta medya ve basın meslek kuruluşları olmak üzere, toplumun her kesiminin dayanışma içinde mücadele etmesi gerektiğine inanıyoruz” denildi. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, X üzerinden, “Tele1 ekranını karartanlar, demokrasi ve fikir özgürlüğü düşmanlarıdır. Elbet bir gün doğacak güneş bu karanlığın ardından…” şeklinde tepki gösterdi. RTÜK’ü Anayasa’ya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygıya davet eden TGC de, “Üyemiz Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasının ardından ekran karartma ve ağır para cezalarının baskısı altında görevlerini yapmaya çalışan Tele1 televizyonu çalışanlarıyla dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız” şeklinde açıklama yaptı (6 Ağustos).
Pehlivan için yaygın kampanya: Gazeteci Barış Pehlivan’ın yeniden cezaevine girecek olması uluslararası ve ulusal gazetecilik örgütlerinin özellikle gazetecilik haklarının ihlal edilmesi ve Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB) boyutlarıyla tepkisine neden olurken, sosyal medyada #BarışınHakkı etiketiyle yaygın bir itiraz kampanyası yükseldi. Karara ilişkin CHP yönetiminden de bir hamle geldi. 6 kişilik bir ekip görevlendirildi (4 Ağustos).
Pehlivan’a hapis tehdidine kınama: TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren ve RSF Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu, Libya dosyasına dair bir haberden üç yıl önce ertelemeli olarak verilen hapis cezası nedeniyle gazeteci Barış Pehlivan’ın yeniden hapse girmek durumunda kalmasını kınadı. Önderoğlu, “Darbe girişimi döneminde “en çok gazeteci tutuklayan” ülke haline gelen Türkiye, özellikle seçim döneminden bu yana gazeteci hapsetmeyi her gerektiğinde bir strateji ve fırsata dönüştürebileceğini adeta gösteriyor. Eleştirel medya çevresini zayıflatmaya hizmet eden seri gelişmelere tanıklık ediyoruz. Bu nedenle RSF, IPI ve diğer gazetecilik örgütleri, son olarak, Türkiye ile ilişkilerde temel hakları esas alarak yol yürümesi için Avrupa Birliği’ne ortak mektup gönderdi” derken Durmuş da, “Amaç gazetecileri yıldırmak ve gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemektir. Gazeteciliği artık suç saymaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Biz gazetecilere düşen görevde daha fazla dayanışma ve ortak mücadelede” şeklinde açıklama yaptı. Eren, “Gazeteciler hem iktidar hem de kolluk gücünün keyfi tutumu nedeniyle büyük baskı altında ve bu baskının artacağını tahmin ediyoruz. Artan gazeteci tutuklamalarının son örneği Barış Pehlivan’ın durumu” diyerek gelecekten endişeli olduğunu vurgularken Güneş de, Pehlivan’a ilişkin, “Anayasa Mahkemesi 2014 yılında verdiği Bekir Coşkun kararında, denetimli serbestlik sistemindeki dava açılmama şartının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtmişti. Bu karar dikkate alınmalı, gazeteciler haksız yere yeniden cezaevine girmek gibi bir durumla karşı karşıya kalmamalıdır” şeklinde tepki gösterdi (4 Ağustos).
36 örgütten gözaltı ve tutuklamaya tepki: Aralarında Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ), İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Uluslararası Af Örgütü ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) gibi ulusal ve uluslararası meslek kuruluşlarının bulunduğu 36 örgüt, 25 Temmuz’da T24 sitesi editörü Sibel Yükler, MA muhabirleri Delal Akyüz ve Fırat Can Arslan, Bianet sitesi editörü Evrim Kepenek ve serbest gazeteci Evrim Deniz’in gözaltına alınmasını şiddetle kınayan bir açıklama yayımladı. TGS’nin cezaevlerinde 20 gazetecinin olduğu yönündeki tespitin de paylaşıldığı açıklamada, Arslan’ın gözaltı süresi sonunda tutuklanması kınandı; serbest bırakılması istendi (27 Temmuz).
TGC’den RTÜK cezalarına tepki: TGC, RTÜK’ün Netflix, Disney +, Amazon Prime Video, Mubi, Bein ve Blu TV'deki bazı yapımlar için “toplumsal ve kültürel değerler ile Türk aile yapısına aykırı” gerekçesiyle ceza vermesine tepki gösterdi. RTÜK’ün karartma ve yüksek para cezalarının, TRT’nin kuruluşundaki yayın ilkelerinden kopya ettiği ‘Türk aile yapısı’ gibi tanımı tam olmayan, yoruma açık gerekçeyi de içerdiğini hatırlatan TGC, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde yer alan “Gazeteci; milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, dil, din, mezhep, inanç, inançsızlık, sınıf, dünya görüşü ayrımcılığı yapmadan tüm uluslar, halklar ve bireylerin haklarını tanır, saygı gösterir” maddesini anımsattı (27 Temmuz).
