Gezi Direnişi'nin üzerinden 11 yıl geçti. 2013'te Türkiye'nin dört bir yanında yankı uyandıran, toplumun çeşitli kesimlerinden milyonlarca insanın katıldığı ve tarihe geçen bu protesto hareketi sırasında 10 kişi çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti.
Ölümler yalnızca ailelerinin değil, ülke genelinde adalet arayışındaki herkesin hafızasında derin izler bıraktı. Davalar, Türkiye'de adalet arayışının ve hukukun üstünlüğü mücadelesinin simgeleri oldu.
Yıllar süren hukuki mücadeleler, davaların karmaşıklığı ve verilen kararlar toplum vicdanında yer edindi. Aradan 11 yıl geçmesine rağmen bitirilmeyen davalar ise hala süren adalet arayışının bir yansıması olarak karşımızda duruyor.
Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Mehmet Ayvalıtaş, Mehmet İstif ve Mustafa Sarı'ya bakıyoruz.
Abdullah Cömert: Sanık polis "Amirim emir verdi, attım" dedi
22 yaşındaydı. Hatay’daki Gezi protestoları sırasında polisin attığı gaz kapsülüyle başından vuruldu. Aynı gün yaşamını yitirdiğinde tarih 3 Haziran 2013’tü.
Polis Ahmet Kuş hakkında iddianame hazırlandı. Sanık polis Antakya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde ‘olası kastla öldürme’ suçlamasıyla 25 yıla varan hapis istemiyle yargılandı.
İlk duruşma 4 Temmuz 2014’te görüldü. Sanık polis duruşmaya gelmedi. Mahkeme Cömert ailesinin avukatlarının Kuş’un tutuklanmasına yönelik talebini reddetti.
Ayrıca Kuş’un avukatının talebiyle dava Hatay’dan Balıkesir’e alındı. Gerekçe güvenlikti ancak Kuş buradaki davaya da gelmeyip başka bir şehirden duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmaya savcının uyuması damga vurdu.
Hakkındaki suçlamayı kabul etmeyen Kuş, “Ben TOMA’cı değilim, gazcıyım, gaz atarım. Amirim emir verdi, attım” dedi.
Davada karar 14 Mart 2016’da çıktı. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi sanık polis Ahmet Kuş’u, ’kastın aşılması suretiyle insan öldürmek’ suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Adnan Cömert: “Hakkınızı aramayın, öldürüldüğünüzde kalın” diyorlar
Yargıtay 22 Mayıs 2018’de 13 yıllık cezayı fazla buldu. Sanık polisin ‘olası kasttan’ değil ‘bilinçli taksirden’ ceza verilmesi gerektiğini belirtip ilk derece mahkemesinin kararını bozdu.
Kuş yeniden yargılandı. Bu kez 19 Kasım 2018’de ‘bilinçli taksirden’ 6 yıl 10 ay 15 gün cezası aldı. Cezası onanınca da tutuklandı.
Öte yandan Cömert’in ailesinin etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaptığı bireysel başvuruyu Anayasa Mahkemesi (AYM) reddetti. Sorumluların tespit edilip orantılı bir ceza verildiğini belirten AYM, ailenin Abdullah Cömert’in yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik olan talebini ise ‘kabul edilmez’ buldu.
AYM, Abdullah Cömert'in öldürülmesi soruşturmasında ihlal bulmadı
Ahmet Atakan: Abdullah Cömert anmasında polis kapsülüyle öldü
Gezi protestoları sırasında polisin öldürdüğü Abdullah Cömert’i anmak ve ODTÜ direnişine destek vermek için Hatay’ın Armutlu Mahallesi’nde katıldığı eylemde hayatını kaybetti.
Görgü tanıkları polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle öldüğünü söylese de resmi makamlar ölüm sebebinin yüksekten düşme olduğu açıkladı. 22 yaşındaydı.
