bianet'in sorularını yanıtlayan Gülbahar, genelgenin kadın örgütlerinin talepleriyle paralel olduğunu belirtti, ancak halen "töre ve namus cinayeti" değil, "töre cinayeti" denmesinin, zihniyetin değişmediğini gösterdiğini" açıkladı.
"Eşlerini harem olarak gören zihniyet sürüyor"
Gülbahar, geçen hafta yaşanan "harem tartışmalarını" örnek gösterdi. Bu noktada genelgede yazılan "önyargı veya geleneksel anlayışların değiştirilmesi" koşulunun gerçekleşmesiyle ilgili kuşkuları olduğunu dile getiren Gülbahar, "Bu sözler üç yıl önce beş yıl önce değil, daha geçen haftalarda söylendi. 'Kadınlar bizim haremimiz' denmese bile, her fırsatta 'kadına şiddet uygulamayalım çünkü onlar bizim annelerimiz, bacılarımızdır' edebiyatının yapıldığı bir ülkede, geleneksel cinsiyet rolleri değiştirmesinden söz etmek samimi görünmüyor" dedi.
Uygulamada bu tür genelgelerin yüzde 80 tersinin yapıldığını kaydeden Gülbahar, genelgede dikkat çeken noktalardan birinin de, halen "namus cinayeti" kavramının kullanılmaması olduğunu kaydetti. Namus cinayeti kavramının halen dokunulmaz olduğuna işaret eden Gülbahar, Malatya'da yaşanan olayı anımsattı.
Bu olayda, Fatma Seven'in iki yıl önce Kaymakam, Jandarma, Sağlık İl Müdürlüğü zoruyla evlendirilmesinin ardından, bugün de eşi tarafından öldürülmesinin haberinin geldiğini ifade eden Gülbahar, "göz göre göre bu cinayet geldi, zorla ölüm nikahı yapıldı, artık namus kavramıyla yüzleşilmesi gerekiyor" dedi.
Bu tür genelgelerin uygulanması için tek şansın, o kentlerdeki kadın örgütlerinin de genelgenin peşini bırakmamaları olduğunu kaydeden Gülbahar, "Aksi takdirde gazete ve televizyonlarda 'beş kişi on iki yaşındaki çocuğa tecavüz etti, karısını boğdu, kendi telefonu açmadı diye eşini vurdu' ve benzeri onlarca yüzlerce ölüm ve şiddet haberini okuruz" dedi.
Genelgenin içeriği ne?
Zaman gazetesinin haberine göre, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun imzasıyla yayınlanan genelgede, töre cinayetleri ile, aile içinde kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesi amacıyla 11 maddelik bir eylem planı öngörülüyor. Genelgede yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
* İllerde mülki idare amiri başkanlığında komiteler oluşturulacak.
* Mağdurların iaşe, konaklama ve ulaşım gibi ihtiyaçları için fon oluşturacak.
* Çeşitli sebeplerle töre veya namus cinayetine maruz kalabileceğini beyan eden kadın ve çocuklarla ilgili her türlü koruma tedbiri alınacak. SHÇEK'e ya da belediyelere bağlı kadın sığınma evlerinde koruma altına alınan bu kişilerin bulundukları yerlerle ilgili üst seviyede gizlilik esaslarına riayet edilecek.
* Belediyelerden kadın ve çocuklar için sığınma evleri açmaları istenecek. Öncelikle Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı kadın sığınma evi bulunmayan yerlerde, belediyeler tarafından 24 saat görevli bulundurulacak ve gerekli güvenlik tedbirleri sağlanacak şekilde kadın ve çocuk sığınma evleri açılacak.
* Töre ve namus konusunda toplumda yerleşik önyargı veya geleneksel anlayışların değiştirilmesi bağlamında halkı bilinçlendirecek eğitim çalışmaları, sempozyumlar, kampanyalar düzenlenecek.
* Bu tür olaylarla ilgili soruşturma sürecinde görev alan güvenlik birimlerine dönük, bu konuda çalışma yapmış akademisyenler, bilim adamları ve uzmanların desteği alınarak hizmet içi eğitim çalışmaları düzenlenecek.
* Kolluk birimlerine müracaat eden şiddet mağduru kadın ve çocukların yaşadıkları travmaya bağlı olarak içinde bulundukları ruhsal durum göz önünde bulundurularak yapılması gereken her türlü işlem insani yaklaşım içerisinde yerine getirilecek. (AÖ/TK)