Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu'nun imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunuldu. 2005 yılında hazırlanan İltica ve Göç Alanındaki AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Eylem Planı'nın sonunda sığınma, iltica, göç ve yabancılara ilişkin bir düzenlemenin 2012 yılında çıkartılması öngörülmüştü.
Türkiye 1951'de imzalanan Cenevre Sözleşmesi'ne sınır çekincesi koyduğu için hala yalnızca Avrupa'dan gelen sığınmacılara mülteci statüsü veriyor. Meclise sunulan tasarıda bu çekince korunmakla birlikte Avrupa dışından gelen sığınmacılara başvurularının kabulü durumunda şartlı mülteci statüsünün tanınması ve üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeleri öngörülüyor.
Kanun tasarısına göre uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler ve aile üyelerinin eğitim ve öğretime erişim, sosyal yardım ve hizmetlere erişim, sağlık hizmetlerine erişim haklarının yanı sıra iş piyasasına erişim hakkına sahip olacakları belirtiliyor.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanun Tasarısı ayrıca İçişleri Bakanlığı bünyesinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmasını da planlıyor. Tasarının gerekçesine göre bu müdürlükten beklenen ise göç sistemi ile ilgili tüm kurum ve kuruluşları birlik ve koordinasyon içinde yöneterek, bu alandaki kurumsal sorumluluğu üstlenmesi.
Bugün Mülteci Hakları Koordinasyonu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği ile bir araya gelen Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Seferüstün yarın komisyonun gündemine alınacak kanun tasarısı hakkında örgütlerin görüşlerini aldı.
"Ayrımcılık Yasağı" kanunda yer almalı
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği'nin (MAZLUMDER) TBMM Başkanlığı'na kanun tasarısıyla ilgili sunduğu öneri raporunda, taslakta yer alan ve insan hakları açısından önemli görülen bazı maddelerin çıkarılmış ve eklenmiş olmasının ciddi bir sorun oluşturduğunu belirtti.
Raporda, kanun tasarısının 16. Maddesinde yer alan "Yabancının suç işleyebileceği yönünde kuvvetli şüphe bulunması" durumunda kişinin vizesinin iptal edilebilme yetkisinin idareye çok geniş takdir yetkisi tanıdığı ifade edilirken, kişiye suç işlemediği halde suç işleyebileceği ihtimali nedeniyle yaptırım uygulanmasının hukuk devleti ile bağdaşmayacağı, bu fıkranın çıkartılması gerektiği savunuldu.
Raporda, taslakta yer verilen ancak kanun tasarısında metinden çıkarılan Ayrımcılık Yasağı maddesinin geri eklenmesi gerektiği belirtildi ve gerekçesi şu şekilde açıklandı;
"Söz konusu taslak maddesi, Anayasanın 10 ve AİHS'in 14. Maddesine paralel olarak düzenlenmiş idi. Bu maddenin kanunda yer alması halinde, uygulamacılar için dikkate alınması gereken temel bir ilke olacaktır. Bu madde ile kanunda insan hakları, eşitlik ve ayrımcılık yapmama genel bir kural olarak yer almış olacaktır."
Terör tartışılabilir bir kavram
MAZLUMDER'in değişiklik önerilerinde ayrıca, tasarının sınır dışı etme kararı alınabilecekleri belirten 54. Maddesinde yer alan "Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi olanlar" fıkrasının tamamen kaldırılması istendi. Türk Ceza Kanunu (TCK) 59. Maddesine göre halihazırda bu suçlardan mahkum kişilerin sınır dışı edilmesiyle ilgili bakanlığa yetki verilirken, idarenin yargısal bir karar olmadan böyle bir yetkiyi ele geçirmesi hukuka aykırı olarak nitelendirildi.
"Diğer yandan terör kavramı, kullanıldığı yere göre tartışılabilir durumdadır. Ülkelerin politikasına göre terör veya özgürlük savaşçısı kavramları rahatlıkla yer değiştirebilmektedir. Ya da bazı otoriter ülkeler, şiddete ve silaha bulaşmadığı halde siyasi muhaliflerini terörizmle suçlayabilmektedir. Irak devlet başkan yardımcısı Haşimi hakkında, terörizm suçlamasıyla interpolden çıkarılan kırmızı bülten bunun en yakın tarihli örneğidir."
Yabancılar "anladıkları dilde" bilgilendirilmeli
Uluslararası korumaya başvuru yapacak kişilerle ilgili madde 64'teki düzenlemede kişilerin valiliklere bizzat başvurmalarının yanında yasal temsilci veya avukatla da başvuru yapabilmelerinin önünün açılmasını talep eden MAZLUMDER, yine başvuru sahiplerinin muhtemel sonuçlar, itiraz usulleri ve süreleri konularında vatandaşı olduğu ülkenin dilinde veya anladığı dilde kayıt esnasında bilgilendirilmesi gerektiğini de ifade edildi.
Taslakta yer almasına rağmen tasarıya giremeyen kişinin anladığı dilde bilgilendirilmesi ilkesinin yanı sıra tercümanlık faaliyetinin ücretsiz olacağının da yasada vurgulanması gerektiği ifade edildi.
Diğer sivil toplum örgütlerinin tasarıyla ilgili görüşlerinin önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılması beklenirken, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı yarın İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nda görüşülecek. Görüşme sonrasında hazırlanacak rapor TBMM Başkanlığı'na sunulacak. (MAF)