Kızıl’a gazlı saldırıya kınama: DİSK Basın-İş ve RSF gibi gazetecilik meslek örgütleri, Muğla Milas’a bağlı Akbelen Ormanı’nda köylülerin verdiği çevre mücadelesini izlerken jandarmanın belgeselci ve gazeteci Kazım Kızıl’ın yüzüne yakın mesafede göz yaşartıcı gaz sıkmasını kınadı. Kızıl ve diğer habercilere müdahalenin suç olduğuna vurgu yapan kuruluşlar, sorumluların yargılanmasını istedi. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da, “Jandarma görevlilerinin belgeselci Kazım Kızıl’a gösterdiği bu tavır suçtur. Çevreyi katlettiği gerekçesiyle yoğun tepki çeken projeler kamuoyu gözünden kaçırılamaz, bu haliyle gazeteci engellemenin de asayişle bir alakası yoktur” dedi (26 Temmuz).
Yargı haberinden gözaltılara tepkiler: DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, MLSA Eş Direktörü Veysel OK, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, KAOS GL sitesi editörü Yıldız Tar, Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş gibi gazeteci örgüt temsilcileri, Ankara ve İzmir’de yapılan ev baskınlarında T24 sitesi editörü Sibel Yükler ile MA Ajansı muhabirleri Delal Akyüz ve Fırat Can Arslan’ın daha sonra da Bianet haber sitesi editörü Evrim Kepenek’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Faruk Eren, gazetecilere yönelik gözaltı ve baskıların tahammül edilemez bir boyuta ulaştığını söylerken, dört habercinin serbest bırakılmasını, savcılığın da bu konuda derhal kamuoyuna açıklama yapmasını istedi (25 Temmuz).
Polis şiddetine RSF tepkisi: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, polis müdahalelerinin olduğu Suruç katliamı anması ve Cumartesi Anneleri buluşması sırasında gazetecilerin polis saldırısı sonucu yaralanmalarını kınadı. RSF açıklamasında, “İçişleri Bakanlığı ve ilgili savcılığı, gazeteciye yönelik gözaltında #işkence şikayetini ciddi şekilde soruşturmaya, ilgili görevlileri bu hoş görülemez tavır nedeniyle cezalandırmaya çağırıyoruz” denildi (21 Temmuz).
RSF’den “Suriyeli gazeteciler” uyarısı: RSF Ortadoğu Masası, Türkiye’deki geri gönderme dalgası nedeniyle birçok Suriyeli gazetecinin ölüm tehlikesi altında bulundukları Suriye’ye doğru sınırdışı edilme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu bildirdi; Ankara’dan koruma ve idari kolaylık istedi (21 Temmuz).
EFJ’den Avrupa’ya vize uyarısı: Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Schengen ülkelerinin Türkiye vatandaşı gazetecilere yönelik vize uygulamalarını eleştirdi. Türkiye vatandaşlarının ve gazetecilerin Schengen Bölgesi'ne dahil 27 ülkeye vize başvurularında giderek artan sınırlamalara maruz kaldığına işaret eden EFJ, vize uygulamalarındaki sistematik engellerden ciddi endişe duyduğunu belirtti. TGS verilerine atıfta bulunan EFJ, vize başvurularında ret oranının 2022'de yüzde 15 iken 2023'te yüzde 50'ye yükseldiğine dikkat çekti. EFJ, “İş için sıklıkla yurt dışına seyahat eden gazetecilere sadece kısa süreli vizeler verildiğini ve bu suretle gazetecilerin her seferinde yeniden vize başvurusu yapma zorunda bırakılmalarını gözlemlemek alarm vericidir. Bu külfetli ve mali açıdan sürdürülebilir olmayan durumun ele alınması gereklidir” dedi (18 Temmuz).
Ortaca’daki tehdit ve şiddete kınama: TGC, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve RSF gibi gazetecilik kuruluşları, Muğla Ortaca’da aracının içinde ölü bulunan ve “maseratili polis” olarak da gündeme gelen Hüseyin Tayfun Üçgül’ün cenazesini izlemek isteyen üç gazetecinin, Üçgül’ün yakınlarınca darp edilmesi ve tehdit edilmesini kınadı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Dilek Gappi, saldırıyı kabul edilemez olarak değerlendirdi; “Kınıyoruz. Meslektaşlarımızın görevlerini yapmaları ve halkın haber alma hakkı engellenemez. Olay adli makamlara intikal ettirilmiştir. Konunun takipçisi olacağımızı bildiririz” dedi (15 Temmuz).