Öldüğü sokakta bir mazgalın içinde, üzerinde kan ve saç kılları olan bir gaz bombası kapsülü bulundu. Dönemin CHP Milletvekili Refik Eryılmaz ile Atakan’ın ailesi, kapsülü incelenmek üzere savcılığa teslim etti.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Emsal Atakan: Oğlumu öldürenlere dokuz yıldır bir soruşturma bile açılmadı
Kapsül Ankara’ya Jandarma Kriminal Dairesi’ne gönderildi. Ancak Kriminal Daire, 14 Ekim 2013’te saç tellerinin incelenemez halde olduğunu, kapsülün üzerindeki maddenin kan olmadığını raporladı. Kriminal ayrıca kan olmadığını söyledikleri maddenin ne olduğunu tespit edemediklerini de söyledi.
29 Kasım 2018’e gelindiğinde Adli Tıp Kurumu Olay yerinde bulunan gaz kapsüllerindeki kanın Ahmet Atakan’a ait olduğunu ortaya çıkardı.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ahmet Atakan’ın kanının polisin attığı gaz kapsüllerinin üzerinde tespit edilmesini gerekçe göstererek şüpheli 7 polis ile ilgili soruşturma izni istedi. Ancak Hatay Valiliği, soruşturma izni vermedi.
Atakan’ın ailesi kararı istinafa taşıdı. Adana Bölge İdare Mahkemesi ise polislere dava açılması talebini reddetti.
Atakan’ın ölümüyle ilgili şu ana kadar herhangi bir dava açılmadı. Öte yandan Atakan’ın annesi Emsal Atakan’a, 2015’te Polis Özel Harekat tarafından öldürülen Dilek Doğan ile ilgili yaptığı bir paylaşım gerekçe gösterilerek “Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” suçlamasıyla dava açıldı.
Emsal Atakan, Dilek Doğan Paylaşımı Nedeniyle Gözaltına Alınmış
Ali İsmail Korkmaz: Sanık polis “Ben devletimi savundum” dedi
Eskişehir’deki Gezi protestoları sırasında öldürüldü. 2 Haziran 2013 günü polisin müdahalesinden kaçarken girdiği sokakta eli sopalı esnaf ve polisten şiddet gördü. Hastaneye gitti. Doktor “Bir şeyin yok” diyerek gönderdi. Beyin kanaması geçirdi. 38 gün yoğun bakımda kaldı. Yaşam mücadelesini kaybettiğinde 19 yaşındaydı.
Dönemin Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Korkmaz’ın ölümünden kendi arkadaşlarını sorumlu tuttu. Korkmaz’ın dövüldüğünü gösteren görüntülerin silindiği ortaya çıktı. Daha sonra görüntüler Jandarma Kriminal Dairesi tarafından kurtarıldı. Görüntüleri sildiren polis memuru Hüseyin Engin hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. Ancak Engin Korkmaz’ın ölümüne ilişkin davada yargılandı.
Korkmaz’ın ölümüyle ilgili ilk etapta bir kişi tutuklandı. Ardından sekiz kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan biri polis memuru dört kişi daha tutuklandı.
KATLEDİLİŞİNİN 10. YIL DÖNÜMÜ
Ali İsmail Korkmaz hep 19 yaşında
Cumhuriyet Savcısı Hakan Ali Erkan beşi tutuklu sekiz sanık hakkında iddianame hazırladı. İddianame Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Ancak dava güvenlik gerekçesiyle Kayseri’ye alındı.
İddianamede savcı sekiz sanığa ‘suç kastıyla kasten insan öldürmek’ suçundan müebbet hapis cezası istedi. Tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan olayın bir numaralı sanığıydı.
Tutuksuz olarak yargılanan polis memurları Şahan Gökpınar, Hüseyin Engin ve Yalçın Akbulut’un da ölüm olayına destek verdikleri iddianamede yer aldı.
İddianamede, tutuklu fırın sahibi İsmail Koyuncu ile akrabaları Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harlar’ın Korkmaz’ın ölümü ilgili olayda suçun icrasını kolaylaştırdıkları, Mevlüt Saldoğan’ın eylemini destekleyici, hazırlayıcı ve kolaylaştırıcı eylemlerde bulundukları ve bu nedenle ayrı ayrı müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.
