Sanatçı Mabel Matiz, dün hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade vermek üzere adliyeye geldi. Sanatçıya adliye koridorlarında Siber Suçlarla Mücadele ekiplerinin eşlik etmesi "gözaltına alındığı" izlenimi yarattı. Ancak başsavcılık, yaptığı açıklamada herhangi bir gözaltı kararı olmadığını duyurdu.

Mabel Matiz ifade verdi: Şarkıyı yazmamda özel bir amaç yok
Gözaltı kararı olmadan polis müdahalesiyle verilen 'gözaltı görüntüsü' daha önceki soruşturmalarda da eleştiri konusu olmuştu. Hukukçular gözaltı prosedürünün kanunda açıkça belirtildiğini bunun dışındaki uygulamaların 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali' anlamına geldiğini söylüyor.
Mabel Matiz soruşturması ve benzer uygulamalara sahne olmuş diğer davaları bu bakımdan irdeleyen avukat Hüseyin Ersöz, kişinin gözaltına alınma koşullarının kanunda açık ve net şekilde düzenlendiğini hatırlatarak, bunun dışındaki belirsiz kolluk işlemlerini eleştiriyor.
"Özgürlük kısıtlayıcı bir uygulama"
Matiz'in ifade işlemlerinin kanundaki bu tanımların neredeyse hiçbirine uymayan bir usulle gerçekleştiği söyleyen Ersöz, bunu kişi hürriyeti ve güvenliğinin açık hakkı ihlali olarak değerlendiriyor:
"Mabel Matiz'in savcılık tarafından çağrı usulüyle ifade alma işlemine davet edildiği anlaşılmakta, bu olağan usüldür. Ancak Mabel Matiz adliyeye girer girmez üzerinde Siber Şube Müdürlüğü yazılı yelekler giymiş olan polisler tarafından karşılanması, bu polislerin zaman zaman adliyenin içerisinde yürürken Mabel Matiz'e müdahale etmesi, onu yönlendirmesi ve savcılık ifadesine kadar ona eşlik etmesinin kanunda hiçbir tanımı bulunmamaktadır. Öyle ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada da Mabel Matiz hakkında herhangi bir gözaltı işlemi uygulanmadığı ifade edilmesine rağmen bu şekilde bir uygulamanın da yine kanunda düzenlenmeyen, özgürlük kısıtlayıcı bir uygulama olduğunu ifade etmek gerekir."
İfadesi alınmadan 'yasak' geldi
Mabel Matiz soruşturmasında hukuki eleştiriye neden olan bir diğer husus ise henüz ifade vermeden uygulanan yurt dışı çıkış yasağı. Yurt dışı çıkış yasağının tutuklamanın yerine geçen bir adli kontrol tedbiri olduğunu hatırlatan Ersöz, "Adli kontrol tedbiri kararı verilirkken de tutuklamada mevcut olan şartların mutlak suretle bulunması gerekir. Kamuoyu tarafından takip edilen, bilinen, saygın bir kişiye yönelik olarak henüz daha ifadesi alınmamışken hakkında sulh ceza hakimliği tarafından soyut gerekçelerle bu kararın verilmesi son derece hukuk dışıdır" dedi.
'Emekli amiral' soruşturması
Mabel Matiz örneğinin yanısıra 'emekli amiraller soruşturması'nda da benzer usulsüzlükler yaşandığını belirten Ersöz, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki son dönemde benzer şekilde bu uygulamaların hayata geçirildiğine şahit olmaktayız. Örneğin 'emekli amiraller' olarak kamuoyunda bilinen soruşturma sürecinde de benzer durum yaşanmıştı. 102 isimin sadece 10'a yakını hakkında gözaltı kararı verilmişti. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne davet edilen diğer amiraller, buraya gelmelerinin akabinde savcının bir gözaltı kararı olmamasına rağmen, mevcutlu olarak adliyeye getirilmeleri ve yine sulh ceza hakimliği tarafından dinlenmeden adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verildiği görülmüştür. Son yıllarda kanunda düzenlenmeyen bir yetkinin özgürlük hakkını ihlal edecek şekilde kullanılmasıdır."
![]()
'İtibar zedeleyici'
Bir diğer örnek ise TÜSİAD soruşturması kapsamında ifade veren başkanlar Orhan Turan ve Ömer Aras'ın haklarında gözaltı kararı olmadığı yönünde açıklamalar yapılmasına rağmen kolluk eşliğinde savcılığa getirilmeleriydi. Gözaltı kararı olmadan verilen bu görüntülerin ve sunulan çeşitli gerekçelerin hukuki temelinin olmadığını söyleyen Ersöz, kamuoyunda tanınan, saygınlığı olan kişiler açısından da itibar zedeleyeci bir uygulama olduğunu ifade ediyor.
AYM'ye taşındı
Ersöz, burada savcılık yazılarında sıklıkla geçen "mevcutlu getirilmesine..." ifadesine dikkat çekiyor. Bunun tamamen uydurma bir kavram olduğunu ve 'gözaltı' denilemediği durumlarda kullanıldığını savunan Ersöz, bu konuyu Anayasa Mahkemesi'ne de taşıdıklarını açıkladı. Ersöz'ün aktardığına göre söz konusu itirazlar Anayasa Mahkemesi'nin önünde ve mahkemenin 6 aya kadar bu konuyla ilgili bir karar vermesi bekleniyor.
(AB)







