Haberin İngilizcesi için tıklayın
Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, açlık grevlerinin 100. tutukluluklarının 25. gününde.
Gülmen ve Özakça’nın sağlık kontrollerini açlık grevlerinin 75. gününe dek Ankara Tabip Odası hekimleri yapmıştı. Tutuklanmalarının ardından yine aynı hekimlerle görüşmek istediler. Ankara Tabip Odası’nın konuyla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvurusu iki kez reddedildi.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Benan Koyuncu, Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarına dair bilgileri aile, avukatlar ve gönderdikleri mektuplardan öğrendiklerini anlattı. Hekim seçme hakkının herkes için geçerli olduğunu ancak başvurularının reddedildiğini belirtti.
Açlık grevinin 50. gününde de ani ölüm riski olduğunu, hekimler olarak sağlık durumlarından endişeli olduklarını söyledi.
İhraçların hem ihraç edilenlere hem de edilmeyenlere yönelik ciddi bir psikolojik travma yarattığına dikkat çeken Koyuncu, “Bu sürecin bir an önce toplumun sağlığı için sonlandırılmasını istiyoruz” dedi.
“Burada hekim var” reddi
Benan Koyuncu, Gülmen ve Özakça’yı hapishanede görmek için Adalet Bakanlığı’na yaptıkları ikinci başvurunun da “Kendi hekimlerimiz var, dışarıdan hekime ihtiyaç yok” gerekçesiyle reddedildiğini anlattı.
“75 gün kontrollerini biz yaptık, kişinin sabit hekimle olması daha iyi olur. Hekim seçme özgürlüğü var, onlar bizi istiyor biz de bunu kabul ediyoruz. Bizim görüşmemiz daha doğru olurdu.”
“Hekimleri olarak endişeliyiz”
Koyuncu, Gülmen ve Özakça’nın sağlığına dair kendilerine ulaşan bilgiler olsa da muayene olmadan şikayetlerin kaynağına dair net bir şey söyleyemeyeceğini belirtti.
“Nuriye dün gelen mektupta bacaklarında kramplardan, titremelerden bahsetmiş. B1, tuz, su ve şeker oluyor, mineralleri almıyor bu nedenle olabilir. Sadece tahmin yürütebiliyorum.
“Nuriye’nin gaz sancısı çok. İçtikleri sudan kaynaklı olabilir, hangi suyu içtiklerini soramıyorum. İletişim kesiliyor. Bazı elektrolitlerin vücutta az olması da gaz sancısına sebep olabilir. Bir sürü neden var, muayene etmeden bir şey diyemeyiz.
“Nuriye’de ciddi kilo kaybı var. 46 kiloda. Boyu 1.70 üzerinde. Beden kitle endeksi çok düşük. Kaşektik dediğimiz alt sınırlarda. Ciddi protein yıkımı vardı, kas güçsüzlüğü başlamıştı. Şimdi sadece özel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar hareket edebiliyor.
“Hekimleri olarak endişeliyiz.”
“Ailesi aracılığıyla, Semih’te darp olduğunu öğrendik. Yara oluştuğunu daha sonra yaranın morardığını söylediler ama göremediğimiz için enfeksiyona bağlı bir morarma mı iyileşme dokusu mu net şekilde söylkeyemiyoruz.
“Bağışıklık sistemleri baskılanmış olabilir. Semih’in ağzında yaralar devam ediyor nedenini bilemiyoruz. Yarların ne olduğunu bilmiyoruz.
“Risk altındalar”
Koyuncu, açlık grevinde erken günlerde de ani ölüm riski olduğunu anlattı.
“Açlık grevi, kişini sağlığın ciddi anlamda bozacak bir şey. Umarım bir an önce biter. Bu şekilde sağlıkçı için çok daha zor. Tamamen yıkım olan süreci izliyorsunuz elinizden bir şey gelmiyor. çok basit çözümü olan bir şey.
“Bugün 100. Gün. Ama 50 günde de risk vardı. Daha önceki açlık grevlerinde yaşandığı gibi, bir anda vücutlarındaki elektrolitin hızlıca düşmesi, araya enfeksiyonun girmesi, ishal tabloyu aniden bozarak ani ölüme neden olabilir.
“Şu anda risk altındalar.
“Toplumda ciddi bir travma var”
Koyuncu, taleplerin kabul edilmesinin kolay olduğunu belirtirken, ihraçların tüm toplumun sağlığına zarar verdiğini anlattı:
“Tüm kesimleri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Daha geçen haftalarda açlık grevindeki Filistinli tutsakların talepleri İsrail tarafından kabul edildi. Bu kadar basit.
“Hakları olmayan bir şey istemiyorlar, işlerini istiyorlar.
“Birçok hekim arkadaşımız da oda yöneticilerimiz de işten atıldı. Hiçbir mahkemeden, soruşturmadan, komisyondan geçmeden atıldılar. Bunu nasıl telafi edecekler? Onların hastalarının çoğunun izlemleri yarım kalmış durumda. Onların hayatları yarım kalmış vaziyette, haksızlığa uğradılar.
“Tüm emekçilerin geriye dönmesini istiyoruz. Ankara Tabip Odası olarak bunu her azman dile getiriyoruz. OHAL’de 37 intihar oldu, biri açığa alınan doktor arkadaşımızdı. İnsanlar sadece işsiz kalmıyorlar, toplumdan itiliyorlar. Birinci derece yakınları dışında kimse onlarla konuşmuyor, telefonlarını açmıyor.
“Toplumda psikolojik olarak ciddi travma var. Atılmayanlarda bile depresyon bulguları var. Herkes korkuyor, işyerlerinde kimse kimseyle konuşmuyor. Bu sürecin bir an önce toplumun sağlığı için sonlandırılmasını istiyoruz.” (BK)