Grevle ilgili görüşleri sorulan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Ercan İpekçi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkan yardımcısı Deniz Zeyrek, bu yöndeki haberleri imrenerek izlediklerini açıkladılar.
Hükümetin, gazetecilerin özlük haklarını düzenleyen 212 sayılı Basın İş Yasasını değiştirme hazırlığında olduğunu açıklayan TGS Genel Sekreteri İpekçi, "Mücadele verilmez ve sendikal örgütlülük sağlanamazsa, gazetecilerin tanınan haklardan mahrum edilmeleri çok uzak bir ihtimal değil" dedi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkan yardımcısı Deniz Zeyrek, ise "Yunanistan'da da benzer bir grev yaşanmıştı. Bizler, olumsuzlukların düzeltilmesi taleplerimizi mevcut olanları kaybetmemek için saklı tutuyoruz" diye konuştu.
"Gazeteci işten atıldıktan sonra hakkını savunuyor"
Türkiye'de basın sektöründe yaşanan iki grevin de 1980 öncesinde Anadolu Ajansı'nda yaşandığını hatırlatan İpekçi, basın sektörünün sendikal durumunu şöyle aktardı :
* Medyada toplu iş sözleşmesi yapabildiğimiz işyeri olarak Anadolu Ajansı, ANKA Ajansı ve Cumhuriyet gazetesi var.
* Diğer işyerlerinde toplu iş sözleşmesi yapabilecek kadar bir çoğunluğumuz yok. Türk yasaları bir grev hakkını sadece ücret pazarlığında çıkacak uyuşmazlık sonunda bir hak olarak tanıyor.
* Ücret dışında, herhangi bir hak talebinde bulunulabilmek için yasal bir grev imkanımız yok.
* Böyle bir hakkımız olsa, grev yapmak için çok gerekçemiz var aslında : Medya patronlarını yazı işlerine müdahaleden uzak tutma, yayın politikasını kendi ticari çıkarlarına alet etmemeleri bu gerekçelerden sadece iki tanesi. Ama yasalar böyle bir imkan tanımıyor.
* Medya patronları kanunda gazetecilere tanınmış haklara bile saygı göstermiyorlar. Günlük çalışma saati 8 saat iken 12-16 saat fiili hizmet bekleniyor, karşılığı da ödenmiyor. Yıllık izinler yasada tanındığı çerçevede kullandırılmıyor, kullanılmayan izinlerin parası da ödenmez.
* Gazeteci çalışırken bu hakkını savunamıyor. Sendikal örgütlülüğü olmadığı için, işyerinden atıldıktan sonra haklarını dava yoluyla elde etme yolunu seçiyor.
* Türkiye'deki grev kavramının şöyle bir handikabı var : kısa süreli grev yapamıyorsunuz. Ücret anlaşmazlığından greve gidilebiliyor. Greve çıkarsanız da, anlaşma sağlanıncaya kadar grevi sürdürmek zorundasınız.
* İşverenlere uyarıda bulunmak, gazetecinin örgütlü gücünü göstermek amacıyla, saatlik, günlük grev yapmak, hak grevi yapmak, genel grev yapmak Anayasa ile tamamen yasaklandı.
* Gazeteci, kendi mücadelesini veremezse, sendikal örgütlülüğünü gerçekleştiremezse, kendine tanınmış yasal haklardan da mahrum edilmesi çok uzak bir ihtimal değil.
* Çünkü hükümet, gazetecilerin özlük haklarını temel haklarını düzenleyen 212 sayılı Basın İş Yasasını değiştirme hazırlığı içerisinde. Gazetecilerin bu konuda çok dikkatli olmaları gerekiyor.
Zeyrek : 212'de gerileme grev gerektirir
* Grev tarzı eylemlere başvurmamız oldukça fazla nedenimiz var. 2001'de tek ekonomik kriz gerekçe gösterilerek 4 binin üzerinde insanın işine son verildi. Bu, gazeteciler örgütlü olsalardı grev gerektiren bir durumdu.
* Medya patronlarının, 212 Sayılı Yasada gerilemeye yol açacak düzenlemelere ilişkin talepleri var. Bu yönde somut gelişmeler olursa bu da bir grevi gerektirir. Basın sektörü ve sendika, bu yönde bir girişimi durdurabilecek bir güce sahip değil, ne yazık ki.
* Bizim öngördüğümüz tablo çok karanlık. Olumsuzlukların düzeltilmesi taleplerimizi bile mevcut olanları kaybetmemek için saklı tutuyoruz.(EÖ)