Yön Radyo'da yayınlanan Benim Üniversitelerim programında bu hafta, göç mağduru çocuklarla konuştuk. Bu konuda çalışmalar yürüten Başak Kültür ve Sanat Vakfı'nın gönüllüleri ve etkinliklere katılan çocuklar, vakfı ve çalışmalarını anlattılar.
Hümeyra Tusun, vakfın dar gelirli, yoksul, yoksun, göç mağduru çocuk ve gençlerin sanat yoluyla kendi sorunlarıyla baş etmelerini amaçladığını söyledi.
"Çocukların kendilerini özgürce ifade etmelerini sağlayacak çalışmaları yürütüyoruz. Vakfımızın çocuklar ve gençler dışında, onların ailelerine yönelik çalışmaları da var. Ayrıca çocuklara öğrenimlerini devam etmeleri için burs veriyoruz ve eğitime devam edememiş öğrencileri de destekliyoruz. "
"Bir evde üç aile yaşayabiliyor"
Göç etmiş ailelere mahalle muhtarları, alan çalışmaları ve vakıf öğrencilerinin duyurularıyla ulaştıklarını kaydeden Tusun, çocukların vakfa katılımlarıyla yaşanan değişimleri şöyle özetledi:
"Göç mağduru çocuklar, okulu bırakıp çalışmak zorunda kalabiliyorlar; dil problemi yaşayabiliyorlar, bu durum da onların kendilerine olan güvenlerini kaybetmelerine neden oluyor ve sonuçta okullarında başarısızlık olabiliyor. Uyum sorunu ve iletişimsizlik çocukların yaşadığı en temel sorunlardan biri. Çünkü ekonomik nedenlerden dolayı bir evde üç aile yaşayabiliyor. Çocuklar vakıfta kendilerini ifade etmeyi öğreniyorlar, kültürle ve sanatla tanışıyorlar. "
"Dokunsak zarar geleceğini düşünüyorlardı"
Vakıf gönüllülerinden Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Erol Hınç şunları söyledi: "Beş yıldır Başak Sanat'ta çalışmalar yürütüyorum. Vakfa ilk girdiğimde amacım burs almaktı. Daha sonra bağlama eğitmeni olarak ders vermeye başladım.
"Çocuklar başlangıçta çok çekingendiler, dokunsak bizden zarar göreceklerini düşünüyorlardı, ailesinde şiddet gördüğü için vakıfta da şiddet göreceklerini düşünenler vardı.
"Çocuklar vakıfta adeta başka insan oldular. Bir kızımız sadece evden bakkala gidebiliyordu, ailesinin erkek kardeşinin de vakfa gelmesi koşuluyla, onu vakfımıza getirdik. Daha sonra o kızımızı yurt dışına götürdük. Şimdi şan dersleri, kabak kemane dersleri alıyor ve kendini müziğe adamış durumda."
"Bilmediğim şeyleri öğrendim, unuttuğum şeyleri hatırladım"
Vakfa gelen çocuklarsa neler yaşadıklarını anlattı.
Ailesi Mardin'den İstanbul'a göç eden on yaşındaki Mizgin Orhan: "İlköğretim 4. sınıfta okuyorum. Vakıfta halkoyunları ve resim kursuna katılıyorum. Ben önceden folklor oynamasını bilmiyordum. Şimdi çok iyi biliyorum. Doktor olmak istiyorum."
İlköğretim 7. sınıf öğrencisi Betül Yılmaz: "Modern dans kursuna katılıyorum. Daha öncede vakıfta tiyatro kursu aldım. Diyarbakır'da modern dans gösterisi yaptık. Vakfa gelmeseydim iletişimim insanlarla daha az olurdu, vakfa gelince özgüvenim arttı; daha rahatım vakıfta."
Dicle Kuaz' ın ailesi Iğdır'dan göç etmiş. Dicle 10 yaşında. Kayışdağı Arifpaşa İlköğretim Okulu'na gidiyor. Vakıftaki çalışmalarıyla ilgili şunları söylüyor:
"'Folklor, modern dans ve resim etkinliklerine katılıyorum. Vakfa bir iki senedir devam ediyorum, bayağı bir şey öğrendim vakıfta. İngilizce'mi, resmimi, folklorumu, danslarımın hepsini geliştirdim. Daha önce de seramik kursuna katılmıştım."
İlköğretim 4. sınıf öğrencisi Muhammet Aydın: "Matematik ve İngilizce kursuna katılıyorum. Önceden de seramik çalışmalarına katılmıştım. Vakıfta, bilmediğim şeyleri öğrendim, unuttuğum şeyleri hatırladım." (EK/TK)