RTÜK’e tepkiler: TGC, RSF gibi çok sayıda gazetecilik meslek örgütü, gazeteci Merdan Yanardağ'ın tutuklanmasının ardından RTÜK'ün Tele1’e verdiği yayın durdurma ve para cezasını eleştirdi. Kınama açıklamasında TGC, “RTÜK kanala toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ve terörü övmek iddialarıyla yedi gün ekran karartma, beş kez program durdurma ve yüzde 5 para cezası vererek gazetecilik mesleğine doğrudan müdahale etmeyi sürdürmüştür. RTÜK, kuruluş yasasına uygun olarak görev yapmalı, tüm medya kuruluşlarına eşit mesafede durmalıdır. Anayasa'ya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygı göstermelidir. Yurttaşın habere erişimine engel olmaktan vazgeçmelidir” açıklaması yaptı. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da, karara, “RTÜK, son ağır cezalarıyla baskıda bir üst aşamaya geçtiğini ve tek sesliliği yerleşik kılmak için eleştirel kanalları kesinkes susturmak aşamasına getirmeye kararlı olduğunu gösterdi. Medya çeşitliliğini zayıflatacak girişimlerin karşısındayız” sözleriyle tepki gösterdi (6 Temmuz).
RTÜK’ün dijital tehdidine RSF tepkisi: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, RTÜK'ün dijital platformlara yönelik uyarılarını “RTÜK Başkanı Şahin’in bu uyarı ve tehdidine onca ifade özgürlüğü mecrası ve alanını sığdırması online haberciliği de hedef alabilecek karanlık bir döneme işaret ediyor olsa gerek. Bu mesaj kültürel yaratıcılığı hedef alan çok boyutlu bir saldırıdır” diyerek eleştirdi. RTÜK, kurulun internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık alanında içerik denetimlerine hız verdiği, son dönemde bu platformlara ilişkin çokça şikayet alındığı, yayıncılık ilkelerinin ihlal edildiği, gerekli hallerde “en ağır müeyyidelerin uygulamasından çekinilmeyeceği” ifadelerine yer vermişti (4 Temmuz).
Dayanışma
TGC Basın Özgürlüğü Ödülü, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Ödülleri, Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) “2022 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödülleri son üç ayda düzenlenen törenlerle sahiplerine verildi.
Yayınlarına karartma cezası gelen, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın cezaevinde olduğu TELE1 ile İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda bir dayanışma gecesi düzenlendi. Programın organizasyonunda Evrensel, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinin oluşturduğu bir dayanışma platformu vardı. 90’lı yıllarda uğradıkları suikastlar sonucu yaşamını yitiren Musa Anter, Hüseyin Deniz ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı anıldı.
Bu dönemde, Mezopotamya Ajansı (MA) editörleri Abdurrahman Gök ve Mehmet Şah Oruç’un tutuklu yargılandıkları davalar dayanışma için meslektaşları, sivil toplum temsilcileri ve milletvekillerince izlendi.
Anter Ödülleri sahiplerine verildi: 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da öldürülen gazeteci-yazar ve Kürt düşünür Musa Anter anısına her yıl düzenlenen Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri'nin 30'uncusu, 22 Eylül akşamı Yeni Yaşam gazetesinin Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi'nde düzenlediği törenle sahiplerini buldu. Mezopotamya Ajansı'nın tutuklu editörü Abdurrahman Gök'ün “Rojhilat ve İran'dayım: Yeni bir İran umudu” haberine “Türkçe Haber Dalı” birincilik ödülü verildi. Ödülü Gök adına MA yazılı işleri müdürü Diren Yurtsever aldı. Kürtçe haber dalında ödüle ise Bianet sitesi Kürtçe editörü Ferid Demirel değer görüldü (22 Eylül).
GGC Ödülleri verildi: Diyarbakır’da 37'ncisi düzenlenen Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Ödülleri, cemiyetin Diyarbakır Sümerpark’taki merkezinde düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Törene Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca, Yeşil Sol Parti, CHP ve AK Parti Diyarbakır milletvekilleri, kentteki sivil toplum ve meslek örgütleri, siyasi parti, kamu kurumlarının yöneticileri de katıldı. GGC Jüri Özel Ödülü alan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, “Yıllardır ifade özgürlüğü için çabalıyoruz. Tutuklu gazeteciler için çabalıyoruz. Özellikle onlara selam vermeden ödülü almak istemem. Şu an tutuklu olan Sedat Yılmaz, Dicle Müftüoğlu, Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ, Abdurrahman Gök, Fırat Can Aslan ve tutuklu bulunan 52 gazetecinin özgürlüğe kavuşmasını diliyorum. Bu ödülü onlara ithaf ediyorum” diye konuştu (23 Eylül).
Anter Diyarbakır’da anıldı: Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde 20 Eylül 1992’de JİTEM elemanlarınca öldürülen Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter (Apê Musa), öldürüldüğü mahallede anıldı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) tarafından düzenlenen anmaya, Anter’in oğlu Dicle Anter, Yeşil Sol Parti Milletvekilleri Ceylan Akça ve Mehmet Kamaç, Yeni Yaşam gazetesi yazarı Hüseyin Aykol, DBP, İHD ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı. Anter cinayeti dosyası, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda zamanaşımından düşürülmüştü (20 Eylül).