Hastanede Korkmaz’ı muayene eden doktor Hasan Gülcü hiç yargılanmadı. Ancak Korkmaz’ın başına tekme atan polis Mevlüt Saldoğan’ın olaydan birkaç saat sonra hastaneye giderek rapor aldığı ortaya çıktı. Raporu veren doktor, Korkmaz’ı eve gönderen doktorla aynı isimdi.
BEYZA KURAL KAYSERİ'DE
"Ali İsmail'i Hastanede 'Adli Vaka' Deyip Geri Çevirdiler"
İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelen otopsi raporuna göre Korkmaz’ın aldığı darbeler hayati tehlike oluşturacak boyuttaydı.
Davada karar 21 Ocak 2015’te çıktı. Sanık polis Mevlüt Saldoğan ‘ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 10 yıl 10 ay, diğer polis memuru Yalçın Akbulut ise 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Fırıncılar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever ise ‘yaralama’ suçundan 6 yıl 8’er ay, Ebubekir Harlar da 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Polisler Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin ise delil yetersizliğinden beraat etti.
4 Şubat 2016’da Yargıtay ilk derece mahkemesinin kararını usul yönünden bozdu. Bunun üzerine yapılan yargılamada Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Nisan 2016’da Mevlüt Saldoğan’a yeniden 10 yıl 10 ay, Yalçın Akbulut’a da 10 yıl hapis cezası verdi.
Ancak mahkeme tutuklu sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever için cezaevinde yattıkları süre göz önünde bulundurularak tahliye kararı verdi. Sanık polis Mevlüt Saldoğan “Ben devletimi savundum” dedi.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Gürkan Korkmaz: Katillerin cezasız kalması adalet duygumuzu öldürdü
Yargıtay 22 Aralık 2016’da sanık polis memuru Ebubekir Harlar’a, ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan verilen hapis cezasını eksik ceza tayininden bozdu. Daire, Harlar’ın, “suçun yardımcısı” değil “faili” olduğuna hükmetti. Yargıtay ayrıca Hüseyin Engin’e verilen cezayı da bozdu. Diğer kararları onadı.
Harlar ve Engin tekrar yargılandı. Mahkeme Engin’e 7 ay 15 gün, Harlar’a da 6 yıl 8 ay hapis cezası verdi.
Öte yandan Korkmaz’ın darp edildiği ana ilişkin görüntüleri iki kez sildiği tespit edilen bilirkişi Serkan Uğurluoğlu ise farklı bir davada 1 yıl 8 ay cezası aldı. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi de İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı davayı kazandı. Eskişehir 2. İdare Mahkemesi, Korkmaz’ın ailesine 57 bin 180 lirası manevi, 650 bin lirası da manevi olmak üzere toplam 707 bin 180 lira tazminat ödenmesine hükmetti.
Ali İsmail Korkmaz dosyası yeniden Yargıtay'da
Berkin Elvan: Gaz fişeğini atan polise 16 yıl 8 ay
Gezi Parkı protestoları sırasında, ekmek almaya giderken başına isabet eden göz yaşartıcı gaz fişeği nedeniyle aylarca komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Vurulduğunda 14, hayatını kaybettiğinde 15 yaşındaydı.
İstanbul, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde 16 Haziran 2013’teki polis saldırısında başının arkasından gaz fişeğiyle yaralandı. Hastaneye kalbi durmuş olarak götürüldü. 269 gün sonra, 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti.
Berkin Elvan 10. yıl anması: ON'unla
Soruşturma dosyası altı savcı değiştirdi. Savcı Faruk Bildirici'nin talebi üzerine, olay yerinde polislerin kullandığı ve Elvan'ın vurulduğu sokağın başındaki TOMA'ya monte edilmiş kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Büro görevlisi bilirkişisi tarafından incelendi ve analiz raporu 6 Mayıs 2014'te dosyaya sunuldu.
Savcı İsa Dalgıç'ın talebiyle görüntüler bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelendi. Netleştirilmiş görüntüde iki şüpheli memurun göründüğü ve bu memurlardan birinin Elvan'ın ölümüne neden olduğu tespit edildi.
Soruşturma 7 Aralık 2016’da tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu savcılarından İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianamede, tek sanık olarak gösterilen polis memuru F.D.’nin "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması istendi.
