Yedi yıl önce El Kaide davasında yargılanan Louai el Sakka, Guantanamo’daki mahpuslarla dayanışma için, cezaevi aracında üzerindeki kıyafetleri yırtıp içindeki turuncu tulumla duruşma salonuna girmek isteyince, mahkeme “duruşmanın huzurunu bozacağı” gerekçesiyle Sakka’yı salona almamıştı. Ancak şimdi mahpusların, turuncu değilse de kahverengi kıyafetle mahkeme önüne çıkması gündemde.
Üzerinde “Hero” (Kahraman) yazılı tişörtle duruşmaya gelen sanıklarla birlikte, “tek tip kıyafet” de Türkiye’de 40 yıl sonra yine tartışma konusu oldu. Son açıklamayı bugün Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptı, tek tip kıyafetin renginin belirlendiğini ancak kapsamının “yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğunu” söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haftasonu yaptığı konuşmada Anadolu Ajansı'nın tek tip kıyafet için “badem kurusu” olarak duyurduğu renge açıklık getirmişti: “Badem var ya badem...”
Bugüne dek sadece rengi belirlenen “tek tip kıyafetin”, kapsamı, kimlere giydirilmek istendiği, nasıl bir yasal düzenleme altında ve hangi kanunla bağlı olarak yürürlüğe konmak istediği belirsiz.
Tartışma ise yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Guantanamo” benzetmesiyle başlamıştı. Yine Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimi yıldönümündeki konuşmasında, “Geçen gün Sayın Başbakanımızla da konuştum. Artık bunlar [darbe davası sanıkları] mahkemeye çıkarken Guantanamo'da olduğu gibi bunları da tek tip elbise ile çıkaralım” dedi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın tek kelimeyle "işkencedir" diye tanımladığı tek tip kıyafetin ilham alındığı Guantanamo'da turuncu üniforma ne anlama geliyor?
“Turuncu” yeni değil
Tüm dünyada hukukun bittiği nokta olarak görülen, Küba’daki ABD kontrolünde bulunan Guantanamo üssündeki mahpuslardan “itaatkar” olarak kayda geçenlere beyaz, “itaatkar değil” diye kayda geçenlere turuncu tulum giydiriliyor.
Slate’ten Christopher Beam’ın yazısına göre, ABD’li yetkililer, aslında Guantanamo’daki tutukluların çoğunlukla beyaz giydiğini ama “hep turuncu giyenlerin fotoğrafının basına yansıdığını” söylüyor.
Beam, ABD’de mahpuslara turuncu tulum giydirmenin tarihinin 70’lere uzandığını yazıyor.
Ancak Guantanamo, sadece turuncu tulumlarıyla değil, “yargılama” pratikleriyle de diğer birçok mahkemeden ayrıldığı için, herkesin aklına ilk gelen örnek oluyor. Ancak Guantanamo bu yargılama pratikleriyle genellikle “kötü örnek” olarak gösterilirken, Türkiye’de getirilmek istenen tek tip kıyafette “ulaşılması gereken amaç” olarak gösterildi.
“Masumiyet karinesi” Guantanamo’da geçersiz
Türkiye’nin de kabul ettiği evrensel hukuk ilkelerine göre, “Yargının/mahkemenin kesinleşen kararı ile suçluluğu sabit oluncaya kadar herkes suçsuzdur.” (Masumiyet karinesi)
Ancak bu evrensel kural Guantanamo’da geçerli değil çünkü sanıklar belirsiz sürelerce/insan haklarına aykırı koşullarda hapiste tutuluyor, 10 yılı aşkın zaman mahkeme önüne çıkmadan “tutuklu” kalabiliyor ve yasal mevzuata uygun olmadan yapılan “yargılamalar” çoğu zaman kanıtsız, sadece suçlama içeren ve hukuka aykırı şekilde “suçsuzluğunu ispat etme yükümlülüğüne” dayalı yapılıyor.
