Hakkari'deki Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) operasyonlarında "Oyun Bozan" adıyla gizli tanıklık yapan M.E.'nin "ifadelerinin gerçek dışı olduğunu" söylemesinin ardından, gizli tanıklık sistemi Meclis'e taşındı.
M.E., 27 Temmuz'da Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen KCK duruşmasında, "Oyun Bozan adının kendisine ait olduğunu ve ifadelerinin tümüyle gerçek dışı olduğunu, polis zoruyla verildiğini beyan etmişti.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, tutuklu Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın talebi üzerine verdiği önergede, "gizli tanklık sisteminin" yol açtığı sorunların giderilmesi için Meclis araştırması açılmasını talep etti.
Buldan, M.E.'nin bu itirafının ardından Muş Cezaevinden gönderdiği mektupta, hukuk sistemine ve adalet ilkesine olan güveni yerle bir edecek açıklamalar bulunduğunu belirtti.
"Tutuklanmamak için yaptım"
Önergeye göre, M.E. mektubunda şunları iddia etti:
"2009 yılında Hakkari'de gözaltına alındım. TEM Şube'de Murat ve Şahin adlı iki polisin tehdit ve şantajlarına maruz kaldım. Korktuğum için 'gizli tanık' olmayı kabul ettim. Bana baskı uygulayanlar arasında Hakkari Savcısı da vardı. Bundan sonra birçok kişi hakkında ifadeler verdim, ancak hiçbir ifadem doğru olmadığı gibi bunların tamamı polisler tarafından hazırlandı."
"Hiç tanımadığım, bilmediğim kişiler ve Kürt siyasetçileri üzerine ifade verdim. Aslında söz konusu kişilerin hepsi de polisin tutuklamak isteyip de tutuklama için delil bulamadığı kişilerdi. Bu kişiler için düzenlenen komplolara alet edildim."
"Ben böyle bir onursuzluğa imza attıktan sonra düşürülmüşlüğün sınırsızlığı içinde kendimi kaybedip, tanıdığım bazı kişilerin üzerine de iftirayla ifadeler verdim. Bütün bunları işkence görmeme ve tutuklanmama karşılığında yaptım."
"Ama tutuklandım, önce Van F Tipi ardından, Muş E Tip Cezaevi'ne gönderildim. Cezaevinde gün geçtikçe içine girdiğim onursuzluğu düşündükçe psikolojim bozuldu. Bu nedenle mahkemeye dilekçe yazıp, pişmanlık yasasından yararlanmaktan ve gizli tanık olmaktan vazgeçtiğimi söyledim."
"Mahkemeye verdiği dilekçenin ardından, 'Duruşman var' denilerek, Van Adliyesi'ne götürüldüm. Burada bir savcı ve iki hakim benimle konuştu, Hakkari Emniyeti'nde bana imzalatılan ifadeleri kabul etmemi ve bundan vazgeçmememi istediler. Aksi taktirde benim ve ailemin zor durumda kalacağını söyleyerek, tehdit ettiler. Ancak ben kabul etmedim, ifadeleri reddettim. Bundan kısa süre sonra tehditlerini yerine getirip iki kardeşimi tutukladılar."
Buldan, "İnsanları korkutma ve şantajla tanık haline getirmek hukuk devletine yakışır bir uygulama olamaz. Demokratik hukuk devletlerinde, büyük bir siyasal ve adli krize yol açabilecek bu denli önemli bir iddia ile ilgili, hiç kimse hakkında bir soruşturma yürütülmemesi de adalet duygusunu zedeler" dedi.
Önergede, son yıllarda neredeyse tüm siyasi davalarda uygulanan gizli tanıklığın, adli yargılanma hakkının ön koşullardan biri olan şeffaflığı ortadan kaldırdığı da ifade edildi. (AS)