Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı'nın dış bahçesi olan ve adını buradaki gül bahçelerinden alan, Şehremini Cemil Paşa (Topuzlu) döneminde parka dönüştürülen Gülhane Parkı, başta dikilen güller olmak üzere yeşil alanların arttırılmasıyla eski halinden çok farklı görünüyor, parkta
Konserler ve şenliklerin artık yapılmaması, piknik alanının kapatılması, nedeniyle "Dar gelirli vatandaşın yaz ayalarındaki hafta sonu eğlencesi olan park"ın değişmesinden yakınanlar, parkın doğal güzelliğinin bozulmadan, dinlenmek ve eğlenmek için kendilerine daha çok yer ayrılması gerektiğini söylüyorlar.
Belediye yetkilileri ise, 1. Derece Doğal SİT alanı olan, 163 bin metrekarelik parkın yenileme çalışmalarının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararları doğrultusunda ve Arkeoloji Müzeleri'nin arkeologları denetiminde yapıldığını hatırlatıyor.
Parkın doğal dokusunun korunması amacıyla bir düzenlemeye gidildiğini, ancak düzenleme projeleri kapsamında park içindeki tarihi binaların restore edilmesi, bir "sanat sokağı" oluşturulması yerlerin yapılacağını belirtiyor.
Parkta gezerken, çimenlere basanlara düdük çalan bisikletli görevlilere, parkın yeni halini tartışanlara rastlayabilirsiniz.
Gülhane'ye 105 bin yeni çiçek
Gülhane Parkı ilk olarak araç trafiğine kapatıldı ve asfalt yerine granit taşlarla yaya yolları yapıldı. Parkın yüzde 80'i yeşil alan haline getirildi.
42 çeşit 80 bin gül, 25 bin lalesiyle toplam 105 bin adet yeni çiçek fidesi dikilen parkın Hayvanat Bahçesi'ndeki hayvanlar, bu bölüm yeniden açılmayacağı için Ankara'daki Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hayvanat bahçesine götürüldü. Park içindeki Tanzimat müzesi ve Bizans döneminden kalma sarnıç binası içindeki akvaryum da kaldırıldı. Parkın içinde derinliği az olan bir süs havuzu yapıldı.
Parkta bir çay bahçesi bulunurken, fiyatlar tek bir demlik olarak alınabilen çay için 3 milyon lira. Tuvaletler ise 500 bin lira. Parka giriş ücretsiz, kapılar 22.00'da kapanıyor.
Hafta sonları tüm günlerini burada geçirenlere, hatta çocukluğundan gençliğinden bu yana piknik yapmaktan, futbola, ücretsiz halk konserlerine, "hep parkta olduğunu" söyleyenlere, Gülhane Parkı'nın misafirleri, parkın doğal güzelliğine kavuşmasına sevindiklerini ama "parkın sadece park haline gelmesine de üzüldüklerini" söylüyorlar. Çoğu insanın parkın açılışından haberi olmadığı için de buraya gelmediğini vurguluyorlar.
Gülhane girişinde, zabıtalar nedeniyle hem adının hem de yaptığı işin açıklanmasını istenmeyen bir seyyar satıcı karşılıyor bizi. Ona göre park, hem eski etkinliklerin olmaması hem de işportacıların içerde çalışmasına izin verilmemesi nedeniyle artık "çok sakin". Dolayısıyla kendisi büyük bir maddi sıkıntıya girmiş.
"Parka hayvanları görmek için gelmiştim"
11 yaşındaki Sergen Sevim, sünnet kıyafetleriyle geldiği Gülhane'de hayvanları göremeyince çok üzülmüş. Hem hayvanat bahçesinin açılmasını hem de çocuk parklarının olmasını istiyor.
Musa Baykal (46) Gülhane parkı yakın bir zamanlarda açıldığı için insanların haberleri olmadığını gelmediklerini söylüyor. Gülhane'nin yaz eğlencelerinin tekrar yapılmasını istiyor.
Sigortacılık yapan Necla Kılıç ( 39 ) ve geçmişte parkta stand açtıkları için, parktaki tüm değişime tanık olmuş.
"Önceden Gülhane'de bira içilen yerler bile vardı, herkese hitap eden bir şeyler bulunuyordu, çocuklar en azından birkaç hayvanı burada görüp tanıyordu. Ne kadar kalabalık olsa da kendimizi dinlendirecek bir şeyler buluyorduk. Parkın yeni hali çevre düzenlemesi açısından güzel ancak, bir tane çay bahçesi dışında başka hiçbir şey kalmamış. Ama annem eskisine göre daha sakin olduğu için parkın yeni halini daha çok sevdi."
