Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’deki hayvanat bahçeleri, barınaklar ve doğal yaşam parklarının etik, hukuki ve bilimsel standartlar açısından incelenmesi için Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
Koçyiğit, ülkedeki mevcut uygulamaların hayvan özgürlüğü, şeffaflık ve bağımsız denetim bakımından ciddi sorunlar içerdiğini belirterek, sistemin hak temelli bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunulan önergede, Türkiye genelinde faaliyet gösteren tüm tesislerde hayvanların yaşam hakkını esas alan bir dönüşüm modelinin zorunlu olduğu vurgulandı.
“Antep örneği münferit değil, yapısal sorun var”
Önergede, Antep Hayvanat Bahçesi başta olmak üzere pek çok tesiste hayvanların doğal yaşam koşullarından uzak ortamlarda tutulduğu; alan kısıtı, yetersiz uyarıcı, sert zemin, bitkisizlik ve iklim uyumsuzluğu gibi unsurlar nedeniyle hayvanlarda davranış bozuklukları, stres ve kendine zarar verme belirtilerinin görüldüğü vurgulandı.
Uzman raporları ve yurttaş başvurularına göre bu alanlarda fillerden kedigillere, primatlardan egzotik türlere kadar çok sayıda hayvanın doğal gereksinimlerini karşılamayan koşullarda tutulduğu; uyarıcı yoksunluğu, alansızlık, bitkisizlik, sert zeminler, sıcaklık dalgalanmaları ve sosyal türlerin yalnızlaştırılması gibi sorunların yaygın olduğu belirtildi.
Önergede ayrıca denetim süreçlerinin kapalı yapısı, sağlık ve ölüm kayıtlarına erişimde yaşanan güçlükler, Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) yükümlülüklerinin kamuya açıklanmaması ve bağımsız uzmanların tesislere girmekte yaşadığı engeller de eleştirildi.
“Hak temelli bir dönüşüm şart”
Koçyiğit, 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe giren ve hayvan hakları örgütleri tarafından “Katliam Yasası” olarak nitelendirilen düzenlemenin ardından barınaklarda sistematik ihmal ve kötü muamelenin arttığına da dikkat çekti.
Önergede şu sorunlar sıralandı:
- Hayvanların zorla toplanıp kapalı tesislerde yüksek yoğunlukla tutulması,
- Uzun süre beslenmeden bırakılmaları,
- Hijyensiz ve dar yaşam alanları,
- Görevliler tarafından fiziksel şiddet iddiaları,
- Can çekişen hayvanların uygunsuz şekilde gömülmesi veya atılması.
Koçyiğit, hayvanların yalnızca “bakıma muhtaç canlılar” değil, öznel varlıklar olduğunun altını çizerek, mevcut kapatma pratiklerinin hak temelli, özgür ve doğal yaşam koşullarına en yakın anlayışla yeniden değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. (TY)






