Öncelikle selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Biliyorum ki şu anda içinde bulunduğum ruh halim, düşüncelerim merak ediliyor. Doğrusu hala duygularım tek bir tarafa doğru akmıyor. Karışık.
Şimdi dışarıdayım. Yani özgür. Özgür bir ortamda tedavi edilmeye çalışılıyorum.
Bugüne nasıl geldik? Elbette emekle, özveriyle, fedakarlıkla, azimle, "biz"im gücümüzle geldik. Zulmün elinde bırakılmadım. Mücadele dalga dalga yayıldı. İmzadan afişlere, afişlerden oturma eylemlerine kadar büyüdü. Kararlılıkla devam edildi. Öyle ki adımı duymayan neredeyse kimse kalmadı.
Gün oldu soğukta, yağmurda kaldınız, gözaltına alındınız. Bunları duyunca her defasında ben daha çok hayata sarıldım. Yatmaktan utandım. Hani şair demiş ya; "senin karşında ölmekten utanıyorum" öyle bir şey benimki de.
Adeta bir kapıydı zorlanan ve o kapı açıldı. Mücadele zorladı o kapıyı. Mücadele açtı o kapıyı. Bugüne mücadele ile geldik. Ben ne diyeceğimin zorluğunu yaşıyorum aslında. Teşekkür etsem... Bu mücadeleyi başlatan, yükselten, canlarıma, emek verenlere, omuzlayanlara, destek verenlere, basın emekçilerine teşekkür ediyorum.
Geç bırakıldım. Fakat bunun sorumlusu mücadele değil. Aşikar olan düzenin ta kendisidir. Beni ölümün kıyısına getirip öyle bıraktılar. Yaşam hakkım gasp edildi. Dışarıda "ölme hakkı" verildi. Bunu da unutmayacağım. Henüz içeride hasta tutsaklar var. Hala tecrit var. Ki tecridin ta kendisidir ölüm.
Benim bir yanım buruk. Hastalık şu bu değil bu burukluğun sebebi. Sebep tutsak yoldaşlarım, dostlarımdır. Onları çok özlüyorum. Beni teselli eden tek şey ise, ne yapıyorsam onlara yapıyorum. Kimin elini tutuyorsam onların sıcaklığını da parmaklarımın arasına yüklüyorum. Ve yüreğimdeki gücün sebebi onlar, tüm sevdiklerim... Sizleri çok seviyorum...
Sevgi ve saygılarımla
Güler Zere
Zere'nin bekleyişi dört ay sürdü
14 yıldır tutuklu olan Güler Zere'nin damağında başlayan kanser vücuduna yayıldı. Bunun üzerine Adana'daki Balcalı Hastanesi'ndeki mahkum koğuşuna konuldu. Yakınları Zere'nin tedavisinin dışarıda ve daha iyi bir ortamda yapılması için tahliye edilmesini istedi. Bu taleple Adli Tıp Kurumu ve Taksim Meydanı olmak üzere Türkiye'nin birçok yerinde eylemler yapıldı. anne ve babası hastane önünde nöbet tuttu.
Yemek yiyemeyen, vücudu olanak verdikçe serumla beslenen Zere, 12 Ekim'de üçüncü kez ameliyat edilmişti. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) komisyonu Zere'yle ilgili raporunda, "çok zamanı kalmadı" demişti. Daha önce Zere için "tedavisi hastanenin mahkum koğuşunda devam edebilir" diye rapor veren Adli Tıp Kurumu, yaklaşık dört ay yeni bir karar vermedikten sonra, 4 Kasım'da son raporunu hazırlamıştı. Rapor 5 Kasım'da Adalet Bakanlığı'na ve Cumhurbaşkanlığı'na ulaşmıştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dört hasta mahkumun, Güler Zere, Nurettin Ateş, Şirin Aydın ve Fehmi Akar'ın kalan cezalarını "sürekli hastalık" nedeniyle 6 Kasım'da kaldırdı.(BÇ)
* Güler Zere Bir Yıl Boyunca Nasıl İhmal Edildi