* Bu kadınlardan 49'u tecavüze, 1'i zorla fuhuşa, 2'si kaçırıldıktan sonra tacize, 98'i de tacize uğradığını açıklamış . Rapora göre, tecavüze uğrayanlardan ikisi intihar etmiş, biri işkencede öldürülmüş, biri akrabaları tarafından "namus temizlemek" için öldürülmüş. Biri de, işkencenin uzun vadeli etkisi sonucu ölmüş.
* Kadınlardan 5'i bebeğini düşürmüş, 5'i çocuklarıyla birlikte işkenceye maruz kalmış, 3'ü tecacüzden sonra hamile kalmış . Tecavüz bebeklerinden biri yaşıyor, biri aldırılmış, biri ise ölü doğmuş.
* Tacize ve tecavüze uğrayanların en genci 10, en yaşlısı 67 yaşında. Reşit olmayanların sayısı ise 21.
* Rapordaki bilgilere göre, suçu işleyenlerin 111'i polis, 32'si jandarma, asker, 3'ü özel tim, 6'sı korucu, 9'u infaz koruma memuru, 2'si itirafçı .
* Kadınların 135'i siyasi, 15'i ise adli nedenlerle gözaltına alınmış .
* Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi, bu başvuruların hukuki takibini yapıyor. Dosyalardan 25'i Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülüyor. 13'ü ceza mahkemelerinde devam ediyor. 2'si Yargıtay'da, 37"si savcılık aşamasında. 3 dosya hakkında verilen takipsizlik kararına ise itiraz edildi ama henüz karar verilmedi.
* Projeye başvuran kadınların30'u suç duyurusu yaptıkları için baskılara maruz kaldı. 8'i yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. 15'i tehdit edildi, gözaltına alındı ya da işkence gördü. 7'si hakkında ise dava açıldı .
Zor başarıldı
Kadınlar için tecavüze uğradığını açıklamak çok zor. Bunun utancının sana ait olmadığını, açıkladığın zaman aynı durumu yaşamış başka kadınlara da cesaret vereceğini kavramak çok zor. Hatta bunun böyle olduğunu kavradığında dahi, açıklayabilmek çok zor. Kadınlık durumunun yanı sıra, baskı ve şiddetin yeniden uygulanabileceğini tehdidinden ürkmemek mümkün değil. Bu yüzden de, belli bir eğitimden geçmiş, tacize ve tecavüze uğrayan kadınlarla uygun bir dille iletişim kurabilen, aynı zamanda onlara hukuki destek veren kadınların çalışması çok önemli. Eğer Eren Keskin'in kuruluşundan bu yana çalıştığı, yürüttüğü Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi olmasaydı, 150 kadın yaşadıklarını kimseyle paylaşamayacaktı, sorumlular yargılanamayacaktı.
"Ülkemin ve ordumun namusu"
16 Mart 2002 tarihinde Almanya Alevi Kadınlar Birliği tarafından Köln'de düzenlenen "Kadın Hakları Eşittir İnsan Hakları mı" konulu konferansta Projeyi ve başvuruları anlatan Eren Keskin, aynı konferansta bulunan Necla Arat'ın sert eleştirisine maruz kaldı. Necla Arat, Türkiye'ye döndükten sonra basına " Benim orada ülkemin ve ordumun namusunu korumak görevimdi. İçerdeki sorunları yurt dışına ülkemizi şikayet ederek, yalan yanlış söylentiler yayılmasına neden olarak çözebileceğimizi düşünmeyelim . Silahlı Kuvvetler kendine düşeni yapacaktır," diye açıklama yaptı. Eren Keskin de yaptığı basın açıklamasında Almanya'da yaşananları anlattı. Pek çok kadın grubu da Eren Keskin'i desteklediklerini açıkladıkları bir basın toplantısı düzenlediler: "Bizler çeşitli kesimlerden kadınlar olarak yıllardır kadına yönelik şiddete karşı mücadele veriyoruz. Eren Keskin'in de yıllardır Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi'nde bu konuda çalıştığını ve mücadele ettiğini biliyoruz. Mücadelelerimiz sırasında karşımıza çıkarılan engelleri bilen kadınlar olarak Eren Keskin'e yönelik karalama ve saldırıda bulunan tüm çevreleri kınıyoruz."
İçerde olan, içerde kalır!
Necla Arat kadın-erkek eşitliği için kendince mücadele eden biri. Özellikle Medeni Yasa'nın kadınlar lehine değişmesi için yaptıklarını biliyoruz. Ama belli ki, siyasal görüşleri kadınların çıkarından daha önemli.
Biz kadınlar yıllarca aile içinde yaşadıklarımızı "özel" olduğu için "aile sırrı" olduğu için açıklamamayı öğrenmedik mi? Başka öncelikler için kendimizden vazgeçtik, kendi sorunlarımızı dile getirmekten kaçındık. Yaşadıklarımızı başka kadınlarla paylaşmayı, yaşadıklarımıza isyan etmeyi, karşı çıkmayı yeni yeni öğreniyoruz. Eren Keskin'in ve başka kadınların, grupların yürüttüğü çalışmalar, çeşitli işler, eylemler, toplantılar itiraz etmemizi, yaşamımızı değiştirme çabalarımızı kolaylaştırıyor. Elbette kadınlar gözaltında tacize, tecavüze uğruyorsa ve bunu açıklama cesaretini gösteriyorsa, bu yaşananlar Türkiye'de de, yurt dışında da dile getirilmelidir . İçerde yaşanan, (ister evde, ister ülkede) içerde kalmaz. Yaşamımızı değiştirebilmenin belki de ilk kuralı bu. Biz paylaştıkça çoğalacağız ve değiştireceğiz. Bunu önce kadın mücadelesi verdiğini söyleyen kadınların öğrenmesi gerekiyor .