Köprünün adı; Devegeçidi Köprüsüdür. Hicri 615, Miladi 1218 tarihinde yani bundan tam 800 yıl önce Artukoğlu Melik Salih Nâsreddin Mahmud tarafından yaptırılmış, üzerine de üç kitabesi köprünün güney kanadına nakşedilmiştir.
Bakın ne diyor kitabelerden birinde: "Mallarını, tanrı yolunda hayrata ayırtanların malları, ekildiklerinde yedi başak veren öyle bir tohum tanesine benzer ki; her bir başağında yüzlerce tane olur. Tanrı murad ettikleri için bunları fazlasıyla çoğaltır."
Onlar, kim bilir belki de Melik Salih Nâsreddin'in köprü üzerine yazdırdığı kitabeden bihaber kitabedeki yedi başak gibi yedi ortak. Bu nedenle de İngilizce yedi manasına gelen sewen adını kendilerine uygun bulmuşlar.
Önüne de Türkçe'de çorap anlamına gelen Kürtçe Gore kelimesini yerleştirmişler.
Altı'sının yolu bir şekilde yaban ellere, Avrupa'lara düşmüş. Nasıl olmuş, ne şekilde düşmüş! bilinmez.
Belki kendilerince bilinir de, ben bilmem. Ama bir şekilde yolları bu şehri kadimle, Diyarbekir ile kesişmiş bu yedi ortağın. Bunca işsizliğin, bunca yoksulluğun boy verdiği coğrafyanın bu şehrinde paylaşımcılığın erdeminde "Bir şeylerimiz" olsun istemişler.
Altı ortak bir de yerel ortak bulmuşlar kendilerine ve sayıları tıpkı kitabedeki gibi yedi olmuş.
Kim bilir! Belki de çocukluklarının çıplak ayaklılığının bir bilinçaltı ile mi ne "Çorap yapalım" demişler. Hani söz de der ya! "Dost başa, düşman ayağa bakar" diye.
Ya da belki de, eski Diyarbekir efendilerinin fötr şapkalarının yanında vazgeçilmezleri olan Süryani dokuması ipekliden gömlekleri ile bir de müslin çorap ve Şivro (bir yaşında süt danası derisi) deriden ayakkabılarını da bir yerlerde okumuş ya da duymuşlardı.
İşte madem büyüklerimiz kıyafetleri içinde çoraba bunca özen göstermişler ve madem düşman da ayağa bakar ise o halde ayaktan başlayıp giderek yukarıya doğru çıkmak en iyisi demişler.
İşin Diyarbekir ayağını kotaran, nesi var nesi yoksa toprağı ile paylaşan tanıdık biri, Bedrettin Karaboğa (Güneydoğu İşdamları Derneği, GÜNSİAD eski genel başkanı) üstlenmiş.
Karaboğa, Mardin'de ilk özel sektör fabrikasını kuran adam. Sonra unun yanında bisküvi, irmik, yem, tekstil ve makarna fabrikaları ve altı işletmesi ile varım diyen bir şahsiyet.
Mardin'de dünyanın son teknolojisi ile İtalyan Barilla firmasına makarna üreten bir çılgın demokrat yatırımcı.
Zaten bu yönünü de bölgeye yolu düşen bir çok gazeteci aydın da biliyor, sürpriz değil. İşte bu zatın yedinci. Ve de yedi ortaklı yedinci ortağının da kendisi olduğu bir yatırım ünitesi Gore Sewen.
3,5 milyon Eoro'luk bir yatırımın tümü öz kaynakla başarılıyor. Finans kuruluşlarının bölgeye sempatik bakmamasından yana epeyce dertliler. Şimdiye dek Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesindeki tesislerine 1.5 milyon Euro dökmüşler bile.
Yaklaşık üç dönümlük bir kapalı alanı olan ve 20 dönümlük bir ünite, şimdilerde Elazığ yolunda yoldan geçenlere el ediyor. 11 Eylül olayından sonra ABD'nin Alabama eyaletindeki İşletme eğitimini yarım bırakıp dönmek durumunda kalan Ferhat Karaboğa ile Makine Mühendisi Arzu İdem'in koordinatörlüğünde; şimdilik 35 işçi ve 30 makine ile 2 vardiya halinde deneme üretimi yapıyorlar.
Günde 12 bin çift çorapla başlamışlar. Tümüyle fabrika devreye girdiğinde 120 makinede 150 işçi çalışacak(mış). Birinci sınıf olarak üretilecek çorapların yüzde 60'ı dış piyasaya gidecek.
Üzerinde Diyarbakır surlarının aslan, boğa, çift başlı kartal ve benzeri figürlerinin işlemeleri de olacak olan Gore Sewen markalı çoraplardan biri olan ayağımdaki Gore ile ayağımı yere sağlam basarak bu satırları yazıyor ve paylaşıyorum.
Okur garipseyebilir! İşte böylesine mütevazı ve 35 işçinin (şimdilik) çalıştığı sonuçta da 150 işçiye kapı aralayacak bir tesis neden bunca önemli diye!
Önemli...
Çünkü, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir her halk günü düzenlediğinde gelen her yüz kişiden 97'si iş istiyor. Gün geçmiyor ki Valinin, milletvekillerinin, bölge bakanlarının kapıları, kıramayacakları bir partili ya da etkili bir şahıs aracılığı ile iş için çalınmasın.
Ve bir çünkü daha! Şehrin çalışabilecek durumda olan nüfusunun yüzde 70'i işsiz de ondan!
İşte bu ve buna benzer girişimler hem bölgedeki öz güveni pekiştirmede hem de bölge sermayesinin kimlikli bir şeklide sahiplenmeciliğinde kayda değer. Ayrıca örnek olmada da haysiyetli bir duruş. Gore Sewen 7 Mayıs 2006'da (bugün) açılıyor. Hayırlı olsun Diyarbakır'a...(ŞD/BA)