Tele1 ve Yanardağ için dayanışma gecesi: Yayınlarına karartma cezası gelen, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın cezaevinde olduğu TELE1 ile dayanışma gecesi düzenlendi. İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılan programın organizasyonunda Evrensel, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinin oluşturduğu dayanışma platformu yer aldı. Gecede Selda Bağcan, Cahit Berkay, Erdal Erzincan, Hüseyin Turan ve Mercan Erzincan ve şair Tuğrul Keskin sahne aldı. Programı Orhan Alkaya ve Bilge Yurtdagülen sundu. Program başlarken Merdan Yanardağ’ın İstanbul Silivri'deki Marmara Cezaevinden gönderdiği mesaj okundu (17 Eylül).
Gök’ün davasındaydılar: Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ün “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla beş aydır tutuklu yargılandığı davayı, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, CPJ temsilcisi Özgür Öğret, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri Serhat Eren, Cengiz Çandar ve Meral Danış Beştaş, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri izlerdi. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) öncülüğünde adliye önünde bir de basın açıklaması düzenlendi (14 Eylül).
Oruç ile dayanışma: Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Şah Oruç’un 27 Nisan'da tutuklanması ve “örgüt üyeliği” ile suçlanmasına ilişkin Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşmasını, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Van şubeleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Temsilciliği, Van Barosu, Van-Hakkari Tabip Odası, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bitlis il örgütü, gazeteci arkadaşları ve ailesi takip etti (14 Eylül).
TGC’den işten çıkarmalara kınama: Medyada yaşanan işten çıkarma ve sendikasızlaştırma sorunuyla ilgili basın açıklaması yapan TGC, Sputnik Grubu’nda 24 gazetecinin işten çıkarılmasına da değindiği açıklamasında, “Çalışanların sendikalaşma nedeniyle işten çıkarılması kabul edilemez. İşten çıkarmaları kınıyor, işverenleri ise bu kararlarını gözden geçirmeye davet ediyoruz. Her zaman olduğu gibi medyada işten çıkarılan tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz” dedi (1 Eylül).
Deniz 31. Yılında anıldı: Şanlıurfa Ceylanpınar’da sokak ortasında 9 Ağustos 1992’de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci Hüseyin Deniz katledilişinin 31. yıldönümünde mezarı başında anıldı. Anmada konuşan gazeteci Mehmet Ali Ertaş “Özgür basını bitirmek istediler ama aradan geçen 31 yılda Kürt basını daha güçlü” dedi. Ceylanpınar Mezarlığı’ndaki anmaya, Deniz’in eşi Adile Deniz, kardeşi Newroz Deniz, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) temsilcileri, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteci Hakkı Boltan, HDP Urfa ve Ceylanpınar örgüt temsilcileri katıldı (11 Ağustos).
Gök’ün hapisteki 100. Günü için kampanya: Kemal Kurkut cinayetini görüntüledikten sonra Kobani ve Rakka’ya dair fotoğraf ve paylaşımları nedeniyle Haziran 20222’de “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum edilen foto-muhabir Abdurrahman Gök Diyarbakır Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında bu kez de “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 100 gündür hapiste bulunuyor. Gazetecinin özgürlüğü için sosyal medya üzerinden #GazetecilikSuçDeğildir etiketiyle bir kampanya düzenlendi (6 Ağustos).
ÇGD Ödülünü kazandılar: Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) “2022 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödülleri”ni açıkladı. Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Eylem Akdağ, “Bir torbanın ağırlığı” fotoğrafı ile ödül layık görülürken, TV Haber Ödülü, “Böbrek pazarlığı” haberi ile Artı TV’den Meral Danyıldız’a verildi. İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.'nin altı yaşından itibaren “evlilik” adı altında tecavüze uğradığını ortaya çıkardığı “Karanlık dünya bir çocuğu yuttu”, “Utancın fotoğrafları”, “H.K.G. yalnız değildir” başlıklı haberleriyle, Haber Ödülü'ne BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan layık görüldü. ÇGD’nin Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü, “Selefi cihatçıların ribat mekanı” haberiyle Kısa Dalga’dan Hale Gönültaş’a; Mustafa Ekmekçi Haber Ödülü, “AKP içindeki kavganın son adresi Kızılay” ve “Kızılay yöneticileri köşeyi dönmüş” haberileriyle BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı; Rafet Genç Haber Ödülü, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda inanılmaz hırsızlık: Erdoğan’ın dağıtacağı oyuncakları çaldılar” haberiyle T24 sitesinden Asuman Aranca; Rafet Genç Haber Ödülü, “IŞİD emiri kırmızı bültenle aranırken Konya Devlet Hastanesi'nde tedavi görmüş” haberiyle ANKA’dan Tamer Arda Erşin ve Gürkan Demirtaş; Köşe Yazısı Ödülü, “Sarallar soruşturmasının perde arkasında Soylu ile Aktaş arasında yaşananlar” haberiyle T24’ten Tolga Şardan; Behzat Miser Kent Haber Ödülü, “Kentin Soluğu Yazı Dizisi” haberiyle BirGün’den Uğur Şahin, Röportaj Ödülü’nde “Bir Aktroll'ün itirafları” haberiyle Halk TV’den Seyhan Avşar; Yerel Haber Ödülü’nde “Lübnan'dan Hatay'a uzanan usulsüzlük iddiası” haberiyle İskenderun Ses gazetesinden Akın Bodur; İzzet Kezer Haber Fotoğraf Ödülü’nde, “Bir torbanın ağırlığı” çalışması nedeniyle Mezopotamya Ajansı’ndan Eylem Akdağ’a; Belgesel Ödülü’nde “Coğrafya Haberdir” çalışması nedeniyle Voys Medya’dan Tunca Öğreten, Murat Baykara ve Ömer Çakan ödüllendirildi (29 Temmuz).