Zaten Guantanamo'da tutulan kişilere, şüpheli ya da sanık değil "terör şüphelisi" deniyor. Kavramın hukuki karşılığı ABD kanunlarında yok.
Örneğin, 16 yaşında Guantanamo’da hapsedilen Yasser Talal Al Zahrani, beş yıllık tutukluluktan sonra, 21 yaşındayken öldü. Ölümü, kayıtlara intihar olarak geçti. Hiç mahkeme önüne çıkmamıştı.
Hapishane tulumu "suçlu" imajı yaratıyor
Racked’den Jessica Pishko, “psikolojik bir araç olarak hapishane üniformaları sadece mahpusları değil, sivilleri de etkiliyor” diyor:
“Jürilerin, tek tip hapishane üniforması giyen sanıkları suçlu bulma eğiliminin daha fazla olduğuna dair kanıtlar var. [ABD’de] Savunma avukatları müvekkillerinin hapishane üniforması değil de kendi kıyafetlerini giyebilmesini talep ediyor.”
bianet’in haberine göre, 2015’te, Guantanamo’da, hükümet tarafından tahliye edilmesine karar verilmiş olmasına rağmen, halen turuncu üniformayı giyen 53 kişi vardı.
ABD’nin aleyhlerinde delil olmadığını kabul ettiği, ancak “çok tehlikeli oldukları düşünüldüğü için” Guantanamo’da tutulan olan 28 kişi vardı.
Yine ABD hükümeti verilerine göre, “El Kaide savaşçısı olmayanların” oranı ise yüzde 92.
Dolayısıyla Guantanamo’da tutulanlar, delillere dayalı, belirli bir tutukluluk süresiyle orada bulunmuyor ve hüküm verilmeksizin kapatıldıkları an cezalandırılmaya başlanıyorlar.
Yargılama yapılmadan karar veriliyor
Bu tür mahkemeleri izleyip yazan BBC’den Adam Brookes’un Guantanamo’daki “gizli duruşmaları” anlattığı haberine göre, bahsedilen “yargılama” bizim bildiğimizden çok uzak.
Tutukluluğun bir yıl daha uzatılıp uzatılmayacağına ya da mahpusun bırakılıp bırakılmayacağına hukukçu olmayan askeri bir kurul karar veriyor. Bu karar aşamasında delil de sunulmuyor, sadece tutukluya soru soruluyor. Yani aslında bir yargılama yapılmıyor.
Brookes “Askeri kurulda standart bir yargılama yapılmıyor. Turuncu üniformayı giyen tutuklu, en baştan ‘itaatsiz’ işaretini veriyor. Yasayı kötüye kullanmak Guantanamo’da giderek artarken, bazı yargıçlar da bu pratiğe sempatiyle bakıyor” diye yazıyor.
Guantánamo Toplumsal Hafıza Projesi Direktörü Liz Ševčenko, Guantanamo’yu “yasal karadelik” olarak tanımlıyor.
Askeri savcılardan istifa edenler oldu
Şimdiye dek hapsedilen yaşı en küçük tutuklu 13 yaşındaydı.
Eylül 2008 ile 2015 arasında, Guantanamo askeri komisyonları adaletsiz olduğu için 7 askeri savcı ya istifa etti ya görev değişikliği istedi.
Yargılanmak üzere federal mahkemeye gönderilen, yani gerçek bir mahkeme önüne çıkan ise toplamda sadece bir tutuklu oldu.
Guantanamo açıldığından beri toplam sekiz kişi yasadışı askeri komisyonlarda suçlu bulunarak hüküm giyerken yüzlerce mahpus hiçbir hüküm giymeden yıllarca tutuklu kaldı, bazıları halen tutuklu.
Tutukluların maruz kaldığı işkencelerden bazıları şöyle: Uyku mahrumiyeti, “su tahtası”yla boğulma hissi/nefessiz bırakma, kaba dayak, stres pozisyonlarında uzun süre prangayla bağlı tutmak, soğukta bırakmak, (açlık grevindekilere) zorla besleme…
Af Örgütü’ne göre, burada işkence ve kötü muamele sonucu öldürülüp kaybedilenler de var.