"Daha çok dinlenme yeri yapılmalıydı"
Servet Şahin (19) iş çıkışlarında geçiş yolu olarak kullandığı Gülhane parkının, hem sakinliği hem de yeşilliğiyle kendisini dinlendirildiğini belirterek, parkın yeşillendirilmesini olumlu buluyor. "Daha çok etkinlik alanı yapılacak, insanlar, parkın açıldığını öğrenince gelmeye başlayacak" diyor.
Parkta işçi olarak çalışan Salih Sungur'a (40) göre parka gelenlerin çoğu, çocuk parkı ve etkinlik alanlarını olmaması nedeniyle şikayetçi."
"Parkın amaç dışına çıktığını söyleyip düzenleme çalışmasına başladılar. Ancak insanların da park dışında gidecekleri başka yerleri yoktu ve tabii burası da biraz tahrip oldu."
Fuat Buldu (47), üniversite yıllarından beri hep Gülhane'ye geldiğini söyleyerek, yaz aylarının sıcağında denize de gidemeyen dar gelirli insanların rahatlama mekanı olan parkta, banklar dışında başka dinlenme alanı olmamasını eleştiriyor. Parkın çok tahrip edildiğini ama hem çevrenin korunup hem de insanların piknik yapabileceği, top oynayabileceği, yerlerin olabileceğini, en azından daha parka daha çok tuvalet yapılması gerektiğini savunuyor.
Gülhane Parkı'nın 31 Mayıs'taki açılışını Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Nazım Hikmet'in "Ceviz Ağacı" şiiriyle yaparken, Gülhane parkı, asırlık ağaçları ve düzenleme çalışmalarıyla birlikte adına uygun gül bahçeleriyle, "farkında olunmayı" bekliyor.
Gülhane Parkı'nın Tarihi
İstanbul'un en eski parklarından biri olan Gülhane Parkı, Sarayburnu, Topkapı Sarayı ve Çizme Kapısı arasında bulunan alanda yer alıyor ve Topkapı Sarayı'nın gül bahçelerinin bulunduğu yer olduğundan bu isimle anılıyor.
Bizans döneminde askeri depoların ve kışlaların bulunduğu Gülhane'ye daha sonra Mangana Sarayı yapılmış. Aynı zamanda bu çevrede Hagios Georgies Manastırı ve Panagia Hodegetria Ayazması'nın bulunması nedeniyle bu bölge kutsal sayılırdı.
II. Mehmet (Fatih) Sarayburnu'nu surlarla çevirerek Çinili Köşk'ü yaptırdı. Burada güreş, cirit gibi eğlence ve gösterileri için Cundi maydanı denen bir alan yaptırdı. 18. yüzyıla kadar bu işlevini koruyan Gülhane'de önemli karşılaşmaların anısına bir çok nişantaşı dikildi. III. Murad için Sadrazam Sinan Paşa buraya ünlü İncili Köşk'ü yaptırdı. Gülhane'deki bahçelerin ve sarayların temizliği için Bostancı Ocağı'ndan Gülhane Ocağı denen bir bölük ayrılmıştır.
İstanbul'da ilk ciddi imar çalışmaların yapıldığı 1776 yılında Fransız Kauffer'e yaptırılan imar kapsamına Gülhane'de alında ancak uygulamaya geçilemedi. Topkapı Sarayının önemine yitirmesine koşut olarak burası da bir süre ihmal edildi. Gülhane kasırları bu dönemde harap oldu.
1839 tarihinde Tanzimat Fermanı'nın Gülhane'de okunması ve Abdülmecid'in bu tarihsel olayı Gülhane Kasrından izlemesi Gülhane'nin öneminin yeniden arttırdı. II. Abdulhamid 1880'lerde ilk büyük müzenin burada yapılmasına izin verdi. Müze-i Humayun'un yapılması sırasında bahçe düzenlemesi yapıldı ve müzeyle birlikte halka açıldı. 1923'e kadar bu alanda bir dizi arkeolojik kazı gerçekleştirildi.
Atatürk, 24 Kasım 1928'de Gülhane'de düzenlenen törende "Başöğretmen" sıfatını alarak Latin harflerini halka tanıttı ve burada ilk dersini verdi.
Parkın içinde Alay Köşkü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü Binası ve buraya bitişik Askeriye Binaları, Sarnıçlar, Gotler Sütunu ve PTT binası da bulunuyor. (Kaynak: Ana Britannica Ansiklopedisi)
Ceviz Ağacı - Nazım Hikmet Ran
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı 'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. (ÖG)