"Köy Koruculuğu Uygulamasının Zorunlu Göç Mağdurlarının Güvenliği Açısından Yarattığı Sorunlar" başlıklı sunumda Perinçek, koruculuk sisteminin yerinden edilmeyi yaratan "ikinci derecedeki güç" olduğunu açıkladı.
Perinçek: Korucular önce rehabilite, sonra istihdam edilmeli
Perinçek koruculuğun kaldırılması sürecinde yapılması gerekenleri şöyle açıkladı:
* Korucuların elinde bulunan resmi, gayriresmi silahlar alınmalı.
* Silahları elinden alınan korucuların hukuk dışına çıkmalarına müsaade edilmeyeceğine dair, kararlı siyasal, idari ve adli irade gösterilmeli.
* Korucular "Rehabilitasyon" veya "Toplumla Buluşturma" adlarıyla açılmış veya açılacak merkezlerde rehabilitasyona tabi tutulmalı.
* Sosyal devletin gereği olarak silahları elinden alınmış ve rehabilite edilmiş korucular, toplumla buluşmalarını sağlayacak alanlarda istihdam edilmeli.
"Korucular göç edenleri tehdit olarak görüyor"
Perinçek, yirmi yıllık süre içinde, köy koruculuğu uygulamasının köyde kalanları koruma ilkesiyle çeliştiğini söyledi; "günümüzdeki köy korucuları göçe tabi tutulan kitlenin göç etme anını etkileyen ikinci derecedeki bir güç olmuştur. Baskı, tehdit, tecavüz, dahası silah kullanarak öldürmelerle göçü derinleştirmiştir" dedi.
Korucuların 2001 yılı ile başlayan kısmi dönüş sırasında hukuk dışına çıkarak engellemelerde bulunduğunu kaydeden Perinçek, bunu, korucuların göç kitlesini "egemenliklerine zarar veren bir potansiyel, çıkarlarını zedeleyen bir unsur olarak" görmesine bağladı.
"Koruculuk kara bir leke haline geliyor"
Köy koruculuğunun etkileri yıllarca süren, aile ve toplum yaşamını olumsuz etkileyen bir yapılanma haline dönüştüğüne işaret eden Perinçek, sistemin "aile bireylerini birbirine düşüren" bir hal aldığını dile getirdi.
"Etkileri yaşanan zamanla sınırlı kalmıyor, nesiller boyu alna sürülen kara bir leke haline geliyor" diyen Perinçek, yerinden edilme sorununda koruculuk sisteminin etkileriyle yüzleşilmesi gerektiğini kaydetti; bunun "toplumsal mutabakatın olmazsa olmaz şartı" olduğunu vurguladı. (AÖ/TK)