Gizli tanık beyanı tek başına delil kabul edilir mi? Gizli tanıklık hukuka uygun mu, bu alanda ne gibi ihlaller ortaya çıkıyor, gizli tanıklık gerekli mi, yargılamalara ne gibi değişiklikler getirdi?
Halkın Hukuk Bürosu, bu soruların cevaplarını veren bir rapor hazırladı: "Örneklerle Gizli Tanık İstismarı."
Raporda, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK) 58. maddenin 2. ve 3. fıkralarıyla düzenlenen gizli tanıklığın sebebi olarak gösterilen "tanığı koruma" gerekçesinin makul olmadığı, zaten 5627 Sayılı Tanık Koruma Kanunu'nun bu işlevi gördüğü belirtiliyor.
Siyasi yargılamalarda sıkça kullanılan gizli tanıklığın amacının "delil yaratmak" olduğu vurgulanıyor.
"Tanık beyanı sübjektif bir delildir. Bir de bu tanığın kimliğinin, fiziki ve kişisel özelliklerinin gizlenmesi bu vasıtayı tamamen etkisiz hale getirir."
Özel yetkiliye, "özel tanık"
Halkın Hukuk Bürosu, doğası gereği adil yargılanma hakkına zarar veren ve savunma hakkını önemli ölçüde kullanılamaz hale getiren gizli tanıklığın sıradan bir duruma dönüştüğünü vurguladı.
"Özellikle son üç yıldır özel yetkili mahkemelerde görülen tüm davaların gizli tanıklar üzerine inşa edildiğini söylemek mümkün."
"Yargılamalar; beyanlarının nerede, nasıl, hangi koşullarda alındığı bilinmeyen, sorgulanamayan, söylediği bilgiyi nasıl elde ettiği öğrenilmeyen, beyanlarının doğruluğu/inandırıcılığı tartışılamayan, yargılama makamlarının dahi çoğunlukla doğrudan temas edemediği, yalnızca polis tarafından dinlenen kişinin beyanları üzerine şekilleniyor."
"Yalnızca bu beyanlarla insanlar aylarca, yıllarca tutuklu olarak yargılanıyor, hapis cezası alıyor."
"Tanık duruşmada dinlenmeli"
Raporda, soruşturma aşamasında savcı veya polise verilen ifadenin mahkemede okunmasının, "tanıklık" olarak kabul edilemeyeceği de belirtildi.
"Gizli tanıkların ilk ifadesi çoğunlukla soruşturma aşamasında ve polisler tarafından alınıyor."
"Tanığın o andaki ruh hali, dış görünümü, mimikleri, yüz ifadesi, tepkileri, sesinin tonu, hal ve tavrı, söylediklerinin değerlendirilmesi açısından çok önemlidir, dolayısıyla kararı verecek olan mahkemenin, kişiyi bizzat dinlemesi gerekir."
Özellikle, davadaki tek delilin tanık beyanı olduğu hallerde, tanığın duruşmada dinlenmesi gerektiği ifade edildi.
Şikayetçi, "tanık" oldu!
Raporda, gizli tanıklık uygulamasının "istismar edildiğine" yönelik örnekler de verildi.
"Sanığı gizli tanık olarak dinleyen polis ve buna izin veren savcı suç işlemiş olur. Ancak İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, sanık Y.E.T. gizli tanık yapılarak ifadesi ikinci kez alındı. Gerçek, Y.E.T.'nin duruşmadaki açıklamalarıyla ortaya çıktı."
Rapordaki başka bir örnekte de şikayetçi, "gizli tanık" oluyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, T.Y. ve R.Y. isimli şikayetçiler, Gizli Tanık-1 ve Gizli Tanık-2 adıyla tanık olarak da ifade veriyor.
"Şikayetçi suçtan zarar gördüğünü iddia eden kişi olduğundan sanıkların cezalandırılmasını ister, taraflı davranır. Şikayetçinin tanık olması hukuka da kanuna da aykırı. Ayrıca, davada şikayetçi olarak açık kimliğiyle yer aldığından, 'gizli tanık' olarak kimliğini gizlemesinin pratik bir yararı da bulunmuyor."
Halkın Hukuk Bürosu, gizli tanıklık uygulamasındaki yanlışların, "ancak gizli tanıklık uygulamasının tamamen ortadan kaldırılmasıyla çözülebileceğini" açıkladı.
Ayrıca süren davalardaki gizli tanık beyanlarının dosyalardan çıkarılması ve yasal değişikliğin bu yönde düzenlenmesi gerektiği ifade edildi. (AS)