20 yılda 56.872 Km. yol gitmiş; 23 kente uğramış; 5 ülkeye gitmiş; 429 sinema günü yaşatmış; 69 ülkeden 1762 film göstermiş ‘sinema aşkı’ uğruna, Gezici Festival. Bunca yıldır sinema aşığı seyircisine ulaşmak, onlara güzellikler yaşatmak için yollarda olan Gezici Festival bu yıl 45 filmlik şahane bir seçki hazırlamış. Programda 11 bölüm var: “Dünya Sineması”, “Türkiye 2014”, “Sinema Aşkına!”, “Murathan Mungan: Gerçeğe Açılan Üç Kapı”, “Müzede Bir Gün”, “Uyandıran Masallar: Canan”, “Osmanlı’dan Manzaralar”, “Tuncel Kurtiz’le Yola Devam”, “Kısa İyidir”, 20 Yılın En İyi Kısaları”, “Çocuk Filmleri: Kore”.
Ruhunu sevdiğim festival
Ankara, Eskişehir ve Sinop’lu “Gezici-sever”leri ihya edeceğine ve sinema aşklarını daha bir pekiştireceğine inandığım Ankara Sinema Derneği’nin düzenlediği Gezici Festival ekibine ve her düzeyde emeği geçenlere Ankaralı ‘gezici-severler’in tümü gibi müteşekkirim. 20 yıldır müdavimi olduğum ve her birinde zamanıma, gönlüme ve parama koşut sayıda film izlediğim bu festivalin ruhunu seviyorum ben.
28 Aralık’ta Ankara’dan yola çıkacak olan, Eskişehir’e uğradıktan sonra 8 Aralık’ta Sinop’ta sona erecek olan festivalin başlamasına saatler kala, festivalin genel sekreteri Dr. Ahmet Boyacıoğlu ile söyleşi yapmak için Ankara Sinema Derneği’ne gittiğimde sakin bir taşkala hüküm sürüyordu, mekânda. Boyacıoğlu ile yaptığım söyleşi esnasında festivale dair merak ettiklerimi sordum; o da tüm samimiyetiyle yanıt verdi.
“Dijital istemem, cesedimi çiğneyin” derdim ama…
20 yıl çok uzun bir süre. İlk yılında doğan bebek şimdi 20 yaşında, üniversite çağında. Bu sürede saçlarım bembeyaz oldu, dedim Başak’a sabahleyin. ‘Gezici Gazete’ için sayısal verileri çıkarırken çok şey yaptığımızı anladık.
İnternet, TV yoktu, bilgisayar ise ‘eh’ düzeyinde vardı ilk yıllarda. Bir fotoğrafa ihtiyacımız olduğunda, bulabildiğimiz bir kitaptan ‘fotoğrafın fotoğrafı’nı çekip basardık. Şimdi ise internetten fotoğrafın çözünülürlüğüne bakıyor, daha iyisini arıyoruz. Bütün filmler 35’likti ve bir kutu 15-20 kg. ağırlığındaydı. Dijital istemem, cesedimi çiğneyin, derdim. Oysa şimdi her şey dijital. İlginç, tuhaf, hızlı bir gelişme. Yaptığımız iş hiç kolay değil, ama zevkli. Çok yol kat ettik bu sürede.
Yolumuzun üstündeki Kastamonu’ya da uğrayacağız
İki hafta önce Kastamonu’daki İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısından -aynı zamanda Radyo-Televizyon-Sinema Bölümü Başkanı- bir e-posta aldık. 900 öğrencileri varmış. “Ilgaz dağının ardındayız. Ne Ankara, ne İstanbul görüyor bizi. Unutulmuş durumdayız. 20 bin üniversite öğrencisi var. Sinop’a giderken yolunuzun üstünde Kastamonu; bize de uğrayın”, diyor. Tamam, dedik. İki film gösterip bir de söyleşi yapacağız, bu durakta.
“Az parayla festival yapıyoruz”
Ne deneyimler yaşadık bu sürede; bilseniz. Mesela; az parayla festival yapmayı öğrendik Kültür ve Turizm Bakanlığı neredeyse tek sponsörümüz. Küçük mucizeler yaratmak gerekiyor bu durumda. Adana Altın Koza’nın sadece açılış töreni bütçesi kadar bizim festivalin bütçesi.
