Son filmi "Bay ve Bayan Smith", filmindeki kısacık saçlarıyla da gönlümü fethetti ya, o başka. Dünya sinemasının son starı Brad Pitt idolüm olmasın da, kim olsun?
Gerçi biz kadınlar, şu sıralar büyük üzüntü içindeyiz.
"Bay ve Bayan Smith" filmindeki rol arkadaşı Angeline Jolie 'yle birlikte olması, hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Allah'ı var, Angelina güzel kadın. Jennifer Aniston 'a hiç benzemiyor. Hem dişi, hem çekici, hem de iyi oyuncu.
Eee zeki olduğu kadar da toplumsal sorunlara duyarlı olduğu, STK'lara destek verdiği de biliniyor.
Ah Angelina
Nijerya 'da, açlıktan ölmek üzereyken aldığı çocuğuyla, mutlu mesut yaşarken, Brat Pitt'le yolu, bu film nedeniyle çakışan Angelina, hepimizin aşık olduğu adama gönül koymasın da, kime koysun.
Onlar şimdi Güney Afrika sahillerinde günlerini gün ederken, biz kadınlara da papatya falı açmak kalıyor.
Seviyor... sevmiyor...
Sevmiyor işte. Ne şarkılardan ne de papatya falında seviyor çıkmıyor.
Sevmek ve sevilmek öylesine keskin bir bıçak ki, kör yanına denk gelirseniz aylarca, yıllarca kanayan yaranızı saramazsınız. Jennifer da saramıyor. Bay ve Bayan Smith filminin çekimleri sırasında tanışan ikilinin aşkına, dur diyemiyor.
Sırsız evlilik olur mu?
"Bay ve Bayan Smith" filmi, bir evlilik danışmanının odasında başlıyor. İkili, artık ilk günkü heyecan ve hızında olmayan evliliklerini ve aşklarını kurtarmak niyetindedirler de, nasıl? Evlilik danışmanı, Smithler'le ayrı ayrı konuşmak ister. Ve sorar:
"Eşinizin bilmediği bir sırrınız var mı?"
Olmaz mı? Tabii ki var.
İkisi de ayrı şirketlere çalışan, tetikçilik yapan, görünürde sıradan evli çift rolünde Bay ve Bayan Smithler, aslında birbirlerinden habersiz kendi dünyalarındaki gerçekliklerle savaşıyor.
Gün gelir, karı koca arasında, rol yapmaktan, birbirlerine yalan söylemekten kaynaklanan bir soğukluk girer. Evlilik danışmanının sorduğu o soruyla, aşklarının başladığı beş yıl öncesine giden çift, aslında hiç çift olmadıklarını ve yaşadıklarının bir yalandan ibaret olduğunu görürler.
Bay ve Bayan Smith'in öykülerinin anlatıldığı film, bir evlilik otopsisi değil.
Klasik, bildik ve sıradan bir Amerikan vurdu-kırdısı. Senaryo neden yazılmış, bu film neden çekilmiş, bir amacı var mı belli değil. Her çekilen filmin bir amacı olmalı mı, ayrıca o da tartışma konusu.
Yine de, basın gösterimindeki kadın kalabalığını görünce, Amerikalıların bu işi iyi kıvırdığını düşündüğümü söylemeden geçemeyeceğim.
Aynadaki yansımamız
Güzel mi güzel bir kadın.
Yakışıklı mı yakışıklı bir erkek.
Biz az gelişmiş ülke kadınlarının hayıflanarak izledikleri Angelina Jolie'yi; erkeklerin de gizli gizli hakkını teslim ettikleri Brad Pitt'i izlerken, aynadaki yansımamıza küsüyoruz.
Birinden akan dişilik sokaklara yayılıyor, diğerindeki cinsel cazibeyse, yatak odamızın duvarlarını tırmalıyor. Sen kalk, o filmi izledikten sonra, ışık açıkken, sevgilinin koynuna gir.
Lambaya püf de,
üff deme püf de kız...
Barış Manço 'nun üzerine yıldızlar yağsın da, Amerikalıların hakkını teslim etmek gerek. Hem erkeği, hem de kadını cinsel meta aracı olarak pazarlamayı iyi beceriyorlar.
Hem kendi starlarını yaratıyorlar, hem de yarattıkları starlar üzerinden dünyayı değiştirip dönüştürüyorlar. O nedenle, dünyanın dört bir yanına "tetikçi olarak" gönderilen ve yeni düzenler inşa eden Bay ve Bayan Smith'lerin güzel ve yakışıklı olmasında yarar var.
Savaşta ve barışta PR'in önemi
Ülkelerin de böylesine PR (Halkla İlişkiler) çalışmaları olmalı ve vardır da.
"Reklamın iyisi kötüsü olmaz"dan yola çıkan Amerikan halkla ilişkiler uzmanları, savaşta da barışta da olumsuzluklardan olumluluk çıkarmanın yeni yollarını keşfediyorlar hep.
Amerika'nın, sinema ve televizyon başta olmak üzere, her türlü görselinde; savaş olsa bile göze hitap etmeyi, bir PR çalışmasına dönüştürdüğünü söylersem, abartmış olmam heralde.
Neden mi?
1991 yılındaki Körfez Savaşı sonrasında, uzun bir Doğu ve Güneydoğu Anadolu gezisi sonunda, Irak'a gitmiştim de oradan biliyorum.
Peşmergelerin egemen olduğu Zaho 'nun rengarenk çarşısında dolaşırken, omuz üstünden gördüğüm herkes ABD askeriydi.
Siyah ya da sarışın, gelişkin vücutlu, boylu poslu Amerikan Deniz Piyadeleri, tıpkı Rambo filmlerinden fırlamışçasına ortalık da dolaşıyorlardı.
Görsel cazibe alanı
Hiçbir savaşın haklılık payı yoktur.
Savaşı haklı çıkarmanın yolları vardır yalnızca.
Bu da güçlü bir PR çalışmasından geçtiğinden, ABD'nin eline su döken çıkmaz hiç.
Bay ve Bayan Smithler'i izlerken, sıradan bir sinema filminin nasıl görsel bir şölene dönüştürüldüğünü görebiliyorsunuz.
İster sevgililik ya da karı koca ilişkisindeki güller savaşı olsun, ister Irak ya da Rusya örneklerindeki soğuk-sıcak savaşlar, ya da sinema- tiyatro eserinin yaratıcı PR çalışmaları olsun, pazarlama yöntemi hep aynıdır:
Görsel malzemeyle, zengin ve etkin bir cazibe alanı ve kaynağı yaratmalısın.
Bilgisayarımın fotoğrafı
Ben de kendi cazibe alanımı ve PR çalışmamı Brad Pitt üzerinden yapıyorum.
Bilgisayarımın masaüstüne aldığım sarışın, uzun saçlı Brad'im Pitt'imle. Tek bir etkinlik alanı yetmediğinden, evdeki bilgisayarımda da masaüstüne sevdiğimin fotoğrafını koydum gitti.
Sevdiklerimin her an gözümün önünde olmasını severim.
Bir cazibe ve etki alanı olarak değil, tepki olarak da. Kızdım mı söver, sevdim mi överim bakışlarımla. Aramızda sessiz bir diyalog olur hep masaüstündekilerle.
Zamana ve mekana göre değişiklik gösterir fotoğraflarım.
Yazın başka kışın başka.
Soğuk mezeler önden.
Arkadan da sıcaklar geliyor...(AD/EÜ)