Gezi Direnişi'nden hemen sonra akademisyenler ve avukatlar tarafından kurulan ve İstanbul Tabip Odası ile Adli Tıp Uzmanları Derneği'nin desteklediği Gezi Parkı Müdahalesine Karış Hukuki İzleme Grubu, direnişten bugüne yaşanan gelişmeler ve bundan sonra izlenecek hukuki yollara ilişkin İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenledi.
Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu, Avukat Kazım Erkut Güzel, Prof.Dr. M.Taner Gören, Avukat Arzu Sun Becerik ve Dr. Ali Çerkezoğlu’nun katıldığı toplantıda “31 Mayıs’ta başlayan Gezi Parkı eylemlerinin toplu ifade özgürlüğü içinde olduğu, buna karşın AKP hükümetinin halkın bu doğrudan muhalefeti bastırmak ve cezalandırmak için muhalefetin tüm bileşenlerine tavır aldığı, polislere medya yoluyla talimat verdiği, bu talimatların yargı bağımsızlığına hiçe sayacak şekilde savcılara ve hakimlere dek ulaştığı” belirtildi.
Grubun değerlendirme raporunu paylaşan Kaboğlu, Gezi Parkı olayları sırasında ve sonrasındaki yargı sürecinde yaşanan hukuksuzları anlattı, konuyla ilgili suç duyurularında bulunduklarını, bundan sonra bu halkayı yargı organlarını kapsayacak şekilde genişleteceklerini söyledi.
“Hukuk yok sayıldı”
Açılış konuşmasını yapan İTO Başkanı Gören, polisin toplumsal olaylara müdahalesi ile ortaya çıkan ölümler, dah sonraki gözaltı ve tutuklamalarla Gezi sürecinin geniş bir hukuksuzluklar boyutu olduğunu söyledi. Ali Çerkezoğlu’nun gözaltına alınıp evinin aranmasını hatırlatan Gören, “hukuksal izleme sürecinin hem birleşeni, hem mağduruyuz” dedi.
Kaboğlu, Gezi Parkı sürecinde yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekerken siyasi iktidarın etkisine yer verdi.
“31 Mayıs gecesi başlayan olaylar demokratik muhalefete karşı iktidar şiddet araçlarını kullandı. Bunu yaparken sınırsız bir iktidar anlayışı benimsendi ve gruplara müdahale edilirken anayasal kurallar ve Türkiye’nin taraf olduğu kurallar dikkate alınmadı.
“Bununla da yetinilmeksizin geziyi izleyen haftalarda yargıya yönelik açıklamalar da yürütme organı tarafından eksik edilmedi.
“Kamu makamları söylem ve eylemlerinde İstanbul 1 nolu idare mahkemesi kararını, AİHM’in Taksim Kararı olarak bilinen 27 Kasım 2012 tarihli kararını yok saydı. Bu süreçte hukuka aykırı uygulamalarla karşılaşanların yaptığı suç duyuruları genelde takipsizlikle sonuçlandı, bunda da siyasi iktidarın müdahalesi söz konusu oldu.”
“Cezasızlık tehlikesiyle karşı karşıyayız”
Kaboğlu, polisin yasadışı uyguladığı şiddet nedeniyle Gezi sürecinde hayatını kaybedenlere yönelik sorumluların tespit edilmemesinde de etkin soruşturma yürütülmemesi ve cezasızlık sorunlarına dikkat çekti.
“Duruşma tarihlerinin üst üste verilmesi gibi savunmayı güçleştiren uygulamalarla birlikte, yargı sürecinde, adil yargılanma hakkı, doğal yargıç ilkesinin ihlal ediliyor. Bu ciddi bir sorun. Bununla siyasal iktidarın, yürütmenin, başta başbakan olmak üzere sürekli kolluk güçlerini yönlendirmesi, özendirmesi ile bir tür yargısız infaz yapılmasının etkisi olabileceği kuşkusunu da tartışıyoruz.”
“İktidar toplumsal muhalefeti suçlu ilan etti”
Avukat Güzel, Ali Çerkezoğlu’nun karşıkarşıya kaldığı hukuksuzluklara ilişkin bilgi verdi. Gözaltına alındıktan sonra hakkında yakalama ve ev araması kararları çıktığına dikkat çeken Güzel, gözaltından itibaren tüm aşamalara itiraz ettiklerini ve Çerkezoğlu hakkındaki mahkeme kararlarının iptal edildiğini söyledi.
Avukat Becerik, Gezi sürecinde yaşanan uygulamalar, hak ihlalleri ve hukuksuzları birlikte ele alıp, AKP iktidarının Gezi sürecindeki genel yaklaşımını ortaya koymak istediklerini söyledi.
Becerik, AKP iktidarının Gezi Sürecinde “toplumsal muhalefet hakkını kullanan kişileri suçlu ilan etmek” ve “hukuk sürecinde de “cezasızlık talimatı verme girişimi” olmak üzere iki yönelimi olduğunu söyledi.
“AKP hükümeti başbakandan başlayarak idari görevlilere dek yaptığı açıklamalar doğrultusunda 1 Mayıs’tan itibaren her türlü toplantı iktidar tarafından yasadışı, katılımcılar suçlu ilan edilmeye çalışıldı. Öğrencilere karşı yapılan baskılar, meydanların yasaklanması, toplananlara müdahale edilmesiyle bu anlayış devam ediyor.
“Haklarını kullanırken mağdur olan, ölen, yaralananlara karşı polislerin ya da polis destekli sivil grupların işlediği suçlara karşı da AKP’nin cezasızlık talimatı verme girişimi var.
“Soruşturma açılmaması, açıldığında delillerin kaybedilmesi, desteğe gelenlere saldırı, dava tarihlerinin yakın verilerek toplumsal dayanışmayı bölme çabası, davaların yerinden uzaklaştırılması, sorumluları görevden çekmeyerek cesaretlendirilmeleri bunlara örnek.”
“Demokratik mücadeleye devam”
Çerkezoğlu, “Gezi bu ülkede hak talep edenlerin cüretkar bir çıkışı” dedi.
“Keyfiyet, hukuksuzluk, insan haklarını aykırı uygulama ve itibarsızlaştırma çabalarına rağmen, bu ülkede demokratik mücadelenin iktidarın düşündüğünden daha güçlü, geleneklere sahip ve direngeç yapısı var.
“Gezi sürecinde yüzbinlerce insanı mağdur edenlerin yaptığı hukuksuzluk, polis şiddeti, tutuklamalarla sürüyor. Bu hukuksuz, keyfi uygulamalara karşı yerel ve uluslararası hukukta ve her türlü demokratik zeminde mücadeleye devam edeceğiz.” (BK)