Festival Cuma 12.15 seansıyla açılıyor. Başlamasına 44 saat kala 2.796 bilet satılmış 7.700 toplam koltuk sayımız var. Yani yüzde 36’sı satılmış, şimdiden. Bu başlayacağı güne kadar yüzde 45’leri bulur, anlamına geliyor. Tuhaf geliyor insana. Çok hoş geliyor insana. Tiyatro bileti erken alınır değil mi? Mesela; “Kültür Katedralleri filmi ile “Leviathan’ filminin biletleri bitti şimdiden. Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki(ÇSM) gösterimler ücretsiz. Tüm koltuklar dolacak muhtemelen orada. Eskişehir’de de öyle olacağı kesin.
“İzleyicinin nabzını tutmak önemli”
Festival düzenlerken programı çok iyi dengelemek gerekiyor. İzleyicinin nabzını tutmak önemli. Seyirci dışarı çıktığında, böyle film olur mu, dememeli. İlk kez festival düzenleyenler için çok zordur bu iş. Ama biz diyelim ki bir önceki yıl salon sandalyelerinin çok rahatsız olduğunu gördük; ertesi yıl değiştirtiyoruz onları.
Biz Ankara Sinema Derneği olarak Gezici Film Festivali dışında başka işler de yapıyoruz. Altın Koza’nın uluslar arası bölümünü, Berlin ve Cannes Festivallerinin Türkiye standtlarını yapıyoruz. Bu yıl başka işler de yaptık. Venedik Film Festivalinde standt açtık. Saraybosna’da, Güney Kore-Busan’da, İspanya-Wallodolid’de Türkiye’yle ilgili resepsiyonlar verdik, film gösterimleri yaptık. Mart ayında Zeki Demirkubuz’la ‘Bulantı’yı çektik; şimdilerde ‘post production’ aşamasında. 2014 çok yoğun geçti anlayacağınız.
Mungan gerçekle ilişkilerimiz sorguluyor
20. yılımız için artı itina gösterdik. Bu yıla özgü yeniliklerimiz var. Murathan Mungan’ın “Gerçeğe Açılan Üç Kapı” bölümü bunlardan biri. Mungan, gerçekle olan ilişkimizi sinema aracılığıyla sorguluyor. “Fotoğrafta ne görmek istiyoruz?: Cinayeti Gördüm”, “Ne duymak istiyoruz?: Konuşma” ya da “Hangi hikayeye inanmak istiyoruz?: Rashomon”. Çok ilginç bir yaklaşım. İnsanlık durumuna dair bir düşünce egzersizi, bir nevi.
ÇSM’deki “Osmanlılardan Manzaralar” seçkisi için Hollanda Eye Fim Enstitüsü ile işbirliği yaptık. 1896-1922 yılları arasında çekilen, süreleri 2-13 dakika arasında değişen 18 film gösterilecek, bu bölümde. Tuncel Kurtiz’in belgeseli; “E-5 Ölüm Yolu” da var programda. Bu yıla özel “20 Yılın En İyi Kısaları” da ÇSM’de gösterilecek. Çocukları bu yıl da Kore filmleriyle sevindiriyoruz.
Uyandıran Masallar
Güncel sanat alanının önemli isimlerinden CANAN’ın video çalışmalarını “Uyandıran Masallar” seçkisi de var programda. Toplumsal cinsiyet, iktidar ve şiddet konulu video enstalasyonları sergisini açıyoruz; Galeri Siyah-Beyaz’da. Söyleşi de yapacağız, Canan’la. İki filmlik bir seçki olan “Müzede Bir Gün” bölümü de bu yılın yeniliklerinden.
Tekrarı yok bu festivalin. Bazı filmler tek gösterimlik. Biz 5 Aralık’ta Ankara’da değiliz, yollardayız. Büyülü Fener’deki filmlerden sadece “Dile Veda” ve Diktatör Olduğumda” bir kez gösterilecek, diğerleri ise iki. ÇSM’dekilerin hepsi tek gösterim. Bunca yıllık deneyimlerimiz nedeniyle ek gösterim yapmıyoruz.
