2 Aralık 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde Diyarbakır Sur'da öldürülen Hakan Arslan'ın kemiklerinin 29 Ağutos'ta babasına bir torba içinde teslim edilmesinin, Kürt halkının, insan hakları savunucularının ve demokratik kamuoyunun vicdanında yarattığı isyan İstanbul duvarlarına yansıdı.
TIKLAYIN-Arslan'ın kemikleri 7 yıl sonra torbada teslim edildi
İtalya'nın önde gelen grafik sanatçılarından Gianluca Costantini, Arslan'ın cenazesinden geriye kalanların 7 yıl sonra bir torba içinde babasının ellerinde taşınmasını İstanbul'da bir duvara resmetti.
Costantini beyaz zemin üzerine siyah çizgilerle yarattığı desende Arslan'ın kalıntılarının yerine onun kırmızıyla çizilmiş portresini yerleştirerek, babasının ellerinde özenle taşıdığı şeyin bir nesne değil oğlunun kişiliği olduğunu vurguladı.
Costantini babadan, oğuldan, halktan ve toplumdan esirgenen saygıyı hakkı olanlara iade ederken, resmiyet dünyasının saygısızlığına da sanatkarca bir isyanla karşılık verdi.
Costantini, İstanbul varoşlarında bir sokaktaki boş, beyaz duvara çizdiği grafiği fotoğraflayarak, Twitter hesabından "Hakan Arslan ve babası #Istanbul sokaklarında" sözleriyle paylaştı.
on the streets of #Istanbul. pic.twitter.com/6zeUqunIwE
— Gianluca Costantini (@channeldraw) August 30, 2022
Köyüne gömüldü
Öldürülmesinden yedi yıl sonra, 29 Ağustos'ta babası Ali Rıza Arslan'a bir torba içerisinde teslim edilen Hakan Arslan'ın kalıntıları, Erzurum'un Karayazı ilçesinin Çavuş köyünde toprağa verilmişti.
Tepkiler
Arslan'ın kalıntılarının babasına özensizce ve ölüye gösterilmesi hak olan saygıdan uzak bir şekilde bir torba içinde verilmesi Kürt halkı ve kurumları ve toplumsal muhalefet sözcüleri arasında büyük tepki topladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal "insanlığın ve sözün bittiği yer" olarak nitelediği tutuma Twitter hesabından tepki gösterdi.
7 yıl önce Amed Sur da öldürülen Hakan Arslan’ın parçalanmış bedeni bir torba içinde babasına verildi.
— Akın Birdal (@akin_birdal) August 29, 2022
İnsanlığın ve sözün bittiği yer.
Ve elbette unutulmayacak. pic.twitter.com/PxlrYn4Uzv
Diyarbakır Barosu da işlemi yapan kamu görevlilerinin cenazenin kutu çerisinde adliyede aileye teslim edilmesi, işkence, insanlık dışı ve kötü muamelede bulunulması, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri gereğince cenazenin usulüne uygun teslim edilmemesi nedeniyle "görevi kötüye kullanma" suçu işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Baro başvurusunda "Cenazenin kutu çerisinde adliyede aileye teslim edilmesi, ölüye, hatırasına, cenazeye saygıyı ve gömülme hakkını ihlal edici nitelikte olup kişinin hatırasına hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 130/2. Maddesi gereğince şüphelinin yargılanarak cezalandırılması gerekir." dedi.
Onurlu bir şekilde gömülme hakkı
Diyarbakır Barosu, gömülme hakkının ve kişi hatırasına saygının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 8. Maddesi'nin aile hayatına saygı hakkı kapsamında bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Baro suç duyurusunda "Herkesin, ailesinin geleneklerine uygun olarak, onurlu bir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyi defnetme, ahlaki görevlerini yerine getirme fırsatına sahip olma ve insan niteliğini gösterme, son yolculuğuna uğurlama, kederlenme, matem tutma ve ölüyü anma hakkı bulun[duğunu]" ayrıntılı olarak açıkladıktan sonra. "Ayrıca toplum ve devlet tarafından nasıl görülürse görülsün, bütün medeniyetlerde kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olan bir mezara sahip olma hakkı [olduğunu]"ndan altını çizdi.
Baro suç duyurusunun gerekçesinde "[...] devletin, güvenlik güçlerinin ve yerel mahkemelerin, gerekçesi ne olursa olsun, insan onuruna yakışır şekilde gömülme ve insanların yakınlarını gömebilme hakkını gözeterek yaklaşması gerek[tiğini]" önemle belirtti.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, İzmir'de "Adalet Nöbeti"nin 110. gününde konuşan tutuklu yakını Hanım Sever de, "[...] Yaşanan bu savaşlar son bulsun. [...] Çocuklarımız ölüyor, bize cenazeleri vermiyorlar. Bir kutuya koyup ailesine teslim ediyorlar. Anneler olarak bu yaşananları kabul etmiyoruz. Artık yeter" diye seslendi.
Gianluca Costantini |
51 yaşındaki İtalyan karikatürist, sanatçı, çizgi romancı ve aktivist Gianluca Costantini Ravenna Güzel Sanatlar Akademisi'nden 1995'te mezun oldu. 1993'te ilk çizgi roman dergisi Schizzo n°5'i yayımladı. 1994'te Il manifesto gazetesi ve Neural cyberpunk dergisi ve çağdaş sanat dergisi Museo Teo Art Fanzine ile birlikte çalışmaya başladı. 1994'te tanıştığı graffiti sanatçısı Marco Teatro'yla Milano, Bologna, Roma, Torino ve Lugano'da ortak çalışmalar yaptı. Çizgileri Underground Comics Magazine Interzona, Katzyvari, Alter Vox Magazine, Tribù Magazine d'urto, Fagorgo, Stripburger (Slovenya), Milk and Vodka (İsviçre), laikku (Finlandiya), Kerosene ve Garabattage'de (İspanya) yayınlandı. İtalya'da büyük beğeni toplayan ve kültür çevrelerinde saygısını kazanan politik çizgi romanları arasında, 2009'da Elettra Stamboulis'in yazdığı, Osmanlı ressamı Osman Hamdi Bey'in hayatını anlatan çizgi roman "İstanbul'un Kaplumbağa Terbiyecisi"ni yayımladı. 2009'da Londra'da Lazarides Gallery'de 2010'da Salon du dessin contemporain'de ve Paris'te Carousel du Louvre'da sergiler açtı. 2014'te Dox Centre for the Contemporary Art of Prag'da ve Buenos Aires'teki Diogenes Taborda Mizah Grafik Müzesi'nde sergiler açtı. Gianluca Costantini, 2016'da çizimleri nedeniyle Türkiye'de "terörizm" suçlamasına uğradı. 2016'da Yanis Varoufakis tarafından kurulan DiEM25 Avrupa'da Demokrasi Hareketi 2025'in etkinliklerinde yer alıyor ve aktif olarak Ai Weiwei ile birlikte çalışıyor. Gianluca Costantini, 2009'dan beri Bologna'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde, 2012'den bu yana da Macerata ve Ravenna'da öğretmenlik yapıyor. |
(AEK)