12 yıldır faaliyetine devam eden Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu avukatları Eren Keskin ve Fatma Karakaş, Türk Ceza Kanunu'ndaki değişikliklerle cinsel taciz suçu tanımlanmasına, tecavüz suçunun kapsamının genişletilmesine ve bekâret kontrolünün koşullara bağlanmasına karşın, yerleşik anlayışta bir değişiklik olmadığını dile getirdi.
Büronun hazırladığı dönem raporuna göre, bu yıl büroya başvuran 15 kadın, yaşadığı cinsel işkence nedeniyle hak takipçisi olmaya karar verdi. Söz konusu kadınların çok çeşitli siyasi görüşlerden ya da adli bir nedenle gözaltına alındıktan sonra büroya başvurmaya karar verdi. Başvuruculardan sekizi korktukları için hukuki işlem istemedi, davaları arşive kaldırıldı. Beş mağdureye ise cezaevindeki kötü muameleyi şikayet ettikleri gerekçesiyle soruşturma açıldı.
Tecavüz azaldı ancak cinsel tacizler sürüyor
Raporda, gözaltında taciz ve tecavüz vakalarıyla ilgili şu bilgiler yer alıyor:
* Büroya iki yıldır tecavüz başvurusu gelmedi; devlet güçlerinin kadınlara, travestilere ve transeksüellere cinsel taciz uygulamaları ise sıklıkla sürüyor.
* Kadınlar, karakollarda, ev baskınlarında, sokak gösterilerinde polislerin ya da askerlerin cinsel işkencelerine maruz kalıyor.
* Travesti ve transseksüeller yolda yürürken dahi polislerin cinsel tacize varan yaklaşımlarına maruz kalıyor.
* İşkencenin belgelenmesinde sadece adli tıp raporlarını delil kabul ediliyor; rehabilitasyon merkezlerinin, hastanelerin ya da bağımsız hekimlerin raporları yeterli delil sayılmıyor.
Cinsel işkencenin tartışılan bir konu haline gelmesi ve bu konuda hak arama bilincinin giderek gelişiyor olmasının umut verici olduğu yazan raporda, "Cinsel işkencenin bir devlet politikası olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Suçlu olanın sadece işkenceyi uygulayanlar değil. Onları yeterince sorgulamayıp, haklarında dava açmayan savcılar, dava açılsa bile beraat kararı veren mahkemeler, cinsel işkenceyi belgelemeyen adli tıp hekimleri sistematiğin parçaları olarak, karşımıza çıkıyor" denildi.(YC)