Ardından Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül 8. Savunma Sanayi Fuarı'nın tanıtım toplantısında "Fransa'daki yasa tasarısı hepimizi üzdü. Elbette ki Fransa'yla NATO ve diğer uluslararası platformlarda ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Başka toplantılarda biraraya geliyoruz. Fransız Savunma Bakanı değerli bir bakandır. Ancak savunma bakanı resmi davetli değildir. Davetiyeleri diğer ülkelere gönderdik" dedi.
Bunun üzerine Fransa Askeri Ataşesi Albay Jean Claude Gaey, salonu terk etti. Hürriyet gazetesi bu olayı "Fransız pek de alıngan çıktı" başlığıyla verdi.
Fransa Savunma Bakanlığı Sözcüsü Jean-François Bureau, Başbuğ'un yaptığı açıklamayı "not ettiklerini" belirtti ve "Bu, siyasi yetkililerin bir açıklaması değil" dedi.
NATO Sözcüsü James Appathurai "İlk izlenimimiz, Türkiye'nin kararının NATO'yu etkilemeyeceği yolunda. Türkiye, NATO operasyonlarını değil ikili askeri ilişkileri donduruyor" dedi.
CNN Türk'ün haberine göre, "Türkiye ve Fransa, şu sıralar NATO'nun en önemli operasyonu olarak tanımlanan Afganistan'daki güvenlik destek gücü ISAF'ta yer alıyor. Her iki ülkenin askerleri Kabil'in güvenliğinin sağlanmasında birlikte çalışıyor. Savunma alanında çalışan Fransız şirketlerinin Türkiye'yi önemli bir pazar olarak gördükleri de biliniyor. Fransa ve Türkiye, Afganistan, Kongo, Bosna-Hersek ve son olarak Lübnan'daki uluslararası askeri güçlerde birlikte faaliyet gösteriyor."
NTV'nin haberine göreyse, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Fransa ile ikili askeri ilişkileri düzenleyen 2006 ve 2007 yılı faaliyet planının iptal edilmesine yönelik bir emir yayınladı.
2006 yılı için planlanan deniz tabikatı ile 2007'de Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert'in planlı Fransa ziyareti iptal edildi.
Ayrıca, CNN Türk'ün haberine göre, Kültür Bakanlığı da Konya'da Mevlana'nın ölüm yıldönümü olan Şeb-i Aruz törenleri sırasında düzenlenen Mistik Müzik Festivali'ne bu yıl Fransa'dan kimse çağrılmadı.
NTV'den Kayhan Karaca'nın haberine göre, "Fransa'yla Türkiye'nin askeri alandaki ve savunmaya dayalı ilişkileri, iki ülke arasında Ocak 2000'de imzalanmış olan bir çerçeve anlaşma kapsamında yürütülüyor.
"Türkiye, Fransa'dan son zamanlarda Cougar tipi savaş helikopterleri, hava savunma radar sistemleri ve deniz devriye gemileri satın almıştı. Fransızlar Eurocopter satışı için de halen sırada bekliyor. İki ülke daha önce Kosova'da gerçekleştirdiği işbirliğini şimdi de Afganistan'da yürütüyor. Fransa, Türkiye'nin Lübnan'daki BM barış gücü operasyonlarına katılmasını da memnuniyetle karşılıyor."
Ve sorular...
Bütün bu sürecin akla getirdiği bazı soruları sınamakla yetinelim:
* Bir ülkeyle askeri ilişkileri askıya alma kararını hangi merci verir, hangi merci açıklar? Genelkurmay Başkanlığı mı, kuvvet komutanlarından biri mi, Savunma Bakanlığı mı? Anlaşmalar ordular arasında mı yapılır, hükümetler arasında mı?
* Askeri ilişkileri askıya almak, silah, teçhizat satın almalarını, silah ticareti ortaklığını kapsar mı?
* Ordunun kullandığı mevcut Fransa bağlantılı kaynaklar, gereçler de askıya alınacak mı? Örneğin subayların artık Renault marka makam araçlarına binmemesine dair emirler de verilecek mi?
* Ordu mensuplarının daimi üyesi olduğu Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun (OYAK) Fransa şirketleriyle ortaklıkları, işbirlikleri de bu karardan etkilenecek mi? Yoksa ticaret başka, askerlik başka mı?
* Türkiye'nin generalleri -alışık olmadıkları üzere- hiç söz almayan Fransa'nın generallerine alındılar mı? Bir küslük durumundan söz edebilir miyiz? Fransa ordusu bu meseleye karışmayıp üstüne konuşmayarak Fransa'nın bütünlüğünü, birliğini tehlikeye atmakta ve görevini ihmal mi etmektedir?
Umulan sonuç ne?
Bir de ana soruyu soralım. Başbuğ'un açıkladığı kararla elde edilmesi umulan sonuç nedir? Fransa'da bir kamuoyunun oluşması ve bu tasarının onaylanmaması mı? Buradan bir sonuç çıkması mümkün mü?
Ayrıca bunun için çabalamak Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı'nın işi değil mi?
Dış siyasette, uluslararası ilişkilerde pek de sonuç vermesi beklenemeyecek bu "girişim" Fransa'dan çok Türkiye'ye bir mesaj olmasın sakın?
Askerler siyasete devam ediyor
Türkiye'de askerlerin şu pek rahatsız olduğu sivil-asker ilişkileri kapsamında bir durumla karşı karşıyayız yine. "Fransız mallarını boykot edelim" sesleriyle, "Sakin olalım, neyin Fransız neyin Türk olduğunun önemi kalmadı; ekonomi büyüyor" seslerinin birbirine karıştığı, ama "milli gururun incinmesi" hamasetinin her şeyin fonunda yer aldığı bir ortamda, askerler Türkiye'de en iyi bildikleri şeyi yaptılar yine: Siyaset.
Militarist milliyetçiliğin özlediği "hamle", yine güven oylamalarının birincisi ordudan geldi. Beklenen sonuç Fransa kamuoyundan değil, Türkiye kamuoyundan zira. Askerler, bir uluslararası ilişkiler, ifade özgürlüğü, diplomasi sorunundan milliyetçiliğin ateşine bir kürek daha kömür atma fırsatını kaçırmadı; durumdan vazife çıkarmayı bildi.
Şimdi "Ermeni sorununu konuşalım" diyen bir sivile "Sus; seninle askeri ilişkilerimi askıya alırım; bununla da kalmam" diyen bir sivili görmek daha da kolay artık. Bu arada halının altına süpürülen ifade özgürlüğü ve Ermeni sorununun tartışılması oluyor; yine... (TK)