Çağla Ünlütürk Ulutaş'ın Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin (TÜSAM) sempozyumunda Türkiye’ye göç ederek ev hizmetlerinde çalışan kadınlara dair tebliği "Ev Hizmetlerinin Küreselleşmesi: Türkiye’de Ev Hizmetlerinde Çalışan Göçmen Kadınlar"da yer alan kadınların kendi ifadelerini ve öne çıkan bazı bölümleri aktaracağız.
Türkiye'ye başta Moldova’daki Gagauz Bölgesi’nden, Sovyetler Birliği'nin çözülmesinden sonra Türki cumhuriyetlerden kadınlar, ülkelerinde başka istihdam imkanı bulamadıklarından göç ediyorlar, son derece düşük ücretlerle istihdam ediliyorlar. Dil benzerliği ve coğrafi yakınlıkları dolayısıyla Türkiye’ye göç ediyorlar.
Çalışmada görüşülen Doğu Bloku ülkelerinden göç ederek Ankara’da ev hizmetlerinde çalışmış ve çalışmayı sürdüren 12 kadın iki kadından sekizi Moldovalı, üçü Türkmen ve biri Romanyalı.
Kadınların dokuzu evli, yedisi Türkle evli, ikisi bekar, biri boşanmış. Yaşları 51- 39 arasında değişiyor. Dördünün ikamet izni var, sekizinin yok. Üçünün çalışma izni ver, dokuzunun yok.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce, kadınlardan biri sosyal hizmet uzmanı, biri anaokulu öğretmeni, biri sağlık memuru, biri muhasebeci, biri terzi olarak ve diğerleri de çeşitli fabrikalarda işçi olarak çalışmışlar.
Göç nedenleri
Biri hariç görüşülen tüm kadınların göçü aile yaşam stratejilerinin bir parçası. Ülkelerindeki yüksek işsizlik, düşük ücret (aylık ortalama 15-30 dolar) ve zorlayıcı ekonomik koşullar hepsinin göç gerekçesi.
Kadınların hepsi "Ben Ruslardan çok memnundum. Tamam çok zengin değildik ama her şeyimiz vardı. Burada çok kötü anlatmışlar size, ama bizim durumumuz çok iyiydi." diyor.
Görüşülen kadınlardan Ducia “Biz şimdi sıkıntı çeksek de daha önce yaşamı gördük. Peki bizim torunlarımız ne görecek?” diye sormuş.
Kadınlardan dördünün eşi işsiz, bunlardan iki tanesinin eşi ise ağır hasta. Moldovalı Sonia "Sizin burada kadınlar rahat. Erkekler çalışıyor eve para getiriyor" demiş.
"Göç ajansları" kadınları göndermeden ücretlerine el koyuyor
Küçük çocuk sahibi kadınlar, çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak, çocukları evli kadınlar ise kendilerinin ve çocuklarının evlerini geçindirmelerini sağlamak amacıyla geldiklerini ifade etmişler. Kadınların önemli bölümü memleketlerine döndüklerinde ev almayı planlıyorlar. Ancak ev fiyatlarının sürekli yükselmesi nedeniyle dönüş sürelerini giderek erteliyor.
Görüşmecilerin tamamı Türkiye’ye turist vizesiyle yasal yollardan giriş yapmışlar. Ajanslar ilk ücretlerinin tamamına el koyduğu için, kadınların önemli bölümü iş değiştirme sürecinde ülke içinde kurdukları ağları kullanmayı tercih ediyor Kadınların önemli bölümü göç masraflarını karşılamak üzere borç alarak yola çıkmışlardır.
Sanal akrabalık bağı kadınlar üzerinde baskı kuruyor
Kadınların tamamına yakını, kendilerine evin bir ferdi gibi davranıldığını ifade etmiş. kadınlardan ikisi bakımını üstlendikleri yaşlı kadına “anne” diye hitap ediyor. Bununla birlikte, bir Türk’le evlenerek kendi hesabına çalışmaya başlamış olan bir kadın bu çalışma koşullarının kendisini işverene ne denli tabi kıldığını “ne kadar iyi davransalar da yatılı kalmak zor. Bazen kendimi evin bir eşyası gibi hissederdim” sözleriyle açıklamış. Maternalist ilişkiler çoğunlukla sınıf çelişkisini gizlese ve de yaratılan sanal akrabalık bağı en çok kadınların izin kullanmasına karşı bir baskı unsuru yaratıyor.
İzin kullanıp memleketlerinden diğer kadınlarla buluşup şehirde zaman geçirenlerse sınır dışı edilme korkuları nedeniyle kalabalık ortamlarda aralarında konuşmuyor, polisten gizlenmeye çalışıyorlar.
Çocuklarını özlüyorlar
Tümünün ilk dile getirdiği sorun çocuklarına duydukları özlem. Yüksek ceza bedelleri, polis korkusu; kötü gözle bakılmak, yalnızlık ve can sıkıntısı da sıkça dile getirilen sorunlar. Kadınların yasadışı statüleri, çalışma şartları ve ücretler ne şekilde düzenlenirse düzenlensin, onları adli mercilere başvurmaktan alıkoyuyor.
Türkiye’ye göç ederek Türkiye'de biriyle evlenen Tania gelecekten beklentisini şu sözlerle anlatmış: “Tek istediğim ekmek, barış ve sağlık. Bunlara sahip olduktan sonra her şeyle mücadele edebilirim”. (NZ/TK)