"Almanya, 2015’te, Suriyeli mülteciler gelmeden önce de bir göçmen ülkesiydi”
Yirmiye yakın ülkeden gazeteci ile “Almanya’da göç ve entegrasyon” başlıklı bilgilendirme gezisi için Berlin’deyiz.
Alman Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi’nden (SVR) Dr. Holger Kolb ile Almanya’daki mülteciler, göçmenler ve sığınmacılarla ilgili yasal ve siyasal duruma dair görüştük.
Almanya’daki nüfusun göçmen kökenleri, Almanya’yadaki göçmenlerin ülkelere göre dağılımı, 2015’in ardından Suriye’den sığınmacılık talebiyle gelenlere bilgileri aktarıyor.
“Nüfusun yüzde 20’sinin göçmen geçmişi var”
Dr. Kolb’un aktarımlarına göre Almanya, uzun zamandır bir “göçmenler ülkesi.” Onun sunumundan öne çıkan bilgiler şöyle:
* 2014’e dek Almanya’ya en fazla göç veren ülkelerin başında yine Avrupa Birliği üyesi ülkeler var. Polonya, Romanya ve İtalya’nın başını çektiği lisede AB üyesi olmayanların başında ise Rusya var.
* 2014’te Türkiye’ye göç, Türkiye’den Almanya’ya göçten daha fazla.
* Almanya’ya gelen vasıflı göçmenlerin oranı yüksek görünüyor. Bulgaristan ve Romanya’da yüzde 31, Doğu Avrupa’da 45 olan oran Almanya’da yüzde 68.
* Almanya nüfusunun yüzde 20’sini göçmen geçmişi olan insanlar oluştruyor. Almanya’da doğan ancak anne ya da babası başka ülkenin vatandaşı olan kişiler de bu grupta.
* Almanya’ya göçler 1970’te büyük gruplar halinde daha az ülkeden iken 2013’te daha fazla ülkeden daha azar sayıda göç şeklinde değişmiş.
* Almanya’ya geliş nedenleri sığınmacı başvurusunu beklerken bulunmak, aile, eğitim ve iş şeklinde değişiyor.
“2015’te 1.1 milyon sığınmacı giriş yaptı”
* 2015 yılı itibariyle Suriyeli sığınmacılar Almanya’ya göç edenlerin en büyük kısmını oluşturuyor.
2015’te sığınmacı statüsü için 476 bin 649 başvuru oldu. 1.1 milyon kişi Almanya’ya geldi. Ancak burada gelenlerin ne kadarının kaldığı, ne kadarının Almanya’yı geçiş ülkesi olarak kullandığının bilinmediğini vurgulamak gerekiyor.
* Sığınma başvurusu yapanlar Almanya’nın çeşitli kentlerine farklı oranlarda yerleştiriliyor. Başvuruları değerlendirilirken barınma ve sağlık eğitim gibi hizmetlerden yararlanıyorlar.
Vatandaşlık hakkı nereden nereye?
Göçmenlerin yoğunlukta olduğu bir ülkede vatandaşlık da önemli bir konu. Dr. Kolb, SVR olarak vatandaşlık hakkının belirli kuşaktan sonra kesilmesini tavsiye ettiklerini anlattı.
İnsanların yaşadıkları ülkeye dair söz hakkının olmamasının demokratik olmaması kadar, yaşamadıkları bir ülke hakkında söz hakkının olmamasının da demokratik olmadığını belirtti.
Erdoğan’ın seçim çalışmaları kapsamında Berlin’e gelmesinin, Merkel’in Almanyalı nüfusun göçmen olarak olduğu Brezilya’da seçim çalışması yapması kadar garip olduğunu söyledi.
SVR’nin önerisi, şöyle formüle etti:
“2015’te A ülkesinden Almanya’ya gelen X ve Y ilk jenarasyon.
“Onların 2025’te doğan çocukları (Z) ikinci jenerasyon. Z, hem Almanya hem de A ülkesinin vatandaşı.
“Z’nin 2050’de doğan çocuğu (Z1) üçüncü jenerasyon. Almanya vatandaşı ancak otomatik olarak A ülkesinin vatandaşı değil, A üllkesinin vatandaşlığı için başvuru hakkı var.
“2075’te Z’nin torunu (Z11) dördüncü jenerasyon olarak doğduğunda yalnızca Almanya vatandaşı.”
Dr. Kolb, bu önerinin hayata geçmesi için A ülkesinin de vatandaşlık haklarında değişiklik yapması gerektiğine dikkat çekti.
Bu önerileri siyasiler tarafından henüz dikkate alınmamış görünüyor. A ülkesini Türkiye diye tercüme ettiğimizde "Erdoğan ile bu konuyu tartışmanın mümkün olmadığı" görüşü, tavsiyeyi gündemden uzaklaştırmış gibi. (BK)