“Bir annenin, tıpkı benim yoğun bakım önündeki çırpınışım gibi, çocuğunu almak için çırpınışını gördüm. Oğlumu kurtaramadım bir yaralıyı kurtarayım dedim ama maalesef olmadı.”
Cizre’de bodrum katında mahsur kalan yaralıların hastaneye nakli için yaşam nöbetine giden heyette yer alan Gülsüm Elvan, karşılaştıklarını bu cümle ile anlattı.
23 Ocak’tan itibaren bodrum katına sığınan 31 yaralıdan yedisi hayatını kaybetti. Yaralıların alınması için yürütülen girişimler henüz sonuç vermedi.
Gezi Şehit Aileleri, Suruç Aileleri İnisiyatifi ve Cumartesi Anneleri 29 Ocak’ta yaralılara ulaşmak için Cizre’ye gitti. Engellemeler nedeniyle Cizre’ye giremediler, Cizre’ye sınır olan Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Giremira köyünde üç gün yaşam nöbetindelerdi.
Gezi Şehit Aileleri’nden Gülsüm Elvan, Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, Suruç Aileleri İnisiyatifi’nden Hacer Elçin ve sanatçı Pınar Aydınlar, bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’ndeki toplantıda izlenimlerini aktardı.
Elvan, Elçin, Yıldız ve Aydınlar, yaralıların olduğu bölgeye 300 metre mesafede tank ve TOMA’ların beklediğini, girişlere izin verilmediğini anlattılar. Yaralıların hastaneye sevkedilmesi için engellerin kaldırılması çağrısında bulundular.
Hanife Yıldız: Bir cenazeyi toprağa versem oğlumu bulmuş kadar olacaktım
Hacer Elçin, “Acımız ortak, batıda olan aileler olarak sessiz kalmamalıyız” diye düşünerek Cizre’ye gitmeye karar verdiklerini anlattı. Pınar Aydınlar ise çatışma olduğuna dönük iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Acaba yaralıları biz gidip alabilir miyiz? diye düşünerek gittik” dedi.
“Bir cenazeyi oradan alıp toprağa vermekle sanki oğlumu bulmuş kadar olacaktım. Ama bunu bize yaşatmadılar. Biz ne Türk, ne Kürt, ne asker, ne polis… kimse ölmesin diye oradaydık.
“Kulağımız gözümüz oradaydı ama yüz yüze görmek daha farklı. Elini uzatsan yetişebileceğin kadar yakına gittik ama engeller var. İnsanlar hem tedirginlik, hem acı, hem korku içinde.
“Bu acılara zulme son verecek olan birileri varsa, onlar annelerdir, kadınlardır. Oraya gitmekten kimse korkmasın. Oradaki insanlar bir insanın gitmesini bekliyor.
“Yine birer parçalarımızı orada bırakarak geldik. Keşke gidip onlara dokunabilseydik. Yarasına elimizi sürebilseydik.”
Gülsüm Elvan: Yaralı yoksa engeli kaldır da görsünler
Gezi direnişinde polisin attığı gaz kapsülü sonucu ölen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, 1994’te köylerinin yakılmasıyla göç ettirilerek İstanbul’a geldiğini, şimdi de aynısının yaşandığını söyledi.
“Orada bir annenin çırpınışını gördüm. Tıpkı benim yoğun bakım önündeki çırpınışım gibi. O anneden kendimi gördüm. Çocuğunu almak için çırpınıyordu.
“Namazdan çıkıyor diyor ki ‘orada kimse yok’. Yoksa, önlerini aç da gidip görsünler kimse olmadığını, neden engelliyorsun. Gezi’de dediği gibi hala yalan söylüyor. Gezi’de çok basın vardı, örtbas edemediler.
“Oğlumu kurtaramadım bir yaralıyı kurtarayım dedim ama maalesef olmadı. Yine gideceğiz. Yaralı bir anneyim ama sadece yaralı annelerin değil tüm annelerin ses olması lazım. Ne olur ses verin, insanlar yardım bekliyor. Türkü, Kürdü, Alevi’si, Sünni’si kalmadı. Ne olur bir daha çocuklar öldürülmesin. Ölümlere dur deyin.” (BK)