“Hero” ile başladı, “part time hero”yla sürdü“Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” adı verilen davalardan birindeki sanığın, duruşmaya, üzerinde “Hero” (Kahraman) yazılı tişörtle gitmesinin ardından yükselen tepkilere, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz konuşmasında cevap verdi: “Geçenlerde Sayın Başbakanımızla da konuştum artık bunlar mahkemeye çıkarken Guantanamo'da olduğu gibi bunları da tek tip elbiseyle çıkaralım.” Tıklayın - İHD: Tek Tip Kıyafet, Mahpuslara İşkencenin Aracı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş da “konuyla ilgili çalışma yapılacağını” açıkladı: “FETÖ örgütü başta olmak üzere terör örgütü üyelerinin, muhtemelen bu çalışmadan sonra daha teferruatlı olarak sizlerle paylaşacağız, mahkemelere tek tip elbiseyle gelmesi sağlanacak. Henüz çalışma yapılmadığı için detayları paylaşamıyorum ama Adalet Bakanlığımız bu konuyu gündemine alıp çalışmaları çok hızlı bir şekilde sonlandıracak.” “Bunların [sanıklar] tek tip elbiseyle mahkemelere getirilmesi daha doğru bir yoldur. Bununla ilgili çalışmalar da Adalet Bakanlığımız tarafından yapılacaktır.” BBC Türkçe'nin Doğan Haber Ajansı, Anadolu Ajansı ve Google News üzerinden yaptığı araştırmaya göre 24 Temmuz Pazartesi itibariyle 19 kentte 33 kişi “hero tişörtü giydiği için” gözaltına alındı. 31'i serbest bırakılırken iki kişi tutuklandı. En fazla gözaltı yedi kişiyle Adana'da gerçekleştirildi. Son olarak “part time hero” [yarı zamanlı kahraman] yazılı tişört giyen biri de 30 Temmuz’da Çanakkale’de gözaltına alındı, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 1 Ağustos’taki açıklamasında, kıyafetin “prpaganda malzemesi yapılmasına” değindi: “Yargılama süresiyle bağlantılı bu örgütün belli yerlerden talimat almak suretiyle birtakım unsurları, propaganda amacı olarak kullandığını görmekteyiz. Bunun çok yakın örneği, 'Hero' diye nitelenen tişörtü giyerek, salona gelmiş olmaları. Bundan da hareketle sanık durumunda olan faillerin tek tip elbise giymelerine ilişkin tartışma devam ediyor. Elbette ki dünyadaki örneklerini ve bunun yansımalarını dikkate almak suretiyle bu konu üzerinde çalışılıyor. Tek tip elbisenin ötesinde, bu konuda esas olan şu. Hiçbir failin terör örgütü mensubu olarak, yargı önüne çıkan hiçbir bireyin propaganda görüntüsü verecek materyal kullanmasına, görselliği sergilemesine asla izin vermeyeceğiz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan da 6 Ağustos’ta Anadolu Ajansı'nın tek tip kıyafet için badem kurusu rengi olarak duyurduğu renge açıklık getirdi: "Badem var ya badem..." Erdoğan, yargılanan sanıklara da “terörist” dedi: “İki tip olacak. Bir tulum olacak, bir de ceket pantolon olacak. Bunların bir kısmı diyelim ki darbeciler tulum giyecek, diğerleri de yani teröristler ceket pantolon giyecek. Bunlar bu şekilde tüm dünyaya tanıtılacak.” Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ da 7 Ağustos’ta konuyla ilgili soruları şöyle yanıtladı: “Şu anda renkle ilgili cumhurbaşkanımızın açıklaması oldu. Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzde çıkacak KHK’lardan birine o düzenleme konulabilir.” |
(AS)