6 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ın işyerlerinde ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan olayların nedenlerine ilişkin sözlerine DİSK’e bağlı Gida-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan yanıt verdi.
Başbakan Yıldırım, “Eldiven takmaz, baret giymez, güvertede çalışır kemer takmaz, sürekli peşlerinden koşacaksın, her an başında duracaksın” diyerek işyerlerindeki ölüm ve yaralanma olaylarının çalışanların hatalarından kaynaklandığını savunmuştu.
“Soma, Ermenek, Torunlar, Marmara Park AVM… Hangisinde patronlar tedbir almış?”
Gida-İş Sendikası Genel Başkanı Aslan, bugün yaptığı açıklamada, “Soma, Ermenek, Torunlar, Marmara Park AVM, Tuzla Gisan Tersanesi, Şirvan… Bunların hangisinde patronlar tarafından tedbir alınmış, ama işçi alınan tedbirlere uymamış, bir söyleseler” dedi.
Aslan, İstanbul’daki kongrede bulunan sendika yöneticilerini de şu sözlerle eleştirdi:
“O toplantıya katılan sendikacılar ne yazık ki Başbakan'a bir cevap vermemişlerdir. Sadece toplantıya katılanlar değil, genel olarak derin bir sessizlik vardır. Kimi sendikalar ve sendikacılar iktidarın arka bahçesi ve koltuk değneği haline gelmiştir; görevleri her koşulda iktidarı savunmaktır. Kimi sendikalar ve sendikacılar küçük çıkarlar uğruna ses çıkarmamaktadır. Süreci sessiz geçiştirerek, hükümetin gitmesini beklemektedirler. Sendikal bürokrasi işçilerin sömürülmesine çanak tuttuğu gibi, ölümüne de neden olmaktadır.”
Aslan, açıklamasının devamında, “İşçi ise karnını doyurmak için artık iş gücünün yanında hayatını vermek zorundadır… Buna tepki ise ya raporlarda kalmakta ya da ağız ucuyla yapılan açıklamalarla kendisini göstermektedir. Bu gidişe dur demek ve iş cinayetlerinin önüne geçmek için iktidar ve sermaye karşısında mücadele etmeye, ölümlere neden olan politikalarına karşı çıkmaya, grev hakkını kullanmaya, talepler için sürekli bir mücadeleye ihtiyaç vardır” dedi.
Başbakan Yıldırım ne demişti
Başbakan Binali Yıldırım, 6 Mayıs’taki kongrede yaptığı konuşmada şunları söylemişti:
“Biz tersanede gemi yaparken çalışanlara baret giydirmek için alnımızın derisi çatlardı. ‘Bana bir şey olmaz!’ Kardeşim sana bir şey olmaz deme, canın bu kadar ucuz değil. Çoluğun var çocuğun var, geleceğin var. Yok eldiven takmaz, baret giymez. Güvertede çalışır kemer takmaz… Sürekli peşlerinden koşacaksın. Her an başında duracaksın. Mesela bir tane sac kaldıracak. Şöyle bir plaka… Ona bir tane mapa yapıyor. Aslında mapayı saca kesintisiz bir şekilde kaynatması lâzım. Kaynatmıyor. Bir punto atıyor. Sacı kaldırıyor. Soruyorum, ‘Niye böyle yapıyorsun kardeşim?’. ‘Abi’ diyor, ‘Merak etme, bir punto bir tondur’ diyor. ‘Bu sacın ağırlığı da 300 kilo. Rahat rahat kaldırır’ diyor. Daha yarı yolda sac düşüyor. Ondan sonra olanları siz düşünün. Demek ki her şey insan…”
“Düzenlemeler, iş hayatında içinden çıkılmaz sorunlara sebep oluyor”
Yıldırım, iş güvenliği için yapılan düzenlemelerin küresel rekabeti olumsuz etkilememesi gerektiğini de şu sözlerle ifade etmişti:
“Bu kazalar olduktan sonra tepki olarak düzenlemeler yapıyoruz, ipin ucunu da kaçırıyoruz. Tepkiyle yapılan düzenlemeler bazen iş hayatında içinden çıkılmaz sorunlara da sebep oluyor. Hem iş emniyeti, iş sağlığı tedbirlerini alacağız, hem de küresel rekabette geride kalmayacağız.”
Titanik'i örnek gösterdi
Kongredeki konuşmasında Yıldırım, işyerlerinde yaşanan ölüm olaylarından sonra düzenlemelerde değişiklik yapılmasına örnek olarak, 1912 yılında transatlantik yolcu gemisi Titanik'in bir buzula çarparak batmasını göstermişti.
Yıldırım ayrıca, 15 yılda çalışan sayısı yüzde 177 artarken iş kazalarında yüzde 38’lik azalma sağlandığını da belirtmişti. (ŞA)