Fotoğraf: Kerem Yücel/Atlas Dergisi
* Zazaki Kürtçenin diğer lehçelerine göre yazılı eserlere daha geç kavuşmuş ve daha az sahip olan bir lehçe. Bu Zazakinin tarihteki kadim yolculuğu düşünüldüğünde büyük bir bedbahtlık.
* Öne sürdükleri ‘ortak anlaşılabilirlik’ kriteri bilim insanlarınca çürütülmüş bir kriter çünkü yan yana Zazakî/Kirmanckî konuşan iki köy de birbirini anlamayabilirler fakat bu her iki köyün de Kirmanc olduğu gerçeğini değiştirmez.
* Kürtçe eşsiz bir dil. Ve esasında, Kürtçe eğitim dili olunca mücadele bitmeyecek. Maksat tüm dillerin yaşaması.
Grûba Xebate ya Vateyî -Vate Çalışma Grubu’nda Netice Altun - Demir, “Kürtçe bir lehçedir, dil değildir, Kürtler birbiri ile anlaşamıyor” gibi bir dolu hakikat dışı söze, 21 Şubat Dünya Anadili Günü vesilesi ile böyle yanıt veriyor.
Grûba Xebate ya Vateyî -Vate Çalışma Grubu, politik nedenlerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan bir grup Kürt aydından oluşuyor. Özellikle, Zazakî/Kirmanckî alanında çalışma yapan grup, 1996’da Vate Dergisi’ni çıkarmaya başlıyor.
Derginin amaçlarından biri, Kırmancca/Zazaca’nın önce yaşatılması, sonra yaygınlaştırılması.
Bunun için de Grûba Xebate ya Vateyî -Vate Çalışma Grubu’nda bir araya gelen Kürt aydınları, yazarları, o günden bugüne çalışmalarını sürdürüyor.
Egemen diller karşısında eriyip giden, yok sayılan, görünmez kılınan dillere dikkat çeken Grûba Xebate ya Vateyî Netice Altun Demir, “Türkiye dil öldürmekte tecrübeli” diyor ve ısrarla vurguluyor:
“Kürtçe eğitim dili olunca mücadele bitmeyecek. Maksat tüm dillerin yaşaması.”
Altun-Demir’i dinliyoruz.
Grûba Xebate ya Vateyî, grubu hakkında bilgi verir misiniz? Kimler kurdu ve ne zaman kuruldu?
Grûba Xebate ya Vateyî (Vate Çalışma Grubu) siyasi nedenlerle Avrupa’ya göç etmiş, Kürtçenin Kirmanckî lehçesini konuşan 15-20 civarı Kürt aydının, 1996 yılında bir araya gelerek oluşturdukları ve o günden bugüne birçok dilsel çalışmaya öncülük etmiş gönüllü kişilerden oluşan bir gruptur.
Grubun amaçları neler? Grup hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Grup Stockholm’de gerçekleştirdiği ilk toplantısından bugüne kadar 34 toplantı gerçekleştirdi.
Bu toplantılarda Kirmanckînîn yazı dili olarak kullanımının önünü açmak için standardizasyon çalışması başta olmak üzere, sözlük çalışmaları ve dokümantasyon çalışmaları yapıyor.
Yılda iki kez gerçekleşen toplantıların her biri dört gün sürmektedir. Grup üyeleri, Kirmanckînîn konuşulduğu farklı yörelerdendirler ve kendi yörelerinde konuşulan Kirmanckîye hâkim olmakla beraber her bir üye dille ilgili farklı çalışmaları olan ve aynı zamanda birkaç dil ya da lehçe konuşabilen kişilerdir.
Grûp, Kirmanckînin ana dili eğitiminden yoksun olması ve karşı karşıya kaldığı baskılar nedeniyle kendi lokal köy, kasaba ya da şehrine hapsolması sonucu oluşmuş derin farklılıkların ortak bir yazı dili oluşumunun önünde engel olmasından çalışma ihtiyacı hissetti.
Dolayısıyla dilin temel yapısının, kelimelerinin ve dilbilgisinin tespiti ve sistematize edilmesi amaçlanmış böylelikle yazı dilinin önündeki engelleri kaldırmayı amaçladı.
“Türkiye dil öldürmekte tecrübeli”
Vate’nin yayınlanması 1996’ya dayanıyor, sizce bu Zazalar açısından ne ifade ediyor?
Bunun nedeninin o güne kadarki Kürt siyasi hareketi ve de Kürt entelektüellerinin asimilasyonun gücünü fark edip, dil çalışmalarının mücadeleyi kazandıktan sonraya ertelenemeyeceğini, o güne kadarki gidişatın yönü değiştirilemezse Kürt çocukları ve Kürtçe için çok geç kalınacağını anlamaları olduğunu düşünüyorum.