Basın Özgürlüğü Ödülü Toker’e: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri törenle sahiplerini buldu. TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen törende, kişi dalında gazeteci Çiğdem Toker, kurum dalında ise İstanbul Tabip Odası ve Türkiye Yazarlar Sendikası temsilcileri Basın Özgürlüğü Ödüllerini aldı. TGC Başkanı Turgay Olcayto, törende yaptığı açış konuşmasında, “TGC Yönetim Kurulu olarak bütün bu zorluklara ve olumsuzluklara göğüs geriyoruz. Haberin serbest dolaşımı için mücadele ediyoruz. Mücadeleyi bırakmayan meslektaşlarımızı ve kurumları desteklemek için 1989’dan bu yana ödül veriyoruz” dedi (24 Temmuz).
“Basın Bayramı” yok, mücadele var! Türkiye’de gazeteciler “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” olarak kutlanan 24 Temmuz’a da baskı, sansür ve tutuklama kıskacında girdi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in açıkladığı yedi aylık rapora göre gazeteciler, bu dönemde 364 kez hâkim karşısına çıktı, 18 gazeteci tutuklandı, RTÜK televizyon kanallarını 22 kez cezalandırdı. Birçok önemli olay ve gelişmede basın kuruluşları sansür ve karartma kararları ile susturulmak istendi. Raporda, bu süreçte gazetecilerin karşılaştığı baskılara, yaşanan gözaltılara ve tutuklamalara, açılan davalara ve gerçekleştirilen saldırılara yer verildi. Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ile gazete haber müdürü Can Uğur’un, yaptıkları haberler nedeniyle cezaevine girmek zorunda kaldığına işaret edildi. TGC de, “Bir kez daha iktidarı ve muhalefeti medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçmeye, haberin serbest dolaşımını engellememeye, cezaevindeki gazetecilerin özgür bırakılması için çaba göstermeye davet ediyoruz” şeklinde açıklama yaptı. Cemiyet, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne de atıf yaparak, “gazeteci, konumu ne olursa olsun haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimini ve ilişkisini meslek ilkelerini gözeterek yürütmelidir. Gazeteci; mesleğini, reklamcılıkla, halkla ilişkilerle veya propagandacılıkla karıştıramaz. İlan-reklam kaynaklarından herhangi bir telkin, tavsiye alamaz, maddi çıkar sağlayamaz” şeklindeki etik ilkeyi meslektaşlarına hatırlattı. Ağır sansür ortamına vurgu yapan ÇGD de, “Sansür, yasal hakkı olan onlarca basın mensubuna basın kartı verilmemesidir. Sansür, gazetecilerin en basit sorularına dahi muhatap olmamak için birçok yolu deneyip o gazetecileri bakanlıkların önünden geçirmemektir. Tüm bu sansür biçimleri halkın haber alma hakkını engelleyen sistemin birer parçasıdır. İşte bu nedenle basın özgürlüğü için mücadele tüm bu alanlarda verilmelidir” şeklinde açıklama yaptı. RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu da, sektörün içinde bulunduğu ağır tabloyu, “Gazeteciler, yargının ve siyasetin daralttığı medya sektöründe tehlike altında, güvencesiz ve kimi zaman da mutsuz bir ortamda kamuoyuna haber taşımak için özveriyle didiniyor. Sektörde ekonomik istikrar ve editoryal bağımsızlık zorunludur” ifadeleriyle aktardı (24 Temmuz).