İddianamede, polislerin “mukavemette bulunan” eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak, hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği anlatıldı.
Gülsüm Elvan: Katillere sesleniyorum, çocuklarına sarılırken bizi hatırlasınlar
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 11 sayfalık iddianame kabul edildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 42 polis hakkında ise takipsizlik kararı verildi.
Mahkemede karar 18 Haziran 2021’de çıktı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi polis F.D.’yi "olası kastla öldürmekten" suçlu buldu, 16 yıl 8 ay hapse mahkum etti
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, F.D.’nin cezasını onadı. Dosya Yargıtay’da.
İstinaf Berkin Elvan'ı öldüren polis memurunun cezasını onadı
Hasan Ferit Gedik: Çeteye yüksek hapis cezaları
21 yaşındaydı. 29 Eylül 2013’te İstanbul Maltepe’deki Gülsuyu’nda uyuşturucuya karşı yürüyüşe katıldı. Yürüyüşte protestocuların üzerine ateş açılmasıyla hayatını kaybetti.
Otopsi raporunda Gedik’in altı kurşunla vurulduğu ortaya çıktı. Vurulduğunda üstünde olan giysileri yani olayın delilleri ise kaybedildi.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Nuray Gedik: 9 yıl sonra ikinci bir darbe yedik
Soruşturmaya dair iddianame Mayıs 2014’te tamamlandı. Savcı Nihat Demir’in hazırladığı iddianamede 15’i tutuklu 35 sanık vardı.
İddianamede, Gedik'in öldürülmesi olayında Mert Kazan, Ferhat Keleş, Adem Köşgen, Ümit Yeşilkaya, Doğukan Çep, Emrah Ok, Ekrem İnalkaç, Ercan Kütük, Mete Barış Durak, Murat Kesgin, Ercan Çiftçi, Hasan Taşhan, Şahin Eren, Yakup Dalkılıç, Zafer Turhan, Mesut Turhan ve Tarkan İmeçtemur'un "Kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs" eyleminde silah kullanan şüpheliler arasında olduğu, suç aletlerini gizlediği, kimi şüphelilerin ise suçluların kaçması eylemlerinden sorumlu oldukları belirtildi.
Gedik’in öldürülmesinin de içinde yer aldığı Gülsuyu’ndaki olaylarla ilgili yargılanan sanıklar hakkında, 11 yıl ile 269 yıl arasında değişen hapis ve müebbet hapis cezaları istendi. Davanın ilk duruşması, 4 Eylül 2014’te görüldü.
Davada karar 15 Şubat 2018’de çıktı. Sanıklar Şahin Eren, Hakan Taşhan ve Doğukan Çep, Hasan Ferit Gedik'e yönelik eylemlerinden ötürü, “Kasten öldürme” suçundan 25'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şahin Eren, diğer cezalarla birlikte toplam 48 yıl 5 ay, Hakan Taşhan 34 yıl 3 ay, Doğukan Çep de 35 yıl 4 ay hapis ile cezalandırıldı. Firari sanık olan Çep hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
10 sanık beraat etti.
Hasan Ferit Gedik Davasında Neler Yaşandı?
Mehmet Ayvalıtaş: Trafik kazası denilerek dosya kapatıldı
Gezi Parkı protestoları sırasındaki ilk ölüm. 20 yaşındaydı. 2 Haziran 2013’te Ümraniye’de E-5 karayolunu kesmek isterken durmayan bir otomobilin göstericilerin arasına girmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Olay kayıtlara ‘trafik kazası’ olarak geçti.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Müfit Büyükçolpan tanıkları dinlemeden iddianame hazırladı. Olay yerinde keşif yapılmadı. Benzer şekilde iddianamede MOBESE kayıtlarına da yoktu.
Savcı, Ayvalıtaş’a çarpan Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş’ın çok hızlı araç kullanmaları ve takip mesafesini kısa tutmaları nedeniyle ‘kaza’ yaptığını belirtti.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Ali Ayvalıtaş: Gezi kararı çıktığında kapımızda polis bekliyordu
Sanıklar hakkında İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinde ‘taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma’ suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İkisi de tutuksuz yargılandı.