Bunda Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmış Kürt entelektüel çevresinin Avrupa’daki çok dilli ortamlar ve dil hakları konusunda vardıkları bir olgunluğun da bir sonucu.
Zazaca konuşma olarak daha yaygın sanırım. Ya da şöyle sorayım, yaygın mı? Ayrıca Yazılı kaynakları var mı?
Zazaki Kürtçenin diğer lehçelerine göre yazılı eserlere daha geç kavuşmuş ve daha az sahip olan bir lehçe. Bu Zazakinin tarihteki kadim yolculuğu düşünüldüğünde büyük bir bedbahtlık. Yazı dilinde bu kadar geriden takip etmenin en önemli nedeni Kürtçenin dört parçada dilkırımına uğraması ama bunun Kuzey Kurdistan’da çok daha vahşice gerçekleşmesi. Kirmanckî dışındaki diğer lehçeler İran, Irak ve Suriye’de yasak ve baskılarla karşılaştılar elbette.
Fakat Türkiye’de direk dil ve kültür kırımı amaçlı saldırılar neredeyse cumhuriyetin varlık amacı olmuştur. Bu da sadece Türkiye sınırları içerisinde bulunan Kirmanckî açısından bu tarz bir vahim sonuç doğurdu.
Kirmanckî yazılı eserler diğer lehçelere oranla nispeten az ve bu nedenle daha çok konuşma dili olagelmiş denebilir fakat bu, hızla asimile olmaya devam etmediği anlamına gelmiyor. Eğitim dili olması için çaba sarf edilmezse konuşma dili olma özelliğini yitirip, yazılı eserlerden ibaret bir dil haline de gelebilir.
“Sürdükleri ‘ortak anlaşılabilirlik” bilim insanlarınca çürütüldü
Gelelim grubun Zazakiye dair çalışmalarına, bazı dil bilimciler Zazakî-Kirdkî’yi Kürtçe’nin bir lehçesi olarak değil de kendi başına bir dil olarak ele alıyor. Sizce Kürtçe’nin lehçesi mi, yoksa başlı başına bir dil karakteristiğini mi taşıyor?
Kürtçenin tüm lehçeleri farklı devletlerin baskısı ve anadilde eğitimden uzak kaldığı için lehçe ve ağız çeşitliliği ve lehçelerin birbirinden uzaklaşması gayet doğal. Bu çeşitlilik Kürtçe açısından negatif bir durum değil. Aksine zenginlik. Kaldı ki dil ve lehçe tartışmaları dünyada birçok dil ve lehçe için olagelmiş. Kürtçe için ise tamamen ayrıştırma amaçlı süren bir tartışma ve bir devlet politikası.
Öne sürdükleri ‘ortak anlaşılabilirlik’ kriteri bilim insanlarınca çürütülmüş bir kriter çünkü yan yana Zazakî/Kirmanckî konuşan iki köy de birbirini anlamayabilirler fakat bu her iki köyün de Kirmanc olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir Soran ve bir Kurmancın da birbirini anlayamaması herhangi bir tarafın Kürt olmadığı anlamına gelmez.
Danca konuşan Danimarkalı birinin İsveç’e taşındığında dil kursuna gitmeye gerek kalmadan İsveççeye adapte olabilmesine rağmen bu iki dili farklı diller ve iki milleti farkı milletler olarak kabul ediyoruz. Yine Mandarince ve Kantonca Çin dilinin lehçeleri kabul edilmekte fakat ortak anlaşılabilirlik bir İtalya’nla bir İspanyol’un anlaşabilmesinden çok daha uzaktır.
Gorani ve Kirmanckî için diğer lehçelerden biraz daha uzaklaştıkları bilinmekle beraber hem Goranların (ki yazılı eserler açısından zengin bir lehçedir) hem Kirmancların kendilerini tarih boyunca Kürt olarak adlandırmaları bilim insanlarının dikkat çektiği ayrı bir noktadır.
Bu iddia sahipleri de bir dilbilimcinin fonolojik ya da morfolojik olarak bir uzaklaşma ya da farklılıktan bahsedilse bile Zazaların kendilerini Kürt olarak adlandırdıklarının altını çiziyor bu farklılığın dilsel uzaklaşmadan kaynaklandığını söylüyorlar.
Kesin olan bir nokta var ki dil ve lehçe ayırımının net bir sınırı çizilemez. Genellikle dil ve lehçe tartışmaları politik nedenlerle yapılmaktadır.
Her dilin bir lehçe olduğu gerçeğini unutmadan dillerin/lehçelerin her birinin bir kültürü barındırdığını ve tümünün ise korunması gereken bir renk cümbüşü oluşturduğunu bilmekte fayda var.
Zazaki’yi korumak için neler yapmak gerekiyor?
Anadilde eğitim şart. Bunun için mücadele edilmeli.
