Cumartesi Anneleri / İnsanları "Savaşın öldürmek istediği gerçeği yaşatmak için barışa ihtiyacımız var" dedi.
Cumartesi İnsanları 407. kez toplanarak 1996'da Güçlükonak'ta katledilenleri andı, 17 yıldır MİT arşivlerinde bekletilen katliam dosyasının kamuoyuna açıklanmasını ve sorumluların yargılanmasını istedi.
15 Aralık 1995'te PKK'nin tek taraflı ateşkes ilan ettiği dönemde, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye'den ateşkese cevap beklerken 12 Ocak 1996'da Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı köylere baskı yapan askerler zorla yapıldıkları koruculuktan firar eden Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşocak Jandarma taburunda işkenceyle öldürüldü.
Şahit kalmasın
Üç gün sonra jandarma gözaltına alınanları serbest bırakacağını söyleyerek Koçyurdu köyünden minibüs istedi. Şoför Ramazan Nas ile birlikte karakola gelen dört korucu; Hamit Yılmaz, Abülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir de askerler tarafından öldürüldü.
10 kişinin cansız bedenlerinin koyulduğu minibüs taburla Koçyurdu köyü arasına götürüldü, askerler minibüsü önce taradı, sonra roket atarak cesetler kömür hale getirildi. Çatışma zannıyla olay yerine gitmek isteyen korucular durduruldu.
Kömürleşmiş bedenleri toplu halde gömülen insanların nüfus kağıtları ertesi gün ailelerine verildi.
Cevap: Ateşkes bozuldu
16 Ocak'ta Genelkurmay Ankara'dan helikopterle getirdiği gazetecilere minibüsteki 11 korucunun PKK saldırısına uğradığını açıkladı. Gazetelerde haber böyle çıktı.
Türkiye AP'ye cevabını aynı gün verdi. PKK'nin ateşkesi bozduğunu söyledi.
Güçlükonak'ta araştırma yapan Barış İçin Biraraya Çalışma Grubu ise katliamı devlet güçlerinin yaptığına dair rapor hazırladı, Genelkurmay hakkında suç duyurusunda bulundu.
İtiraflar
Şubat 2009'da İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen katliamı PKK'nin yapmadığını bildiklerini ama üzerine gidemediklerini söyledi.
Ocak 2010'da, o dönem Şırnak'ta görevli Jandarma Yüzbaşı Özcan Tozlu MİT'le birlikte yapılan çalışma sonucunda saldırıyı Albay Selahattin Uğurlu himayesinde, Muharebe Arama Kurtarma timleri gözetiminde, koruculardan oluşan yedi kişilik grubun 50 bin dolar karşılığı icra ettiklerini belirlediklerini, bilgilerin MİT'te olduğunu söyledi.
Türkiye AİHM'e taşınan davada etkin soruşturma yapmadığı için mahkum oldu.
Medyanın suskunluğu
Güçlükonak'a araştırmaya giden gruptan Şanar Yurdatapan, olayın o dönem basına yansıtılışını hatırlatarak "barış olmaz" mesajının verilmeye çalışıldığını söyledi.
Araştırmaları esnasında köylüleri dinlediklerini, olayın nasıl yaşandığının çok açık olduğunu, iktidarın kanıtları gizleme zahmetine bile katlanmadığını belirtti.
Araştırma grubunun açıklamalarının da medya tarafından görmezden gelindiğini anlattı.
Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da acıların sürdüğünü, bu infazların bu topraklarla sınırlı olmadığını söyleyerek Paris'te öldürülenleri hatırlattı. Barış taleplerinin bedelinin ağır olduğunu ama bu talebi yinelemeye devam edeceklerini dile getirdi.
Tanıklıklar
Galatasaray'da konuşanlar arasındaki Ahmet Kaya'nın kızı Emine Kaya Erbek kendi dilinde daha iyi ifade edeceğini söyleyerek Kürtçe konuştu.
Gözlerini önünde götürülen babasıyla amcasının karakola götürüldüğünü ve Kürt oldukları için acımasızca öldürüldüğünü, karakola gittiğinde suçun PKK'ye atıldığını, kendisinin de tehdit edildiğini anlattı.
1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız da Uludere'nin çözülmemiş olmasını eleştirdi, kayıpların sorumluların cezalandırılmasını istedi.
Erbek de Yıldız da Paris'te üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesini kınadı. (YY)