Gözaltına alınarak İstanbul Sultangazi'deki Esentepe Polis Merkezi'ne götürülen 25 yaşındaki Kenan Yılmaz, nezarette kötüleşince hastaneye kaldırıldı, hastanede hayatını kaybetti.
Yılmaz'ın darp edildiğini öne süren ailesi, polisler hakkında "kasten insan öldürme", "işkence ve eziyet", "görevi kötüye kullanma", "hürriyetten yoksun bırakma" gerekçeleriyle suç duyurusunda bulundu.
Tutanaklar avukattan gizlendi
Yılmaz, yaklaşık iki ay önce cezaevinde tahliye olmuştu. Gazetelerdeki haberlere göre, iki yıl önce bir kavgaya karıştığı gerekçesiyle hakkında arama kararı bulunduğu ileri sürülen Yılmaz, 22 Mayıs'ta saat 01:40'ta gözaltına alındı.
Esentepe Polis Merkezi'nde fenalaşınca sabaha karşı ambulansla Bakırköy Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı, ancak kurtarılamadı.
Olayla ilgili Gaziosmanpaşa Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunan Yılmaz ailesinin avukatı Adnan Küpçük şunları söyledi:
"Polisler hakkında konusu, 'kasten insan öldürme', 'işkence ve eziyet', 'görevi kötüye kullanma', 'hürriyetten yoksun bırakma' suçlarından şikayette bulunduk. Olayın olduğu saatler içerisinde Esenler Polis Merkezi'nde görevli olan bütün memurlar suç duyurumuzda şüpheli olarak yer alıyor."
Küpçük, "Bakırköy Devlet Hastanesi'nin ve Adli Tıp Kurumu'nun raporlarını talep ediyoruz. Ölüm sebebi de büyük bir olasılıkla darp ve buna bağlı travma. Raporların gelmesiyle her şey kesinlik kazanacak. Burada savcılığın aydınlatması gereken husus, cinayet ihmalle mi oluştu yoksa kasten mi?" dedi.
Avukat Küpçük, polis merkezine gidip raporlara, polis tutanaklarına ve karakol kayıtlarına bakmak istediğinde buna izin verilmediğini söyledi.
"Kenan'ın durumunu sorduğumuzda bana 'Burada yarım saat kaldı. Sonra hemen hastaneye gönderdik' dediler. Ancak, 22 Mayıs gecesi 01.40'da karakola giriş yaptığı gözüküyor. Hastaneye giriş saati 06.40. Morgda çektiğimiz fotoğraflarda da açık bir şekilde darp olduğu belli. Vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar, şişmeler ve morluklar var."
"İyileşmesini bekledik"
Küpçük, karakolda yaşadıklarını da şöyle anlattı:
"Ben karakolda polislere darp olduğunu söylediğimde, 'Hayır onlar darp değil kendisi zaten baygındı' dediler. Polis burada doktor gibi davranıyor. Neden ailesine haber vermediniz, diye sorduğumda ise, 'Biz iyileşmesini bekledik' dediler. Polisin görevi doktorluk değil, hastanın iyileşmesini beklemek değil. Eğer çocuk hastaysa onun derhal hastaneye götürülmesi gerekiyor. Kanuna göre gözaltı işlemlerini bile ertelemeniz gerekiyor. Polis, Kenan'ın kendi kendini yaraladığını, ambulans beklerken orada itiş kakış olduğunu söyledi."
Yılmaz'ın bazı polislerin kastı ve bazı polislerin de ihmali sonucu hayatını kaybettiğini iddia eden Küpçük, "Yılmaz'ın basit yaralama davasından bir yakalama kararının olduğu söylendi. Ama bunun kayıtlarını da bize göstermediler. Bunun da farazi olduğunu düşünüyorum. Çünkü Yılmaz her gün denetimli serbestlik kapsamında karakola imza atmaya gidiyor zaten" diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı'na da şikayet dilekçesi vereceklerini söyleyen Küpçük, "Otopsiye giren Adli Tıp memurları Yılmaz'ın ciddi şekilde dövülmüş olduğunu söylediler. Bu konunun takipçisi olacağız" dedi.
"Hastaneden rapor alınmadı"
Yılmaz'ın babası Cevat Yılmaz da o gece karakolda oğlunun gören bir görgü tanığının söylediklerini aktardı:
"İki saat nezarette yerde baygın şekilde yattı. 'Beni çıkarın ben ölüyorum' diye polislere bağırdı. Sabah 06:45'te nezaretten çıkararak, ambulans çağırıp hastaneye götürdüler."
Yılmaz, hastane polisinin de oğlu hastaneye geldiğinde ölmüş olduğunu söylediğini açıkladı. Ayrıca, oğlunun gözaltına alındığında hastaneye götürülmediğini ve rapor alınmadığını söyledi.
Karakoldaki polisler, nezaretteki kameraların da bozuk olduğunu ileri sürüyor.
Yılmaz'ın cenazesi, Sultançiftliği Mahallesi'nde bulunan Mescidi Selam Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından memleketi Ordu'nun Aybastı İlçesi'ne bağlı Zaferi Milli Köyü'ne götürülerek defnedildi. (AS)