Vefalıyız
Ankara Sinema Derneği vefalıdır. Tuncel Kurtiz’le 1994’de tanıştık. 1997-1998 itibarıyla çok iyi bir ilişki gelişti aramızda. Her festivalimizde yanımızdaydı. 1999’da kitap yaptık onun için. 2000-2001 yıllarında ardı ardına iki film çektik onunla. TRT’nin “Genç Sinemacılar Projesine bir senaryoyla başvurmuştuk. TRT onayladı ve teknik destek verdi. Tuncel Kurtiz’de oynamıştı filmde. Gazetelerde yazı çıktı; 47 yaşındaki adama, Tuncel Kurtiz’e genç sinemacı diye destek veriyorlar, diye. Ertesi yıl yine başvurduk. Yönetmen 1936 doğumlu, 65 yaşındaki genç sinemacı Tuncel Kurtiz’di ve birlikte “Sarıkızın Dağı” belgeselini çektik.Tuncel’i kaybettiğimiz yılın ertesi, “Gezici Festivalin yol arkadaşı: Tuncel Kurtiz belgeselini yaptık, kendi adımıza ve vefa adına.
Zeki Demirkubuz da vefalı dostlarımızdan. Ve işbirliği yaptığımız sinemacı arkadaşlarımızdan. 2000 yılında “İtiraf’ı çektik birlikte. “Kader”in finalini çektik. “Yer altı”nı çektik ,Ankara’da. Bu yılda “Bunaltı”yı çektik onunla. Taner Birsel, Derya Alabora ve diğer dostlarımız bu yıl da bizi yalnız bırakmıyor. Şevval Sam bir konseri nedeniyle gelemeyecek maalesef.
Yaratıcığın temelinde taklit etmek var
“Sadece 7 film izleyebilecek bir sinemasevere hangi filmleri önerirsiniz” sorunuza yanıtım: “Cinayeti Gördüm”, Motör nam-ı diğer Remake, Remix, Ripof”, Viviane Amsalem’in Boşanma Davası”, “Amatör”, İlk Film”, Yakın Plan” ve Raşoman. Niye bu filmler? Bir daha ne zaman gösterileceği, rastlanılacağı bilinemeyen filmler bu saydıklarım. Mesela Cem Kaya’nın ”Motör” filmi etkileşimin kültürel faaliyet olarak çok önemli olduğunu ve yaratıcılığın temelinde taklit etmenin var olduğunu vurgulayan enteresan ve çok izlenesi bir yapım.
Türkiye 2014 yapımı filmlerin görülme şansı her zaman var. “Sinema Aşkına!” bölümündeki her film sinemaya aşk mektubu niteliğinde. Dünya Sineması bölümünde farklı ülkelerden çarpıcı ve yeni filmleri izleme olanağı var.
Özgün ve eğlencelidir festival afişlerimiz
Behiç Ak ile 1992-1993’lerde, “Türk Sinemasında Sansür” belgeseli ile Ankara Film Festivali’nde birincilik aldığında tanıştık. 1995’deki 7. Ankara Film Festivalinin afişini çizdi, sonra. Sanıyorum ilk karikatür festival afişidir. Ak, başlangıcından bu yana Gezici Festivale birbirinden özgün ve eğlenceli afişler sunuyor. Festival tanıtım filmlerimizi Selda Taşkın ve ekibi yapıyor. Selda çok genç ve çok yetenekli.
Müteşekkiriz
Kültür ve Turizm Bakanlığına her zaman müteşekkiriz. Çankaya Belediyesinin mekânlarını kullanıyoruz; ilişkilerimiz yeniden yoğunlaştı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi bizim çok sevdiğimiz bir okul. Sinop Kültür ve Turizm Derneğini severiz; oradaki dostlarımızı da severiz. Müteşekkiriz hepsine. Bizi bu yıl destekleyen elçiliklere, kültür merkezlerine, sponsorlara, iletişim sponsorlarına teşekkür ederiz.
Ve çok sevdiğimiz seyircimizle, sinema tutkusuyla daha nice yıllar birlikte olmayı diliyoruz. (ŞD/HK)
Fotoğraf: Tuğçe Köksal