Kırk yıl önce göç etmiş insanların sorunlarına çözüm getirilmediğini savunan İHD, Tüm dünyada yoğun güvenlik sorununa rağmen sınırların ve vize uygulamalarının kaldırılmasının tartışıldığı bir dönemde büyük kentlere vize uygulama girişimlerinin çağdışı buluyoruz. dedi.
Temel sorunun, göç politikalarını bir zamanlar körükleyen sistemin sürüp sürmediği olduğunu savunan İHD İstanbul Şubesi, bugüne dek izlenen politikalara ilişkin eleştirisini şöyle duyurdu :
* Belediye başkanlarının katılımıyla yapılan toplantıda hükümeti temsilen konuşan başta Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve diğer yetkililerin göçün önlenmesine ilişkin getirdiği çözümler ırkçı ve ayrımcı unsurlar taşıyor.
"Bölgeler bilinçli olarak geri bırakıldı"
* Türkiye'de 1960'lı yılların başında kültürel asimilasyonu hızlandırmak amacıyla sürdürülen kampanyalar sonucu birçok bölge bilinçli bir şekilde ekonomik açıdan geri bıraktırıldı ve bunun sonucu milyonlarca insan yaşadığı toprakları terk ederek büyük şehirlere göç ederek burada yeni yaşam kaynakları yaratmaya çalıştılar.
Göçün yoğun olduğu Kürt bölgelerinde yaşanan gelişmelere bakıldığında sistemin bölge üzerindeki kültürel ve ekonomik asimilasyon politikasını devam ettiği ve bu politikadan vazgeçmediği görülüyor.
Yakılan binlerce köy, güvenlik gerekçesiyle yaşadıkları yerlerden sürgün edilen yada göç etmek zorunda bırakılan milyonlarca insan varken ve bu insanlarımızın sorunlarının çözümü için en ufak bir adım atılmazken ortaya atılan "büyük kentlere göç vizesi" tartışması kendi içinde ayrımcı ve ırkçı bir yaklaşım gösteriyor.
"Başbakan Eroğan da bir göç insanı"
Büyük kentlerin nüfus yapısı incelendiğinde buralarda yaşayanların neredeyse yüzde doksanın başka kentlerden ekonomik veya sosyal nedenlerle göç eden insanlar olduğu görülecektir.
Bu gerçeklik ortada iken ve bizzat bu tartışmaları ortaya atan Başbakan Tayyip Erdoğan da bir göç insanı iken sergilenen tavır ve sunulan öneri tam bir tezat oluşturuyor.
Göçü önlemenin yolu, insanların yaşam alanlarını ekonomik açıdan sürdürülebilir bir yaşam modelinin öngörülmesidir.
"Çözümün diğer yolu Kürt sorunu"
* Göçü önlemenin bir diğer yolu da Kürt sorunun çözümünde cesur atımlar atılmasında yatıyor.
* Bunlar yapılmadığı takdirde hiçbir çözüm göçü gerçek anlamda önleyemez. Keza uluslararası alanda yaşanan mülteci akının da temelinde ekonomik çözümsüzlüklere bireysel çözüm bulma ve insanca yaşama duyulan özlem var.
* Tüm dünyada yaşanan yoğun güvenlik sorununa rağmen sınırların ve vize uygulamalarının ortadan kaldırılmasının tartışıldığı bir dönemde büyük kentlere vize uygulama girişimlerinin çağdışı buluyoruz.
"Halklar arası ayrımcılığın açık göstergesi"
* Hükümet, göçü önlemek istiyorsa öncelikli olarak göçün nedenleri ortadan kaldırması gerekiyor. Bu ekonomik ve siyasal politikalar devam ettiği sürece göç Türkiye'de büyük sorun olmaya devam edecek.
* Yerel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde vize uygulamamsı fikrinin ortaya atılmasının, ülkeyi yönetenlerin kendi topraklarında yaşayan halklar arasında dahi ayrımcılık yapma niyetinin en açık göstergesi.
* İnsan hakları savunucuları olarak; her insanın istediği yerde ikamet etme hakkının olduğu inancıyla bu ayrımcılıklara karşı mücadele edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. (EÖ/BB)