Cezaevlerinde başlayan açlık grevlerine karşı bir an önce önlem alınması için insan hakları savunucuları uyarıyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tecridinin son bulması ve anadil üzerindeki engellerin kaldırılmasını talebiyle cezaevlerinde başlayan açlık grevi 37. gününde.
12 Eylül'de PKK ve PJAK'lı 63 tutuklu ve hükümlünün başlattığı greve şu ana kadar 53 cezaevinde 483 kişi katıldı; sayının artması bekleniyor.
İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) bir araya gelen insan hakları savunucuları grevdekilerin talepleri dinlenerek bir an önce önlem alınması ve grevdekilerin sağlık koşullarının incekenmelesini talep etti.
"Öcalan'ın çağrısını bekliyorlar"
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dernekleri Federasyonu'ndan (TUAD FED) Zübeyde Tekel, grevi başlatan 63 kişinin burun kanaması, uykusuzluk, hafıza kaybı gibi sağlık problemleri yaşamaya başladığını söyledi.
Tekel'in verdiği bilgilere göre, Şakran ve Silivri cezaevlerinde grevdekilerin tek kişilik hücrelere yerleştirildi, bazı cezaevlerinde grevdekilere şeker, limon, tuz verilmiyor; birçok cezaevinde de B1 vitamini verilmiyor. Maltepe Cezaevinde'de TMK mağduru dört çocuk da sekiz gündür açlık grevinde.
Tekel, grevdekilerin PKK lideri Öcalan'ın kendilerine bir çağrı yapmaması halinde grevi sonlandırmama kararında olduklarını aktardı.
"B1 vitamini almaları gerek"
Mehmet Bekaroğlu (Siyasetçi/Psikiyatr): Grevdekilerin siyasi taleplerini açlık grevi gibi bir araçla ifade etmek zorunda kalması Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda nerede olduğumu gösteriyor. Cezaevinde oruçları izlemiş biri olarak biliyorum ki sadece çeşme suyu ile beslenenler için 37. gün kritik bir dönemdir.
Şebnem Korur Fincancı (Adli Tıp Uzmanı): 2012'deyiz, bir müsteşar "bilinçleri kapandığında rahat müdahale edebilelim diye hücreye aldık" diyebiliyor. Bilinci kapalıyken müdahale etme düşüncesi baskı unsuru olarak kullanılıyor. Zaten bilinci kapalı iken artık çok geçtir; çünkü sakat kalmalar başlar. Bir an önce TTB cezaevlerinde inceleme yapmalı ve B1 vitamini almaları sağlanmalı çünkü 2000'deki grevde bu vitamin sakatlanmaları azalttı.
Jülide Kural (Sanatçı): Her ölümü sayıya indirgeyerek yaşayan bir toplumda herkesin bir kez olsun konuşmayı denemekten yana olması gerekiyor. İnsan bedenini ölüme yatırmanın çok ağır bedeli var; bu yalnız bir kişinin ölmesi değil; ortaya atılan bir intikam tohumudur. Hem bu hak talebi için hayatlarını ortaya atanlara hem de bunu seyredenlere çağrı yapmak istiyorum; iyi düşünmek lazım.
"Başbakan'ın iki sözüne bakar"
Gencay Gürsoy (Eski TTB Başkanı): Hekim olarak açlık grevini direnme yöntemi olarak destekleyemem ancak insanları çaresiz bir şekilde tek ifade aracı olarak hayatlarını ortaya atmaya mecbur ettiler. Geçmişte de gördük ölenler ölüyor; kalanları da zehir dolu bir hayat bekliyor. Bu insanların istekleri yerine getirilemeyecek talepler değil.; Başbakan'ın iki cümlesine bakar. Başbakan etmeyeceği iki cümle için kaybedilecek hayatların vebalinin altından nasıl kalkacak?
Asiye Kolçak (Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul İl Başkanı): 30 yıllık savaşın bir sonucu olarak Kürt halkının meşru ve demokratik hakları için grevdeler. Çağrımız Türkiye haklarınadır; sessiz kalmayınız.
Filiz Kerestecioğlu (Avukat): Yaşama hakkı evet ama ifade özgürlüğü olmadan yaşama hakkının da bir değeri kalmıyor. Artık öfke dilinden barış diline geçmeliyiz. (NV)