İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Görkem Doğan’la, eğitim sisteminde yaşanan değişikliklerin üniversite öğrencilerine nasıl yansıdığını, o yansımadan eğitim sistemine dair neler görüldüğünü konuştuk.
Doğan üniversite öncesi eğitimde yaşanan değişikliklerin öğrenci profiline yansıdığını belirtti.
“Açıkçası ortaöğretim ve ilköğretim sisteminde yapılan değişikliklerin olumsuz sonuçlarını öğrenci profilimizdeki gerilemeden ne yazık ki birebir deneyimliyoruz.
“Özellikle müfredatta felsefe grubu derslerinin (felsefe, sosyoloji vs.) ağırlıklarının neredeyse ortadan kaldırılması ve kuşkusuz internet teknolojisinin de gençler arasındaki yaygınlığından ötürü, başı sonu belli; giriş, gelişme, sonuç kısımlarını bir mantık silsilesi içinde izleyebildiğimiz kompozisyon yazarak görüş ve düşüncelerini ifade etmeye muktedir öğrencilerin sayısı her geçen yıl azalıyor.
“Bununla birlikte başarı düzeyi, öğrencileri ait oldukları gruba göre değerlendiren notlama sistemlerinin pedagojik olarak tercih edilmesinden ötürü görünür şekilde düşmüyor.
“Tabii eskiden beri ülkemizde sıkıntılı olan fen bilimleri ve özelikle matematik eğitimindeki dibe vurma tüm bunlara rağmen başarı düzeylerine yansıyor. Öyle ki artık merkezi sınavlarda soruları kolaylaştırma yoluna gidiyorlar.
“Çizgisel bir eğilim yok”
Ancak Görkem Doğan, öğrencilerin düşünce yapılarında çizgisel bir eğilimden söz edilemeyeceğini de anlattı.
“Öğrencilerin düşünce yapıları dönemlere göre fark etmekle beraber ben çizgisel bir eğilim göremiyorum.
“Örneğin henüz göreve yeni başlamışken, iki binli yılların başlarında doksanların ortalarındaki kendi öğrenciliğime kıyasla daha sağ görüşlü bir öğrenci profili ortaya çıkmıştı. Bu durumda popüler kültürün de (özellikle Deliyürek, Kurtlar Vadisi gibi dizilerin de etkisi vardı). Sonraki yıllarda bu sağcılaşmanın derinleşerek sürdüğünü iddia edemem.
“Bununla birlikte bugün çok daha az fiili tepki veren ve daha bireysel yollarla üniversitede karşılaştığı sorunlarla mücadele etmeye meyilli bir öğrenci vasatından bahsedilebilir.
“Eleştirilerini anonimleştirerek dile getiriyorlar”
“Türkiye’deki otoriterleşmeye paralel olarak, işe girme, özellikle devlette işe girme olanaklarını gözeterek toplumsal eleştirilerini kendilerine saklama ya da kişisel sohbetlerde dile getirme eğiliminin olduğunu görüyorum. Üniversite gençliği arasında bir tür sinizm yaygınlaşıyor denebilir.
“Zira, medyadaki muhafazakar propagandayı bir sınırın ötesinde kesinlikle yemeyen bir öğrenci grubu, hiç değilse metropol üniversitelerde var. Fakat bunlar hor gördükleri kamuoyuna pompalanan cehaleti açıkça eleştirmiyorlar ya da anonimleşerek ya da eleştirilerini anonimleştirerek dile getiriyorlar.
“Zorunlu askerlik hizmeti sırasında karşılaştığımız “Yapacak bir şey yok” ruh hali metropol üniversitelerde artık var desem, herhalde çok abartmış olmam.”
Eğitimde muhafazakarlaşma
Doğan tüm bunların oturduğu zihniyetin eğitimde muhafazakârlaşma olduğunu da vurguladı.
“Zaten hükümet de bunu bir hedef olarak (dindar nesil yaratmak) açıkça beyan etti.
“Bunun yanında eğitimde bilimsellikten uzaklaşma ve dolayısıyla eğitimden beklenen faydaya ulaşma olasılığı azaldıkça eğitimin piyasalaşmasının da önü açılıyor. Zira, veliler bu durumdaki kamu okullarının yerine özel ilk ve ortaokullarla büyük kentlerdeki vakıf üniversitelerini tercih ediyor (Nitekim son üç, dört yılda vakıf üniversitelerinde daha önce görmediğimiz şekilde öğrenci hareketlilikleri yaşanıyor).
Açıkçası, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi uluslararası kapitalist ekonomiyi düzenleyen kurumların öngördüğü küresel işbölümü çerçevesinde, Türkiye’ye uygun bulunan düşük katma değerli ürün üreten ülke olma rolüne uygun, düşük vasıflı işgücü yetiştiren bir eğitim bütün bu milliyetçi muhafazakar hamasetle perdelenerek ülkeye dayatılmaktadır.
İktidarın böyle bir eğitim sistemini, böyle bir müfredatı dayatırken orta gelir tuzağından bahsetmesi çelişkidir. (YY)
* Görkem Doğan: İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi.
AKADEMİSYENLER TEMEL EĞİTİMİ DEĞERLENDİRİYOR
* Doç. Dr. İnci Özkan-Kerestecioğlu: Gençlerin Hayalleri, Ütopyaları Yok
* Yrd. Doç. Görkem Doğan: Düşük Vasıflı İşgücü Yetiştiren Bir Eğitim Dayatılıyor
* Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gürboğa: Öğrenciler Üniversiteye İdeolojik Bagajları Yüklü Geliyor