Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) "Hayvanları Koruma Kanunu"nda yapmayı planladığı değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kulislerinde ve sosyal medyada konuşulmaya devam ediliyor.
Sokakta yaşayan hayvanları ve esasen tüm toplumu ilgilendiren yasa değişikliğinin henüz kesin olmayan taslağına göre, barınaklara bırakılan/barınaklarda yaşayan köpekler 30 gün içerisinde “sahiplenilmezse” enjeksiyon ile uyutulacak, yani öldürülecek. “Sahiplenilen” ve uyutulan köpeklerden sonra boşalan barınaklara yeni köpekler getirilecek ve süreç bu şekilde ilerleyecek.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili TBMM Tarım, Orman ve Köyisleri Komisyonu üyesi Orhan Sarıbal’la sokaktaki hayvanlara yönelik yasa değişikliğini konuştuk.
“Bu hafta toplantı olacak”
Sokaktaki hayvanlara yönelik yasa değişikliğinin önümüzdeki hafta Meclis’e gelmesi öngörülüyor, sizin Meclis Tarım Komisyonu üyesi olarak değişikliğe dair bilginiz nedir?
Bu konuda muhalefet parti milletvekillerini elbette ya haberdar etmiyorlar ya da çok sınırlı bilgi veriyorlar. Şu ana dek bize bildirilen bir karar yok; ancak “duyduğumuz”, çalışmalarda sona gelindiği. Kamuoyunda oluşan tepki nedeniyle iki-üç haftadır değişikliğin komisyona gelmesini bekletiyorlar biliyorsunuz, arayı soğutmaya çalışıyorlar. Başka gündemleri öne çıkarmaya çalışıyorlar. Halkın, sivil toplum örgütlerinin ve aydınların, sanatçıların tepkisinden çekindiler. İşin kötüsü ise başta da belirttiğim gibi, bize bu konuda çok sınırlı bilgi vermeleri.
Amiyane tabirle “dedikodu” üzerinden Tarım ve Orman Komisyonu'na nasıl bir değişiklik sunulacağını biliyoruz. Ancak bu hafta komisyonun gayriresmi bir toplantısı olacak, orada detaylarını Bakan Yumaklı’ya sorabileceğiz.
Siz zootekni çıkışlı bir ziraat mühendisisiniz aynı zamanda. AKP için bu değişikliğin en önemli gerekçelerinden biri “halk sağlığı”. Bununla ilgili yorumunuz nedir?
Tamamen yalan elbette. AKP’nin kendisi bir halk sağlığı sorunu. Öne sürdükleri argümanlardan en önemlisi bu dediğiniz gibi. Ancak baktığınızda hastalıklı hayvan ithalatı yapan bizatihi Tarım Bakanlığı’nın kendisi. Almanya'nın mavi dil virüsü nedeniyle yasak bölge ilân ettiği BT-3’te hayvan ithalatı yasağı varken Türkiye 13 Mayıs ve 30 Mayıs 2024'te yaptığı iki yeni yazışmayla istisna kararı getirdi ve bu istisnalarla o bölgelerden hayvan ithalatının önünü açtı. Bir taraftan at etleri yakalanıyor ve toplu şekilde imha ediliyor. Bakıyorsunuz, diğer yandan ise salmonella bakterisi taşıyan hayvanların etlerini ülkeye sokuyor.
Sonra kalkıp köpeklerle ya da sokak hayvanlarıyla ilgili sağlık riski var, can tehlikesi var diye açıklama yapıyorlar. Buna kargalar güler. Yıllardır yürüttüğü ve ülkenin başına bela ettiği politikalara bakınca, AKP’nin argümanlarının ne bilimsel açıdan ne de toplumsal açıdan bir gerçekliği var. 20 yıldır iktidardalar. Bu sorunun tek gerçekçi ve kalıcı çözümü etkin kısırlaştırmaydı. 20 yılda nasıl bir kısırlaştırma politikası yürüttüler? Politika yürütmeyi bırakın, umurlarında olmadı. Şimdi de uyutalım, diyorlar. Kendi beceriksizliklerini başka canlıların, başka insanların üzerlerine atıyorlar. Yaşam hakkına, doğaya, ekosisteme, hayvanlara karşı düşmanca politika yürütmelerinin en önemli nedeni bu.
“Çocukların güvenliğini riske atan yaz saati uygulaması”
Bir diğer argüman ise köpeklerin “çocuklara saldırdığı” haberleri ve beraberindeki iddialar. Bununla ilgili yorumunuz nedir?
Bu, onlar için en kullanışlı argüman. Hayatının büyük bir bölümünde hayvanlarla yaşamış, çobanlık yapmış biri olarak şunu söylemek istiyorum: Eğer siz hayvanlara zarar vermezsiniz, hayvanlar size kolay kolay zarar vermez.
Saldırılar olmuyor mu? Elbette oluyor. Ancak bakın, bu saldırıların gerçekleşmesinin en önemli nedenlerinden biri, halkın tepkisine rağmen uygulamaya koydukları ve geri çekmedikleri yaz saati uygulaması. Çocuklar her tehlikeye açık bir şekilde, kör karanlıkta okula gidiyor. Köpekler uyuduğu esnada insanlarla karşılaşınca ve onların ani hareketlerine denk gelince saldırganlaşabiliyorlar. Ki, zaten bu hayvanları kısırlaştırmıyorlar.
Bu haberler üzerinden bir de kuduz riski açıklamaları yapıyorlar. Kaç tane kuduz vakası tespit etmişler Türkiye’de, çıkıp açıklasınlar. Geçen sene 230 bindi, 2023’te 400 bine çıktı diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Gıda güvencesini yok ettiler, halk sağlığını kendileri tehlikeye attı ve şimdi bunun faturasını sokak hayvanlarına kesiyorlar. Bu, bilimsel akıl yoksunluğudur. Bu, bilerek insanları tahrik etmek ve toplumu kutuplaştırma çabasıdır.
Orhan Sarıbal hakkında
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünü bitirdi.
1989-1992 döneminde SHP, 2003-2007 döneminde CHP Gürsu İlçe Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 2005-2007 yılları arasında CHP Bursa İl Delegesi oldu. 2004-2009 ve 2009-2014 dönemlerinde CHP’den Gürsu Belediye Meclis Üyeliği görevini yürüttü.
2003-2015 yılları arasında TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu’nda değişik görevler üstlendi. 2002-2006 yılları arasında Gürsu Muhtelif Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve Gürsu Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 2006-2010 döneminde Gürsu Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı görevini yürüttü.
“Mevsimlik Tarım İşçilerinin Yaşam Koşulları (2013)” ve “Türkiye’de ve Bursa’da Tarım (2013)” konulu raporlar ile Nota Bene Yayınları’ndan çıkan “Türkiye’de Tarımın Ekonomi Politiği 1923-2013” başlıklı kitapta iki adet bölümün yazımında görev aldı.
Evli ve iki çocuk babası. 1966, Erzincan doğumlu. (TY)