"Carassius gibelio"... halk arasındaki adıyla "İsrail sazanı", "takoz" veya "çim sazanı". 1990'lardan itibaren göller, göletler ve barajlarda balıklandırma çalışmaları kapsamında sulara bırakılan bu balık, sazan, kefal, alabalık gibi tatlı su balıklarının yanı sıra su bitkilerinin de dengelerini bozarak Türkiye'nin dört bir yanındaki tatlı sularda ekolojik dengeyi alt üst etmiş durumda.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, "Carassius gibelio"nun uzak doğuda laboratuarlarda üretilerek önce havuz balığı olarak sonra da akvaryum balığı olarak kullanıldığını söyledi.
İnsanlarda "Gölde balık varsa göl temizdir" gibi yanlış bir inanışa sahip olduğuna dikkat çeken Kesici, 1990'larda belediyeler, gölleri balıklandıran kurumlar ve Bakanlık tarafından balıklandırma için pek çok tatlı suya bu balıkların bırakıldığını, zararlarının fark edilmesinin ardından da çözüm üretilemediğini belirtti.
"Carassius gibelio" balığı Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in cevaplaması talebiyle verdiği soru önergesiyle gündeme geldi.
Aksoy, "İsrail sazanı" olarak bilinen "Carassius gibelio" balığının tatlı sularda alabalık başta olmak üzere diğer canlıların soyunu tükettiğini belirterek alınan önlemleri sordu.
Bakan Eker ise verdiği yanıtta, bu balığın neslinin tükenmesi için asgari avlanabilir boy uzunluğu ile ilgili sınırlamayı kaldırdıklarını, yıl boyu avlanmasına da izin verdiklerini söyledi.
"Bulunduğu ortamı kendine dönüştürüyor"
Yrd. Doç. Dr. Kesici, bu balığın adının "İsrail sazanı" olarak anılmasına rağmen balığın İsrail'le uzaktan, yakından alakasının olmadığını, uzak doğu kökenli bir balık olduğunu ve laboratuarlarda çaprazlama yöntemiyle genleriyle oynanarak geliştirilen bir cins "üstün sazan" olduğunu söyledi.
Kesici, "Carassius gibelio"nun özelliklerini şöyle sıraladı:
* Bu balık neredeyse 12 ayın 12 ayı yumurtlama özelliğine sahip. Oysa Türkiye'de normal sazanlar yılda bir defa yumurta verirler.
* Atla eşek çiftleştiğinde ortaya çıkan katır nasıl kısır oluyorsa, bu balık da diğer sazan türlerini dölleyince kısır balıklar ortaya çıkıyor. Böylece bulunduğu ortamı kendine dönüştürmüş oluyor.
* Diğer balıkların besinlerine de ortak oluyor. Sazanlara baktığımızda dip balıklarıdır ve bitkisel kökenli ağırlıkta olmak üzere beslenir ama bu balık diğer balıkların yumurtalarını da yer ve onlara yaşama şansı bırakmaz.
* "Carassius gibelio" tatlı su gölleri ve göletlerde çok yaygın şekilde var. Sadece temiz suda değil, çamurlu suda, kirli suda, tatlı su olan her yerde yaşayabiliyor ve diğer canlıların soyunu bitiriyor.
"Gölleri kokuttu"
Kesici, göllerde bilimsel yöntemlerle yapılan balıklandırma çalışmalarını desteklediğini ama "Carassius gibelio" gibi balıkların sulak alanlardaki hayatı bitirdiğini söylüyor.
"Bu balıklar ilk getirildiği zaman göllerde hızla çoğalmaya başladı. Biz de bu balıkları göllere kimin bıraktığını sorduğumuzda tüm kurumlar kendilerinin attığını söyledi."
"Sonra bu balıklar üç, dört yıl içinde göllerdeki diğer balık nesillerini tüketmeye başlayınca aynı kurumlardan hiçbiri balıkları göllere kendilerinin attığını kabul etmedi."
Kesici, bu balığın şu an ticari değerinin de olmadığını, son derece kılçıklı ve lezzetsiz bir balık olması nedeniyle iç pazarda kilosunun bir liradan daha ucuza satıldığını ifade etti.
"Artık bu balıktan kurtulma yolu aranıyor. Çünkü artık gölleri kokuttu bu balık, göllerin dengesini bozdu."
"Su bitkilerinin aşırı büyümesine neden oluyor"
Kesici, "Carassius gibelio"un tatlı sularda sadece balıklara değil, genel olarak oradaki ekosisteme zarar verdiğini belirtiyor.
"Eğirdir'de yaptığımız araştırmada gördük ki sazan balıklarının dengesi bozulunca bu sefer otlanma çok hızlı şekilde artmaya başladı."
"Sazan balıkları normalde su bitkilerini köklerinden yer. Oysa bu balık bitkiyi üstünden yiyerek bir bakıma budama yapıyor ve bitkiler çok daha hızlı şekilde büyüyor. İnsanlar teknelerini gölde çalıştıramaz hale geldi."
"Dominant bir tür olduğu için bulunduğu göldeki tüm otçul balıkları da yok ediyor ve ekolojik dengeyi tamamen bozuyor."
"Tek yol hızlı avcılık"
Kesici, "Carassius gibelio"un ekolojik dengeye daha fazla zarar vermemesi için Avrupa'da da yapıldığı gibi hızlı ve devamlı şekilde avlanmaları gerektiğini söyledi.
"Bu balık doğal bir balık değil ve insan vücudundaki ur nasıl temizlenmesi gereken bir şeyse bu balık da aynen öyle."
"Bazıları da bu balığı yok etmek için bundan daha güçlü balıkların göllere atılmasını gerektiğini savunuyor. Ancak bu yöntem de doğru değil. O zaman diğer balığın yaratacağı zararların önüne geçemezsiniz."
"Eğirdir Gölü'nden başlayarak 1950'lerde Alman balığı olarak bilinen tatlı su levreği atıldı. Bu balık göldeki dengeyi bozmaya başlayınca bu sefer Alman balığını yok edecek daha güçlü balıklar atıllar. Bu yolla göllerimizdeki ekolojik dengeyi bozduk."
"Ekolojiyi, biyolojiyi, doğal dengeleri bilmeden bu işleri yaptıkları zaman doğanın dengesiyle oynuyorlar. Bir gölde doğal olarak bulunan sazanlar, kefaller o gölün doğal organlarıdır. Siz bir organı yok ederseniz vücudu işlemez hale getirirsiniz. Burada da gölleri katlediyorlar." (EKN)