Öndül, Tolon'un, askerlerin politik değerlendirmelerini yasaklayan askeri ceza kanunlarına aykırı hareket ettiğini belirtti.
İzmir Barosu'ndan Özkan'sa, Tolon'un kamuoyuna açık olarak yaptığı konuşmanın " normal, makul ve demokratik eleştiri özgürlüğü sınırlarını ziyadesiyle aşan hakaret ve hedef gösterme amacı" olduğunu söyledi.
Tolon, geçen ata 1. Ordu Komutanlığı'nı Orgeneral İlker Başbuğ'a devrederken yaptığı veda konuşmasında şöyle demişti:
"Aydınlıkları, kerameti kendinden menkul, aydınlattıkları çevrenin de kaç lüks olduğu bilinmeyen bir grubun bazı yandaşlarıyla birlikte, kurulurken ulus devlet formu üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını bozmaya yönelik girişimlerini nefretle kınayan (...) bir ordu teslim ediyorum..."
Özkan: Önce ihtarname, sonra dava
Avukat Özkan, Tolon'a dava açılabileceğini şöyle açıklıyor.
"Bildirgeyi imzalayanların ve özelikle Başbakan'la görüşen 12 duyarlı yurttaşın, sonraki günlerde basında çıkan haberleri de dikkate alarak -ki bu haberlerde özellikle Tolon'un aydınların girişimiyle ilgili gelişmeleri hedef aldığı öne sürülüyordu- Tolon'a önce bir ihtarname göndermeleri uygun.
* İhtarnameyle, konuşmada kendilerinin kastedilip edilmediğini, belirli bir süre vererek sorabilirler.
* Tolon "Evet" derse, veya cevap vermezse, demecindeki küçük düşürücü, hedef gösterici ve özellikle nefret ve şiddete davet edici ifadeleri gerek göstererek Asliye Hukuk mahkemesinde tazminat davası açmak ve cumhuriyet savcılığına hakaret nedeniyle başvurmak hakları mevcuttur."
Özkan, Tolon'un sözlerine karşı çıkmanın öncelikle parlamenterlerin görevi olduğunu vurguladı:
"12 duyarlı yurttaşı basında da hedef gösteren birçok yayın oldu. Bu zincire, 600 bin kişilik bir ordunun 5 numaralı adamının katılmasına, tüm Türkiye'ye yönelik bir mesaj vermesine karşı çıkmak, mesaja muhatap olan aydınlardan önce, parlamenterlere düşer; eğer Türkiye'de gerçekten demokratikleşmeyi ve hukuk devletini arzu ediyorlarsa."
Özkan, Tolon'un sözleriyle ifade özgürlüğünün sınırını geçtiğini de belirtiyor:
"Biz, insanların temel hak ve özgürlüklerinin en temellerinden birini, düşünce açıklama ve eleştiri özgürlüğünü savunuruz.
Rütbesi orgeneral olan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev alan bir kişinin öncelikle kendi iç hizmet kanununa, sonra da Türk Medeni Kanunu'na, Borçlar Kanunu'na ve Ceza Kanunu'na muhalefet içeren sözlerini bir yurttaş olarak yadırgadım ve üzüldüm; dehşete kapıldım."
Öndül: Savcıların harekete geçmesi gerek
Hüsnü Öndül, Tolon'un yalnızca görevden ayrılırken değil, "İzmir Ege Ordu Komutanı ve 1. Ordu Komutanı olduğu dönemde de, sürekli olarak politik düşüncelerini, ideolojik tercihlerini ortaya koyan bir asker" olduğuna dikkat çekti.
"Askeri ceza kanunları, asker kişilerin politik değerlendirmelerini yasaklamakta. Ama işlemeyen bir yasadır bu. Ancak asteğmenlerle, astsubaylarla, erlerle, erbaşlarla ilgili işletiliyor.
Cumhuriyet savcılarının veya askeri savcıların resen harekete geçmesi gerek. Siviller de suç duyurusunda bulunabilir."
Öndül, barış ve demokrasi için tartışmayı somutlaştırmak gerektiğini söylüyor.
"Bence Orgeneral Tolon'un sözleri, belli çevrelerin ya da onun gibi düşünenlerin varlığını ortaya koyuyor; gerek ordu içinde, gerekse sivil hayatta yalnız olmadığını düşünüyorum.
Bu nedenle, her ezber bozucu girişimde, özellikle Türkiye'de iç barışa dair bir girişim söz konusu olduğunda, bilinen retorik tekrarlanıyor. Sayın Orgeneral de alıştığımız bildiğimiz tepkiyi tekrarlıyor.
Tartışmayı somutlaştırmamız gerek. Kendisine 'demokratım, biz de barışı savunuyoruz' diyenlerle tartışmayı somutlaştırmamız gerek: 'Türkiye'de barışla ilgili düşünceniz ne?' diye sormak gerek. O zaman, yanıt verenin şahin mi, güvercin mi olduğu anlaşılıyor.
Tolon, Türkiye'de asker ve sivil çevrelerin hangi durumda barışı umursamadığını ortaya koydu. 'Türkiye'de barış söz konusu olduğunda alınması gereken tutum ne olmalıdır?' sorusuna yanıt verdi. 'Barış, demokrasi, insan hakları bir tarafa; şahince bir tutum almak gerek' demiş oldu." (TK)