Annelerinin yanından ayrılmayan koca bebekler mi, yoksa geleceklerinin belirsizliği yüzünden paralize olmuş kriz mağdurları mı desek?
Medyanın ve politikacıların araçsallaştırdığı İtalyan gençler seslerini duyuramamaktan, gerçeği yansıtmayan ve bir kalıba sokulmuş gençlik temsillerinden şikayetçiler.
Genç olmak ne demek?
Peki tüm bu alışılmış klişelerden sonra, İtalya'da genç olmak gerçekten ne anlama geliyor?
Lecce bölgesinden 30 yaşındaki Macro için genç olmak, "geleceğinle ilgili kararları senin yerine vermek isteyen yaşlılarla mücadele etmek" anlamına geliyor.
29 yaşındaki Romalı öğretmen Gianfrancesco, "çırpınmak, elindekiyle memnun olmak, kendini yeniden keşfetmek ve yanılsamalarından kurtulmak" diyor.
Emanuele ise 28 yaşında, evli ve bir kızı var. Onun için gençlik, "daha iyi günler de olacağı umuduyla olgun davranmak, sorumluluk almak ve aileni geçindirmek için çalışmak" demek.
Sıfıra yakın doğum oranı ve yüzde 0.17 olarak tahmin edilen büyümeyle, İtalya beş yıl içinde dünyanın en yaşlı nüfuslarından biri olacak (1). Yaş ortalamasının 40'ın üstünde olduğu bu ülkede, 35 yaşına kadar 'genç' sayılıyorsunuz.
30 yaşındaki avukat Alberto "bunu haysiyetimizi ve haklarımızı tanımamak adına yapıyorlar. Gençlik kelimesi çoğu zaman 'geçici olmakla' eşanlamlı kullanılıyor" diyor.
"Ben iş hukukuyla ilgileniyorum. Ve diyebilirim ki bu ülkede iş ahlakına saygı duyulmuyor. Oysa bu basit bir şey: bir iş yapıyorum, dolayısıyla karşılığında bir ödeme almam lazım. Bu basit denge çoğu zaman işlemiyor."
28 yaşındaki Sicilyalı Laura'nın deneyimleri de bunu doğruluyor: "Milano'da küçük bir yayınevi için birkaç aylığına çalıştım. Bir kitap çeviriyordum ve evden çalışıyordum. Gerçekten hiçbir güvence yok, hala paramı ödemediler."
İş yok, varsa da güvencesiz
Gençler, son 10 yıldır İtalya'yı alt üst eden ekonomik gerilemenin ilk mağdurları. Piyasanın hareketini arttırmak için hükümetin aldığı önlemler, iki milyon yeni iş imkanı (güvencesiz işler) yaratırken, diğer taraftan özellikle yeni işe başlayacaklar için iş dünyasını daha erişilmez ve sinir bozucu kıldı.
İtalya'da şu anda 40 çeşit iş sözleşmesi var. Nerdeyse hepsi, sayıları 2009'da 200 bin kadar olan "atipik" çalışanlar için düşük sosyal güvence ve sigortalar sağlıyor.
Eğitim derecelerine rağmen, gençler nadiren süreli kontrat imzalama şansını yakalıyor, genellikle güvencesiz ve sigortasız işleri kabul etmek zorunda kalıyorlar.
Müzikolog olan Marco, Lecce şehrinde bir satış ajansında yarı zamanlı sekreterlik yapıyor. "İşsizlikten daha iyi olduğu kesin, ama bu işten memnun değilim. Bu iş bana göre değil" diyor ve ekliyor:
"Güvencesiz kelimesi artık sadece iş için kullanılmıyor, insanlar için de kullanılıyor. Çünkü insanlar güvencesiz yaşıyor. Önceden olduğu gibi, 'daha çok eğitim, daha çok seçenek ve başarılı bir kariyer" formülü artık geçerli değil. Siyasi ve idari çevrelerde baskın olan kapasite eksikliği ve yetersizlik de bunun kanıtı."
Ya göç ya da sürekli eğitim
Milli İstatistik kurumunun verileri, Ekim 2009'da 25 yaş altı nüfusun yüzde 26,9'unun en az üç aydır işsiz olduğunu gösteriyor. İtalya en yaşlı nüfuslardan birine sahip olmanın yanı sıra, genç işsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden biri. İşsizlik sorunu özellikle güney bölgelerinde yaygın.
30 yaşındaki Giada muhasebecilik yapıyor: "Okuldan sonra iş bulmakta zorlanmadım. Bolzano'da çalışmak istiyorsanız, işsizlik diye bir şey yok. Konumumdan memnunun. Kuzeyde eğitim ve kariyer ilişkisi hala işliyor, özellikle de Almanca biliyorsan."
