Musa Anter cinayetinin faili olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Hamit Yıldırım'ın 12 Ocak 1996'da gerçekleşen ve 11 kişinin öldüğü Güçlükonak katliamına adı karışan dört JİTEM'ciden biri olduğu ileri sürüldü.
İnsan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan ve yazar Celal Başlangıç, bianet'e yaptıkları değerlendirmede Yıldırım'ın adının Güçlükonak katliamında geçtiğini ama kendisinin kesin olarak olayın failleri arasında yer aldığını söylemenin zor olduğunu ifade ettiler.
Yurdatapan, 15 Ocak 1996'da PKK'nin ateşkes ilan etmesinden sonra 12 Ocak 1996'da gerçekleşen katliamın ardından olayın açığa çıkması için "Barış İçin Bir Arada Çalışma Grubu" olarak Güçlükonak'a gittiklerini, bugüne kadar dört kez suç duyurusunda bulunduklarını ama sonuç alamadıklarını söyledi.
İtirafçı kabul etmişti
Milliyet'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, Yıldırım'ın katlamın yapıldığı gün bölgede bulunduğu iddia ediliyor.
Haberde olay yerinde dört JİTEM'cinin bulunduğu, bunlardan ikisinin öldüğü, birinin bulunamadığı için Yıldırım'ın vereceği ifadelerin önem taşıdığı belirtiliyor.
Fırat Haber Ajansı'nda 2009'da çıkan bir habere göre ise Güçlükonak katliamına Hamit Yıldırım'ın yanı sıra diğer JİTEM elemanları Hacı Öztunç, Hurşit Uğurlu ve Sefer Bildik de katılıyor.
Jirek aşireti kurcularından Öztunç'un başka bir suç nedeniyle yattığı cezaevinde, katliama kendilerinin de katıldığını itiraf etti.
Habere göre, Öztunç 1997'de JİTEM tarafından "çok konuştuğu" için öldürülürken, Hurşit Uğurlu PKK tarafından öldürüldü. Sefer Bildik'in ise Beytuşşebap'ta yaşadığı iddia ediliyor.
Başlangıç: Bakan da askerlerin yaptığını söylemişti
Celal Başlangıç, Hamit Yıldırım'ın orada bulunduğuna dair kesin bir şey söylemenin zor olduğunu belirtti.
Görgü tanığı bir köylünün katliamdan sonra verdiği ifadede Hamit Yıldırım hakkında bir şey söylemediğine dikkat çeken Başlangıç, bu ifadeden sonra köylüye bir daha ulaşılamadığını söyledi.
"Bu işin en doğrusunu Güçlükonaklı korucular biliyorlar. Olayı en net şekilde onlar gördü ve dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Bakanı Adnan Ekmen de katliamın askerler tarafından gerçekleştirildiğini söylemişti."
Yurdatapan: Suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum
Şanar Yurdatapan ise Hamit Yıldırım'la ilgili sadece Abdülkadir Aygan'ın ifadeleri kadar bilgi sahibi olduklarını söyledi.
"Bunca yıldır Güçlükonak'la ilgili bilgi almaya çalışıyoruz ama maalesef başarılı olamadık. Umarım Hamit Yıldırım'ın sorgusunda bu katliama ilişkin yeni bilgilere ulaşılır ve resmin iki tarafı da görünür. Bu süreci katliamın aydınlatılması için bir şans olarak görüyorum."
Güçlükonak katliamıyla ilgili beşinci kez suç duyurusunda bulunmayı düşündüğünü söyleyen Yurdatapan, ilk üçünde hiç bir şey yapılmadığını ifade etti.
"Bu bilgileri biraz daha araştırdıktan sonra yeni bir suç duyurusuyla Güçlükonak meselesinin "ilk defa" gündeme alınması için çaba göstermeyi düşünüyorum."
"Önceki suç duyurularında Genelkurmayı katliam yapmak ve bunu örtbas etmekle suçluyorduk. Başbakanlık da konuya eğilmediği için suç duyurularından bir sonuç alamadık."
Ne olmuştu?
* PKK'nin 15 Aralık 1995'te ilan ettiği tek taraflı ateşkesin ardından 12 Ocak 1996'da Şırnak Güçlükonak'a bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler, dağdaki yakınlarına yardım ettikleri iddiasıyla Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı.
* İddiaya göre bu kişilerin Taşkonak Jandarma Taburu'nda işkence ile öldürülmesinin ardından 15 Ocak'ta karakoldan Koçyurdu köyüne telefon eden jandarma gözaltına alınanların serbest bırakılacağını, onları almak için bir minibüs getirilmesini istedi.
* Bu durumdan şüphelenen köy korucuları Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir, şoför Ramazan Nas'ı yalnız bırakmamak için onunla birlikte karakola gitti.
* İddiaya göre, jandarmalar onları da öldürdü ve öldürülen 11 kişinin bedeni koltuklara bağlanıp başlarına çuval geçirilerek jandarma kontrolündeki minibüsle yola çıktı. Askerlerin ve korucuların beklediği noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Minibüs önce silahla tarandı; sonra atılan roketler sonucu cesetler kömür haline geldi.
* Katliamın ardından 16 Ocak'ta Genelkurmay Başkanlığı askeri helikopterle gazetecileri Güçlükonak'a götürdü ve katliamı PKK'nin yaptığını söyledi.
* Yanmış cesetlerin kimlikleri sağlam çıktığı için, kimlikler "teflon kimlikler" olarak anıldı. Öldürülenlerin yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) Temmuz 1996'da başvurdu. AİHM bu davada Türkiye'yi mahkum edip, öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödenmesine hükmetti.
* Gazeteci Celal Başlangıç, İnsan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan, avukat Ercan Kanar, Barış Meclisi'nden Hakan Tahmaz ve sendikacı Münir Ceylan 1996'da yaptıkları suç duyurusu nedeniyle Genelkurmay'ın karşı suç duyurusuyla "orduya hakaret"ten yargılanmış, daha sonra Yargıtay kararıyla beraat etmişti. Grup, 2000, 2002 ve 2009'da üç suç duyurusunda daha bulunmasına rağmen bir sonuç alınmamıştı. (EKN)