"Gül sessizce çekip gidecek değil, pazarlık payı koyuyor."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün meclis konuşması günlerdir beklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından daha fazla heyecan yarattı.
Gül'ün üslup meselesi, tutuklu vekiller, Kürt sorununda muhatap, basın özgürlüğü ve ekonomi ile ilgili açıklamaları Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından oldukça farklılaşıyor.
Zaten Erdoğan, Gül'ün tutuklu vekillerin mecliste olması gerektiği yönündeki açıklamasına "Cumhurbaşkanı ile polemiğe girmek istemem ama bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada" dedi.
"Noter gibi çalışması siyasi çıkarını zedeledi"
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Taşkın, Gül'ün beş yıl boyunca "noter" gibi pasif bir pozisyonda çalışmaktan pişman olduğunu ve artık ağırlığını koyma ihtiyacı hissettiğini söyledi.
"Gül'ün cumhurbaşkanı olarak en başından itibaren ilkesel olarak parlamentoya ve iktidar partisine mesafe alarak özerk bir pozisyon geliştirmesi gerekirdi. İlkesel olarak yapmadığı şey onun siyasi çıkarlarını da zedeledi. Beş yıl boyunca önüne gelen her maddeyi 'noter' gibi imzaladı; inisiyatif kullanamadı.
"Sessizce çekip gidecek değil"
"Bu yüzden de silikleşip sembolik bir hal aldı. Ayrıca hem parti içinde hem de parlamentoda kendisine yakın kadrolar uzaklaştırıldı. Yani parti içinde de bir ağırlığı kalmadı. Gül bundan pişman oldu ve şimdi yeniden ağırlığını koyarak kendisini hatırlatmak istiyor.
"Gül, hiçbir zaman 'cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım' demedi. 'Bir dönem ben yaptım, bir dönem sen yap da' demiyor. Pazarlık payını koyuyor. 'Tamam tekrar olmayayım ama karşılığında ne alacağım' diyor. Sessizce çekip gidecek değil. Bunun topluma ne faydası olur? Tüm kesimlere karşı empatisini yitiren Başbakan'a nazaran Gül'e sempati artabilir. "
"Cemaat zaten Gül'ü destekliyor"
Taşkın, Başbakan ile Gül arasındaki ayrışmanın Gülen cemaati ile AKP arasında uzun süredir devam eden yüksek tansiyonun da bir yansıması olduğunu söyledi.
"Erdoğan kendi dünyasına daldı ve dengeleri gözetmiyor. Türkiye'de Avrupa ve Amerika ile ilişkilerin sermaye ve medya üzerinde hala önemli ağırlığı olduğunu düşünürsek bu tarafı boşladı. Gül de oradaki boşlukta kendine bir konum elde edebileceğini düşünüyor.
"Gül konuşmasında Batı merkezci sıcak bir mesaj verdi. Gülen cemaati de uluslararası dengeleri ve imajı çok önemsediği için bu çıkışı destekleyebilir. Bilindiği gibi uzun süredir AKP ve cemaat arasında gerginlik var. Ama Zaman gazetesi ve Gülen çevresinde Gül'e karşı bir sempati var.
"Erdoğan etrafındaki tüm engelleri temizliyor"
"Hatta cemaat bazı durumlarda CHP'ye dahi sıcak mesajlar gönderiyor. Kısacası cemaat "biz size oy desteği sunmak zorunda değiliz; aramızdaki gerginlik daha da derinleşir ve kontrol edilemeze başka bir siyasi parti ya da cumhurbaşkanı adayı olabilir' demek istiyor.
"Başbakan Erdoğan da bunun farkında olduğu için önündeki tüm engelleri temizlemeye çalışıyor. Has Parti'yi AKP'ye kattı ve diğer tüm oluşumları gerekirse milletvekilliği dağıtarak kendi içine katmak istiyor ki; yarın öbür gün başka bir sağ parti ya da cemaatin desteklediği bir parti oluşmasın." (NV)