Yurtdışına çıkan öğrenci, mezun ve akademisyen sayısı da artmaya devam ediyor, gidenlerin yarısı geri dönmeyi düşünmüyor. Kalmayı tercih edenler ise iyi bir iş bulabilmek için yüksek lisans, uzmanlık kursları derken, sürekli bir eğitim hayatının döngüsünde yok olup gidiyor.
26 yaşındaki Elisabeth mezun olunca Abruzzes'dan Madrid'e yerleşmiş. 2007'den beri proje müdürü olarak, süresi belirlenmemiş bir sözleşmeyle çalışıyor. "Üniversiteyi bitirince dışarı gitmeyi düşündüm, çünkü bu ülkede gençler için bir gelecek olduğuna inanmıyorum" diyor.
"Bizim kuşağın uzun vadeli planlar, projeler üretmekten yoksun olduğunu düşünüyorum, çünkü bize sunulan güvencesiz hayata alıştık. İş pazarında, gençler en az hakka sahip kategoride yer alıyor; sabit bir sözleşme olmadan, aileleriyle ya da ev arkadaşlarıyla birlikte yaşamaya mecbur bırakan bir maaşa çalışıyorlar."
Siyasete mesafe
Bu hoşnutsuzluk bazen öfkeye, sinir bozukluğuna ve adaletsizlik hissine dönüşüyor. Bir de siyaset ve kurumlara karşı güvensizliğe. Elisabeth üç yıldır oy vermiyor.
"Siyasi koalisyonların hiçbiri tarafından temsil edildiğimi hissetmiyorum. Siyasetin yozlaştığını ve mafya tarafından idare edildiğini düşünüyorum. Tüm siyasi partiler, şu anki durumun suç ortağı ve sorumlusu."
Alberto kendini Marksist olarak tanımlıyor. "Geçen seçimlerde oy veremedim. Partim imza toplamak zorunda kalan tek partiydi... Bir de buna demokrasi diyorlar."
Sarah Belçika'da yaşayan bir İtalyan vatandaşı. "Geçen seçimlerde oy vermedim. Zaten Berlusconi'ye oy vermezdim. Ülkenin geleceği için tek umudum, insanların gözlerini açıp, politikacıların sadece kendi çıkarları için çalıştığını görmeleri. Umarım muhalefet daha ikna edici olanaklar sunar. Bekleyip göreceğiz."
Göçmenler ve ırkçılık
Diego 21 yaşında, Bolzano'da yaşıyor. Sağ partiye oy vermiş, ama bu kararından memnun değil. Gündemdeki ırkçılık olayları için ne diyeceğini bilmiyor.
"Radikal biri gibi gözükmek istemiyorum, ama İtalya'daki sosyal durumun bozulmasında göçmenlerin de rolü olduğunu düşünüyorum."
27 yaşındaki Davide farklı düşünüyor: "İtalya bu fenomenle yüzleşmeye hazır değil, tıpkı Fransa ve Almanya gibi. Bu toplumsal değil, tarihi nedenleri olan bir sorun. Diğer ülkelere göre daha ırkçı olduğumuz için değil, ama yaşananlara dair bir belleğimiz yok."
Elisabeth son dönemdeki ırkçılık dalgasını, "İtalyan geleneklerinin yozlaştırılmasına ve bazı politik grupların ülkedeki kötülükleri göçmenlere maleden bir nefret yaymasına" bağlıyor.
Sarah da İtalyan göçmenlerin son 50 yıldır yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekiyor. "Göç edilen ülkede her zaman misafir gibi karşılanmıyorlar. Bizim ülkemize gelen göçmenler gibi, onlar da dil sorunu ve sosyal sıkıntılar yaşıyorlar. Olayı bu açıdan da düşünmeliyiz."
Chiara 26 yaşında ve Pescara'da yaşıyor. "Göç hareketleri her zaman vardı" diyor, "çıkış ve varış ülkeleri değişiyor ama içerik değişmiyor. İnsanların yer değiştirmesi bir çare, ama sadece ekonomik açıdan değil. İtalya'da yaşanan ırkçılık olayları bana da göç etme isteği verdi."
Frederico ekliyor: "Göçmenler; bizi İtalyanlarla baş başa bırakmayın!"(FA)
* İtalyancadan Fransızcaya Marie Bossaert, İtalyancadan İngilizceye Elizabeth Grech, İngilizceden Türkçeye Çiçek Tahaoğlu çevirdi.