"Odamın duvarına 'işin bitti' yazıldığı halde tehlike olmadığına mı yoksa tehlike olduğu halde korunmaya gerek görülmediğine mi dayanarak 'hayır' dediler? Yaşam hakkı karşısında korumama gerekçelerini belirtmek zorundalar."
"Neden korunmaya uygun görülmedim? Açıklamadılar"
Prof. Dr. Kaboğlu da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 301. maddeye dayanılarak beş yıl hapis istemiyle yargılanması sürecinde tehditler aldığını, 2005'in Aralık ayında, Kadıköy Başsavcılığına başvurduğunu ve savcılığın inceleme başlattığını aktardı. Ancak incelemeden sonuç çıkmamış.
Kadıköy Başsavcılığı Kaboğlu'na Marmara Üniversitesi yerleşkesi dışında kendisine koruma verilemeyeceğini söyleyip İstanbul Valiliğine başvurması konusunda yönlendirmiş ve Kaboğlu kaymakamlık aracılığıyla başvuruda bulunmuş.
Kaboğlu 2006 yılı Şubat ayında valilikten kendisine koruma talebinin reddedildiğine dair yazılı belge ulaştığını fakat hangi gerekçeyle "korunmaya uygun görülmediğinin" açıklanmadığını söyledi.
Dink'in başvurusu da reddedilmişti
İstanbul Valiliği ölümünden önce aldığı tehditleri nedeniyle başvuruda bulunan gazeteci Hrant Dink'in koruma talebini de geri çevirmişti. Kaboğlu'na gönderilen 'Koruma talebiniz uygun görülmemiştir' yazısının altındaki imza ise Dink'i makamına çağırıp 'uygun dille' uyaran Vali Yardımcısı Ergün Güngör' e ait.
Kaboğlu "Yaşam hakkı karşısında gerekçelendirmek zorundalar. Gerekçe gösterilmemesi anlaşır değil. Öyleyse keyfilik söz konusu" dedi.
"Devlet Güvenliği Sağlamaktan Sorumlu"
Agos gazetesinde de yazan Prof. Dr. Baskın Oran'ın da koruma talebinin geçmişte reddedildiğini ancak önceki gün kendisine koruma verildiğini anımsattığımız Kaboğlu "Ben yapmam gerekeni yaptım. Zaten koruma talebi başvurumu da bizzat polisin yönlendirmesiyle yapmıştım. Ama benimle sözlü veya yazılı iletişim kurmadılar" diyerek bundan sonra koruma talep etmeyeceğini söyledi.
Oran için de durumun üzüntü verici olduğunu söyleyen Kaboğlu "Ona yapılan tehditler çok daha düşündürücü ve somut nitelik taşıyordu. İlettiği halde Cumhuriyet Savcığının ve Ankara Valiliğinin pasif kalmaları kabul edilir ve anlaşılır değil" dedi.
"Devletin ve birimlerinin varlık nedeni kamu güvenliği ve can güvenliğini sağlamak" diyen Prof. Dr. Kaboğlu kamu makamları arasında iki açıdan zaaf olduğuna dikkat çekti:
* Evimin basılması, alenen kuşku verecek şekilde cep telefonu ve belgelerin dışında maddi kaybın olmaması, çalıştığım odanın duvarına 'işini bitireceğiz' yazılması ve yetkililerin bu olayları 'sıradan vaka' olarak değerlendirmeleri.
* Benim de, görevli olduğum üniversitenin de başvurmasına rağmen Kadıköy Savcılığının geri bildirimde bulunmaması. Valiliğinse gerekçesiz 'Hayır' demesi.
Kurumların yalnız başlarına hareket ettiklerini söyleyen Kaboğlu "Bir kopukluk söz konusu. Çalışıyor görünüyorlar ancak anlaşılıyor ki güvenliği sağlamak için çalışmıyorlar. Görünen o ki yurttaşların can güvenliğiyle ilgili başvurularında sonuç almaları imkansız" dedi. (EZÖ/AÖ)