Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik açık mektupla kamuoyunda yaygın olarak 4+4+4 olarak bilinen ve TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yasa teklifini onaylamamasını ve Meclis'e geri göndermesini istedi.
Mektupta Gül'ün yasa hakkındaki kararını verirken konuyu partiler üstü bir mesele olarak görmesi ve çocukların üstün yararını gözeterek değerlendirmesi yönündeki beklenti dile getirildi.
KA.DER'in konuyla ilgili "eğitimin zorunlu ve kesintisiz olarak bir yıl okul öncesi, sekiz yıl ilköğretim ve dört yıl ortaöğretim şeklinde düzenlenmesi gerektiği" görüşü de tekrarlandı.
KA.DER açık mektubunda Gül'e yasayı onaylamasının doğuracağı sonuçları da hatırlattı.
Bunun okul öncesi eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılmasına, 60-72 ay yaş grubu çocuklar için yüzde 67'ye ulaşan okullulaşma oranının sıfırlanmasına, UNESCO'nun tavsiye kararlarını hiçe saymaya yol açacağını belirtti.
Okula başlama yaşının beşe düşürülmesiyle ilgili olarak Türkiye'nin 1983-1985 eğitim ve öğretim döneminde, beş yaşında çocukları okula alma deneyimi sonrası yaşadığı göz göre göre tekrarlamış olacağına dikkat çekti.
KA.DER henüz kişisel bakımını dahi yapamayan; yeterli bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi sağlayamadan oyun yaşındaki çocukların okula başlamasının doğru olmadığını vurguladı ve okul korkusu gibi psikolojik sorunları yaşamalarına neden olabileceğini belirtti.
Uluslararası sözleşmelere aykırılık vurgusu
Mektupta cumhurbaşkanının yasayı onaylaması halinde uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına aykırı olan din dersinin zorunlu olmaya devam etmesine ve seçimlik Kur'an dersleriyle farklı din ve mezhepler arasında eşitsizlik yaratılmasına imza atacağı dile getirildi.
KA.DER mektupta Gül'e yönelik olarak şu ifadelere de yer verdi:
* İlk sekiz yıllık dönemde farklı programlardaki okul türlerinin olmasının seçme yeterliliği olmayan 10 yaşında bir çocuktan, ömür boyu çalışacağı alanı seçmesine ve hata yapmasına, böyle bir seçimin, öğrenme güçlüğü yaşayan, engelli ve dezavantajlı çocuklar arasında var olan eşitsizlikleri arttırmasına,
* Farklı okul türlerinin ve programlarının var olduğu bir sistemde, merkezi sınav sistemi ve dershanelerin kaçınılmaz bir sonuç olarak varlığını devam ettirmesine, sosyo-ekonomik eşitsizlikleri derinleşmesine,
* Kız çocukların ikinci dönemde okuldan alınarak kaderlerine terk edilmesine imza atacaksınız.
Yakın tarihin verileri
KA.DER'in mektubunda yakın tarihteki veriler de yer aldı. 1998'de başlayan sekiz yıllık zorunlu eğitim sayesinde 2000'de 15-19 yaş arasındaki kadınların ortalama eğitimi 4,4 yılken 2010'da bu sürenin 5,2 yıla çıktığı hatırlatıldı ve yasa tekrar görüşülmek üzere Meclis'e geri gönderilirse kız çocukların okullaşma oranının devam eden yıllarda artacağı belirtildi.
Bunun bir sonucu olarak "kızların 16 yaşında evlenme ihtimalinin yüzde 44; 17 yaşında doğum yapma ihtimalinin yüzde 36 azalması verilerinden hareketle, çocuk gelinler ve çocuk anneler sorununun azalmasının" sağlanacağına da değinildi. (YY)