104 sanatçı Yanardağ için özgürlük istedi: İktidara yakın medya organları ve sosyal medya hesaplarının hedef göstermesinin ardından 26 Haziran’da tutuklanan gazeteci Merdan Yanardağ’ın özgürlüğü için, 104 sanatçı imzasıyla bir kampanya düzenlendi. Şair Tuğrul Keskin’in başlattığı ‘Merdan Yanardağ’a özgürlük’ çağrısına aralarında Zülfü Livaneli, Müjde Ar, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Ahmet Telli, Sunay Akın, Selda Bağcan gibi isimlerin de bulunduğu birçok sanatçı ilk imzacı olarak katıldı (22 Temmuz).
Diyarbakır’da davaya büyük ilgi: Diyarbakır’da 13 aylık tutukluluğun ardından ilk kez mahkemeye çıkan 15 gazetecinin davasını, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın-İş, MLSA, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), İnsan Hakları Derneği (IHD), Amsterdam Law Clinics kuruluşu, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Utku Çakırözer ile Yeşil Sol Parti milletvekili Cengiz Çandar, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Gazeteciler Cemiyeti, , Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve çok sayıda meslek örgütü temsilcisi takip etti (11 - 12 Temmuz).
Kutlu Adalı cinayeti “faili meçhul” kaldı: Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı'nın 6 Temmuz 1996 gecesi evinin önünde düzenlenen suikastla katledilmesinin üzerinden 27 yıl geçti. Sedat Peker’in iddiaları sonrası Adalı suikastı ve cinayetinin mafya-devlet ilişkileriyle bağı çok daha net ortaya çıkmıştı. Yenidüzen Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve o dönemin tanıklarından Cenk Mutluyakalı, Adalı cinayetinin faili meçhul değil “faili meşhur” olduğunu belirterek “Kendi kendini ‘devlet’ olarak açıklayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki sorunlar uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmezse, Kutlu Adalı’yı anarken KKTC’de var olan sorunları da bolca konuşacağız” dedi. 2005'te AİHM, Adalı'nın eşi İlkay Adalı’nın yaptığı başvuruda, cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum etmişti (6 Temmuz).
Dokuz gazetecinin davasına ilgi: “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla “PKK üyeliği” iddiasıyla suçlanan dokuz gazeteci, 11 sanığın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasını Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), MLSA, P24 ve TGS de izledi (5 Temmuz).
“İfade Özgürlüğünün On Yılı – İkinci Kitap” çıktı: IPS İletişim Vakfı Yayınları'nın yeni kitabı “İfade Özgürlüğünün On Yılı - İkinci Kitap: 2012-2022” kitabı okurla buluştu. Kitabın lansmanı Bianet’in Cihangir’deki ofisinde yapıldı. Lansmanda kitabı yayına hazırlayan gazeteci Gökçer Tahincioğlu ve akademisyen Gülsüm Gülsüm Depeli konuştu. Panelin sunumunu ise gazeteci Safiye Alagaş yaptı. Etkinliğe gazetecilerin yanı sıra Yeşil Sol Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, gazeteci Tuğrul Eryılmaz, Yeni Yaşam gazetesi yayın yönetmeni Mehmet Ali Çelebi, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Asu Aksoy, Özgürlük için Hukukçular Derneği'nden Avukat Ahmet Baran Çelik ve Avukat Vedat Çağırtekin, Kürt Araştırmaları Derneği'nden Eyyüp Subaşı ve Remziye Alparslan, Heinrich Böll Stiftung Derneği'nden Yonca Verdioğlu, Polen Ekoloji aktivisti ve yazar Cemil Aksu da katıldı (4 Temmuz).
Raporlar
Avrupa Parlamentosu (AP) bu yılki Türkiye raporunda, temel özgürlükler, medya özgürlüğü ve hukuk devleti bakımından sorumluluklarını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi bir kez daha eleştirdi; yol ayrımına gelindiğine işaret ederek üyelik perspektifi dışında “yeni bir işbirliği formatı” önerdi.
Bu dönemde İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD) yayımladığı “EngelliWeb 2022: Sulh Ceza Hakimliklerinin Gölgesinde Anayasa Mahkemesi” raporu, “sulh ceza hakimliklerinin gölgesinde çaresiz bir şekilde karanlığa gömüldüğü” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi.
Doğrulama platformu Teyit ise, Google’ın Türkiye’de doğru bilgiye erişime etkisini inceleyen “İfade Özgürlüğü ve Doğru Bilgiye Erişim Bağlamında Google’ın Dezenformasyon ve Medya Politikaları” başlıklı raporunda, “Google'ın Şeffaflık Raporu, diğer ülkelerde siyasi reklamların ayrıntılı analizini sağlarken bu raporlar Türkiye'de uygulanmıyor. Bu durum, Türkiye'de seçim dönemlerinde hangi siyasetçinin veya partinin ne tür propaganda faaliyetleri yürüttüğünü belirlemeyi zorlaştırıyor” tespitine yer verdi.