Tanıklar olayda ‘kasıt olduğunu’ savunurken, bilirkişi raporları sürücülerin ‘kusursuz’, ölen ve yaralanan kişilerin ise ‘tam kusurlu’ olduğu görüşünü bildirdi.
Davada savcı, yeterli delil olmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatini istedi. Karar 21 Ekim 2019’da çıktı. Mahkeme 24. celse süren yargılamada sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş’ın beraatına hükmetti.
İstinaf da (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi) sanıklar hakkındaki beraat kararına yapılan itirazı reddetti.
Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümünden 6 ay sonra da annesi Fadime Ayvalıtaş yaşamını yitirdi.
Ethem Sarısülük: 7 yıl hapisten para cezasına
Ankara’daki Gezi protestoları sırasında polis kurşunuyla ağır yaralandı. Yaralandıktan dört gün sonra 14 Haziran 2013’te hayatını kaybetti. 26 yaşındaydı.
Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde kafatasından çıkan mermi çekirdeğinin polis memuru Ahmet Şahbaz’a ait olduğu belirlendi. Şahbaz, Sarısülük’e 5 metreden daha kısa bir mesafeden ateş etmişti.
Şahbaz, tutuklanması istemiyle sevk edildiği mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Mahkemenin gerekçesi meşru müdafaaydı. Şahbaz da ifadesinde kendisini “Öleceğimi düşündüm. Kendimi korumak için ateş ettim” diye savunmuştu.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
"Gezi hassasiyeti Sarısülük davasında polisin kollanmasında kendini gösterdi"
Dava Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. 7 Temmuz 2014’teki duruşmada savcı, ‘olası kasıtla öldürme’ suçlamasıyla Şahbaz’ın tutuklanmasını talep etti. Mahkeme, bu talebe uyarak Şahbaz’ın tutuklanmasına karar verdi.
Karar da bir sonraki duruşmada 3 Eylül 2014’te çıktı. Sanık Şahbaz “olası kastla insan öldürme” suçundan 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Dosya Yargıtay’a gitti. Şahbaz’a verilen cezayı az bulan Yargıtay kararı bozdu. Dava yeniden görülmeye başlandı. Ancak bu sırada Şahbaz’ın avukatları güvenlik gerekçesiyle davanın başka bir ile naklini talep etti. Dava Aksaray’a alındı.
Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19 Aralık 2016’da polis memuru Şahbaz’a “meşru müdafaada kastı aşarak ölüme neden olma” suçundan bir yıl dört ay 20 gün hapis cezası verdi. Hapis cezası, 10 bin 100 lira adli para cezasına çevrildi. Yargıtay bu kez cezayı az bularak bozdu.
Mahkeme bu sefer yeniden yargılanan Şahbaz’a 15 bin 200 liralık ceza kesti. Şahbaz 11 Aralık 2018’de tahliye oldu.
Öte yandan yargılama sürecinde Emniyet Şahbaz’a 24 ay kıdem durdurma cezası verdi. Şahbaz’ın avukatı Hüseyin Yelkovan’ın da AKP Altındağ Gençlik Kolları Başkanı olduğu ortaya çıktı.
AYM, "Ethem Sarısülük’ün 'yaşam hakkı' ihlal edilmedi" dedi
Medeni Yıldırım: Er, protestoculara ateş etti
Diyarbakır Lice’de Kayacık köyünde karakol yapımını protesto ediyordu.
Karakoldaki askerler “Barış İstiyoruz” pankartı açan protestoculara ateş açtı. Medeni Yıldırım hayatını kaybetti. 18 yaşındaydı.
Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Yıldırım’la ilgili dosya görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Sonra da dosyaya gizlilik kararı konuldu.
Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili o tarihte de hiç kimse suçlanmadı.
Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Dava ise ancak Eylül 2015’te açılabildi.
Cumhuriyet Savcısı Yunus Ferhat Sorgut, hazırladığı iddianamede Medeni Yıldırım’ın karakola taş atanları izlediğini söyledi.