Anadilinde eğitim gerçekleştirebileceğimiz gün gelene kadar asla vazgeçmeden çocuklarımızla doğdukları günden itibaren (hatta ana rahminde onlara sesleniyorsak da) kendi dilimizde konuşmalı.
Türk eğitim sistemine müdahil olduktan ve şehirlerde yaratılan ‘Dışarda Kütçe Konuşulmamalı’ havasını soluduktan sonra, çocuklarımız ısrarla Türkçe konuşmaya çalıştıklarında onlara karşı sabır ve metanetle kendi dilimizle konuşmaya devam etmeli.
Biraz daha büyümüşlerse belki biraz da izahat yoluna giderek çocuklarımızı dilleri ve kültürleri konusunda bilinçlendirmeli.
Kendini tanıyan Kürt yetişkinlerin anladıkları ama konuşamadıkları dili konuşmak için adım atmaları – zira Kürtçe öğrenen çocuklar çevrelerinde Kürtçe konuşan bir yetişkin ya da çocuk göremiyor.
Çeşitli sivil toplum kurumları aracılığıyla hem kurslar açılabilir hem de bu kurumların çalışmaları bulundukları yere uygun dil/lehçe ile yürütülmeli (ki bu girişimler son yıllarda mevcut).
Bu öneriler Kürtçenin geneli için söz konusudur. Sadece Zazaki için bir ekleme yapmak gerekir. Bir Zaza/Kirmanc bir Kurmancı anlamak için Türkçe konuşmak yerine herkes kendi lehçesi ile konuşmalı. Zamanla Türkçe ile anlaşmaktan daha kolay bir yol olduğunu fark edeceklerdir.
“Dilin önemini anlatmak zor”
Bir Zaza’nın bu dili öğrenmesi için önündeki en büyük engeller neler sizce?
Ana dilde eğitim olmazsa dillerin direnmesi zordur. Dillerin direnmesi de örgütlü bir direnme biçimiyle, yani anadilde eğitim ile mümkündür.
Yukarda da değindiğim gibi diğer tedbirler anadilde eğitim gerçekleşene kadarki kaybın önüne geçmek için atılan geçici çözümlerdir. Zira örgütlü dil kırım çalışmaları devam ediyor ve Türkiye dil öldürmekte tecrübe sahibi ne yazık ki.
Dillerin eşitliği
Bu engelleri aşmak için ne gibi çözüm önerileriniz var?
Devlete/Sisteme önerim derhal anadilinde eğitim hakkı ve Kürtçe ve diğer dillere resmi bir statü ve kaybettirdiği prestiji geri kazandırmak için bütçe olur.
Kürt anne-babalara önerim çocuğuyla ne pahasına olursa olsun kendi dilinde konuşma ve okula başladığında öğretmenin çocuğunu küçümsemediğine emin olmak için sürekli bir sahip çıkma, takip etme gerekli.
Aynı zamanda önce kendi zihinlerini devletin yarattığı tahribattan kurtarıp dillerin eşitliğine inanmalılar ki çocuk da o hissi onlardan alabilsin ve diline değer verebilsin.
Zazaki özelinde buna ek olarak artık sayısı azımsanmayacak kadar artan yazılı eserleri okuyup okutmak, Kirmanclarla konuşurken kendi ağzımızda ısrar etmemek, ama Kurmanclarla konuşurken iletişim dili olarak Türkçe yerine kendi lehçesinde ısrarcı olmak.
Anadili çalışması yürütmek sizin için zor mu peki?
Zor, çünkü yasak ve bu nedenle de tehlikeli. Ben çocukken de öyleydi. Ayrıca insanlara dilin ve bu çalışmaların önemini anlatmak zor.
“Dilimi konuştum diye dayak yedim”
Bu sizin için neden önemli?
Bu dili konuştuğum için dayak yedim ama ondan değil. İlk öğrendiğim dil diye değil, Milyonlarca çocuk hala bu dili konuşuyor diye kendini kötü ya da tehlikeye açık hissediyor ama sadece ondan da değil. Hepsi. Hepsi ve bir çok başka neden..
Kürtçe eşsiz bir dil. Ve esasında, Kürtçe eğitim dili olunca mücadele bitmeyecek. Maksat tüm dillerin yaşaması.
Son olarak 21 Şubat Dünya Anadili Günü bir mesajınızı alabilir miyiz?
Bugün kendimiz hakkında düşüneceğimiz ve kendimizi seveceğimiz bir gün olsun. Sonra da etrafımızdaki renklere bakıp kendimizi ve dünyayı sevelim.
Dinleme önerisi
TIKLAYIN - 5 yaşındaki Lusin Hemşinceyi anlattı: Şaşırtıcı
TIKLAYIN - Hemşince'nin peşinde: Dilimiz, kimliğimiz kaybolmasın...
TIKLAYIN - Kırmancca/Zazaca* mücadelesi: Anadilini konuşmak bölücülük değil
(EMK)