AP Raporunda “yol ayrımı”: Avrupa Parlamentosu (AP) bu yılki Türkiye raporunda, temel özgürlükler, medya özgürlüğü ve hukuk devleti bakımından sorumluluklarını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi bir kez daha eleştirdi. İspanyol parlamenter Nacho Sanchez Amor’un kaleme aldığı ve Osman Baydemir ile Selahattin Demirtaş’a ilişkin uygulanmayan kararların da hatırlatıldığı rapor, AP Genel Kurulu'nda 18'e karşı 434 oyla kabul edildi. Oylamada 152 parlamenter çekimser kaldı. Raporda ilişkin yapılan açıklamada, “AP üyeleri, Türk hükümeti yönünü değiştirmedikçe, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım sürecinin mevcut koşullar altında devam edemeyeceğini belirtmektedir. Türk hükümetini, AB'yi ve üye devletleri mevcut açmazı kırmaya ve daha yakın bir ortaklığa doğru ilerlemeye çağıran AP üyeleri, AB-Türkiye ilişkileri için paralel ve gerçekçi bir çerçeve bulunmasını önermekte ve Komisyon'u olası formatlar üzerinde çalışmaya çağırmaktadır” ifadelerine yer verildi (13 Eylül).
Teyit’ten “Google” ve “Dezenformasyon” raporu: Doğrulama platformu Teyit, Google’ın Türkiye’de doğru bilgiye erişime etkisini inceleyen “İfade Özgürlüğü ve Doğru Bilgiye Erişim Bağlamında Google’ın Dezenformasyon ve Medya Politikaları” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda Google’ın arama sonuçları, haber dağıtımı ve reklam politikalarının dezenformasyonun yayılmasına nasıl katkı sağladığı, örneklerle anlatılıyor. Google, siyasi reklamlara ilişkin şeffaflık raporlarını Türkiye'de uygulamıyor: Çevrimiçi reklamlar, seçmen kararlarını etkileyebiliyor ve özellikle seçim dönemlerinde önemli hale geliyor. Google reklamları, arama motoru dışında YouTube ve AdSense/AdWords gibi platformlarda da görülebiliyor, siyasi reklamların etkisini artırıyor. Google'ın Şeffaflık Raporu, diğer ülkelerde siyasi reklamların ayrıntılı analizini sağlarken bu raporlar Türkiye'de uygulanmıyor. Bu durum, Türkiye'de seçim dönemlerinde hangi siyasetçinin veya partinin ne tür propaganda faaliyetleri yürüttüğünü belirlemeyi zorlaştırıyor (10 Ağustos).
İFÖD raporunda AYM eleştirisi: İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) “EngelliWeb 2022: Sulh Ceza Hakimliklerinin Gölgesinde Anayasa Mahkemesi” raporunu yayımladı. Bu rapor kamu yararı olan haberlerin ‘keyfi’ olarak nasıl engellendiğini bir kez daha ortaya koyarken, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kendi kararlarını uygulamadığını da raporladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in hazırladığı raporda, “AYM, ağır ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri karşısında sulh ceza hakimliklerinin gölgesinde çaresiz bir şekilde karanlığa gömülmüş, tamamen etkisiz bir iç hukuk yolu mekanizmasına dönüşmüştür. Kontrolü ise tamamen sulh ceza hakimliklerinin eline bırakmıştır” denildi (24 Temmuz).
CFWIJ raporunda Türkiye’de kadın gazeteciler: Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) raporuna göre, yılın ilk üç ayında 145 kadın gazeteci saldırıya maruz kaldı. 24 kadın gazetecinin fiziksel saldırıya uğradığı, 23 gazetecinin ise hukuken taciz edildiğine dikkat çekilen raporda, gazetecilere yönelik saldırıların 2022 yılının ilk 3 ayına göre yüzde 4,3 oranında arttığı aktarıldı. Raporca göre, 30 Nisan itibariyle İran’da 28, Türkiye’de 19, Çin’de 15, Beyaz Rusya’da 9, Myanmar’da 8, Mısır’da 4, Rusya’da 3, Vietnam’da 3, Etiyopya’da 2, Somali’de 2, Filistin’de 1, Laos’ta 1, Suudi Arabistan’da 1, Suriye’de 1, Hong Kong’da 1, Filipinler’de 1 ve Burundi’de 1 olmak üzere toplamda 100 kadın gazeteci cezaevinde tutuklu bulunuyor (6 Temmuz).
İşten Çıkarmalar / Ayrılmalar
Son üç ayda en az 45 gazeteci, köşe yazarı ve medya çalışanı, işten çıkarıldı veya yayın politikası veya ekonomik küçülme gibi gerekçelerle çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kaldı. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde sekiz idi.
Sputnik Türkiye Bürosu, Demirören Medya Grubu, Independent Türkçe sitesi işten çıkarmaların yaşandığı işyerleri olarak kamuoyuna yansırken TRT'nin açığa alınan savaş muhabiri Elif Akkuş ise hakları için hukuk mücadelesi veriyor.