Savcı, şüpheli er Adem Ç.’yi ‘haksız tahrik altında olası kasıtla ateş ederek Yıldırım’ın ölümüne neden olması’ nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun kasten öldürmeyi düzenleyen 81. ve olası kastı içeren 21/2. maddelerinden yargılanmasını istedi.
Adem Ç. ise savunmasında olay sırasında nizamiye nöbet kulübesinde, bixi marka silahın başında olduğunu, silahın kurma kolunu çektiğini ancak ateş etmediğini belirterek suçlamayı kabul etmedi.
GEZİ AİLELERİ CEZASIZLIĞI ANLATIYOR
Mehmet Yıldırım: Medeni’ye olan borcumuz mücadele etmek
Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan rapor üzerine Kayacık Karakol Komutanı, silah kullanma emri veren Jandarma Özel Harekat Tim komutanı ve karakolda görevli askerler hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” iddiaları başlatılan soruşturmada da takipsizlik kararı verildi.
O dönem er olan Adem Ç.’nin beraat etmesiyle sonuçlanan dosya istinaf mahkemesinde bozuldu, yeniden yargılama kararı verildi. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden görülen davada Adem Ç.’yi ikinci kez beraat ettirdi.
Medeni Yıldırım davası yine beraatla bitti
Mehmet İstif: Biber gazı yüzünden kanser oldu
20 Haziran 2013’te Mersin’de düzenlenen Akdeniz Oyunları’nın açılış töreni öncesindeki Gezi protestolarına katıldı.
Polis, eylem sırasında yüzüne biber gazı sıktı. İstif o anları “Gazdan etkilendiği için kalkamayan bir arkadaşı üstüne kapanarak korudum. Gaz tüpü taşıyan polisle karşı karşıya geldik. 40 santimetre gibi bir mesafeden yüksek tazyikli bir şekilde tetiğe bastı, ağzımı kapamaya zamanım olmadı. Ağzım ve boğazıma dolan gazın acısı ile çığlık atmaya başladım. Boğazımın yanmasını ve çektiğim acıyı diğer insanların da aynı derecede yaşadığını düşündüm” diye anlatacaktı.
Ertesi gün, ağzında oluşan kızarık ve şişlikler nedeniyle Toros Devlet Hastanesi’ne başvuran İstif’e burada enfeksiyon tanısı konulup, sprey türü ilaçlar verildi.
İstif ağzındaki yaralar daha da kötüleşince, Mersin Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne gitti. Burada da ‘alerjik reaksiyon’ tanısı konulan İstif, aynı hastanede 24 Temmuz’da ameliyat edildi.
Ameliyatın ardından konuşma ve beslenme güçlüğü çeken İstif’e, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde yapılan biyopside, dilindeki yaranın dil kökü kanserine dönüştüğü saptandı.
Hastalığı nedeniyle yazılım alanında faaliyet yürüttüğü iş yerini kapatmak zorunda kalan İstif, emekli olan babasının desteğiyle kanser tedavisini sürdürmeye çalıştı.
Kanser nedeniyle dilinin bir bölümü de alınan şiddetli ağrılar, enfeksiyon ve yüksek ateşle mücade ediyordu. İstif, hastalığındaki ilerleme nedeniyle tedavi altına alındığı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 13 Mayıs 2014’te hayatını kaybetti.
Konuşamadığı için kendini yazarak ifade eden İstif ölmeden önce, “Devletten biber gazının sebep olduğu zararın giderilmesini istiyorum. Şu an savcılık bana gaz sıkan polisleri arıyor. Onlara emir veren polislerin soruşturulmasını da istiyorum” demişti.
Ancak olayla ilgili Mersin Cumhuriyet Savcılığı’nın açtığı soruşturmadan sonuç çıkmadı.
DEVRİM AYDIN YAZDI
Biber Gazı Kimyasal Bir Silahtır
Mustafa Sarı: Görev sırasında köprüden düştü
30 yaşındaydı. Polisti. Adana'da Gezi protestolarına destek vermek için AKP İl Başkanlığı önünde toplanan gruplara müdahale ederken alt geçit inşaatından düştü. Ağır yaralı kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
“Komiser Sarı İtilmedi, Düştü”
(HA)