TRT’nin açığa aldığı Akkuş’un hukuk mücadelesi: TRT'nin açığa alınan savaş muhabiri Elif Akkuş'un hukuk mücadelesi devam ediyor. Avukat Hüseyin Ersöz, “Üç TRT Müfettişi, ‘savaş sırasında’ yapılan habercilik çalışmalarını araştırmak için Libya’ya gitmiş. Haber kaynağı kişileri sorgulamış, onları ‘sizi gözaltına aldırırız’ diyerek tehdit etmiş” dedi (20 Eylül).
Yavuz Cumhuriyet’ten ayrıldı: Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, e-ticaret yasası karşıtı haberlerin, kayıt dışı para karşılığında gazetede yayımlanmasına dair frizden sonra, köşe yazarlığı yaptığı Cumhuriyet gazetesinde yazılarına son verdi. Kendisine yönelik nezaketsizliği nedeniyle Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun’a sert tepki gösteren Yavuz, istifa yazısında, “Kendisinin yaşına, Cumhuriyet için verdiği emeğe, kitaplarına duyduğum saygı nedeniyle ağır bir karşılık vermek yerine artık Cumhuriyet’te yazmayacağımı belirttim” dedi (30 Ağustos).
Mahkemeden Sputnik’e ret: İstanbul 4. İş Mahkemesi, Rossiya Segodnya Uluslararası Haber Ajansı’nın (Sputnik Grubu) 24 gazetecinin işine son vermesiyle ilgili TGS’nin aldığı grev kararına karşı medya yönetiminin “greve ilişkin bildirimin Ankara İrtibat Bürosuna yapılmadığı” gerekçesiyle 17 Ağustos'ta yaptığı ihtiyati tedbir kararı başvurusunu reddetti. İş Mahkemesi, 24 Ağustos’ta aldığı kararda, “Tüm dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir kararı verebilmek için gerekli olan 'haklılığın yaklaşık ispatı' şartının dosyadaki mevcut delil itibarıyla henüz mevcut olmadığı, kaldı ki davanın 'Grevin Kanun Dışı Olduğunun Tespiti' davası olması, ihtiyati tedbirin ise bir geçici hukuki koruma türü olması, davanın niteliği itibarıyla, uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette tedbir kararı verilemeyeceği cihetiyle; 6100 Sayılı Kanunun 389 ve devamı maddesindeki şartları taşımayan 'Grevin Tedbiren Durdurulması Talebinin' reddine karar verilerek hüküm tesis edilmiştir” denildi (24 Ağustos).
Independent Türkçe’de yedi işsiz: Independent Türkçe sitesi haber merkezi çalışanlarının tamamı "çeviri ve dış haberlere ağırlık verileceği" gerekçesiyle işten çıkarıldı. Karar doğrultusunda, haber merkezi çalışanları Ali Kemal Erdem, Cihat Arpacık, Abdülhakim Günaydın, Lale Elmacıoğlu, Mehmet Altunkılıç ve Mert Eski'nin işine son verildi.Karara tepki gösteren haber merkezi sorumlusu Adem Demir’in de kendi isteğiyle işten ayrıldığı öğrenildi (17 Ağustos).
Demirören Grubu'nda 14 işten çıkarma: Demirören Medya Grubu'ndan Posta Gazetesi’nin internet portalından çalışan biri haber koordinatörü olmak üzere toplam yedi kişi tenkisat gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı. Ayrıca Gazete Vatan'ın internet ekibinden dört kişinin, Fanatik.com.tr sitesinden de üç kişinin işlerine son verildi. İşten çıkarılan çalışanların büyük bir kısmı uzun yıllardır Demirören Medya Grubu'nda görev yapıyordu (8 Ağustos).
Sputnik’te 23 işten çıkarma: TGS ile yürüttüğü toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 24 Temmuz’da grev kararı asılan Sputnik medyasının Türkiye Bürosu, küçülme gerekçesiyle işten çıkarmalara başladı. Radyo Sputnik’te ‘Akşam Postası’ programını yapan gazeteci Atilla Güner işten çıkarıldığını duyurdu. Güner yaptığı açıklamada “Bu akşam yayını için hazırlıklarımı yapmıştım. İzin dönüşü saat 17.00'de buluşacaktım. Ancak Sputnik Radyo yöneticisi bugün beni çağırdı ve 'küçülüyoruz, sizi işten çıkardık' dedi. Gazeteciler, neden-sonuç ilişkisini açıklamak zorunda. İşyerindeki çoğunluk bir süre önce TGS üyesi oldu, hak mücadelesi başlattı, uzlaşma olmadı, grev kararı asıldı. Ben de gençlere destek verdim” dedi. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, 23 sendikalı gazetecinin işten çıkarıldığı bilgisini verdi (7 Ağustos).